Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Eylül 2012 Cuma, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Drama,Gizemli,Romantik,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Also Known As Pictures , Benaroya Pictures , Animus Films
Yönetmen       : Brian Klugman (IMDB)(ekşi), Lee Sternthal (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Brian Klugman (IMDB)(ekşi),Lee Sternthal (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Dennis Quaid (IMDB)(ekşi), John Hannah (IMDB)(ekşi), Jeremy Irons (IMDB), Bradley Cooper (IMDB), Zoe Saldana (IMDB)(ekşi), Vito DeFilippo (IMDB), Michael McKean (IMDB)(ekşi), Lucinda Davis (IMDB)(ekşi), J.K. Simmons (IMDB), Olivia Wilde (IMDB), James Babson (IMDB), Kevin Desfosses (IMDB), Ron Rifkin (IMDB), Brian Klugman (IMDB), Liz Stauber (IMDB), Ben Barnes (IMDB), Nora Arnezeder (IMDB), Gianpaolo Venuta (IMDB), Raphael Grosz-Harvey (IMDB), Brent Skagford (IMDB), Andrew MacKay (IMDB), Zeljko Ivanek (IMDB), Gloria Cooper (IMDB), Weston Middleton (IMDB), Lee Sternthal (IMDB), Holden Wong (IMDB), Daniel Gervais (IMDB), Anders Yates (IMDB), Jean-Marie Montbarbut (IMDB), Robert-Paul Chauvelot (IMDB), Leni Parker (IMDB), Sébastien Pilote (IMDB), Émile Rivard (IMDB), David Gow (IMDB), Kathleen Fee (IMDB), Keeva Lynk (IMDB), Jeanie Hackett (IMDB), Gordon Masten (IMDB), Jude Beny (IMDB), Mark Camacho (IMDB) >>devamı>>

The Words (~ Çalinti Hayat) ' Filminin Konusu :
Başka bir yazarın eseriyle üne kavuşan yazar başına gelecekleri kesinlikle beklememektedir.


  • "izlerken sanki kitap okuyormus hissi yaratan çok güzel film. "..another part of being a man is accepting your own limitations..""
  • "seyrederken roman okuduğu izlenimine kapılabiliyor insan. akıcı ve güzel film.seyreden herkes gibi beni de şu kısım bitirdi: "we all make tough choices..the hard part is to live with them..""
  • "..maybe he was afraid to go in that deep again.."
  • "son 5 senede izledigim en guzel filmlerden birisi, 3 kere izledim araliklarla. muzikleri basarili."




Facebook Yorumları
  • comment image

    argo'dan daha çok begendiğim film oldu.
    daha az amerikan,daha yoğun daha çok akıl ihtiva eden,
    bozuk klavyeme rağmen ekran klavyesi ile kafasında bir şey olmayıp benim gibi sözlüğe bakan insanları yöneltmek isteği uyandıran iyi bir hafta sonlandırıcısı.

    bonus:thirteen*


    (pofurtt - 7 Aralık 2012 19:04)

  • comment image

    etkileyici bir brian klugman ve lee sternthal filmi. kesinlikle baştan sonra sürükleyici, hikaye içinde hikaye anlatan bir film. filmin en çok beğendiğim yönü senaryosu oldu. kesin senaryo dalında bir oscar adaylığı alır. ödülü de zorlar tahminimce.
    bradley cooper tüm karizmatikliğiyle arz-ı endam ediyor. oyunculuğu da fevkalede. ancak, hikayede biraz pasif kaldığı için oscar adaylığı alamaz bu filmle diye düşünüyorum. oyunculuğunu sergileyebileceği pek sahnesi yoktu.
    filmde asıl yük, yardımcı erkek oyuncu olarak jeremy irons'taydı. baştan sona filmin en etkileyici performansı jeremy irons kesinlikle. yardımcı erkek oyuncu dalında adaylığını koyar hatta ödülü bile alabilir diyorum. başrolün, yardımcı rolün gölgesinde kaldığı filmlerden biri the words.
    dennis quaid'i sevemedim. aynı şekilde house'dan tanıyıp sevdiğimiz nam-ı diğer thirteen, olivia wilde da fazlasıyla pasif bir rolde. birkaç sahne dışında gözüktüğü yok.
    bir de kate winslet'a olan benzerliğiyle dikkat çeken, film boyunca ''adları bilinmeyen taş gibi hatunlar'' listemde yer alan birini barındırıyor ki, imdb'den keşfettim kendisini:
    http://www.imdb.com/name/nm2482391/
    ----------spoiler--------
    yazar rory jansen'in çaldığı öykünün asıl sahibiyle karşılamasının ve yüzleşmesinin ardından yaşadığı gel-git, bunalım ve öyküyü asıl sahibi olan yaşlı adamdan (jeremy irons) dinlediğimiz sahneler filmin can alıcı noktalarıydı
    --------spoiler---------

    the words, izledikten sonra aklınızda yer edecek bir film. 2012'nin dikkate değer filmlerinden. altın heykelcikte senaryo ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında adaylığını da alır diye tahmin ediyorum. iyi seyirler

    edit: hiç adaylık alamadı. almalıydı diye düşünüyorum.


    (bir fincan kahve ile film izlemek - 9 Aralık 2012 14:55)

  • comment image

    film bittikten sonra televizyon başından kalkamadığım film.
    olur ya böyle düşünürsün filmi, çok güzeldi be dersin.
    hayattan koparır, nereden geldim nereye gidiyorum dedirtir.
    bütçesi 10 katı, 20 katı olan filmlerden 10 gömlek, 20 gömlek üstün.


    (raadol - 10 Aralık 2012 00:33)

  • comment image

    seyirciye kurdeşen döktürmeden yine de çok özel bi kurgunun nasıl yapılacağını gösteren film..

    --- spoiler ---

    "we all make tough choices..the hard part is to live with them.."

    ---
    spoiler ---

    ve jeremy irons baba..
    senin ne kadar güzel bi sesin var ya..
    ve seyirciye kurdeşen döktürmeden yine de çok özel bi oyunculuğun nasıl yapılacağını gösteren bi yeteneğin..


    (alkarso mannasa - 10 Aralık 2012 10:50)

  • comment image

    film zaman kaybı falan değil, öfff neden gelmişim dedirtecek bir film de değil... diyerek bodoslama gireyim olaya önce, çünkü filme gitmeden önce buraya bakıp çok fazla ilgi görmediğini görünce, senaryosu dikkatimi çekmesine rağmen, içime bir kurt düşmedi değil.

    sadece genç ve yaşlı jeremy irons'lı sahneler için bile keyifle izlenir. ama kusurları da yok değil. özellikle bradley cooper'lı ve zoe saldana'lı sahnelere hiç özenilmemiş gibi. eğreti eğreti diyaloglar, tutarsız tepkiler falan saçma sapan yerleri var yani. jeremy abimizin hikayesini gördüğümüz sahneler her açıdan o kadar özenli, yumuşak ve büyülü ki, diğer rollerin havada kalmış diyalogları daha çok göze batıyor, buralara daha az özenildi şeklinde bağırıyor resmen...

    celia'nın* kıyafetleri, halleri falan da çok tatlı geldi bana. daha 89'luymuş, takdir ettim.

    --- spoiler ---

    "... a writer without a pen!?"

    ---
    spoiler ---


    (thinkabout - 11 Aralık 2012 00:57)

  • comment image

    sade ve sürükleyici senaryo, etkili oyunculuk ile jeremy irons'un güzel bir sentezi olmuş. özellikle sonunun açık ve beklenmedik bitmesi insanı ekran karşısında birkaç dakika düşündürüyor. dünyanın sırrını bulamayacaksınız belki ama keşke izlemeseydim de demeyeceksiniz. kesinlikle başarılı, izleyin efendim.

    --- spoiler ---

    kitap yazan yazarın kitabının anlatıldığı kitap gibi bir film.

    ---
    spoiler ---


    (despy - 11 Aralık 2012 22:13)

  • comment image

    çok okunası bi film.

    --- spoiler ---

    - what's that book you're reading?

    + ask the dust, john fante

    - how did you find him? nobody knows him

    + you read fante?

    - read him? i knew him. ...he should have been that everybody knows.

    buradaki gönderme işini pek bi sevdim. kanımca karşılaşma kısmından itibaren en güzel diyalogların döndüğü yer idi.

    ---
    spoiler ---


    (seriouslysleepy - 14 Aralık 2012 15:22)

  • comment image

    uzun zamandır fragmanını izleyip merakla beklediğim bir filmdi. kavuşmak bugüne nasipmiş. öncelikle jeremy irons deyip susmalıyım. film üstü bir karakter yaratılmış, performansı filmden taştı. bradley cooper, tüm sarışınlığıyla, tüm yakışıklılığıyla, "yeterince" yetenekli olmayan adamı güzel resmetmiş, oyunculuğu da kotardı filmi. görüntü yönetmenini kutlarım, hele o fransa'da geçen sahneler neydi öyle. filmde sert geçişler olmasına rağmen film çok akıcıydı, beğendim. filmin düştüğü bir bölüm vardı, sanki biz sorunun kocaman dağ gibi olup baş yarmasını beklemeliydik, ama düğümler kendiliğinden çözülü çözülü verdi. buradan sonrası spoiler cicim.

    --- spoiler ---

    yani demek istediğim, rory kitabın çalıntı olduğunu söyledikten sonra, dora onu affetmeyseydi hemen. rory, o adamın hakkını yediğini düşünüp en dürüst şeyi yapmasaydı, yalan söylemek için kıvransaydı, adını kitaptan çekmek istemeseydi, o kız o yazarı o kadar çabuk parmağında oynatmasaydı, yani zaten filmin çıkış noktası habis bir ur gibi, alsan bile etrafına zarar vermeden alamazsın, illa peşinden kötü izler gelecek ama olmadı bu filmde. çok güzel yedik içtik karnımız doydu masayı topladık gibi oldu sanki.

    filmin içinde hikaye anlatan bir yazar, yazarın anlattığı hikayenin içinde başka bir yazar, yazarın yazdığını iddia ettiği kitabın yazarı başka bir yazar, o yazarın hikayesini anlatıyordu. bu iç içe geçmişlik, bu matruşkalık izleyiciye ağır bir yük gibiydi. kitap okuruna koymaz böyle iç içelikler ama film dar vakitlere sığdırılmış ve sürekli akıp giden bir sanat olunca, hızlı hazmedilmesi gerekiyordu. bu anlamda, izleyiciyi fazladan beyin cimnastiği mesaisine bıraktığını söyleyebilirim. üstelik filmin en şık hareketi de bu değildi. film, bir kitabın başlangıcıyla başlıyor fakat, bir kitabın sonu gibi bitmiyordu.

    yazarın en sonda edebiyatçı kızla konuşması (kızın adamdan hikayenin devamıyla ilgili bir şeyler edinmeye çalışması da hikayede anlatılan fikir haklarını sahiplenmeye benziyordu, al sana bir hikayenin içinde başka bi hikaye daha) alt üst ediciydi. hani tüm filmi o iki dakika için bile izleyebilirmişim. şiddetli bir taraftarı olduğum sanatta gerçekçiliği tokat gibi savurdu. bazen o büyük bitirişler olmaz dedi, gerçek vardır, oradadır. şansın sana yardım etmesiyle kavuştuklarını yaşamaktan başka bir şansın yoksa, kaçamazsan yaşarsın. tam bunları söylerken yazar, kızdan uzaklaştı. sanki yazarlığının bir getirisi olan o genç kızın ilgisini hak etmiyordu, kendi kendine kaçtığı o muhasebeyi, kızın da sanırım şekspir'den alıntılayarak "everyone has to sleep at night" * demesiyle yapmak zorunda kaldı ve kaçtı. evet, o adamın da anlatmak istemediği bir hikayesi vardı belki de.

    belki de en başta kurduğum matruşka misali iç içe geçen hikayelerin en üstünde bu adamın hikayesi çalıntı bir kitap üzerineydi.

    şimdi aklıma gelen bir şeyi eklemek istiyorum: hikayeyi anlatan clay aslında rory. yani adamın ikinci kitabı, ilk tutan kitabı yazış hikayesini jeremy irons'ın gelip o aslında benim hikayem demesini anlatıyor. huuuu geç de gelse bir aydınlanma oldu bende. onun için hala karısıyla ayrı ama yüzük takmaya devam ediyor. karısını aldatmaktan korkuyor vs. onun için hikayenin devamını kız sorunca getirmiyor. çünkü devamı şimdiki gerçek. zaten filmin sonunda rory ile dora'nın ilişkisi bozuk gözüküyordu.

    ---
    spoiler ---


    (dengesizduzenbaz - 16 Aralık 2012 20:45)

  • comment image

    sürükleyici bir senaryo sahibi bir filmdir. tabi buna en büyük etken konusu ve az zamanda çok şey anlatılmaya çalışılmış, biraz sıkışmış gibi. ama bu izleyenin algısına kalır. çok basit gibi görünsede çok derin ve sağlam olaylara değinilmiş.

    --- spoiler ---

    filmden beni en derinden etkileyen sahnelerden biri: "onca yıldan sonra her gün onu düşünüp, ona yaptığım şeyin ağırlığı altında ezildikten sonra, birdenbire karşıma çıktı! mutlu görünüyordu! bunu anlamak canımı yakmadı dersem yalan olur. ama bir şekilde yardımcı da oldu. o sayfayı kapatmamı sağladı. sürekli geçmişi düşünmeden hayatıma devam etmemi sağladı. bir daha hiç yazamadığım için hayatımın mahfolduğunu mu sanıyorsun? sadece hikayelerle dolu bir kitabı kaybettim diye? benim felaketim; kelimeleri, bana onları yazmama ilham veren kadından daha çok sevmemdi. hepimiz hayatta seçimler yaparız, zor olan onlarla yaşamaktır!"

    ---
    spoiler ---


    (marooned supertramp - 18 Aralık 2012 02:34)

  • comment image

    film içinde film mi yoksa kitap içinde kitap mı desem bilemedim bu film hakkında. bitmesin istedim, biraz daha uzun olsaydı keşke, bir 10-15 dakika daha belki.

    oyunculuklar yeterince doyurucu bence, son bölümde jory karakterinin yaşadığı psikolojiyi oldukça iyi aktarmış bradley cooper bence. jeremy ironsa diyecek yok zaten geçmişi anlatırken onunla beraber yaşadık, kendi söylediği gibi, o kadını öptük, o çocuğun ağlamasını duyduk.

    dennis quaid ve olivia wilde'ın filme etki eden fazla sahnesi yok, bir tek son sahne, o da yeterince vurucu olmuş, aynı zamanda bir gerilim filmi bu, yani bana kalırsa. o hissi de veriliyor, film bittiğinde bi "noluyo lan" haline bürünüyor insan, birkaç dakika hiçbir şey demeden ekrana bakıp kalıyorsun.

    senaryosu sürükleyici, merak hissi hiç kaybolmuyor, bu da filme tam bir bağlılık sağlıyor. karakterlerin iniş çıkışlarını seyirci beraber hissediyor. gerçekten önemli bir film bu. ama başta da söylediğim gibi, ah keşke biraz daha uzun olsaydı. umarım birkaç ödül alır. böyle bir filmin hakettiği değeri görmemesine üzülürüm.


    (griff - 20 Aralık 2012 11:23)

  • comment image

    --- spoiler ---
    finaldeki mesele şu: clay hammond, aslında rory jansen'ın ta kendisi. ancak onun hikayesi, yeteneklerinden şüphe edip, restoran çıkışında karısı ile kavga ettiği noktada ikiye bölünüyor.

    gerçek hayatta; o akşam mutfakta karısı onun özrünü kabul etmiyor ve ayrılıyorlar. fakat aynı şekilde, çantanın içinde bulduğu öyküyü de ahlaki sebeplerle yayınlamayıp, kendisi çabalamaya devam ediyor.

    insanların önünde iki bölümünü okuduğu ve sonunu daniella'ya anlattığı kitap ise; onun geçmişe dair bir hesaplaşmasını konu alan eseri. orada farklı bir karar verip, eğer çalıntı hikayeyi yayınlasa idi, hayatının nasıl olacağına dair bir hayalin kaleme alınmış hali.

    yani; zamanında bir çantanın içinde bulduğu eseri yayınlamayan bir yazarın, geçmişe duyduğu pişmanlık içinde, bunun üzerine yazdığı bir hikayeyi anlatıyor film.
    ---
    spoiler ---


    (protospher - 6 Ocak 2013 14:34)

  • comment image

    insanda deliler gibi yazar olma, edebiyat dünyasına dalma isteği uyandıran ve kesinlikle hakettiği ilgiyi görmeyen bir film. itinayla seçilmiş oyuncu kadrosuna, harika kurgusuna rağmen, yazık ki pek çok insan bu filmi görme fırsatı bulamayacak.

    izleyecek olanlara not: film, yeri gelecek karnınıza ağrılar sokacak, boğazınız düğümlenecek ve muhtemelen bu duygu yoğunluğunu kaldıramayıp kendinizi gözyaşı seline bırakacaksınız. ama izlediğinize asla pişman olmayacaksınız.

    film hakkında ilginç bir not: lee sternthal ve brian klugman filmin senaryosunu 1999 yılında yazmışlar ve ta o zamandan arkadaşları olan ve henüz the hangover filmiyle büyük çıkışını yapmamış olan bradley cooper'dan başrolü oynamasını rica etmişler. bradley reyiz de 13 yıl sonra verdiği sözü tutarak filmde başrolü oynamış.


    (bedwetter - 20 Ocak 2013 22:28)

  • comment image

    hani küçük çocuklar olur ya, filmlerden çıkıp da kendilerini o filmdeki kahraman gibi davranırlar.
    hani gencolar olur ya, filmlerden çıkıp da kendilerini o filmdeki adamla özdeşleştirirler.
    hani hatunlar olur ya, filmlerden çıkıp da kendilerini o filmdeki çiftin hatun versiyonu sayarlar ya...

    hah işte ben de bunun gibi bişey oldum. tamam paris'e gitmedim belki, çanta da almadım, hatta içinde hikaye de yoktu ama ben rory jansenim uzun zamandır. daha doğrusu rory jansenmişim. harbiden bak. yani biri bana kalkıp rory adamım naptın dese iyi be hacı, iyi diyelim iyi olalım diyecek gibiyim...

    uzun uzadıya felsefi çıkarımlar yapmaya, ya da bi süredir hayatımın ne kadar boktan gittiği ile alakalı dert yanmaya gerek yok ama güzel filmdi, güzel hikayeydi, güzel müziklerdi...

    sonrası?

    işte o tercihlerle yaşaman gereken hayatın zor kısmı...


    (ersnntn - 22 Ocak 2013 00:54)

  • comment image

    hep mutsuzluğundan dem vuran, ''hayat bu olmamalı, ben diğerleri gibi sıradan yaşamamalıyım'' diyen ve hala eski kız arkadaşına takıntılı olan bana 2 cümleyle ayarı vermiştir.

    --- spoiler ---

    another part of being a man, no matter how painful it might be, is accepting your own limitations.

    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---

    my tragedy is i loved words more than the woman who inspired me to write.

    ---
    spoiler ---

    mükemmel film.


    (city upon a hill - 22 Nisan 2013 02:14)

  • comment image

    son zamanlarda neden güzel filme denk gelmiyorum, tat alamıyorum derken hızır gibi yetişmiş, tatlı film. özellikle yazmak, bestelemek, vb. yaratıcı işler üzerine çalışıyorsanız daha da düşündürür bu film sizi.


    (la traviata - 2 Temmuz 2013 14:13)

  • comment image

    son dönem amerikan sinemasının yüz akı filmlerinden birisi. sade olduğu kadar akıcı, klişelere fazla değinmemiş filmlerden. her yazar aslında bir şekilde kendini anlatır mesajını başarılı bir kurguyla aktarmış.

    --- spoiler ---

    film ikinci kısımdan itibaren her an bir twist yapacakmış gibi geliyor izleyene. lakin son derece realist bir sonla bitiyor. filmde romanını okuyan yazar da aslında eşini kelimeler yüzünden kaybermiş birisi. son karedeki bir tek yüz ifadesiyle bunu izleyiciye aktarabilmiş. amerikan sinemasında nadir görülen oyunculuklar var bu filmde.

    ---
    spoiler ---


    (sirensoul - 23 Şubat 2014 23:46)

  • comment image

    son 5 senede izledigim en guzel filmlerden birisi, 3 kere izledim araliklarla. muzikleri basarili.


    (eccehomo - 14 Mart 2014 22:06)

Yorum Kaynak Link : the words