Ten Wanted Men (~ Rächer in Schwarz) ' Filminin Konusu : Ten Wanted Men is a movie starring Randolph Scott, Jocelyn Brando, and Richard Boone. When his ward seeks protection with rival cattleman John Stewart, embittered, jealous rancher Wick Campbell hires ten outlaws to help him seize...
7 Men from Now(1956)(7,5-3972)
The Tall T(1957)(7,4-3777)
Comanche Station(1960)(7,1-2665)
Decision at Sundown(1957)(6,9-1975)
Buchanan Rides Alone(1958)(6,9-1936)
Man in the Saddle(1951)(6,4-884)
philip seymour hoffman iyi oynamis ama valla soylemesi ayip biraz boktan cikti film. onemli olan husus, filmde hamit altintop da oynuyor. izleyince demisti dersiniz.(bkz: mehdi dehbi)
(sylarcan - 29 Temmuz 2014 03:02)
senaryo, yonetmenlik, oyunculuk, her seyiyle fevkalade bir film.action filmi ama arabalar havada ucusmuyor, icinde yogun miktarda islam ve musluman var ama oryantalist degil, gerim gerim geriyor ama ucuz yollardan yapmiyor bunu. bence cok kaliteli bir is kotarilmis.philip seymour hoffman cok ama cok basarili. boylesine iyi bir filmle veda etmis olmasi da buruk bir sevinc. derya alabora, basortusunden dolayi pek secilmiyor ama sesinden hemen farkediyorsunuz. ben filme giderken icinde bir turk aile barindirdigini bilmiyordum. guzel bir surpriz oldu.bir de, evet, tamam hamit altintop'un onemli bir rolu var filmde.
(tanidik - 19 Ağustos 2014 02:05)
hem philip s.hoffman'ın son filmi olması, hem de romanlarını henüz okumasam da uyarlamalarını gayet beğendiğim john le carre'in elinden çıkma bir öykü olmasından sebep kuruldum bu akşam koltuğa.anton corbijn'in bir önceki --pek bir nefret edilen-- sıradışı işi "the american"ı da seven biri olarak, bu 3 ismin birleştiği bir yapımı beğenmemem imkansızdı zaten!! öncelikle; hey ki hey philip usta diyorum...bok yoluna ölerekten seni severek izleyenleri//takipçilerini gerçekten de cezalandırmışsın. bu yazılan rol sayılabilecek birkaç alternatif isim haricinde tam anlamıyla onun üzerine cuk oturmuş. kendisini bir daha böyle hata yapan//umursamaz//sigarayı ağzından düşürmeyen//içkisi eksik olmayan --ki bu hal ve tavırların her biri mi insanda yama gibi durmaz-- karakter canlandırmalarını izleyemeyecek olmak kötü.--- spoiler ---film; türü sevenlerin, yönetmenin önceki işlerini bilenlerin, uyarlanan romanları yazan kişinin tarzına yakın olanların gayet bayılacağı bir iş olmuş. sıkılan, ağır bulan, finalinden nefret eden de çok olacaktır ama ona eminim. bence avukat rolündeki rachel mcadams tercihinin yanlış olması haricinde oyunculukların tamamı 4/4'lüktü. kısa da olsa derya alabora'yı görmek, willem dafoe'yu bu hafta 2. kez --the fault in our stars-- izlemek keyifliydi. finalde tam da her şey yoluna girdi sanırken her şeyin alabora olması, içinde amerika'nın parmağı olan bir durum mevzu bahisse pek de şaşırtıcı değildi aslında. --- spoiler ---bu hafta ıvır zıvır filmler vizyonu doldurmuşken seyredilmesi tavsiye olunur.bayağıdır kenarda bekleyen the spy who came in from the cold'u gecenin filmi olarak çıkarmalı aradan şimdi de. 1965'te çekildiğini düşününce, john le carré amcam ne yazmış vallahi... (bkz: anasının karnından romancı çıkmak)
(saltans - 7 Eylül 2014 00:04)
--- spoiler ---hikâyenin bir john le carre romanı olduğunu, filmin sonunda öğrendim. ama bayadır bu kadar iyi bir istihbarat filmi seyretmediğim için çok da şaşırmadım.eğer bir film size, karakterin yaptığı işi aşırı önemli gösteriyorsa, bilin ki orada gerçeklerden sapma vardır. hep savunduğum tez şu: istihbaratçı da insan, bakkal da. farklı zamanlarda, farklı yerlerde bulunmanın getirdiği ciddi farklar var. öte yandan kapasite, donanım meseleleri de etki ediyor. lakin temelde elimizdeki malzeme "insan" ve bu "insan" aşırı önemli yansıtılıyorsa, bilin ki hikâye propagandadır.örnek mi? bilumum amerikan filmi. dünyayı son anda kurtarmalar, bütün insanlığın kaderini elinde tutmalar filan hikâye. öyle bir an geldiğinde, insanlığın yok olmakla karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminde, emin olun herkesin aşırı önemli görevleri olacaktır.filme geri dönelim: hikâye çok güzel bir yerden başlıyor, 11 eylül saldırıları olunca, öncesinde bir teröristin hamburg'da eğitim gördüğü öğreniliyor hamburg, bir anda terör birimleri için "hassas" nokta oluyor. burada sahada çalışan bir istihbaratçı olarak günther var. onun metodu hayli insancıl: terör şebekesinin en küçük parçasından yola çıkıp en tepeye kadar uğraşıp, sistemi baştan aşağıya haritalandırmak. bunu yaparken de, deşifre ettiği her parçayı "kendi tarafına çevirmek". yani? batı'yla işbirliği yapabilecek diyalog kanalları açık bir kimseye dönüştürmek. istihbarat yaklaşımı olarak da, sahada olmayı, bir yığın kaynak (muhbir) bulmayı ve "bekle ve gör" stratejisini seviyor.sonuç? hamburg'da daha önce çuvallayan (resmi) alman ve abd istihbaratı bu kez, ellerine geçen bir fırsatı değerlendirip kendilerini "üstlerine" ispat etmeye girişiyorlar. haliyle günther'i harcıyorlar. ve günther'in organizasyonu, dr. abdullah ve ailesiyle kurduğu ilişkiler vs. yok oluyor. ihtimal ki dr. abdullah'ın yerini bir başkası dolduracak ve para trafiği devam edecektir.gelgelelim, bu bir istihbarat filmi olmasına rağmen, aslında konuyu alıp "sorunlara yaklaşım metodu" başlığı ile herhangi bir şirkette yöneticilere seyrettirebilirsiniz. günther'in kafasına çok ihtiyaç var zira. bu da, john le carre'ı polisiye romancılıkta farklı kılan unsur. bize gerçek hayatı veriyor, az sofistike hale getirilmiş amerikan propagandasını değil...--- spoiler ---
(cam irmagi tas gemi - 21 Eylül 2014 02:01)
şimdi kitabı okumadım ama film kitabın asla veremeyeceği ayrı bir duygu yüküyle bitiyor. genel olarak konudan bağımsız olsa da spoiler vermek istemediğim için detaylı olarak yazmak istemiyorum ama philip seymour hoffman'ın son 5 dakikadaki haleti ruhiyesi, arabanın içindeki hisleri ve sonunda arabayı bırakıp gidişi bana sürekli aramızdan ayrılışını hatırlatıyor. filmi izleyeli neredeyse bir ay oldu ve hala arada aklıma getirip küfrediyorum...
(sizden sitkim siyrildi - 6 Ekim 2014 00:41)
john le carre metinlerinin sinemaya uyarlanmasını seviyorum. fantastik ve mantık hataları ile dolu komplo teorilerine kıyasla daha leziz oluyor. bu yüzden izledim ve pişman değilim.--- spoiler ---bütün filmi bir tarafa bırakırsak; sonunda philip seymour hoffman'ın arabadan indikten sonra kameranın vizöründen çıkıp, yürüyerek gözden kaybolması gerçekten bir vedaya benziyor. film boyunca içinde olduğu mutsuz, bıkkın ve pejmürde halin gerçek yaşam ile kurulan bir korelasyon olduğu hissini tamamladı bu final. "corjbin kurguda özellikle mi bu sahne ile bitirmeyi uygun gördü acaba" diye aklımdan geçti. şık bir selam olmuş.--- spoiler ---
(sakallis - 30 Ekim 2014 09:16)
tek bir aksiyon sahnesi bile olmadan, muhteşem bir istihbarat filminin nasıl yapılabileceğini büyük bir dehalık örneğiyle ortaya sergileyen film. bu denli ticari kaygılardan uzak, özverili bir prodüksiyonun ortaya çıkarılmasında katkısı olan tüm beyinleri takdir ediyorum.
(killer queen - 6 Kasım 2014 23:00)
--- spoiler ---isa, rusya'da işkencede dayanamamış ve arkadaşlarını ele vermiştir, bu nedenle de geçmişinden ve kendisinden kaçıyor. kitabı okumadım ama avukatına benim gibi işkencede çözülmedin diyor rüyası için...--- spoiler ---
(kozniku - 24 Aralık 2014 22:38)
2014 yapımı anton corbijn filmi. a most wanted man; tıpkı the international, tinker tailor soldier spy gibi başarılı bir şekilde ortaya konan casusluk gerilimi tarzına ve sıkı bir hikaye yapısına sahip.--- spoiler ---film, 11 eylül sonrası istihbarat birimlerinin işi daha sıkıya alıp, radikal islami oluşum ve fanatiklerine daha dikkatli bakıp araştırdığı bir ortamda geçerken, hikaye gene uluslararası ilişkiler, bu ilişkiler ağında dönen entrika ve yalanlar, yerine getirilemeyen vaatler gibi olay örgüsü içerisinde önemli yer tutan anları başarıyla vurgularken teknik aksiyondan ziyade filmdeki alman istihbarat biriminin başındaki günther'ın tarzı misali usul usul ve tansiyonu yüksek bir kurgu ile hikayesini anlatıyor.filmde beğendiğim noktalardan biri de odak noktasındaki alman istihbaratı üzerinden hollywood'un cia üzerinden yapmayı sevdiği şovenist ve faşist bir tavır takınmaması. günther, kim ne yaparsa yapsın onu kazanmanın ve bir ileri seviyeye atlayıp işin daha dip ve aynı zamanda daha uç kesimlerine gitmek istemekte. filmde islamofobik bir tutum sezmek mümkün değil.--- spoiler ---bu anlatım, kurgu tekniğiyle yansıtılırken görüntü kullanımında da kendini belli ediyor. paul greengrass tarzı bir belgeselvari (sallantılı) kamera kullanımı yok karşımızda.philip seymour hoffman, kariyeri çok iyi filmler dolu bir oyuncu. yaşasaydı daha birçok başarılı filmde seyretmeye devam edebilirdik. filmin kadrosu oldukça başarılı özellikle idealist fakat kesinlikle didaktik olmayan avukat rolünde rachel mcadams'ı çok beğendim. derya alabora'yı görmek de güzel sürprizdi.
(umutsaoirse - 18 Ocak 2015 21:39)
kotu film.once ayarimizi verelim: yazilanlari okudum, cogu sevdigine toz kondurmayan liseli asiklar gibi koca koca hatalari gormezden gelmis.--- spoiler ---simdi;oyle bir turk ailesi dusunun ki eve gelen boksor ogluna annesi o gun yolda gordugu bir evsizi cantalarini tasidi diye eve misafir ettigini bundan boyle onlarda kalacagini anlatiyor. bu canta tasidi himmeti o kadar buyuk ki adamin illegal olmasi ve polisin pesinde olmasi bu bizim turk aileyi rahatsiz etmiyor.oyle bir uluslararasi banker dusunun ki devlette hatta butun dunya devletlerinde hicbir dostu yok, boyle orta derecede ne idugu belirsiz bir istihbarat sefi ulennn cekince hizaya giriyor ve birlikte istihbaratcilik oynuyorlar.oyle bir avukat dusunun ki idealizm ugruna kanundan adam kaciriyor ama kanun disi bir sekilde ve hatta kanunsuz bir istihbarat sefi tarafindan alikonulunca mata hari'ye donuyor, disiligi de dahil olmak uzere kacirdigi adamdan bilgi almak icin her yolu deniyor.oyle bir cemaat lideri dusunun ki herifin teki bir gun gelip size para bagisliyorum dediginde araya hicbir murit sokmadan gidip adamla 5 dakika konusuyor ve sen nur yuzlu bir muslumana benziyorsun diyerek butun bildigi banka hesaplarini desifre ediyor.oyle bir amerikali ajan dusunun ki gecmiste sattiklari bir alman ajana hadi be gunther'im kirma su bacini diyerek adam gibi bir sey vermeden bilgi aliyor. --- spoiler ---doyamadim bir daha ayar vericem: kucukken bizim mahallede burak abi diye biri vardi askerde er haliyle generalle nasil operasyon planladiklarini anlatirdi. eger bu filmi sevdiyseniz daha kral senaryolari anlatan insanlar bir kiraathane uzaginizda.
(inatsiz katir - 21 Temmuz 2015 09:46)
Yorum Kaynak Link : a most wanted man