Süre                : 1 Saat 52 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Ocak 1932 Perşembe, Yapım Yılı : 1932
Türü                : Komedi,Drama,Müzikal
Taglar             : Hırsız,polis,Taçlandıran,Sıçan,sosyal eşitsizlik
Ülke                : Almanya
Yapımcı          :  Tobis Filmkunst , Nero-Film AG , Warner Bros.
Yönetmen       : Georg Wilhelm Pabst (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Bertolt Brecht (IMDB)(ekşi),Léo Lania (IMDB),Ladislaus Vajda (IMDB),Béla Balazs (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Rudolf Forster (IMDB), Carola Neher (IMDB), Reinhold Schünzel (IMDB)(ekşi), Fritz Rasp (IMDB), Valeska Gert (IMDB), Lotte Lenya (IMDB)(ekşi), Hermann Thimig (IMDB), Ernst Busch (IMDB), Vladimir Sokoloff (IMDB), Paul Kemp (IMDB), Gustav Püttjer (IMDB), Oskar Höcker (IMDB), Krafft-Raschig (IMDB), Herbert Grünbaum (IMDB), Sylvia Torf (IMDB), Marcel Merminod (IMDB)

Die 3 Groschen-Oper (~ The 3 Penny Opera) ' Filminin Konusu :
Die 3 Groschen-Oper is a movie starring Rudolf Forster, Lotte Lenya, and Carola Neher. In London at the turn of the century, the bandit Mack the Knife marries Polly without the knowledge of her father, Peachum, the 'king of the...


Oyuncular



Facebook Yorumları
  • comment image

    14 yaşımda brecht'e hayran olma sebebim olan oyundur, brecht'e başlangıç noktamdır, kimin oynadığını duysam koştura koştura gidip izlemişimdir o zamandan beri. geçen sene türkiye'ye gelen theater an der ruhr'un yorumunu epik tiyatro adına oldukça başarılı bulmuştum. özellikle jenny'i yorumlamaları, olağanüstü anlatıcı figürü ve kafamdaki bayan peachum'a birebir uyan bir bayan peachum'u sahnede izlemek, metni ve şarkıları orjinal dilinde dinlemek* çok zenginleştirici bir deneyimdi. üç kuruşluk opera sadece oyun değil, bir o kadar da şarkılardır*kral süleyman türküsü, korsan kız jenny ve elbette ki "önce ekmek gelir arkadan ahlak" dizesini içinde barındıran "insan neyle yaşar?" şarkısı olmadan üç kuruşluk opera'yı düşünmek mümkün değildir.
    bir de mack'in son tiradı vardır ki, tokat gibidir, oyunu ne zaman okusam, izlesem tüylerim diken diken olur. son olarak da en büyük hayalimdir jenny olmak, mack'le "insan neyle yaşar?"ı söylemek...


    (abendrot - 3 Şubat 2007 02:15)

  • comment image

    sistemi eleştiriden almancası çok daha güzel olan tiyatro eseridir. bertolt brecht'in bu epik tiyatrosunda oyuncular seyircilerle konuşabilir onlara soru sorabilir, onları sorgulayabilir. oyunda;1920'li yıllarda toplumun nasıl yozlaştığı, nasıl yolsuzluk ve kaçakçılık yapıldığı anlatılmaktadır. aynı zamanda muziklerinin ingilizce versiyonunu lost in the stars adlı albüm başlığı ile tom waits yapmıştır. asıl muzıkler ise kurt weill'a aittir.


    (botamaniaensis - 26 Ağustos 2007 02:40)

  • comment image

    almanyada bir opera bileti en ucuzundan 30-50 euro civarıdır ve 200 euroya kadar çıkabilir. bu eserin yazıldığı tarihte de durum (euro olmamakla birlikte) pek farklı değildir ve brecht buna gönderme olsun diye eserin adını üç kuruşluk opera koymuştur.


    (ixus - 5 Mart 2008 16:25)

  • comment image

    georg wilhelm pabst yönetmenliğinde; içinde rudolf forster, margo lion, lotte lenya gibi isimleri bulabileceğimiz, müziklerin "sen ne adamsın kurt weill " tarafından yapılmış olduğu müzikal film. yılı 1931dir, fakat 1928 yılında yine aynı adla bertolt brecht ve kurt weill müzikal tiyatrosu vardır.

    bertolt brecht, "die dreigroschenoper"nın başarısının kaynağını şöyle dile getirmiştir;

    "korkarım, beni pek ilgilendirmeyen şeylerden: romantik olaylar, aşk hikayesi, müzikal özellikleri. die dreigroschenoper başarı kazandığında bir de film çektiler. (bertolt bu mısrada pabst'a sesleniyor) oyunda alay ettiğim her şeyi filme almışlar; romantizmi, duygusallığı vs. ve mizahı bırakmışlar. filmin başarısı çok daha fazla oldu."

    brecht için ise önemli olan toplumsal eleştriydi. die dreigroschenoperda sokak haydutlarının duygu ve düşünce dünyalarının normal vatandaşların duygu ve düşünce dünyalarıyla anormal derecede benzeştiğini göstermeye çalışmıştı.


    (sharon and hope - 28 Mart 2008 16:34)

  • comment image

    dilencilerin, fahişelerin kol gezdiği bir kentte dilenciler kralı peachum ile soyguncular kralı ustura mac'in kapışmasını mesel yoluyla anlatan, sistemin alınır satılırlığına tokatlar atan brecht oyunu.


    (tabularasa - 5 Şubat 2003 12:10)

  • comment image

    üç kuruşluk opera 18. yy'da yazılmış bir dilenciler operasından esinlenerek oluşturulmuş bir oyundur. oyun insanlara dilencilik yaptırarak onların sırtından geçinen bay peachum'un temsil ettiği burjuva girişimciliği ve büyük burjuvazi ile aşk, yükselme, heyecan, eğlence gibi kavramların hala kendisine yer bulabildiği haydutlar dünyasını temsil eden sustalı mackie'nin karşılaşmasını ele alır. mackie, bay peachum'un kızıyla evlenir. oyunun çatısı bu evliliğe karşı olan peachum'la mackie arasındaki gerilim üzerine kurulur. bu savaşı en azılı haydut olan macheath'ten (mackie) bile güçlü olan bay peachum kazanır. üç kuruşluk opera'dan sonra yazdığı mahagonny kentinin yükselişi ve düşüşü operasında da brecht aynı şekilde burjuva yaşam biçimini ve değerlerini haydutlar dünyasına taşır. bu iki oyunda da müziğin ilk defa brecht oyunlarında bu kadar etkin bir şekilde kullanıldığını görürüz. bu oyunlarda müziği bir yabancılaştırma öğesi olarak kullanan brecht, epik müzik kavramından bahseder. örneğin bir oyuncunun ölürken gösterilmesinin seyircide bir yanılsama yaratacağını söyler. fakat bu oyuncunun hemen kalkıp bir şarkı söylemeye başlamasının yanılsamayı kıracağını, başlı başına bir yabancılaştırma yaratacağını söyler. bu etkiyi güçlendirebilmek için orkestrayı seyircilerden gizlemez. müziği sahnede anlatılan hikayeyi destekleyen bir öğe olarak değil de, ayrı bir hikayesi olan ve sahnede anlatılan hikayeye müdahale eden bir öğe olarak kullanır.


    (yalnizgezerinhayalleri - 13 Temmuz 2004 18:25)

  • comment image

    31 ağustos 1928’de berlinde yeni bir müzik tiyatrosu doğdu. besteci kurt weill ve dramaturg bertolt brecht, müzikleri tiyatroda alışılmıştan daha fazla; ama opera ve operetten daha az olan bir tür yarattılar. bu yeni ürün avrupa’dan yola çıkarak ve diğer müzikli oyunların aksine avrupa’dan büyük ses getirerek atlantik’i geçti ve nihayetinde broadwaye kadar ulaştı. 20’li yılların müzikal benliğinde amerika’dan yeni sesler gelmeye başlamıştı. hindemithin “unorthodox” piyano sonatını 1922’de bu etkiyle yazdığını da burada hatırlatmalıyım. operetler bile bu egzotik akıma kapılmışlardı. hollywood sessiz filmlerinin müzikleri, hafif müzikler, varyete ve kabereler bu yeni seslerin motorunu oluşturuyorlardı. jazz orkestraları ve salon orkestraları her yerde oluşmaya başlamışlardı. öte yandan brecht de bir süreden beri operanın yenileştirilmesi için çalışılması, güncelliğe kavuşturulması, biçim bakımından teknik verilerinden yararlanılması, eleştirel bir bakış açısı taşımasının yanısıra eğlendirici niteliğini de yitirmemesi gerektiğini düşünüyordu. yani özetlersek operaya demokratik bir hava getirmeyi amaçlıyordu. işte böyle bir sanatsal ortamda, elisabeth hauptmann, brecht’in dikkatini john gay ve john christopher’in the beggars operasının üzerine çekti ve onu spontan bir çalışma için ikna etti. 500 kişilik bir tiyatro salonunun açılışında oynanan bu yeni oyun için brecht ve weill büyük bir baskı altında çalışmışlardı. öyle ki stresli provalar, genel prova premier günü sabah saat beşe kadar sürmüştü. müziğin tiyatrodaki işlevi o zamana kadarki tiyatro geleneğiyle aradaki bağları koparmıştı. brecht’in tabiri ile “üzerindeki ağırlık hafifleyen oyun, adeta bir zariflik ve inceliğe kavuşmuş, tiyatronun sunumları artistik bir niteliğe bürünmüştür.” bu tür sahne müziği yeni görüş açılarından yola çıkılarak ilk kez uygulanmıştı. weill, brecht'in marksist analizini müziğe yerleştirme yoluna giderek müziğindeki romantik etkileşimleri kazımış, stilini kökten basitleştirmiş ve konser salonu müziklerini reddederek; anlaşılır melodi ve armonilere sahip olan amerikan stili popüler müziğin yanında yer aldığını belli etmişti. eserde göze çarpan en büyük yenilik müzik öğesinin oyunun diğer öğelerinden iyice ayrılmasıdır. üç kuruşluk opera’nın büyük başarısı bu fikrin doğruluğunu kanıtlamıştır.

    açılış gecesinden sonra çeşitli eleştiriler yapıldı ve fısıltı dünyası derhal bu gösterinin dedikoduları ile canlandı. berlin’liler sahnede canlandırılan katilleri, pezevenkleri ve fahişeleri görünce utanmış ve dehşete kapılmışlardı. oysa brecht ve weill çağın ruhunu yakalamışlardı. premierdeki başarı, bütün uzmanların olumsuz tahminlerine ters düşmüş, çeşitli üç kuruşluk opera prodüksiyonları kısa sürede tüm almanya’ya sıçramış ve bir sonraki yıl 19 ayrı tiyatroda oynamış, bu durum nazi yasaklamalarına kadar böyle devam etmiştir. 1993’e kadar bu eser 10.000 kere avrupa tiyatrolarının repertuarlarında yer almıştır.

    alman müzik kuramcısı stuckenschmidt, üç kuruşluk operanın müzikleri için şöyle diyor: “müziğin çekiciliği, iki iskemle arasında oturuyor gibi durmasındandır. flarmoni konserlerine abone olanlar için çok hafif; baygın hafif müziği sevenler için ise çok ağırdır. insan gerçi şarkıları birlikte söyleyebilir ama, bazı noktalarda yanıldığını görecektir. armoniler alışılmış doğrultudadır ama çerçevenin içinde eğri dururlar.”

    oyunun amerika macerasına gelirsek o da şöyle. müzikali ingilizceye adapte eden marc blitzstein üç kuruşluk opera’yı ilk olarak 1950’de berlin de öğrenciyken dinlemişti. çalışma amacı ile seeraeuber jenny* şarkısının ingilizce çevirisini yaptı; weill ve aynı zamanda ünlü bir şarkıcı olan karısı lotte lenya'ya dinletti. weill ve lenya bu versiyondan çok hoşlandılar ve tüm müzikali çevirmesi için onu cesaretlendirdiler. sadece bir kaç ay sonra weill öldü ama blitzstein çalışmalarına devam ederek adaptasyonunu bitirdi. bu çeviri orjinalinde "und der haifisch der hat zähne" sözleriyle başlayan moritat’ın "when that shark bites with his teeth" şeklinde başlayan sözler ile yüzlerce şarkıcı tarafından yeniden yeniden yorumlanmasına ve günümüzün en ünlü şarkılarından*biri olmasına da yol açtı. blitzstein’in adaptasyonu off-broadway’de 5 seneden uzun bir sürede 2707 performans yaptı ve 750.000 kişiden fazla bir topluluk tarafından seyredildi.

    üç kuruşluk opera türkiyede ilk defa 1964 yılında kent oyuncuları tarafından, ikinci defa ise 1988 yılında istanbul devlet tiyatrosu tarafından yönetmen yücel erten rejisi ile sahnelenmiş. yücel erten 1988 yılındaki bu sahneleyişinde şarkı sözlerini müzik direktörü babür tongur ile yaptığı çalışmalarla prozodik açıdan gözden geçirmiş ve 1992 yılında yayınlanan çevirisinde bu şekli ile yayınlanmıştır. oyun üçüncü olarak ise 2000 yılında izmit şehir tiyatrosu tarafından yönetmen malcolm keith kay’in yorumu ile sahnelenmiştir. dördüncü ve son olarak ankara devlet tiyatrosu tarafından yönetmen erhan gökgücü'nün rejisi ile sahnelenmiştir.

    bugün üç kuruşluk opera gerek almanya’da gerekse tüm dünyada müzikli tiyatro repertuarının değişmez bir parçasıdır.


    (sirin - 2 Eylül 2005 16:39)

  • comment image

    *-işte şimdi duygulu olmanın zamanı. yoksa insan dediğin mahlûkun dolap beygirinden farkı kalmaz. otur, polly.
    *-soho'nun üstünde dolunayı görüyor musun?
    *-görüyorum sevgilim. kalbimin atışını duyuyor musun, aşkım?
    *-duyuyorum, aşkım.
    *-sen nereye gidersen, ben de oraya gitmek istiyorum.
    *-sen neredeysen, ben de orada olmak istiyorum.

    *olsa da bir, olmasa da nikâh,
    mihrap çiçekle dolmasa da,
    hiç bilmesek de gelinliğim nerden,
    tül duvak hiç olmasa da.
    yediğin çanağa bakıp da kalma!
    at hemen, fırlat elinden!
    aşk bir varmış, bir yokmuş,
    dön bak ki gitmiş elden.**


    (sirin - 21 Mart 2006 16:24)

Yorum Kaynak Link : die dreigroschenoper