Le mari de la coiffeuse (~ Berberin Kocası) ' Filminin Konusu : Çocukluğunda saçlarını kesen güzel kuaföre karşı hastalıklı bir tutkuya kapılan Antoin'in en büyük hayali bir kuaförle evlenmektir. Nihayet bu hayale tıpatıp uyan bir kadınla evlenir ve tüm vaktini onun dükkanında oturup, onun her hareketini izlemekle geçirmeye başlar...
Monsieur Hire(1989)(7,7-5423)
La fille sur le pont(1999)(7,5-13255)
Ridicule(1996)(7,4-6739)
Tandem(1987)(7,2-848)
L'homme du train(2002)(7,2-6606)
film hakkında söyleyecek çok şeyi olsun istiyor insan ama boğazında düğümlenip kalıyor, tıpkı anna galienanın kendini sulara bıraktığı an gibi. çok güzel, çok.
(remixtherobot - 7 Ekim 2009 00:26)
bir fransiz filmidir. etkileyicidir. arap muzigi filmin kahramanlarindan biridir. yönetmeni the girl on the bridge filminin de yönetmeni olan patrice leconte'tur. oyunculardan bazıları jean rochefort ve anna galiena olarak sayılabilir. ingilizce ismi the hairdresser s husband daha çok bilinir. en ilginç yanı ise yıllar önce salak shov tv'nin bu filmi kırmızı nokta kuşağında yayınlamış olmasıdır.
(dikakana bey - 8 Kasım 2002 00:42)
afişine bakıp ağzı sulanarak ekran karşısına geçen ergenlerin hevesini kursağında bırakır. bildiğin dramdır.
(zhang - 3 Mayıs 2011 20:50)
insanların sevilmeyi nasıl algıladıkları ve sindirdiklerinin güzel bir örneğidir. (bkz: tilkinin dönüp dolaşıp gideceği yer kürkçü dükkanı)
(bilmece - 27 Mart 2003 10:37)
insanların çeşitli nedenlerle berbere gitmesini en güzel açıklayan film. ben de özellikle saç yıkatma kısmına bayılırım. sadece o amaçla gitmek isterim çoğu zaman. berber şampuanına da rakip tanımam.amma velakin türkiyede böyle berberler olsa durum vahim olurdu vesselam. kadının yaşlı adamın saçını yıkarken adamın kadını traş etmesi en güzel sahnelerden biridir.
(are you talkin to me - 16 Ekim 2011 01:30)
hayatımda izlediğim en güzel aşk filmi.hem bu kadar özgür hem de bu kadar birbirine bağlı sevişebilen bir çift görünce gerçek aşkın varlığına inanası geliyor insanın.müzikleriyle, gerçekçiliğiyle, orjinalliğiyle, mizahıyla... bu film insanı baştan çıkarır.
(bfm - 20 Ekim 2011 21:13)
"ölüm sarı renklidir ve vanilya kokar" der antoine bu filmde.
(how soon is now - 21 Mayıs 2013 18:33)
sırf o güzel arap müzikleri için bile izlenilebilir bir filmdir. o müziklerden fairouz dışında pek tanıdık gelmedi ama yine de her müzik ayrı ayrı güzeldi.son olarak jean rochefort yaptığın dansı sikeyim afedersin, filmin en kötü yanı buydu sanırım.
(hayat amelesi - 10 Temmuz 2013 01:47)
hoş bir erotizm ile birlikte tutkuyu irdeleyen, samimi ve içten bir film.
(burokrasi - 16 Ekim 2013 13:00)
patrice leconte'un yönettiği 1990 yapımı unutulmaz film. jean rochefort ve anna galiena başrollerdedir. küçük yaşlarından itibaren kadın kuaförlere karşı özel bir ilgisi bulunan bir çocuğun şirin aşk öyküsüdür. bu kadar erotizm her eve lazım!
(sanver - 5 Kasım 2013 23:25)
son derece hos ve gülümseten bir tempoda ilerleyen, iki insanin bir arada nasil da kalabalik olabilecegini anlatan, yalin ve sevgi dolu bir film.
(melissaki - 9 Şubat 2004 14:40)
1-2 ay oncesinde cnbc-e de yayinlanan izle izle bitmeyen ama yine de kendini sevdiren film... basrolunde adlari bilinmeyen tas gibi hatunlardan bi tanesi oynamıstır...
(ayamik - 9 Şubat 2004 15:20)
''hiç arkadaşımız yoktu. asla olmadı. hayatımıza ne katabilirlerdi ki? başka çiftlerle dolaşmayı, tatile gitmeyi doğru bulmuyordum. başka arkadaşlar aramak, çiftlerin arasındaki sevgide bir eksiklik olduğunu gösterir. biz iyiyiz mathilde.. bütün bunlara rağmen, birlikte mutluyuz.''
(tanrilarsusamislardi - 1 Ağustos 2014 01:15)
bir sahnesinde berber ve kocasının alkol bulamayınca kolonyaları içmeleri akla kazınan filmin sonu da ayrı bir olaydır
(greeen - 10 Haziran 2004 02:25)
çok ilginç bir film. sonunda mathilde'nin intiharı beni o kadar şaşırttı ve üzdü ki, neden neden diye söylendim o an. öyle gerekiyordu belki, belki gerekmiyordu. ama bu film izlenmeli..bir erkek olarak romantik-dram filmlerin hep sevmişimdir, böyle film önerilerine açığım aynı zamanda, çünkü çok zor film beğenen bir tipim ve ne film kültürüm var ne bi'şey. okulum tatil, mesailerim öğlen bu yüzden vakit buldukça film izlemek istiyorum bu türde. tekrar filme dönersek gerçekten dram alanında önerceğim filmlerden...
(lebrahim james - 29 Ocak 2015 03:38)
gerek absürtlüğü, gerek renk seçimi, gerek sinematografisi, gerek oyunculukları ve hikayesi olsun, muazzam bir film. sağolsunlar, benden önce yazanlar, spoiler falan dinlemeden tüm kilit noktaları yazmışlar. o yüzden ben konuyu bırakıp renk seçimlerinden bahsetmek istiyorum.filmin bir noktasında aslında renklerin neden hep o tonda olduğu anlaşılıyor. ama bir film bu kadar güzel görünemez. bir yönetmen bu kadar becerikli olamaz renk seçiminde. capcanlı ama birdenbire çok karanlık bir film. bayıldım resmen.antoine'nin -kahramanımız, (bkz: jean rochefort)- danslarına da bayıldım. o şekilde dans eden birisi en az yüz yıl yaşar, ömrü billah üzüntü çekmez. bir zorba, bir antoine; dans etmek ne demek öğretiyorlar resmen.sonu, son cümlesi bir buruk bırakıyor ki insanı, sormayın. benzeri bir burukluk monsieur hire'de de vardı. eh, zaten iki filmin yönetmeni de aynı, patrice leconte, kendisi gayet yetenekli bir insan, istediği etkiyi vermeyi çok iyi biliyor. özellikle erotizmi dokunmadan/göstermeden o kadar güzel sunuyor ki, bu derece başarılı başka bir yönetmen gördüğümü hatırlamıyorum. çok kısa da bir film zaten, tavsiyem hiç düşünmeden izleyin.
(daycobudeska - 25 Nisan 2015 01:00)
şu girdime ek olarak, bir de yeni -bugün- başladığım blogumda yaptığım daha geniş incelemenin de linki paylaşmak isterim bu güzel fransız filmiyle alakalı.inceleme için, şuradan
(daycobudeska - 27 Nisan 2015 23:16)
fırıncının kızı,sütçünün ta kendisi gibi eserlerle isim yönünden benzeşmektedir zannımca.
(biglebowsky - 16 Eylül 2004 03:28)
tiras olmaktan korkan çocuga jean abi öyle bir dans numarasi çeker ki çocuun hayretten agzi açik kalir, tirastan korkmayi unutur. bu arada tiras bitmistir bile:)
(keskedunyayionlaryonetse - 30 Ocak 2005 23:10)
patrice leconte'un her eve lazım filmi.insanın neden berbere gittiğine ve durmadan saçını neden kestirdiğine bir yanıt bulmuştur.intihar'a bir yanıt bulmaksızın bırakmıştır,yanıtı olmayanın sorusu da olmasın zaten demiş gibidir.
(agrafi - 22 Ağustos 2005 14:00)
Yorum Kaynak Link : le mari de la coiffeuse