Süre                : 1 Saat 28 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Aralık 1956 Cumartesi, Yapım Yılı : 1956
Türü                : Biyografi,Western
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Universal International Pictures (UI)
Yönetmen       : Jesse Hibbs (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Gil Doud (IMDB)(ekşi),Jack Sher (IMDB)(ekşi),Woodworth Clum (IMDB)
Oyuncular      : Audie Murphy (IMDB)(ekşi), Anne Bancroft (IMDB)(ekşi), Pat Crowley (IMDB)(ekşi), Charles Drake (IMDB)(ekşi), Tommy Rall (IMDB)(ekşi), Robert Warwick (IMDB)(ekşi), Jay Silverheels (IMDB)(ekşi), Eugene Mazzola (IMDB), Anthony Caruso (IMDB), Victor Millan (IMDB), Ainslie Pryor (IMDB), Eugene Iglesias (IMDB), Morris Ankrum (IMDB), Addison Richards (IMDB), Maurice Jara (IMDB), Frank Chase (IMDB), Ed Hinton (IMDB), Marty Carrizosa (IMDB), Jean Andren (IMDB), Beulah Archuletta (IMDB), Emile Avery (IMDB), Dani Crayne (IMDB), Jerry Eskow (IMDB), William Forrest (IMDB), Clem Fuller (IMDB), Harold Goodwin (IMDB), Bernie Gozier (IMDB), Vi Ingraham (IMDB), George Keymas (IMDB), Cherokee Landrum (IMDB), Jack Lomas (IMDB), Rankin Mansfield (IMDB), Jack Mather (IMDB), Francis McDonald (IMDB), Paul McGuire (IMDB), Tyler McVey (IMDB), Kansas Moehring (IMDB), William O'Neal (IMDB), John Pickard (IMDB), Charles Soldani (IMDB) >>devamı>>

Walk the Proud Land (~ Apache Agent) ' Filminin Konusu :
Walk the Proud Land is a movie starring Audie Murphy, Anne Bancroft, and Pat Crowley. An agent sent from Washington in 1874 takes charge of an Apache reservation and has the oppressive US Army back off, which creates conflicts and...


  • "(bkz: what do you plan to do with all your freedom)"
  • "insanı bilinmeyen mıntıkalara goturen bir tori amos klasiği... hastasıyız..."
  • "kırk kere dinlemeden sonra bile bıkılamayan albüm, hiç bitmeyen çikolata gibi."
  • "içinde a sorta fairytale gibi süper bir şarkı barındıran tori amos albümü."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tori amos’un net bir biçimde, en azından müzikal kariyerinden anlayabildiğimiz kadarıyla, amerika’yla* bir problemi var. onu en büyük şöhrete taşıyan ve şimdilik en iyi albümü olma etiketini koruyan “under the pink”in açılış şarkısında “size amerika’yla ilgili bir şey anlatayım,” demiş ve sözü yarım bırakmıştı. yıllar içinde jackie kennedy’nin evliliğinden bette davis’in gözlerine kadar bu alanda söyleyecek çok sözü olduğuna dair işaretler geldi. nihayet, kelimelerini toparlamış ve en sonunda amerika’yı bir baştan bir başa scarlet * diye bir kimlik altında dolaşmaya karar vermiş: “scarlet’s walk” bugünlerde yayınlanan tori amos’un yeni albümünün adı. aynı zamanda sony’yle anlaşmasının da ilk ürünü.
    atlantic’le çalıştığı yıllar boyunca yaptığı albümlerden sonra sürekli olarak yöneticilerin şikayeti dinleyen, her yeni çalışmasında bir öncekini arayan patronlarına karşı öfke duyuyordu amos. “en sonunda alın size eminem *,” diyerek kapıyı vurup çıktığını anlatıyor son röportajlarında.
    yeni işbirliği kısacası hayırlı olmuşa benziyor. “scarlet’s walk” sözleriyle büyük bir takipçisi oluşan şarkısının “under the pink” ve “little earthquakes” albümleri arasında bir yere oturuyor. “under the pink”ten tutan formüllerin birebir uyarlaması bile var. ama bu albümü bir ‘kendi kendini taklit’ hissinden çok, ‘oh be nihayet özlediğimiz tori’ seviyesine çekiyor. mümkün olduğu kadar narin ve yumuşak melodiler, yer yer keskin eleştirilerle güçlenen bir albüm “scarlet’s walk.” elektronik müziğe beliren ilgisinden belli ki sıkılmış, kendinden bekleneni vermeye çalışmış. “crazy” şarkısındaki “önce dinini bir üzerinden çıkaralım” cümlesi, yıllar içinde inşa ettiği anti–hıristiyanlık serisine direkt bir gönderme olamaz mı?
    a sorta fairytale” bu albümden yayınlanan ilk single ve adına yakışır masalsı havasına rağmen, albümün en iyisi değil. çok daha iddialı şarkılarla beslenmiş “scarlet’s walk” ve ne demek istediği zaman içinde daha net anlaşılacak. bu arada açılış parçası “amber’s wave*” de pt anderson’ın “boogie nights” filminden esinlenilerek yazılmış.
    “scarlet’s walk”un amerika dışındaki dinleyicileri için şöyle bir uzak tarafı olabilir: kültürel referansları deşifre etmek yer yer zorlaşabilir. ya bir tarih kitabı*, yahut bir sözlük* scarlet’in yürüyüşüne katılmayı kolaylaştıracak.


    (sleepwalker - 7 Kasım 2002 11:17)

  • comment image

    ilk dinlediğimde çok ısınamadığım ama yıllar içinde başucu albümü olmuş bir tori amos güncesidir.

    her zaman olduğu gibi, tori'nin yeni bir albümü çıktığını bir yerlerden okuyunca boğazıma bir yumruk oturmuştu. birilerinin benden önce yeni bir tori amos albümü alıp dinlemesi ihtimali o zaman da şimdi olduğu gibi rahatsızlık vericiydi. bu albümü bir an önce almalı ve dinlemeliydim! eskiden tunalı hilmi caddesinde şu anda bir pastanenin arz-ı endam ettiği yerde bir müzik market vardı. oradan albümü aldım ve derhal cd'yi esp özelliği olmayan cd çalarım ile dinlemeye başladım. cd çaların esp özelliği olmadığı için de saatte 1 km hızla eve kadar yürüdüm ve albümü 2-3 kez dinledim. to venus and back albümünü zaten hiç benimsememişken bu yeni albüm de bende ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştı. ilk izlenimim biraz fazla sönük olduğu yönündeydi.

    aradan 9 yıl geçmiş; şimdi bu albümü ne kadar çok sevdiğimi fark ediyorum. to venus and back ile ilgili hislerim hala baki, fakat bu albüm yıllar geçtikçe daha da tatlandı adeta. her şarkının ayrı bir hatırası, ayrı bir resmi var hafızamda. ama bu her kelimede kendini hissettiren bir konsept çalışmanın başarısı değil. albümü güçlü yapan tori'nin anlaşılmaktan korkmayan hali ve naifliği.


    (torch - 7 Temmuz 2011 15:01)

  • comment image

    her kelimenin arkasında türlü türlü göndermeler gizli, çok şeyler yüklü, çok manalı bir albüm. tori, en temel kadın erkek ilişkilerinden 11 eylül saldırılarına, kızılderili katliamlarından, porno starlarına inanılmaz geniş bir yelpazede gezinmiş ve akıllara durgunluk veren bir yolculuk albümü hazırlamış.

    ayrıca tori bu albümde close micing'in bokunu çıkarmış. kaliteli kulaklıklarla dinleyince kadının dilinin ağzının içindeki hareketleri bile duyulabiliyor yer yer*. sanki çıkıp kulağımı yalıyacakmış gibi, töbe töbe...


    (fate amenable to change - 16 Ocak 2004 01:18)

  • comment image

    bunca zaman geçti, ne melodilerin içinden çıkabildim, ne sözlerden paçayı kurtarabildim. ben bu albümü ayrıştıramayayım, içinden çıkamayayım ki, hep kafamı kurcalasın istiyorum. scarletin yürüyüşü sonsuza dek sürsün, ben de hep arkasından bakıp kalayım.


    (adore - 7 Ekim 2004 11:51)

  • comment image

    scarlet's walk 2002 tourbook'da yer alan; albumle, daha dogrusu scarlet ile alakali neil gaiman imzali gunluk aynen soyle:

    monday 28th
    i guess i've been following scarlet for a long time now. yesterday i was in las vegas. walking across the parking lot of a casino, i found a postcard. there was a word written on it in crimson lipstick. one word: remember.
    on the other side of the postcard was a highway in montana.
    i don't remember what it is i'm meant to remember. i'm on the road now, driving north.

    tuesday 29th
    i'm in montana, or maybe nebraska. i'm writing this in a motel. there's a wind gusting outside my room, and i drink black motel coffee, just like i'll drink it tomorrow and the night after that. in a small town diner today i heard someone say her name. "scarlet's on the road," said the man. he was a traffic cop, and he changed the subject when i got close and listened.
    he was talking about a head-on collision. the broken glass glittered on the road like diamonds. he called me "ma'am," politely.

    wednesday 30th
    "it's not the work that gets to you so bad," said the woman. "it's the way that people stare." she was shivering. it was a cold night and she wasn't dressed for it.
    "i'm looking for scarlet," i told her.
    she squeezed my hand with hers, then she touched my cheek, so gently. "keep looking, hon," she said. "you'll find her when you're ready." then she sashayed on down the street. i wasn't in a small town any longer. maybe i was in saint louis. how can you tell if you're in saint louis? i looked for some kind of arch. something linking east and west, but if it was there i missed it.
    later, i crossed a river.

    thursday 31st
    there were blueberries growing wild by the side of the road. a red thread was caught in the bushes. i'm scared that i'm looking for something that does not exist anymore. maybe it never did.
    i spoke to a woman i used to love today, in a cafe in the desert. she's a waitress there, a long time ago.
    "i thought i was your destination," she told me. "looks like i was just another stop on the line."
    i couldn't say anything to make it better. she couldn't hear me. i should have asked if she knew where scarlet was.

    friday 32nd
    i dreamed of scarlet last night. she was huge and wild, and she was hunting for me. in my dream, i knew what she looked like. when i woke i was in a pick-up truck, parked by the side of the road. there was a man shining a flashlight in the window at me. he called me sir and asked me for i.d.
    i told him who i thought i was and who i was looking for. he just laughed, and walked away, shaking his head. he was humming a song i didn't know. i drove the pickup south, into the morning. sometimes i fear this is becoming and obsession. she's walking. i'm driving. why is she always so far ahead of me?

    saturday 1st
    i found a shoebox that i keep things in. in a jacksonville mcdonald's late a quarter pounder with cheese and a chocolate milkshake, and i spread everything i keep in the shoebox out on the table in front of me: the red thread from the blueberry bush; the postcard; a polaroid photograph i found on some fennel-blown wasteland beside sunset boulevard it shoes two girls whispering secretly, their faces blurred; an audio cassette; some golden glitter in a tiny bottle i was given in washington d.c.; pages i've torn from books and magazines. a casino chip. this journal.
    "when you die," says a dark-haired woman at the next table, "they can make you into diamonds now. it's scientific. that's how i want to be remembered. i want to shine."

    sunday 2nd
    the paths that ghosts follow are written on the land in old words. ghosts don't take the interstate. they walk. is that what i'm following, here? sometimes it seems like i'm looking out through her eyes. sometimes it feels like she's looking out through mine.
    i'm in wilmington, north carolina. i write this on an empty beach, while the sunlight glitters on the sea, and i feel so alone.
    we make it up as we go along. don't we?

    monday 3rd
    i was in baltimore, standing on a sidewalk in the light fall rain, wondering where i was going. i think i saw scarlet in a car, coming toward me. she was a passenger. i could not see her face, but her hair was red. the woman who drove the car, an elderly pick-up truck, was fat and happy, and her hair was long and black. her skin was dark.
    i slept that night in the house of a man i did not know. when i woke, he said, "she's in boston."
    "who?"
    "the one you're looking for."
    i asked how he knew, but he wouldn't talk to me. after a while he asked me to leave, and, soon enough, i did. i want to go home. if i knew where it was, i would. instead i hit the road.

    tuesday 4th
    passing newark at midday, i could see the tip of new york, already smudged dark by dust in the air, now scumbled into night by a thunderstorm. it could have been the end of the world.
    i think the world will end in black and white, like an old movie. (hair as black as coal, sugar, skin as white as snow.) maybe as long as we have colours we can keep going. (lips as red as blood, i keep reminding myself.)
    i made boston in the early evening. i find myself looking for her in mirrors and reflections. some days i remember when the white people came to this land, and when the black people stumbled ashore in chains. i remember when the red people walked to this land, when the land was younger.
    i remember when the land was alone.
    "how can you sell your mother. that was what the first people said, when asked to sell the land they walked upon."

    tuesday 5th
    she spoke to me last night. i'm certain it was her. passed a payphone on the street in metairie, la. it rang, i picked up the headset.
    "are you okay?" said a voice.
    "who is this?" i asked. "maybe you have the wrong number."
    "maybe i do," she said. "but are you okay?"
    "i don't know," i said.
    "know that you are loved," she said. and i knew that it had to be her. i wanted to tell her that i loved her too, but by then she'd already put down the phone. if it was her. she was only there for a moment. maybe it was a wrong number, but i don't think so.
    i'm so close now. i buy a postcard from a homeless guy on the sidewalk with a blanket of stuff, and i write remember on it, in lipstick, so now i won't ever forget, but the wind comes up and carries it away, and just for now i guess i'm going to keep on walking.


    (jamie lee - 10 Ağustos 2005 11:52)

Yorum Kaynak Link : scarlet's walk