Süre                : 1 Saat 38 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Kasım 1976 Cumartesi, Yapım Yılı : 1976
Türü                : Cinayet,Drama,Korku,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : 1960'lı yıllar,Ilk cemaat,Maskeli katil,Kardeş kardeş ilişki,kedi yavrusu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Harristown Funding
Yönetmen       : Alfred Sole (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Rosemary Ritvo (IMDB),Alfred Sole (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Brooke Shields (IMDB)(ekşi), Lillian Roth (IMDB)(ekşi), Patrick Gorman (IMDB)(ekşi)

Communion (~ Alice Sweet Alice) ' Filminin Konusu :
Strieber ailesi, arkadaşları ile beraber ormandaki evlerin tatile giderler. Burada bir takım garip ve açıklanamayan olaylara tanık olurlar. Acaba bunlar UFO'mudur?Bu sırada Whitley Strieber, uzaylılarca kaçırılır. Sonrasında gerçekten bu deneyimi yaşayıp yaşamadığından emin olmak için bir psikiyatrdan yardım almaya karar verir. Doktor Whitley'i hipnotize ederek gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır.. İMDB : 5.6


  • "rüya gibi albüm.müzisyenin ve gurubun evrimi ise kitaplık. yaşlanacaksak böyle yaşlanak. aferin lan."




Facebook Yorumları
  • comment image

    haziran ortası gibi çıkmasını sabırsızlıkla beklediğimiz opeth'in onbirinci stüdyo albümüdür.

    tracklist şu şekildedir.

    1. eternal rains will come
    2. cusp of eternity
    3. moon above, sun below
    4. elysian woes
    5. goblin
    6. river
    7. voice of treason
    8. faith in others


    (gonlu zengin sarapci - 8 Nisan 2014 18:22)

  • comment image

    daha eternal rains will come'ın davul partisyonları ile gönlümü çtonk diye almış albümdür. hiç şüphe etmedim opeth'ten. hala da etmem. on numara beş taşak albüm olmuş görünüyor. dirim tiyitır progresifçleri dinlemesin zaten.


    (e a p - 17 Temmuz 2014 16:46)

  • comment image

    itunes üzerinden ön siparişini verdiğim için gönül rahatlığı ile yorum yapabileceğim albüm. “sizler de emeğe destek olun” mesajını verdikten sonra yorumlarıma geçebilirim;

    • albümü iki gündür sürekli dinliyorum ve açıkça söyleyebilirim ki “on numara” albüm olmuş.

    • ben opeth’i seviyorum arkadaş, ayrıca “opeth çok değişti, çok bozdu, bir yerden sonra bozmaz dedik” çilere de laflar hazırladım. olm manyak mısınız? red hot chili peppers gibi her seferinde aynı albümü mü çıkarsın istiyorsunuz? gidin açın sevdiğiniz albümü, yaptılar zaten zamanında. opeth her albümde bir adım ileri gitmeye devam ediyor ve bu da beni çok mutlu ediyor.

    • mikael’in artık “skerler, sevdiğim müziği yapacağım” moduna giriş albümü heritage olduğu için, o albümdeki heyecanını üzerinden atmış ve ortaya çok daha iyi bir albüm çıkmış. bütün enstrümanlar kıvamında, parçalar yağ gibi akıyor.

    • kişilere tek tek parantez açmayacağım ama bu albümün bir yıldızını seçmem gerekirse bu joakim svalberg olur. tek kelime ile yardırmış.

    • albümdeki bütün parçalara bayıldığım için favori seçemiyorum fakat faith in others bambaşka bir şey olmuş.

    özet olarak yine “bazıların çok seveceği, bazıların ise nefret edeceği” bir albüm yapmış opeth. işte riks budur.


    (tyhjyys - 18 Temmuz 2014 10:34)

  • comment image

    opeth'in -çekincesiz, dolu dolu, içinden geldiği gibi- progresif rock yapma niyetinde olduğunu kabul ettikten sonra, bu albüme olan sevgim büyük bir ivmeyle artmaya başladı.

    hatta ilk başta takıntı derecesinde dinlediğim ve diğer şarkılara özen göstermemi engelleyen faith in others'ın artık diğer şarkılar arasında o kadar da öne çıkmadığını söyleyebilirim.

    müzik dinlemenin bir ön koşulu var mı bilmiyorum - açık bir zihin, ön yargısızlık, kalıplardan sıyrılmış olma vb.- ama tercihim sorulursa, beklentilerimin karşılanması yerine, ilk başta yadırgasam da zaman içinde ufkumu açan ve beni şaşırtan grupları/albümleri/şarkıları tercih edeceğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

    "tam benim istediğim gibi" mi, yoksa "benim istediğim buymuş" mu dersiniz, birini sevdiğinizde/sevdiğiniz birine?


    (iampastastorytotelltellit - 24 Temmuz 2014 10:43)

  • comment image

    progresif rock'ı çok sevmeyen, mikael'in köpeği olduğu steve wilson ve porcupine tree'den çok da hazzetmeyen biri olarak ne işse hem heritage'ı hem de bu albümü çok beğendim.

    hem de ikisini de ilk intiba olarak, yadırgamadan beğendim. bana bile ilginç gelen bu durumun altında yatan gerçek de sanırım steve wilson ve türevi tekniğin ta dibine vurmuş ama olayın ruhunu çok da aktaramayan amcalarda olmayan işte o eksik şeyin opeth'te dibine kadar olması diyebilirim.

    klavyeler çok daha ön planda, ritmler daha aksak, yer yer oyun havalarını andırır aksaklıkta, tekrarlar ve geçişler çok başarılı, daha 5inci tur dinledim, o da arka arkaya değil, ara verip aralara başka tür şeyler karıştırıp geri dönerek dinledim, zorlamadım kendimi ve her defasında kafamda rastgele bir şarkıdan bir melodiyi çalarken dinlemek isteyip açarken buldum. işte bunu yaptırabiliyorsa bir grup zaten benim nazarımda fazlasıyla yeterli oluyor.

    özetle çok iyi albüm, "opeth" albümü. dinleyin, dinletin.


    (aernath - 25 Temmuz 2014 03:42)

  • comment image

    taşaklara serinlik getirmiş albüm oldu, her akşam yatmadan önce diş fırçama sürüyorum. ayrıca eğer albümü satın aldıysanız giysi dolabınıza koyun, bir haftaya kadar bütün pantolonlarınız vintage oluyormuş. iç çamaşırda denemeyin dediydiler. ben üstüne boş a4 kağıt bırakıp mezarlığa gömdüm, steven wilson'ımın akciğer röntgeni çıktı. inanmayanlar albümü tersten dinlesin. o zaman death metal oluyor.


    (archetype - 5 Ağustos 2014 03:19)

  • comment image

    yeni dinlemekteyim su an ve gayet iyi gitmekte velakin herseyden once bu produksiyon icin birilerini tebrik etmek lazim (mikael ve steven wilson adli arkadaslar olabilir). gotunun sonuna kadar compress edilmemis, kafa beyin patlatmadan insan gibi dinlenebilen album yapmak bu devirde kolay is degil.

    edit: hayvan gibi bir album bu. dinleyin dinletin evinizin balkonunda megafonla falan tum sokaga duyurun.


    (oblivion - 3 Eylül 2014 18:16)

  • comment image

    albüme dair ilk izlenimlerimi anlatmaya çalışayım. gün geçtikçe fikirleri geliştirmeye ve/ veya düzeltmeye çalışırım.

    eternal rains will come: albümdeki en “sert” ikinci riffi içeren parça. benim favorim. kapanışı andıran ana riffin açılış melodisi olması ilginç. opethin eski günleri olsaydi, akerfeldt´in nakarati brutal vokalleriyle parçalamasını beklerdik. şarkı çıkışında organ ve gitarın ortak çaldığı oryantal riff hos.

    cusp of eternity: akerfeldt'in denediği değişik tarzda vokallere sahip, icerisinde ebowun da kullanildigi şarkı. sololar sert

    moon above sun below: özellikle şarkının ortasında queen’i andıran değişik vokal denemeleri var. 10 dakikalık süresiyle albümün en uzun parçası. iki ayrı bölümden oluşuyor hissi veriyor. 7. dakika civarindaki melodi ve yorum tarzi ayni ghost reveries´teki reverie / harlequin forest gibi. bu parçada martin axenrot’u dikkatle dinleyin (davul).

    elysian woes: akustik gitar ve yan flütün götürdüğü bir şarkı. gitar sololarında alıştığımız opeth tonunu bulmak beni sevindiryse de, bence genele bakildiginda vasat bir parca.

    goblin: synth, gitar ve arkasından gelen davulla büyüyen, ilginç bir introya sahip şarkı. içerisinde funk elementleri de bulundurmakta.

    river: 12 telli akukstik ve akerfeldt vokalleri, folk rock elementleri barındıran lirik bir eser. sondaki organ/ gitar atışması deep purple esintileri taşıyor

    voice of treason: yaylıların ve ebowlu gitarların kullanıldığı parça. nakaratta cok ilginc yaklasimlar var. birkac defa dinlememe ragmen yine de alisamadigim ilginc yaklasimlar var (sert gitarlar, karanlik yaylilar ve ayni anda akustik ile calinan egzotik notalar). ıki dakika kala gelen melodiyi ve davulun yorumunu begendim. sarki faith in others a gecis ile tamamlaniyor.

    faith in others: düsük tempolu klasik bir opeth melodisi ile basliyor. sakin ve akerfeldt`in vokallerinin domine ettigi bir sarki. yaylilar, voice of treason´da oldugu gibi, burada da kullaniliyor. hüzünlü bir bitise sahip. eternal rains will come ile beraber benim favorilerimden ve bence albümü kurtarıyor.

    genel: soundu çok beğendiğimi söyleyemem; eskiyle yeninin karışımı bir türlü tutturulamıyor gibi. heritage albümünde de aynı problem mevcuttu. özellikle davul tonlarına bir türlü alışamadım. sevenleri mutlaka olacaktır. albüm genelde vokal melodileri üzerine kurulmuş. grubun canlı performansını çok merak ediyorum, acaba geri vokalleri kim üstlenecek? eski opeth hayranları grubun progresif rock tarzına yönelmesine eleştiri getiriyor, fakat bir müzisyen yeni şeyler deneyebilmelidir.

    albümün prodüktörlüğünü üstlenen steven wilson’ın etkileri yine (ve alışılageldiği üzere) hissediliyor. opeth´in eski halini, steven wilson’u ve progresif rock/metali seven ben yine karışık duygular içindeyim. bana öyle geliyor ki albümde, opeth’in geçirdiği değişimi dinlenebilir kılan ana öğeler eksik.

    son olarak, elp, genesis, camel severler kaçırmasın diyeyim.


    (kafkas sahini - 4 Eylül 2014 20:02)

  • comment image

    albüm kapağındaki deyişler soldan sağa şöyle:

    an nescis, mi fili, quantilla prudentia mundus regatur? (dünyanın ne kadar az bilgelikle yönetildiğini bilmiyor musun oğlum?) axel oxenstierna'nın oğluna yazdığı bir mektupta geçiyormuş.

    hoc tempore obsequium amicos, veritas odium parit. (bugünlerde arkadaşlar dalkavukluk ile kazanılıyor, doğruluk nefreti doğuruyor.)

    ille dolet vere qui sine teste dolet. (gerçekten yas tutan kişi hiçbir şahit yokken de yas tutan kişidir.)

    mikael akerfeldt bu sözler için "kapakta, çizimlerle beraber latince deyişler olmasını da istedim, söz konusu deyişler için interneti taradım, bir sürü söz arasından çizimlerle örtüşenleri seçtim, sözlerin hitler gibi bir tipe ait olmamasına da özen gösterdim." demiş.


    (this one is called the drapery falls - 12 Nisan 2015 18:31)

Yorum Kaynak Link : pale communion