Dr. Quinn, Medicine Woman ' Dizisinin Konusu : Dr. Quinn, Medicine Woman is a TV series starring Jane Seymour, Joe Lando, and Shawn Toovey. The trials and adventures of a female doctor in a small wild west town.
çocukluğumun son demlerine tekabül eden bu dönem ; değişimin çığırtkanlıkla , gelişimin ise her ne kullanıyorsan son modelini ve en pahalısını kullanmakla özdeşleştirildiği abuk bir dönemdi..haftaiçi eşşek gibi çalışıp haftasonu ise binbir emekle kazandığı parayı günışığının bile gerçek olmadığı yapay bir alışveriş merkezinde , aslında ihtiyacı olmayan şeyleri satın alarak geçiren bilinçsiz insan tipi , bu dönemle beraber iyice hız kazanmış sosyal mutasyonun* bize en içten bi hediyesidir. bu karanlık dönemde biz masum çocuklar ise tüketim canavarı ebeveynlerimizin gölgesinde artık rutinleşmiş bu değişime ayak uydurmaya çalışıyorduk. değişim hissedilebilir ama onun bilincinde olduğumuzu zannetmiyorum. zira karne hediyesi olarak bisiklet alınan dönemler tarihe karışsa da , onun yerine alınan bilgisayar bizi hayal kırıklığına uğratmıyor hatta hoşnut ediyordu.. tetris oynamak da ağaca tırmanmak kadar eğlenceli olabilirdi. üstelik komşumuzun kızının yeşil benetton kazağı bizim annemizin ördüğünden çok daha güzel değil miydi? işte böyle kandırıldık efendim.. şimdi ailece gidilen pikniklerin yerini alışveriş , bisikletimizin yerini çok sevgili bilgisayarımız aldı.. artık koşmaktan değil de akşama kadar bilgisayarın başında oturmaktan ağrıyor belimiz.. eğlenmiyoruz ama hep yorgunuz.. teknoloji amaçlarımıza ulaşmak adına kullandığımız bir araç değil. hiç bir zaman da olmadı.o bizim hastalığımız. geçmiş olsun efendim.
(kara kedi - 24 Eylül 2006 02:36)
aradan 50 yıl dahi geçse aşağıdaki ezgi kadar insanı o yıllara döndürecek kuvvette olanı yoktur.https://www.youtube.com/watch?v=iisog3k07gq
(ercanayr - 3 Mayıs 2011 21:24)
engin günaydın'ın burhan altıntop değil zabıta irfan olduğu dönemdi.
(siraktan - 18 Temmuz 2011 06:12)
atari, tetris, gameboy, super mario, beslenme saati, uyku saati, bale, korfez savası, star tv, lastik, ucgen, futbol, kagıt top, madeni para savasları, taso, oya bora, ara beni her canın istediginde, aybike, yonca evcimik, aboneyim abone billetlerim cebimde, tilki tilki saatin kac, yakartop, istop, saklambac, guzellik mi cirkinlik mi, evcilik, doktorculuk, aile pazar kahvaltıları, altın cocuk kitapları serisi, gizli bahce, cocuk kalbi, saroz, orfoz, sile, annane evi, oyuncak bebekler, barbie bebek evi, anderson masalları, baba masalları, gurbetten gelecek babayı aylarca beklemeler, anneyle ali desidoro esliginde dans etmeler, ilkokul arkadasları, dersane sınavları, fkm, kokulu silgiler, rengarenk kokulu kolanya posetleri, oyuncak araba-super kahramanlar kart koleksiyonları, pecete koleksiyonu(neden bu kadar gereksiz bir seyin koleksiyonunu yapmısım ben de bilmiyorum. ahahahhaah), resimli ansiklopediler, atlas, hayat bilgisi, kurt cobain intiharı, su savasları, basketbol, voleybol, ah canım ahmet, kenan dogulu, sımsıkı sıkı sıkı, sebnem paker, atesteyim ateste, grup vitamin, cartel, kola cips, ev bahcesi keyifleri, batak, poker, abiler ablalar, sokakta arkadaslarla manyak oldugumuzdan oyuncak satmak, uzay heparı, dagdan indim sehire, su adını hatırlamadıgım yuvarlak bir yuzey ustundeki tasları birbirinin ustunden atlatmak suretiyle minimumda bırakmaya calısma oyunu, hatıra defterleri, gunluk, yapboz, resim dersi, muzik dersi, rahime hoca, tek basınayken uydurulan hayali oyun arkadasları, misafir cocuklarını salondaki antikaları kırmasınlar diye oyalama gorevi, annenin en iyi dostun olması donemleri, cikolata..her seyden otesi alabildigine saflık, alabildigine masumiyet, alabildigine meraklılık, her seyin yeniligi-keyifliligi-eglenceliligi...
(tuzbuzz - 22 Ocak 2012 01:13)
şöyledir bence,özgün ünite dergisitasolu cipstusubasaateri kaseti (sega)mahalle macı kames topbmx bisikletsporcu kartıbilye (cıncık)kaygisizlar ( taksiiiii- yolcuuuu)çılgın bediskara melekaynali tahir hattatopac3 korner 1 penaltıadamın gol dedileblebi tozu ulano küfür lanet çalışacağın cumartesilere inat sabahın körü çizgi filmleridir be. fred cakmaktas, dedektif gadget, scooby doo, voltran, power rangers , pokemon, heidi bile. onun arabası vardı, sevmek zamaniydi. daha da yapılırdı da hastayim dayanamadım. bugünümüzden cok daha sıkıntılı zamanlardi ama, riyadan uzak samimiydi. bundan ki aklıma gelince essek kadar adamın gözlerini doldurur. yaşanmaz da tekrar. unutulmasın yeter be.
(thisrocktr - 22 Ocak 2012 01:54)
nirvana cıktı, ortalığı dağıttı, sonrada kendini dağıttı (bkz: grunge)
(caelumluna - 22 Ocak 2001 02:11)
bir yüzyılın son dönemeciydi. ben çocuktum, pedalsız üç tekerleklimle o virajdan ben de döndüm. dizimde sıyrıklar, pantolonumda yırtıklarla. dünya kupası italya'da almanya'nın evine giderken, barton fink , yazım aşamasındaydı belki de. anadolu'nun karlı köylerine musluk suyu ve telefon henüz ulaşmamıştı. muhtarın evinde vardı telefon. yaşlılar, askerde mors alfabesi ile gönderdiklerini kelimesi kelimesine anlatıyordu telefondan bahsederken. cin ali ve ünite dergileri dolduruyordu rüyalarımı. pop müzik diye bir şey icat edildi 90'ların başlarında radyonun gizemli tarihi ve kıtası henüz sömürgecilerce istila edilmemişti. geceleri uykularıma sızıyordu, aşkın nur yengi ve musa eroğlu, bulutsuzluk özlemi, mostar köprüsü'nün yıkılışından bahsederken o titrek şivesiyle rockın, cem karaca yurda dönmüştü, neşet ertaş halen almanya'da sessiz bozlaklar yazıyordu. tarkan yırtık pantolanlarla siyah beyaz nordmende televizyona girdi. o siyah beyaz televizyonun kayan görüntüsünü sabitlemeye çalışırdık abimle. çanak antenimiz hacı bektaş'a dönük, ordaki mistik vericiye. power rangers, tom ve jerry, van damme filmleri. trt 2'de belgeseller olurdu. afrika kabileleri ve savan iklimi. subtropikal düşler kurardım, jules verne kitaplarıyla paralel. kızıl suyunda yüzerdik köy deresinin ve katran ve zifir enjekte etmeye o zamanlar başladım ciğerlerime. bağlara kuşlar dadanmasın diye tenekeden perküsyon çalardık. behçet aysan şiirlerindeki yaban güvercinlerinin ve çavdar tarlalarındaki çoban aldatanların peşine çok takıldım, çok aldandım yeşilin ve sarının bitkiselliğinde. göğe elipsel yamuksal bakmak güzeldi. göğe ve denizelere inanıyordum, dünyaya inancım pekişmişti. turgut özal öldü, bayraklar yarıya indi. uğur mumcu katledildi, ankara'ya ayaz bindi. 96 avrupa şampiyonasında atılamayan gol beni çok üzdü. 98'de lauren blanc paraguay'a altın gol atınca yine üzüldüm. matrix'li yıllar geldi, internet'e giderdi abiler, aklıma ayıp şeyler gelirdi. porno nedir öğrendim. sharon stone filmleri beklerken uyuyakaldım gece yarıları. 90'lar yavaş yavaş bitmek üzereydi. büyümeye başladım. milenyum yaklaşıyordu, dediler ki kıyamet kopacak. kıyamet koptu, bir yüzyıl bütün güzel atlarına bindirerek çocukluğumun her bir gününü bitti.
(darkpoe - 24 Aralık 2013 14:14)
kırtasiyelerin luna parklar kadar bir çocuğun ilgisini çekebildiği yıllardır.
(wordhood - 23 Ocak 2014 20:03)
kafamda hep şöyle kombine bir an olarak şekilleniyor...o yıllara ait bir pazar günü mesela;* sanki bir yaz mevsiminin son günleri* mahalleye birisi mustafa sandal yayını yapıyor teyipten, ara ara çocuk sesleri ve toz* akşam güneşi tüllerin arasından sıyrılıyor* televizyonun camına salonun görüntüsü yansıyor* evde kimse yok annem çamaşırları yıkayıp balkona asmış, komşuya kadar gitmiş* etraf yeni yıkanmış çamaşır kokuyor* buzdolabından cam sürahide soğuk su* üstümde bu tshirt
(vogojin - 3 Şubat 2014 03:02)
muzik dinlemenin cok zor bu nedenle sarkilarin cok degerli oldugu yillardi. simdiki gibi tek tek sarki indirme, mp3 vs seyler olmadigi icin bir sarkiyi istedigin her an dinlemenin tek yolu albumu satin almakti. kablolu yayin da olmadigi icin kral tv'den baska muzik kanali da yoktu malesef. o yuzden cocuklugumuz radyonun basinda kasede cekecek sarki beklemekle gecerdi. ama o yarim ve arasina dj anonsu giren sarkilar suan tek tikla ulastigimiz sarkilardan cok daha kiymetliydi bizim icin zira ciddi bir emek soz konusuydu. duygulandim lan resmen.
(ceska - 28 Aralık 2014 10:53)
Yorum Kaynak Link : 90'lı yıllar