• "cok version lu kutsal kitap adi"
  • "dorock'da çıkmayı kabul ederek ne kadar mütevazi adamlar olduklarını göstermişlerdir. müzisyen dediğin böyle olur kardeşim."
  • "live in london (bkz: into the pitt) ile coşturmuş gruptur.canlı dinlemesi fenadır. adam kızılderili ötesi yok.edit: yok artık brad pitt. ibretlik kalsın. bakar bakar ağlarım."
  • "chuck billy adındaki vokalistleri gırtlak kanseri olan ve de eski parçalarını yeniden kaydedip first strike still deadly adı altında çıkaran çok baba thrash grubu..."
  • "90 oncesi albumlerinin en iyi sarkilarini, yeni bi album olarak tekrar cikarticak olan grup.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    muhteşem bir gruptur. metallica'dan daha iyi müzik yaparlar hatta genele bakarsak.

    ama bağırarak mı çağırarak mı bilmem; her ne kadar muhteşem albümler olsa da; ilk albümleri the new order ve the legacy metallica'nın ilk dönemlerinden oldukça esinlenmiş albümlerdir.. james hetfield radyoda ilk dinlediğinde, kim bizi taklit eden bu adamlar demiştir. bu albümlerin * * muhteşemliğine etki eder mi bu gerçek? hayır. o iki albüme laf eden taş olur mu? evet. yani; her şey ya kara ya da ak mı? hayır.

    nitekim sonraki albümleriyle beraber metallica'yı taklidi bırakın, esinlenme bile yoktur. acaip özgünleşmişlerdir.


    (purplepurple - 10 Kasım 2006 23:23)

  • comment image

    80 lerin thrashi dendiginde akla gelebilecek ilk gruplardandır.tam thrash öldü derkende.bateriye lombardo yu alarak 90ların sonuna dooru 99 a girerken the gathering adli spastik albümü cikarmislardir. bence en klas albümleri the legacy dir.ayrica grubun da ilk albümüdür bu.


    (strife - 11 Haziran 2002 23:01)

  • comment image

    "güzide üyesi chuck billy'yi alı$veri$ yaparken migros'ta görsem ne yapardım acaba?" diye düşündüğüm süfer adamlar topluluğu...
    özellikle the ritual albümü ve oradaki sound bana ziyadesiyle haz verir...

    (chuck bir röportajında anlatmı$tı; markette bir fanına rastlamı$, çocuk ayaklarına kapanmı$, kafayı yemi$... chuck da "olm bak ben de senin gibi bir insanım, gel beraber bir $eyler içelim" demi$... benim migros fantezisi de oradan kalma...)


    (birabanor - 19 Kasım 2002 14:20)

  • comment image

    yıl 1992 ya da 1993 filan. halen -doğup büyüdüğüm- zonguldak'ta yaşadığımız ve tatillerde ailecek istanbul - kadıköy'deki teyzemi ziyarete geldiğimiz o güzel zamanlar. o seneleri yaşayan biliyor; bir yandan heavy metal ve thrash metal, diğer yandan grunge, bambaşka bir damardan da (elbette ac dc ve guns n roses önderliğinde) classic rock dünyayı kasıp kavuruyor. tabii bizim taşrada olanaklar kısıtlı. bir emral çarşısı ve o çarşının içindeki galaksi müzik var yılda bir kaset, tişört filan getiren, bir de anıtın karşısındaki büfe, türlü gecikmeyle rock kazanı satan.

    işte o unutulmaz tatillerden birinde kadıköy'de geziniyorum bir akşamüstü. yolum bir şekilde kuşdili caddesi'e düşmüş; oradaki parfümerileri filan dolanıyorum. amacım pazartesi okula yepyeni bir koku sürünüp gitmek ve benden bir kaç yaş büyük olan platoniğimi nihayet kendime aşık etmek. ergenlik başa vurmuş, ağır metalciyken çiçekli böcekli aşk şiirleri yazmak filan, tam arıza haller.
    neyse, şu an büyük ihtimalle yerinde yeller esen bir parfümeriye giriyorum. kıç kadar dükkan tavanlara kadar ıvır zıvır dolu; kasadaki asık yüzlü ve gözlüklü eleman (tipi unutmamışım) 'ne istedin' tarzı bir şey söylüyor ve ona derdimi anlatmak için kendisine odaklandığımda arkasındaki rafta dizilmiş üç beş sıra kaseti görüyorum.
    malum o zamanlar kaset gördün mü zaman duruyor. parfümeriyi bırak, tezgahta amatör arabesk, türkü kasetleri filan satan seyyar satıcıları bile görsen dadanıyorsun aradan bir şey düşürür müyüm diye. ben de bu felsefenin yılmaz bir neferi olarak "abi ben kasetlere bakıcaktım" şeklinde herifin arkasına geçiyorum aynen. çok bir malzeme yok zaten. olanlar da sezendi, nazandı, barıştı, seyyaldi, aslında hepimizin gizli gizli ezbere bildiği ama sosyal hayatta burun kıvırdığı şeyler. dediğim gibi, o sınırlı malzemenin arasında ümit verici bir şeyler göremediğim için hafiften uzamaya niyetleniyor ancak son anda rafın en altında bir sıra kaset fark ediyorum.

    unutmuyorum;

    the legacy, the new order, practice what you preach, souls of black ve the ritual...

    grubun ismine bakıyorum; testament.

    o ana kadar rock kazanı'nında filan bir iki kere adını duyduğum bu grubun kasetlerini o raftan alıp gözlüklü elemanın tezgaha, yanyana dizdiğimde aklım yerinden çıkıyor.

    her kapak ayrı ayrı sarsıyor beni; albümlerin mükemmel ötesi isimleri ve o isimlere aşmış yakışan grafikleri ile bayılacak gibi oluyorum. renkler, çizgiler, grubun eşine benzerine rastlamadığım logo tasarımı dünyamı sarsıyor.

    gözlüklü abi de heyecanımı seziyor ancak şansıma adam sikecek modda değil; tüm albümleri iki sezen aksu parasına bana satıyor. kapakların üzerinde jelatin yok ama dinlenmedikleri de her hallerinden belli, bildiğin sıfır.

    kasetleri özenle yerleştirdiğim gül desenli parfümeri poşetini asker çantama atıyor ve herif bu şahane alışverişten vazgeçmeden topukluyorum dükkandan dışarı.

    mevsim kış, hava kararmış, kadıköy'ü işten eve dönme telaşı almış, hafiften kar serpiştiriyor. üzerimde opera pasajı - dolphin'de özenle bastırdığım rust in peace tişörtüm, onun üzerinde de bana bir kaç beden büyük gelen diadora paltom, kalabalığa karışıyorum.

    bir yandan yürürken bir yandan da boktan walkman'imin kulaklığını paltomun cebinden çıkarıp kulağıma takıyorum. içindeki -büyük ihtimalle- çekme megadeth kasedini diğer cebe atıp elimi güllü poşete daldırıyor ve ilk gelen kaseti walkman'e yerleştiriyorum.

    the ritual albümü, alex skolnick'in muhteşem introsu signs of chaos ile açılıyor ve ben, büyük ustanın notalarını hayatımda ilk kez duyduğum o an o şehrin kralı gibi hissediyorum kendimi.

    electric crown ile birlikte ise, bir dönüm noktasına geldiğimi fark ediyor ve gülümsüyorum; o günden sonra hayatımın sonuna kadar testament'i çok seveceğim biliyorum.

    şu an kazık kadar adam olduk, kayıt işleriyle filan uğraşıyoruz ve sert bir şeyler çalıp kaydedeceksek genelde arkadaşlarım - gerek beğenilerini belirtmek gerekse eleştirmek için - "ulan keser gibi ton yapmışsın hayvanat" diyorlar.

    ben o keser gibi tonu ilk kez duyduğum o günü hiç unutmuyorum.

    (bkz: anılar)


    (minca - 15 Mayıs 2012 23:35)

  • comment image

    grup neden the big four'da degil tartismalarina, alex skolnick cevap vermis:

    -bu daha cok kidem sirasi ile ilgili. bu adamlar albüm yapip turnelere ciktiklarinda, ben daha okuldaydim. biz ikinci dalganin icinde geldik. o yuzden dogal bir sonuc bu.


    (chapar - 25 Temmuz 2012 18:50)

  • comment image

    az önce 20 santimetreden izleme şerefine nail olduğum, tek tek ellerini sıkıp merhabalaştığım, thrash metal'in taşıyıcı kolonlarından biri.

    küçücük dorock'ın sahnesine çıkıp bizlere bakıp, "30 sene öncesine döndürdünüz bizi" dedi chuck billy, ve alex skolnick çalmaya başladı.


    (ozan sezgin - 14 Ağustos 2012 02:31)

  • comment image

    chuck billy, eric peterson, alex skolnick, greg christian, gene hoglan. bu gece bize o kısacık konseri, o müthiş samimi geceyi yaşattılar, sonunda ellerini sıkma şansına da eriştim ve evet, hala efsaneler.


    (spacetimereality - 14 Ağustos 2012 03:05)

  • comment image

    live in london (bkz: into the pitt) ile coşturmuş gruptur.
    canlı dinlemesi fenadır. adam kızılderili ötesi yok.
    edit: yok artık brad pitt. ibretlik kalsın. bakar bakar ağlarım.


    (scorpion10 - 12 Temmuz 2013 01:59)

  • comment image

    megadeth'in, metallica'nın bile thrash'ten uzaklaştığı son 20 yılda ve günümüzde hala eski halini koruyabilen ve hala thrash'in hasını yapabilen birkaç grubun en babasıdır. alemin kralıdır. ama kıymeti bilinmiyordur, ayıp ediliyordur.


    (benim niye les paul um yok - 6 Nisan 2014 19:01)

  • comment image

    harika bir grup, harika bir müzik, fakat ben başka bir noktaya değinmek istiyorum...

    kimler geldi kimler geçti, dönüp şöyle bir bakarsak, chuck ve eric başta olmak üzere bu herifler çirkinlik abidesi kardeşim. normal denilebilecek bir iki istisna var elbette, ama gerisi... tamam, aşmış yetenekler, çok klas adamlar, çok da "güzel" insanlar, ama bariz çok çirkinler.

    şimdi soruyorum, bu tipte herifler başka hangi mecrada böylesi ünlü olabilir, bu denli tapılabilirler? adeta manken gibi olmadan pop yıldızı olunamayan şu devirde, kanımca, metal dinleyicisinin görece kalitesini ortaya koyan bir durumdur bu.


    (burasi kasiyo msn var mi - 14 Aralık 2014 02:21)

  • comment image

    sene 99. daha yeni yetme metalciyim. sabah kalkıyorum kahvaltıdan sonra metallica, öğlen okula giderken walkmanda metallica, okulda tenefüslerde metallica, akşam eve dönerken metallica, akşam yemeğinden sonra metallica... ingilizce şarkı sözlerini geçtim türkçelerini bile ezberlemişim nerdeyse. yatıp kalkıp metallica dinliyorum. megadeth diye bir grup var ama metallica ile araları iyi değil. öyleyse kötü gruptur diyorum, dinlemiyorum. sepultura diye bir grup var. adam öğürüyor tırsıyorum, dinlemiyorum. okula *slayer kasedi getiriyorlar. diabolus in musica mıdır nedir*. bu adam neden yırtınıyor sakin sakin söylese ya şarkısını diyorum veriyorum kasedi geri. o derece önyargılı ve yeniliğe kapalıyım. resmen metallica dan başka bir gruptan zevk almaktan korkuyorum.

    bir gün arkadaşla kadıköy'deyim. ptt nin arkasındaki sokakta elemanın biri yere kırmızı bir bez sermiş. üstünde toplasan 10-15 tane kaset var-yok. bakıyorum. ilk tepkim "ulan bunlar kim? " arkadaşın gözüne bir kaset takılıyor. alıyor eline. grubun ismi testament. albümün ismi the legacy. enteresan bir kapağa sahip. kale duvarı mıdır nedir penceresinde kuru kafaya benzeyen birşey var. "bu ne mına koyim" diyesim geliyor demiyorum. arkadaş tezgahtaki elemana soruyor bu grup nasıl diye. eleman "çok sağlam thrash grubudur. her albümünde birz daha sertleşir, manyaklaşır. o elindeki ilk albümleri" diyor; daha önce nasıl bu grubu bilmediğimize hayret etmiş bir çekilde, küçümseyen bir tavırla*. çekme kaset. "parana yazık lan" diyorum arkadaşa. "zaten ucuz alalım bakarız" diyor ve alıyoruz. pazardan alıyoruz bir kaset eve geliyoruz bin kaset sanki. aman allahım. toplam 37 dakika boyunca kasırga geçiyor evden resmen. yırtıp atan ritimler, kah çığlığımsı kah brutalımsı bir vokal, sikip atan sololar. ilk şoktan sonra "hemen bana da çek bu kasedi" diyorum arkadaşa. günlerce walkman imden çıkmıyor kaset. daha sonra sırasıyla tüm albümlerini ediniyorum grubun. albümlerdeki tarz değişimi ile birlikte bende değişiyorum. sadece heavy metal dinlerken thrash de dinler oluyorum death de. farkında olmadan daha farklı metal türlerine yol almamı sağlıyor grup. iyiki de yapıyor, iyiki de yaptırıyor.

    metal dünyasına kattıkları şeyler için bidi bidi yapamam ama bana kattıkları için ben burdan teşekkürü borç bilirim. teşekkürler.


    (hell fuel - 20 Mayıs 2005 00:53)

  • comment image

    chuck billy adındaki vokalistleri gırtlak kanseri olan ve de eski parçalarını yeniden kaydedip first strike still deadly adı altında çıkaran çok baba thrash grubu...


    (ember - 16 Ocak 2002 23:32)

  • comment image

    butun thrash idollerinin neredeyse caldıgı (dave lombardo, gene hoglan, paul bostaph(yeni geldi), james murphy(gerci deathci dir kendisi) steve di giorgio( bu da deathci thrash idolleri dedik ama...) eric peterson ve chuck billy( zaten sabit) ayrıca steve souza (ilk kurulusta legacy iken grubun ismi) var oglu var yani..), ayrıca su anda hayatta en cok seyretmek istedigim gruptur. bana göre ilk albumu de son albumu de mukemmel olan arada kotu album yapmayan tek thrash grubudur(aklıma gelmedi baska).


    (rippin corpse - 18 Temmuz 2004 01:31)

Yorum Kaynak Link : testament