• "trans konulu muhteşem bir kısa belgesel.izlensin"




Facebook Yorumları
  • comment image

    dürümcüde oturmuş bir taraftan dürümlerimizin gelmesini diğer taraftan da arkadaşım için hayati önem taşıyan telefonu beklemekteyiz.

    -abi hayla aramadılar ya!
    -ne ne efendim?
    -hayla aramadılar diyorum
    -hayla mı?
    -hee
    -kardeşim orada 'y' yok ki ama
    -hala
    -tamam ama ikinci 'a'yı biraz yumuşatarak söyle.
    -haaala
    -ikinciyi yumuşatman için birinciye tecavüz etmen gerekmiyor!
    -hayla
    -of tamam neyi uzatıyorum ki. sonuçta anladım.
    -kızma be abi.
    -ne kızacam kardeşim. neyse hangi firmaydı bu.
    -vadafon
    -poliiiiiiiis..


    (kaku - 17 Mayıs 2009 17:38)

  • comment image

    anneden bile çok şımartandır. 3 tane halası olan bir adam olarak ne zaman şımartılmak istesem özellikle erkek çocukları şımartmaya en meyilli olan ortanca halamın eşrefpaşadaki evine gider ne yemek istersem ne içmek istersem yer içer , kuzenlerle müstakil ev rahatlığı ile sabaha kadar muhabbetin göbeğine vururdum. en güzel girit yemekleri , domatesli ya da nohutlu işkembe yemeği , mürekkep balığı yahnisi halamı ziyaret ettiğimde önüme konan ziyafetlerin sadece bir kısmıydı . daha sonraki yıllarda yanına babaannemin bonus olarak taşınması ile halama gitmek benim için terapiste gitmekten daha fazla huzur veren bir ritüel haline gelmiştir.


    (man of honor - 17 Aralık 2009 11:20)

  • comment image

    bu insanı anneniz seviyorsa iyidir, sevmiyorsa kötüdür. ne garip değil mi?

    ya da;

    anneniz halihazırda bir hala ise, dayınızın eşi kötüdür. bak bu da çok garip!

    o halde, annenizi objektif olarak tahlil edin derim ben.


    (denizkurdubir - 14 Nisan 2010 21:17)

  • comment image

    hala; görümce götün kara benimki senden kara felsefesinden yola çıkarak mı acaba bilinmez, teyze kısmı, anne yarısı olma hakkını elde ederken bir şey alamamış olandır. belki de aynı kandan olmayan kadınlar birbirleriyle iyi anlaşamadığından anne propagandasına mı kurban gider nedir; genelde yeğenler teyzeleriyle daha samimi olur da halalar hep dış kapı mandalı olurlar. (en azından benim arkadaş çevremde örnekler hep bu şekilde)

    fakat benim annem bir ailenin tek çocuğu, babamsa üç erkek ve bir kızdan oluşan bir ailenin oğlu olduğu için, teyzelik faktörü annemin yakın arkadaşlarından öteye geçmeyen bir olgudur benim için. benim, kınalı kızıl saçları, genindeki tatarlıktan ötürü güldüğünde japon animelerine dönen gözleri olan bir halam var, benim bir halam var ama aslında benim bir ev arkadaşım, ondan da öte bir arkadaşım var.

    biraz zorlasak aslında annem yaşında olacak ama niyeyse ailenin başka hiçbir büyüğü gibi olmayan, hepsinden daha "cool", çok daha eğlenceli ve daha yaşıt bir akrabadır. aramızdaki nesil farkına rağmen iki arkadaş gibi yer içeriz, gezer tozarız, tatile çıkarız, birlikte gittiğimiz tatillerde saçma sapan şeylere katıla katıla güleriz saatlerce ve bir koca öğleden sonrayı dumanın yeni albümünü bangır bangır dinleyerek geçirebiliriz.

    benim kızıl saçlı halam, bana gittiği her yerdeki evini açtı her zaman. yurtiçinde ve yurtdışında bilmediğim şehirleri keşfettim sayesinde, bildiğimi sandıklarımın hoşluklarını gösterdi bana, o şehirlerin "usüllerini" öğretti.

    hepsinden önemlisi yalnız yaşamayı o kadar sevmesine rağmen, koskoca 7 ay evini açtı bana. her gece bitmek bilmeyen gevezeliklerime, çeneme katlandı. havanın sıcağından ya da soğuğundan şikayet ederken, evi özlerken, yaptığım stajdan, gittiğim okuldan nefret ederken ya da bir başka gün bütün bunları çok severken, söylenmelerimi, şakalarımı dinledi, güldü, akıl verdi. new york'un şaşaası içinde onun sayesinde konserlere, gösterilere gittim. ufkumu geliştirecek yorumlar yaptı, politika konuştu, abdyi anlattı. karşılığında ona "see you later alligator; after a while crocodile" ya da "behlül kaçar" gibi iğrençlikler öğrettim de yine de beni kapının önüne koymadı.

    bilmem ki şimdi aramıza girmiş bir kıta bir de okyanus varken, yarım yıl birlikte oturmuş ama şimdi herkes kendi evine dağılmışken, acaba beni özler mi? özler de sadece çamaşırları yıkadığı zamanlarda mı özler? zira ben, bazı akşamlar bahçemden boğazı seyredalarken, aklıma empire state manzarasının önünde, sırtını o manzaraya dönüp oturmuş, masanın diğer ucundaki kızıl saçlı düşüyor, ağzıma da bir gülücük konuveriyor.

    işte bu yüzden, halalarınız sizler için nedir bilemiyorum ama benim kızıl saçlım, benim için haladan öte bir dosttur!


    (laklaklabule - 14 Mart 2011 18:45)

  • comment image

    dünyada en sevdiğim niteliğim.

    insanın kendi çocuğu olsa bu kadar sevebilir dediğim ,iki ayrı hala ünvanını bana kazandıran ufaklıklar.

    söylemesi kolay olduğundan mı benim muhteşem ötesi bi hala olduğumdan mı bilmiyorum ikisinin de anne ve babadan sonraki ilk kelimeleri hala pardon 'alâ' oldu. büyüdükçe adımla hitap etmeye başladılar ki sanırım beni kendileriyle aynı yaşta zannediyolar. ee küçük yaşta hala olmanın böyle sakıncaları olabiliyo bazen.

    az çekmedim abilerimin kahrını. bunlar da ödül olsa gerek.

    en sevdiklerim..


    (rosener - 23 Eylül 2011 17:45)

  • comment image

    babamlar yedi kardes cumlesinin gizli oznelerinden biri. ya da belki -idi demeliyim artik. insan yurt disinda yasarken en buyuk korkusu yakinlarini kaybetmek oluyor galiba. ve korktugun bir cok sey gibi basina geliyor sonunda. telefonda babamin sesi, halani kaybettik kizim deyiveriyor. once buz gibi bir sessizlik sonra ates gibi bir aglama hissi. nasil diyorum neden? cok farkeder ya sanki bilsem. sonra dusunuyorum onu. belki on sene olmus gorusmeyeli. ailevi anlasmazliklara bir de laz inadi eklendi mi sonucun bu olmasi kacinilmaz tabii. ama bir gariptir bizim aile, gormeyiz, burnumuzdan kil aldirmayiz filan ama elimiz hep birbirimizin uzerindedir bir sekilde. hani siirdeki gibi "gezmesek de tozmasak da o koy bizim koyumuzdur!" iste o hesap. bunca yil gormemissin biriktirebildigin ani neredeyse yok denecek kadar az, acimaz saniyorsun. ama iste orada yaniliyorsun. simdi farkediyorum ki ona dair hatiralarim hep cocuklugumun en keyifli donemlerine denk geliyor.
    ilk kez bu kadar yakin birini kaybediyorum ben. yoklugu, sanki kocaman bir gulumsemedeki eksik dis gibi rahatsiz ediyor icimi. resmin ahengi bozuldu sanki. sanki baska birseyler start aldi. biri gitti, elde var alti.


    (sister moon - 7 Eylül 2012 22:33)

  • comment image

    yaşarken bireye çok şey katandır hala. beni ben yapandır hala.
    tanım kısmını geçip bir anımdan söz etmek istiyorum.

    hala kişisinin eşi yeni ölmüş olduğundan kendini araba kullanmak, mail atmak vb aktivitileri öğrenmeye vermiştir. benden de mesaj atmayı öğretmemi istemiştir. olay plajda gelişmektedir.

    ben: hala bak buraya yazıyorsun. harfler şöyle şöyle böyle böyle noktayı şuradan koyuyorsun bas noktaya.
    hala: heh noktadan sonra büyük harfle başlıyor beğendim aferin güzel yapmışlar. (emekli türkçe öğretmenidir hala)
    ben: tamam şimdi şuraya basıyorsun göndereceğin kişiyi seçiyorsun.
    hala: hee kolaymış tamam öğrendim.
    ben: iyi hadi ben denize giriyorum.

    denize girilir kısa olmayan bir süre sonra kumsala dönülür. halanın suratında telaş, korku ve sinir karışmıştır.

    hala: ay dbd ben çok kötü bir şey yaptım.
    ben : ne oldu
    hala: kitap oku yazdım babanla amcana gönderecektim tamirci ali diye birine gönderdim. sonra o beni geri. bağırdım beni niye arıyorsun, yanlış gönderdim dedim.
    ben: tamirci ali kim
    hala: bilmiyorum eniştenin telefonuydu bu ondan kalmış tanımıyorum sil onu sil.
    ben eheh. tamam ver ver.

    canlarını yidiklerim. mekanlarınız cennet olsun ikinizin de.


    (don baba donelim - 18 Ocak 2013 20:06)

  • comment image

    türkiye'nin bir köyünde, doğduğu köyde yaşamayı seçmiş ve köy halkı tarafından da kabullenilip çokça sevilmiş bir travestinin hayatını anlatan belgesel. 8. uluslararası işçi filmleri festivali'nde gösterilmiş, ben ise tesadüfen keşfettim. mutlaka izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. ne değişik hayatlar var aslında. ya da biz nasıl da kalıpların içine girmişiz ki, bir travestiyi beyoğlu'nda değil de köyde tavukları yemlerken görünce şaşırıyoruz. bence bizim ayıbımız. bazı hayatları değişik bulmak da keza bence bizim küstahlığımız.

    --- spoiler ---

    bir adam var. köyde doğmuş ailesiyle büyük şehirde yaşamış sonra köyüne dönmüş. anne babası ölmüş kardeşleriyle kavgalı. köyünde yalnız yaşıyor. travesti. bir erkek, ama yemeni var, çiçekli kıyafetleri, şalvarı, etekleri var. evi sobalı. tavukları var, onları yemliyor, yumurtaları satıp para kazanıyor. bazı evlere gündeliğe gidiyor, temizlik yapıyor, cam siliyor, öyle de para kazanıyor.
    köy halkı tarafından çok seviliyor. onlarla çalışıyor hala, onlarla yemek yiyor, onlarla okey oynuyor. köy halkı seviyor onu.
    süslü de hala. rujunu, allığını ihmal etmiyor, kuaföre gidiyor, saçı yapılırken türk kahvesi içiyor.

    cinsiyet değiştirmeyi düşünmüş ama vazgeçmiş. köy halkı dışlar diye düşünmüş, köy halkının erkekleri farklı gözle bakar diye korkmuş. bu üzücü. yani yaşamadan bilinemez ama içinden gelen neyse onu yapmasını dilerim. köy halkı ise kendisinden hep iyi bahsediyor belgeselde. ama bazı tavırları bence rahatsız edici. "o da insan, o da allah'ın kulu, içimizden biri, biz onu kabul ettik," falan diyorlar. şimdi bu insanlar köylü, köylülere has bir bilgisizlik, cahillik hakim haliyle. kötü bir niyetleri de yok besbelli. ama işte o "halayı böyle kabullenmişlik hali", o "lütfetmişlik hali" rahatsız edici. sanki ona bir iyilik yapıyorlarmış gibi, dışlamadıkları için teşekkür beklermiş gibi... aslında öyle de değiller tam olarak ama alttan alta hissedilen bir şey var bir travestiyi "kabullenme"lerinde.

    rahmetli sevdiğim duygu asena'nın bir romanı vardır, paramparça. bu romanda kısacık bir öykü vardı; köylü bir kadın şehirde yaşayan oğlunu köye çağırıyor tatilde özlem gidermek için. oğul ise gelemem anne diyor, sevgilim var diyor. anne, "o da gelsin oğlum," dediğinde oğul "sevgilim bir erkek anne," diyor. kadın önce bir susuyor. sonra "tamam oğlum o da gelsin," diyor. şimdi bu anne, zeki bir anne. oğlunu kaybetmek istemeyen köylü bir kadın. birçok şehirli, modern, tahsilli annenin vermeyeceği tepkiyi veriyor ki bu beni şaşırtmış ve sevindirmişti. hala'daki köylüler de bu köylü anne gibi. zira kolay bir şey değil bir travestinin bir köyde kendini kabul ettirmesi.

    ---
    spoiler ---


    (feministim ben - 2 Eylül 2013 13:28)

Yorum Kaynak Link : hala