(bkz: filibuster)

abd hükümeti bi bok yer. mesela afganistanda bi düğünde herkesi takır takır tarar. arkada metin yazarları başkanın konuşmasını yazarken basın sekreteri bunu söyler, zaman kazanılır. "oldu da diyemeyik olmadı da diyemeyik". tabii gerçeğin mahçubiyet verici olma olasılığı bu noktada hayli yüksektir. yoksa basın sekreteri "heassiktir lan olur mu öyle şey" derdi.

(frank n furter - 29 Temmuz 2008 10:48)

yakin zamanda ulkemizde de "darbe gunlukleri var da diyemem yok da diyemem" seklinde bir ornegini gordugumuz politik taktik.

(zach dawnbringer - 29 Temmuz 2008 11:01)

(bkz: need to know basis)

(robin - 29 Temmuz 2008 11:03)

ayrıntılarını şu entry'de #86805150 okuyabileceğiniz gibi, rus denizaltısı k-129 hawaii açıklarında, pearl harbour'a saldırmaya çalışırken batar ve soğuk savaşın en gizemli operasyonlarından biri amerikalılar tarafından başlatılır.

önce, emekli olduktan sonra bir casus denizaltısına dönüşen uss halibut, temmuz ortasından 9 eylül 1968’e kadar batık denizaltıyı fotoğraflar. binlerce fotoğraf incelendiğinde (deniz tabanında yatan onlarca rus denizci görülür) denizaltının bir megatonluk serb füzesini fırlatmaya çalışırken gerçekleşen bir patlamayla battığı anlaşılır ancak bu gerçek yıllarca gizlenir.

bizde, ismet inönü’ye 1964’te kıbrıs’a müdahele etmemesi için gönderdiği meşhur mektupla tanınan lyndon johnson, denizaltı olayını kimseye duyurmadan kapatmaya çalışırken, ocak 1969’da görevi devralan nixon ve kankisi kissinger, bu olayı rusya ve çin’in arasını açmak için bir fırsat olarak görür. özellikle kissenger, çinli heyetlerle yaptığı görüşmelerde olayın ayrıntılarını ve fotoğrafları paylaşır. ruslar’ın nasıl çin’in yıkımı için uğraştığını ve abd’nin çin’in yanında olduğunu vurgular.

önceleri amerikan donanmasının görev alanında olan batık denizaltı operasyonu, project jennifer, nixon ve kissenger’in agresif politikasıyla cia’ye devredilir. denizaltıyı çıkarmak için glomar explorer adında bir gemi inşa edilir. işte bu gemi, efsane glomar response’un yani ‘we can neither confirm nor deny’ cümlesinin de doğmasına neden olacaktır.

glomar explorer adlı geminin inşaası için (200 ile 500 milyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor) howard hughes adlı petrol milyarderinin şirketi paravan olarak kullanılır. inşa edilen devasa geminin faaliyetlerini gizleyebilmek için için ‘deniz madenciliği’ kılıfı uydurulur. alanında dünya lideri olan hughes’in şirketinin ‘deniz madenciliği’ işine atılması ortalığı karıştırır ve pek çok ülke, denizlerin amerikalı şirketler tarafından yağmalanacağını düşünerek hareket geçer. bu 'cover story', dolaylı olarak birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi’nin ortaya çıkmasında da rol oynar. ayrıca, ilk 500'deki pek çok uluslararası maden şirketi, bu yarışta geri kalmamak için deniz madenciliği işine girmeye karar verir!

glomar explorer seferini tamamladığında (nixon istifa etmiş, ford yeni başkan olmuştur) denizaltının tüm parçaları, rus askerlerin cesetleriyle birlikte çıkartılır. ancak sadece 6 askerin çıkarıldığı, onların da törenle denize atıldığı bilgisi kabul edilir.

bu devasa operasyon tabii ki gazetecilerin kulağına gider ancak ‘milli mesele’ denilerek uzun bir süre üstü kapatılır. nihayet freedom of ınformation act (foia) kapsamında rolling stone dergisinin washington muhabiri harriet ann phillippi tarafından dava açılır. uzun bir hukuk mücadesinden sonra tarihe geçecek ‘glomor response’ ya da ‘glomarization’ olayı gerçekleşir. cia gazetecilere bir yanıt vermek zorundadır. uluslararası yasalara göre yapılan iş hukusuzdur ve resmi olarak kabul edilemez. ama böyle bir şeye bulaşmadık da diyemezler. sonuçta, hiçbir bilgi vermeden bu işten sıyrılmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek bir çözüm bulunur: ‘we can neither confirm nor deny’.

radiolab bu konuyla ilgili harika bir podcast hazırladı. mutlaka dinleyin.
ayrıca: red star rogue

(songe - 17 Şubat 2019 22:36)