Kim Bok-nam salinsageonui jeonmal (~ Cinnet) ' Filminin Konusu : Hae-won, 30'lu yaşlarında, hayatını kariyerine adamış bir genç kadındır. Seul'de tek başına yaşayan Hae-won bir cinayete tanıklık eder. İş yaşamında da şansı dönen Hae-won elini nereye atsa hep karmaşık durumların içine düşmektedir. Çalıştığı banka onu zorunlu bir "tatil"e gönderince, Hae-woe çocukken büyükbabasını ziyarete gittiği Moodo isimli adaya yolculuk yapmaya karar verir. Burada çocukluk arkadaşı Bok-nam ile karşılaşır. Daha önce kendisi ile hep iletişime geçmeye çalışan iyi niyetli Bok-nam'ın adadaki insanların alay malzemesi olduğunu görünce kısa çaplı bir şok yaşar. Zulüm gören Bok-nam'ın tek istediği adadan kaçabilmektir, bu konuda Hae-won'un yardımını ister. Genç kadın ise hayatının yeterince karmaşık olduğunu düşündüğünden bu duruma karışmak istemez. Adadan Hae-won'un ihmali yüzünden ayrılamayan Bok-nam intikam planları kurmaya başlar.
Chugyeogja(2008)(7,9-48358)
Madeo(2009)(7,8-36886)
Ang-ma-reul bo-at-da(2010)(7,8-93396)
Ajeossi(2010)(7,8-53936)
Kokuhaku(2010)(7,7-37179)
Sinsegye(2013)(7,6-17110)
Mong-ta-joo(2013)(7,4-4277)
Yongseoneun eupda(2010)(7,4-4669)
Biyeolhan geori(2006)(7,4-7066)
Hwanghae(2010)(7,3-16143)
A-i-deul...(2011)(7,2-1920)
Janghwa, Hongryeon(2003)(7,2-50511)
uzakdoğu sinemasında intikam konusu en çok kullanılan unsurlardan biri ve bu film de (türkçeye çevrilmiş haliyle cinnet diyelim) bayrağı taşıyan son yapımlardan biri gibi gözüküyor. (bkz: film eleştirmeni gibi entry girmek). yönetmen chul soo yang ın ilk film denemesi olan yapım ülkemizde 30. uluslararası istanbul film festivali kapsamında gösterilecek. fragmandan görüldüğü kadarıyla bolca kan, vahşet ve mide isteyen gore sahneler barındıran bir film.
(uggaexul - 21 Mart 2011 19:58)
the wicker man benzeri uzaktaki taşra adasına gelen şehirli hikayesine ve bilindik öyküsüne rağmen sıkmayan bir film olmuş. yalnız önceden belirteyim film imdbde korku türü olarak gözükmesine rağmen daha çok istismar (bkz: exploitation) sinemasına yakın bir psikolojik-dram filmi olarak duruyor. filmin altyazılarını hazırlayan gruba da buradan tebriklerimi yolluyorum. gerçekten uzun zamandır izlediğim en keyifli çevirilerden biriydi. özellikle taşra diline özgün "yapıyon, ediyon" tarzı çeviriler ve argo diline de bizden birşeyler katma çabası zaman zaman gülümsetse de filmin atmosferine cuk oturmuş. --- spoiler ---filmin cinnet anına kadar süren ilk yarısında kadının muhafazakar taşra kasabasında yaşadığı sıkışmışlık hissi sahneye iyi yansıtılmış. cinnet anından sonra ise bilindik bir slasher filmi geliyor karşımıza. kafa kopmalar, mide deşmeler, gory sahneler falan. erken dönem müjde ar filmlerini anımsattı biraz bana, özellikle o çeviriden sonra. * --- spoiler ---
(uggaexul - 2 Nisan 2011 22:04)
çocuk istismarı, aile içi şiddet, toplum baskısı, tecavüz, fahişelik, ensest ilişki, fiziksel şiddet gibi konuları barındıran son dönem uzak doğu sinemasının güzel örneklerinden biri.
(kemkem - 9 Nisan 2011 00:44)
istanbul film festivalinin yüz karası, skandal, rezalet.. bir görüntü yönetmeninin ellerinden öperim o kadar. türk filminden kotarılma senaryoya da, abartılı ve komik oyunculuğa da, bölük pörçük saççççma sapan hikayeye de.. (özellikle blok flütü boynuna sokuyor ya hani. offf of) laflar hazırladım!bir de fitaş sinemasının akşam gösteriminde alkışlayan izleyiciler oldu film bitince, arkadaşımla bakıştık "ironi yapıyorlar" dedi, yemedim.. filmi festival kapsamına utanmadan alanlar da mı ironi yapıyorlar?-daha adam akıllı filmler için-(bkz: banyodaki adam)(bkz: artık yıl)(bkz: canım komşularım)(bkz: her gün başka bir bela)zöge: felaket, rezalet, kepazelik.
(story of mathilda - 11 Nisan 2011 10:06)
kim ki-duk'un yardımcı yönetmenliğini yapan cheol-so jang'ın yönettiği ilk film. bin-jip geliyor akla ister istemez, sonra koreden çıkan diğer bir intikam filmi chan-wook park'tan old boy... beynin kurduğu ilişkiler dolayısıyla referanslar çok başarılı, ya da ister istemez beklentiyi baya yükseltiyor.filmin konusunda geçen ibare çok doğru, kanlı bir cinayet festivaline dönüyor herşey. yönetmenin ilk filmi olduğu çok belli ama yine de intikam filmlerini sevenler için oldukça başarılı, filmin temposu seyretmeyi baya keyifli hale getiriyor. film sayesinde yeni bir "gelecek vadeden yönetmen" tanımış olabiliriz.30. istanbul film festivali film için verdiği konu içeriği: gerilimin gitgide tırmanarak kanlı bir cinayet festivaline dönüştüğü bu benzersiz intikam fantezisinin kahramanı bankada çalışan güzel hae-won. genç kadın, bir cinayete tanık olduktan sonra bunaltıcı hayatından uzaklaşmak için küçük ve gelişmemiş moodo adasına tatile gider. adada çocukluk arkadaşı bok-nam’ın ada sakinlerince köle gibi zorla çalıştırıldığını görünce çok sarsılır. cinsel tacizlere de maruz kalan bok-nam, arkadaşına kendisini kurtarması için yalvarır, ama sonunda intikamını kendisi alacaktır. cinnet, kim-ki duk’un yardımcı yönetmenliğini yürüten cheol-so jang’ın yönettiği ilk film.
(lucida - 18 Nisan 2011 01:59)
--- spoiler ---bizim blok flütün çocukluğunda derin izler bıraktığı tek millet olmadığımızı gösteren film.(bkz: bir çocukluk travması olarak blok flüt)--- spoiler ---
(ghoul - 18 Ağustos 2011 02:50)
--- spoiler olabilir ona göre oku ---bir annenin çocuğu elinden alındığında neler yapabileceğini gözler önüne seren film. bence filmin teması da budur. önce erkek egemenliği iliklerine kadar işlemiş olan kadınları doğraması ayrıca çok güzeldi. --- spoiler olabilir ona göre oku ---
(fullgigabyte - 6 Şubat 2012 21:34)
oldukça sağlam bir film, yönetmenin ilk filmi olduğunu düşünürsek çok iyi bir film olmuş. bir de tabi, kore de kalifiye sinema oyuncularının olduğunu aşikar etmiş. herkes rolünü muhteşem oynamış.--- spoiler ---filmin ilk kısmında ezilen kadın figürü hakim ve seyirci de gerildikçe geriliyor. zira adaya sonradan gelen elitist kardeş; ezilen kardeşinin uğradığı haksızlığı vicdanını kapatıyor. ikinci kısım ise ezilen kadının intikamını anlatıyor. ilk kısım muhteşem, ikinci kısım daha sönük kalsa da çok çarpıcı sahneler var.şimdi biraz metaforlara bakalım.kardeşlerden birisi adada kalmış, diğeri şehire kaçmış. ada, aile ve yalıtılmış çevreyi temsil ediyor. adada kalan, olağan bir şiddete ve dışlanmaya uğruyor ve kaçmak onun için imkansız. diğer kardeş ise, bireysel hayatını kurmuş. onun hayatında bir sorun yok gibi gözükse de sevgisizlik ve yalnızlıkla çevrelenmiş. filmin vermek istediği mesaj basit: aile ve çevre seni tutsak eder ancak dışarıda da özgürlük yoktur. çünkü sevgisiz kalabilirsiniz. ya olağan ve güvenli gözükeni yaşarsınız ya da kendi düzeninizi kurarsınız ama ikisinin de mutluluk getirmesi zor.bunun dışında tabi, filmdeki erkeklerin hepsi kötü nerdeyse. bu da filmi, biraz feminist tandanslı yapmış ama söylediklerinde yüzde yüz haklı bir film. toplumda yaşayan olağan erkeğin ne kadar kötücül olduğunu anlatıyor. olağanlığın içindeki kötücüllüğü ortaya çıkartmış. geleneksel ataerkil yaşam tarzı, kadını ezmek üstüne kurulmuş bir sistem sonuçta. ve bu sistemin içindeki de dışındaki de mutsuz zira düzenek erkek mutluluğu için çalışıyor. kore, japonya gibi ataerkil sistemin en az ortadoğu kadar kuvvetli olduğu coğrafyalarda da kadın çok eziliyor.sahneler muhteşem, görüntü yönetmenliği birinci sınıf. özellikle bayıldığım sahne bıçağı diliyle yalayıp, adamın parmağını ağzında gezdirdiği sahneydi. bir nevi oral seks simülasyonu yapmış yönetmen. sonu mutlu bitmiyor.--- spoiler ---
(desperate houseman - 25 Şubat 2013 18:30)
yönetmen chul-soo jang imzalı 2010 yılı yapımı bir güney kore filmi.çalışma hayatında bir takım sorunlar yaşayan hae-won, çocukluğunun geçtiği seul yakınlarındaki bir adaya gidip biraz dinlenmek ister. ada sakinleri çok iyi bir karşılama sunmasalar da çocukluk arkadaşı bok-nam onunla bir güzel ilgilenir. genç kızlığa adım attığı dönemde tecavüze uğramış ve bir de kızı olan bok-nam ada sakinlerince sürekli aşağılanmakta ve bütün işleri o yapmaktadır. ağır şartlardan bunalan bok-nam arkadaşı hae-won ile yine eskisi gibi güzel vakit geçirebileceğini düşünürken evli olduğu adam (tecavüze uğradığı için kızının babası olup olmadığından emin değildir) kızına ilgi duymaya başlayınca işler değişmeye başlar.
(bu tabanca bu cakmak - 13 Ağustos 2013 10:36)
yozgat sinemalarında gösterilmemiştir.
(someone of god - 13 Ağustos 2013 10:40)
adım adım uçuruma sürüklenen bir kadının hikayesi.--- spoiler ---tek eleştirilebilecek yanının bazı karakterlerin aşırı "siyah" olması. filmi izlerken isyan ediyorsunuz ve -kendi adıma konuşayım- kendi kendinize bir adalet terazisi çiziyorsunuz ve yapılanlara vicdanen onay veriyorsunuz.--- spoiler ---
(spell of flame - 28 Mayıs 2014 12:13)
izlerken kan şekerimi düşürten filmdir.gayet güzel, senaryosu bir ayrı hoş bir uzakdoğu filmidir efendim.
(osman tanburaci - 1 Haziran 2014 23:50)
güney kore sineması hayranı olup bu filmi izlememek olmazdı ben de attım arşive...film, kore sinemasına aşina olanların pek de yadırgamadığı şiddet,istismar,tecavüz ve bolca kana sahip...her insanın hatta çok iyi bir insanın bile sınırlarının olduğunu,medeni bir yaşam süren birey olmakla insan olmanın farklı şeyler olduğunu,dış dünyaya kapalı ada yaşamının olumsuzluklarını güzel bir şekilde yansıtıyor...sonuç olarak kore sinemasına göre alt seviye olmakla beraber çoğu hollywood filminden daha iyi oyunculuklara ve finale sahip...izleyiniz efenim... --- spoiler ---nadiren bu tür filmlerde katillere karşı sempati duyarım ancak bu filmde book-nam'a (katil hatun) özellikle finale doğru bir yakınlık hissettim ve hae-won'u (şehirli arkadaş hatun) öldüreceğini düşündüm...final o şekilde bitmedi ancak yine de güzeldi...filmin en can alıcı diyalogu ise; book-nam adadan tekneyle giderken çağırdığı tekneci adamla olandı. tekneci adam:ne kadar süredir adadasın? book-nam:doğduğumdan beri.(elleriyle sayarak) 30 yıldır. tekneci adam:bütün hayatın boyunca oraya sıkışmış olmak seni çıldırtmadı mı? book-nam:sana aklı başında gibi mi görünüyorum?tekneci adam:hahaha... ve de filmin son sahnesinde hae-won'un evinde yere uzandığı haldeki bedeninin adanın silüetine dönüşmesi oldukça estetikti...--- spoiler ---
(bissu - 17 Temmuz 2014 23:34)
izlediğim en iyi film değil ama sonuna en çok üzüldüğüm film olabilir gerçekten. genel olarak acıklı bir hikaye. istismar, ensest, şiddet, patriyarkal düzen öküzlüğü ile süslenmiş bir ilk yarı söz konusu. ikinci yarıda ise bir intikam hikayesi var.--- spoiler ---ne yalan söyleyeyim, bütün karakterler bok nam tarafından katledilirken için için sevindim. 30 sene boyunca çekmediği dert&çile kalmamış, bir allahın kulunun savunmadığı, hem de çocuğu öldürülmüş bir kadın ne yapsa haklıydı. evet kafa kesmek dahil. cehalet, eğitimsizlik vs. başka bir şey kötü kalpli olmak bambaşka bir şey. ölen insanların hepsi kötü kalpli insanlardı. lakin en çok ölmesini istediğim insan hae won'du. sonunda kurtulan bok nam olmalıydı. hae won en az adadakiler kadar kötü kalpli bir kadın. yani o yaşlı ne işe yaramaz teyzelerden hiçbir farkı yokken hayatta kalmasının da anlamı yoktu. belki tek anlam sonunda görgü tanıklığı yaparak kızı öldürülmüş bir babaya yardımda bulunmak olabilir. --- spoiler ---filmde 10 karakter varsa 9 tanesi saf kötü. bu eleştirilebilir bir şey. fakat gerçek hayatta da rastladığımız örnekler yok mu? insanlar iyi yönlerini göstermekten, doğruyu söylemekten, hak aramaktan, yardım etmekten düzen uğruna kolayca vazgeçebiliyor. sadece kötülüklerini gördüğümüz insanlar hakkında ne düşünebiliriz ki başka? kaldı ki karakterler bize, aslında bok nam'a göre kötü. birbirleri için gayet normal, aklı başında ve iyi insanlar.kadın intikamları daha bir güzel oluyor. ne diyor feminist isyan: "erkekleri öldüreceğiz"
(union of disjoint intervals - 9 Kasım 2014 04:16)
izlemek için çok kötü bir zamanı seçtiğim film. gerçi bu kadar rahatsız edici bir film için iyi zaman da olmazdı sanırım. (bkz: özgecan aslan)şiddet, kan, vahşet her yerde. --- spoiler ---filmin başındaki ifade sahnesinden itibaren küt saçlı ruhsuz kızın belasını bulduğu sahneyi görmek istedim. ezilenin yanında olmaktan herhangi bir neden için imtina eden kişi, bari filmde cezasını bulaydı. sonra gördük ki, erkek fetişi, iktidarı çükte bulan teyzeler, aman benim başım ağrımasın diyen cici kızlar, ağzındaki salyaları silmeye gerek duymayan, hayvani içgüdülerine kapılan ama bir hayvan kadar bile medeni olmayan erkekler...her yerdeler.--- spoiler ---film güzel miydi? bence güzeldi gayet. temposu yavaş ama sürekli gerginlik halinden çıkartmadan. karakterler çok keskin, net çizgilerle verilmiş, başka bir filmde çok can sıkıcı olur izleyici de bu kadar salak yerine konmamalı derdim belki ama bu filmde her şey doğal geldi. maalesef.
(ahandanick - 16 Şubat 2015 21:13)
baştan aşağı sembolizmle dolu filmde şehirli kadın bizi temsil etmektedir. o kadın biziz, hepimiz.işte bu nedenledir ki film tokat gibidir.
(loresima - 21 Nisan 2015 00:42)
10 numara filmdir.bilhassa kadınların izlemesi icap eden bir film.başrol oyuncusu yeong-hie seo kusursuz bir performans sergilemiş, chugyeogja kadrosunda da yer alıyor. bazı görüntüler oldukça vahşi ve kanlı, +18 ve kan tutuyorsa izlemeyin.
(zirvelerin ozgurlugu - 25 Nisan 2015 22:12)
filmi rastgele bulup izledim.baştan sona insanın sinirlerini bozan bi havası var filmin.filmin sonuna doğru bende bi rahatlama oldu ama o küt saçlı başroldeki kıza aşırı gıcık oldum.çok farklı bi atmosferi var filmin , izleyene filmi yaşattırıyor.kısaca film korku filmi asla değil , gerilim filmi ve de hakkını vererek geriyor izleyeni.benim hoşuma gitti izlenilebilinir.
(cimbomluali - 5 Haziran 2015 00:33)
buram buram feminizm uzun zaman sonra izlediğim en iyi filmlerden birisi.
(anomimfotografci - 25 Eylül 2015 04:58)
ilk on dakikası drag me to hell filmi ile benzerlikler göstermektedir.
(ganbatte - 9 Şubat 2016 14:43)
Yorum Kaynak Link : kim bok-nam salinsageonui jeonmal