Mission: Monte Carlo (~ Monte carlo harekati) ' Filminin Konusu : Mission: Monte Carlo is a movie starring Roger Moore, Tony Curtis, and Terence Alexander. Two episodes of the TV series "The Persuaders" joined into a movie. Two playboys, Roger Moore, Tony Curtis, investigate crimes along the...
Victim(1961)(7,8-4289)
Sapphire(1959)(7,2-1052)
All Night Long(1962)(7,1-814)
The Assassination Bureau(1969)(6,8-2015)
The Man Who Haunted Himself(1970)(6,4-1768)
Only When I Larf(1968)(6,2-155)
formda ve gününde bir marsel ilhan tarafından kolaylıkla mat edilebilecek olan vasat tenisçi. tenis ve penis kelimeleri arasındaki kafiyeye gülen tek insandır bu dünyada.
(owencan - 25 Haziran 2011 22:32)
son videosuyla tenisçilerin ne kadar yalnız adamlar olduğunu gözler önüne sermiştir.adam kameralar önünde kramptan kasılıp kalmış, bir insan evladı da gelip de yardım elini uzatmıyor.önünde bir abla geçiyor kafasını kaşıya kaşıya "kramp girmeseydi iyiydi" modunda...milyon dolarlık adam koltuktan kayıp gitti son saniyelerde...önce sadece kafa kaldı, sonra da boş bir koltuk kadrajda...takım sporu yapacan arkadaş, kimse gelmese yardımına takım arkadaşın koşup gelip ayağını büküyor, çeviriyor...işe yaramasa da en azından safını belli ediyor...
(kofti zamanlar bunlar keyfini cikar - 5 Eylül 2011 11:26)
11 tane grand slam kazanmis, henüz 24 yasinda career grand slam yapmayi basarmis, roland garros'u yedi kere kazanarak on sene öncesine kadar kimsenin kirilmasina ihtimal vermedigi bjorn borg'un rekorunu kiran, ve bütün bunlari hemen herkese göre dünyanin gelmis geçmis en iyi oyuncusu (bkz: roger federer) ve azman djokovic'le ayni dönemde oynayarak yapan, ayni zamanda mats wilander'inden andre agassi'ye kadar bütün büyüklerin her firsatta centilmenligine ve alçakgönüllülügüne vurgu yaptigi, bugün dahi kirdigi rekordan sonra "djokovic dünyanin en iyisi", diyen, kariyerinde bir raket kirmisligi, en ufak hakareti görülmemis, en kritik maçlarin en kritik anlarinda bile (keza bugün kazandigi roland garros 2012 finali de dahil) rakibinin aleyhindeki hakem hatalarini gösterip puan kaybetmekten çekinmeyen rafael nadal'i bir kalemde çirkef diye harcayanlar da varmis. iyiymis...
(septikd - 11 Haziran 2012 16:06)
1986 ispanya dogumlu tenisci.$u anda on yedi ya$inda olan bu sebi atp turnuvalarinda favorilerin eline birer birer vererekten dunya klasmaninda hizla yukselmektedir.yakinda ismi sikca duyulacaktir.nah buraya yaziyorum.
(breath - 9 Temmuz 2003 16:30)
gelmiş geçmiş en büyük tenisçi olduğunu iddia edenlerin tenisten pek anlamadığı gelmiş geçmiş en iyi tenisçilerden birisi. kime göre, neye göre en iyi ? ilk önce rafael nadal'ı ve oyun tarzını tanımak lazım. nadal öldürücü servis atmaz, nadal'ın servis vole oyunları yoktur, oyun kurgulamaz, file önüne çıkmaz. bütün maçı baseline çizgisi arkasında geçiren, tek tip bir oyun sahibi tipik bir modern baseliner'dan bahsediyoruz. hatta modern baseliner kavramını yaratan adam, o derece iyi yapıyor bu işi. neleri iyi yaptığının detayına inersek, bir kere gelmiş geçmiş en büyük, en etkili forehand'in sahibi. o büyük silahını da muhteşem şekilde kullanıp rakibinin attığı çoğu topu forehand'ine alabilecek kadar hızlı ayaklara sahip, o denli iyi footwork'ü var. backhand'i büyük bir silah değil ama hata oranı çok düşük. oyun zekası en üst düzeyde, harika passing shot'ları var, en olanaksız toplara yetişip çok zor vuruşlarla rakibin zihinsel dünyasını yerle bir edebiliyor. insanüstü fiziksel özellikleri sayesinde gelmiş geçmiş en iyi savunmacı olduğunu söylersek yanılmış olmayız sanırım. gelmiş geçmiş en iyi olabilmesi için roger federer'den daha iyi olması lazım haliyle. federer'den iyi olduğunu iddia edenlerin argümanları çoğunlukla federer ile yaptıkları maçlardaki üstünlüğü üzerinde yoğunlaşıyor. biraz iddialı olacak ama oyun tarzlarını kıyasladığımızda federer'in bu adama karşı bırakın üstünlük sağlamayı, 10 maç kazanmış olması bile mucizedir ve sadece federer soyisminde birinin başarabileceği bir olaydır. eğer tanrı varsa nadal'ı yaratırken demiş ki nadal oğlum senin görevin çevrende ne kadar one hand backhand'çi varsa sikip bırakmak. adam federer'e tepki olarak doğmuş zaten, federer'in anti'si. azcık tenis hakkında bilgi sahibi insan zaten 3200 rpm topspin ortalamasına ulaşmış bir forehand'e karşı tek el backhand'in dezavantajları hakkında bilgi sahibidir. bu herif yüzünden dünyada one hand backhander kalmadı, çünkü topspin üzerine kurulu modern oyunda one hand backhand'in var olabilmesi mümkün değil. nadal'ın olayı bununla da bitmiyor. adamın forehand'i pek alışılmadık şekilde solunda. normal şartlarda rallilerde paralel toplar pek tercih edilmez, çünkü çaprazlama mesafe paralel'e kıyasla daha fazladır ve çaprazda hata yapma oranınız daha düşüktür, ayrıca çapraz top göndermek paralel'e nazaran daha kolaydır. normal şartlarda forehand'i ile rakibine çaprazlama top gönderen bir oyuncu topu rakibinin forehand'ine yollamış olur, ama nadal solak olduğu için forehand'i ile rakibin backhand'ini vuruyor. federer dahil nadal ile oynayan tek el backhand'ciler o kadar stres altında oynuyorlar ki, forehand tarafı bomboş bile olsa backhand yönüne vurmayı tercih ediyorlar, çünkü eskaza nadal o topu forehand'ine aldığı anda oyun bitti zaten, kurtuluş şansınız yok. bunların hepsini geçtim, nadal - federer arasında oynanan 32 maçın 15'i toprakta oynanmış ve bu maçların sadece 2 tanesini roger federer kazanabilmiş. koca bir paragraf boyunca yazdığın avantajların üzerine bir de toprak kortların yavaş olmasını ve yavaş kortlarda topspin oyuncularının ciddi şekilde avantajlı olduğunu ekleyin, sonra bir düşünün kendi kendinize, bu adamların birbirleri arasında yaptıkları maçları sadece nadal'ın federer'e üstünlüğü başlığı altında değerlendirmek ne kadar sağlıklıdır ?ben bunların hepsini geçtim. rafael nadal'ın oyun tarzının ne kadar basmakalıp olduğundan bahsettim. karşısındaki adama bakalım bir de o zaman. o da nadal gibi baseline arkasında bir korkulu rüya oldu hep. forehand'i nadal kadar olmasa da çok iyi, hatta katılmasam da bir çok kişinin görüşüne göre gelmiş geçmiş en iyi forehand. backhand'i modern oyunun dominasyonunu bu kadar net şekilde ilan etmediği zamanlarda en iyi backhand'di, o topspin backhand ile ne oyunlar aldığını, yaptığı vuruşlarla ne denli orgasm'lar yaşattığını unutmak büyük haksızlık olur. sahada nasıl hareket ettiğini düşündürecek kadar iyi footwork'ü, normalin çok ötesinde bir hareket kabiliyeti var, dolayısıyla çok iyi bir hücumcu olduğu kadar çok iyi bir savunmacı. nadal'dan en büyük farkı şimdi başlıyor, federer'i nadal gibi sadece baseline arkasındaki vasıflarıyla değerlendiremiyoruz. servisleri insanüstü. 1.85 boyundaki birinin kullanabileceği en sert ve isabetli servisleri kullandı federer spor yaşantısı boyunca, bana göre de gelmiş geçmiş en verimli servis tekniğine sahip. mükemmel approach shot'ları, ustaca kurguladığı servis-vole oyunları, dropshot'ları, tanrısal voleleri var. iyi zamanlarında sahanın heryerinde federer'i görürdünüz sadece, kedinin fareyle oynadığı gibi oynardı rakibiyle ki avustralya açık 2014'te murray ve özellikle tsonga maçlarında eski günlerinden güzel bir kesit seyrettirdi bize. hem klasik hem de modern'e uyum sağlayabilmiş, hatta ikisini oyununda çok başarılı bir şekilde harmanlamış çok özel bir oyuncu roger federer. ne kendisinden oncekiler gibi sadece file onune, ne de sonrakiler gibi sadece baseline arkasina sıkışıp kalmış, sahanin her noktasina senelerce hükmetmiş tek oyuncudur.kısaca en iyi olmak için geçmesi gereken roger federer, rafael nadal'dan defalarca kez daha komplike ve çok yönlü bir oyuncuyken nadal'a sırf aralarındaki bahsettiğim dengesiz rekabetten ötürü en iyi demek tenise haksızlıktır herşeyden önce. teniste sadece forehand yok, baseline savaşları yok, tenis bunlardan çok daha fazlası. her ne kadar tenisin geleceğini değiştirmiş olsa da kabul edin veya etmeyin nadal'ın başarısının en önemli sırrı muhteşem bir oyuncu olması değil, tenisin bug'ını bulmuş ve üzerinden yürümüş olmasıdır. bulduğu öyle bir açık ki, kapanabilmesi mümkün olmadığından bütün tenis ekipmanları nadal'ın oyununa göre yapılıyor artık. 20 senedir üretilen klasik olmuş raket serileri bile (bkz: head radical) modern oyuna adaptasyon uğruna yok ediliyorlar, o denli tenisin yarınını etkilemiş birinden bahsediyoruz. önümüzdeki 20 sene boyunca, yeni bir dahi farklı bir yol gösterene kadar sürekli küçük nadal'lar türeyecek, türlü türlü nadal çakmaları seyredeceğiz. ama seyredeceğimiz oyun bize hiçbir zaman federer'in altın çağ'ı kadar heyecan ve keyif vermeyecek.
(bana kedicik derdi - 26 Ocak 2014 05:26)
şampiyon.yaşım daha eskilerine de yetiyordu ama ben tenisi seninle sevdim lan. savaşmak nedir, mücadele etmek nedir, konsantrasyon, dikkat, sabır nedir seninle öğrendim. kimisi allah vergisi yetenekleriyle oynadı, kimisi ters oyun stiliyle, kimisi 1 set iyi oynadı, kimisi 1 sene zirveye çıktı, parladı, söndü, gitti. kimisi sadece bir turnuva boyunca yağdı gürledi, diğer turnuvada nalları erkenden dikti. sakatlandın, "bir daha dönemez" dediler, "dönse bile sıradan bir ilk 100 tenisçisi olarak ölür gider" dediler. yılmadın, bıkmadın, usanmadın, pes etmedin. doğruldun, ayağa kalktın yine şampiyonluklar kazandın. yine tenisin 1 numarası oldun. gün geldi maçta sakatlandığında, seyirci seni protesto etti diye gözyaşı dökerek oynamaya devam ettin, bizi de ağlattın, seninle ağladık ekran başında. gün geldi şampiyon oldun, sevinç gözyaşları döktün, bizi yine ağlattın. dökülen terin karşılığını almaktır rafael nadal,çekilen acılardan sonra zaferin narasıdır.avını şaşmaz bir dikkatle takip eden panterin dikkatidir.biliyorum, bir "sen" daha gelmeyecek artık. sen tenisi bıraktığında kimseyi izlerken her sayıda "vamosss" diye ayağa kalkmayacağım. senin maçlarını izlerken ki gibi bir maç yapmış kadar yorulmayacağım başkasını izlerken. bir sen daha gelmeyecek çünkü.zaferin, terin, savaşmanın, hırsın oğlu;rafael nadal!
(ankaragucume gidiyor boyle yasamak - 9 Haziran 2014 12:51)
grand slam şampiyonluk sayısı üzerinden , üstelik rg yi hesap dışında bırakarak , diğer oyuncularla kıyaslanması gibi büyük bir hata yapılıyor.düzeltmek lazım. roland garros hariç toplamda 5 şampiyonluğunun olması,bu rakamın murray'den 3 fazla ,yani gs başına 1 fazla olması konusunda ben olsam utanç duyardım şeklinde entryler giriliyor,mesajlar geliyor.5 şampiyonluk çok ciddi bir rakam olmakla birlikte nadal'ın roland garros zaferlerinin etkisiz eleman olması , hesaplamalarda yok sayılması anlamına gelmiyor. oyuncuların en ço kazandığı , domine ettiği turnuvaları hesaplamada hariç tutmanın neden yanlış ve taraflı bir yöntem olacağını şu şekilde açıklayalım. novak djokovic.5 kez avustralya açık şampiyonu.peki bu en çok kazandığı turnuvadaki zaferlerini "avustralya hariç" diye bir kenara atarsak elimizde ne kalıyor ? 3 grand slam şampiyonluğu.yani ne oluyor ? murray'den totalde 1 fazla oluyor. öte yandan federer ise 7 kez wimbledon şampiyonu. 17-7 = 10 .yani murray'den 8 fazla. federer'e murray ' den sadece 8 fazla şampiyonluğu var demek ayıptır günahtır. dile kolay rakamlarla böyle bir kıyaslama ne yazık ki yapılamaz.murray dediğimiz adam 2 kez gs şampiyonu.eğer murray'i hesaba katacaksanız işin içine 1 kez us open şampiyonu marin cilic'ler , avustralya şampiyonu wawrinka'lar , del potro'lar giriyor.onları ne yapıcaz ? "federer in wimbledon hariç gs şampiyonluğu marin cilic'den 9 fazla".* en iyi tartışması sürüp gider.çok kıyaslamak istiyorsanız en başarısız olunan zeminler ve turnuvalar üzerinden bir hesaplama yapalım. burada sorun şu ki en kötüyü belirlemek için iki yöntem var.birincisi istatistik : örneğin djokovic kaç kez fransa açık'ı kazanmış : 0. dolayısıyla en kötü oynadığı zemin toprak ve toprakta hiç gs kazanamamış. federer için ; en az gs şampiyonluğunu toprakta yaşamış.1 kez.yıl 2009.rakip soderling.dolayısıyla en kötü olduğu zeminde 1 şampiyonluğu var. nadal için bakalım.en kötü oynadığı,iyi bir servisçi karşısında dağılıp gittiği,ilk turlarda elenmesine alıştığımız zemin nedir ? çim, yani wimbledon.peki en kötü olduğu çimde kaç kez şampiyonluğu var.2 kez . birinde tarihin en iyi maçının ardından federer'i yenerek.( tarihin en iyi maçı katılmadığım ve djokovic - nadal 2012 ao diyerek karşı çıktığım bir önermedir ) yani djokovic ve federer'in istatistiklere göre - gs bazında - en başarısız oldukları zeminlerdeki gs şampiyonlukları toplamı nadal'ın ki kadar etmiyor. tartışma bu şekilde sürüp gider.size tavsiyem tarihin en iyi 3 oyuncusunu aynı anda izlemenin tadını çıkarın.3-5 sene sonra hiçbiri kalmayacak çünkü ve o zaman bu üçlüden hangisinin taraftarı olursanız olun, nick kyrgios 'un roland garros kazanıp apaçi show yapması içinize öyle bir oturacak ki , bir federer hayranı bile olsanız nadal olsaydı da tokatlasaydı şunu diyeceksiniz.dominic thiem'in avustralya'yı elini kolunu sallayarak kazanması öyle içinizi acıtacak ki nerede o djokovic nadal finali diye eskiyi hatırlayacaksınız. ernests gulbis wimbledon şampiyonu olacak ve siz vay be tenis kimlere kaldı diyeceksiniz.şu anda ne kadar şanslı tenis izleyicileri olduğunuzun farkına varıp oyunun tadını çıkarın derim.
(aklimin iplerini saldim - 5 Şubat 2015 12:44)
grip oluyorsunuz, üç gün işe gitmiyorsunuz, giderseniz verimli çalışamıyorsunuz. sınavlarınız varsa konsantre olup çalışamıyor, istediğiniz puanları alamıyorsunuz, sonra gelip burada, ciddi bir sakatlıktan döndükten sonra istediği gibi form tutamamış kariyeri başarılarla, zaferlerle, kupalarla dolu bir tenisçiye bıdı bıdı ediyor, onu yerden yere vuruyorsunuz. tenis gibi mental gücün sağlıklı vücut kadar mühim olduğu bir sporda yapıyorsunuz üstelik bunu. ne bileyim, aşçısınız, kolunuz kırılıyor, haftalarca kullanamıyor, haliyle yemek pişiremiyorsunuz. o kol iyileştikten sonra mutfağa giriyorsunuz, bıçağı nasıl tutacağınıza, soğanı nasıl keseceğinize şaşırıyorsunuz. aşçıya kimse kariyeri bitmiş vs demiyor ama konu nadal olunca maşallah mezarını kazıp tabutunun çivilerini çakıyorsunuz. federer boktan bir sezon geçirip sıralamada hiç olmadığı yerlere düşünce, ekselansları, kral geri dönecek, her daim bıdı bıdı diyor toz kondurmuyorsunuz ama rafa azcık tökezlesin, tenis kariyerini bitiriyorsunuz. "aptallığınız o kadar tatlı ki" demiş kaerin ama kötü niyetiniz ve tarafgirliğiniz o kadar sevimsiz ki yazmasam olmaz. bilal'e anlatır gibi anlatacağım, belki bir faydası olur;1. nadal ciddi bir sakatlıktan döndü ve dönüşü sonrası form tutmakta zorlanıyor. avustralya'da çeyrek oynadı, monte-carlo'da yarı final, madrid'de final, buenos aires'te kupa kaldırdı. başka bir tenisçi için başarı sayılırdı bunlar o sakatlık sonrası. ama işte rafa öyle efsane dönüşlere alıştırdı ki bunlar kimseyi kesmiyor. 2. nadal sakatlığı halletti lakin mental olarak belini doğrultamıyor. ki bu sakatlığı yenmekten çok daha zor. henin gibi bir isim tenise ara verip döndükten sonra istediği gibi gitmediği için işler yeniden ve temelli emekli oldu. kendisini karakter olarak hiç sevmezdim lakin tenis için büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum mesela. ve keşke istediği gibi gitseydi diyorum işler onun için. insan başarılardan sonra sakatlık gibi en sevimsiz engelle yoluna taş konulduğunda ve uzun bir ara verdikten sonra işine, yani tenise geri döndüğünde bocalar, sarsılır, endişe eder, gerilir, stres yapar, vs vs vs... ve her dönüş her zaman kolay değildir. nadal gibi psikolojik etmenlerin (iyileri de kötüleri de) çokca etkilediği bir sporcu için bu süreç birkaç defa tekrar ettiğinde, artık o kadar da kolay olmayabiliyor ki olmadığını da izliyoruz işte. nadal'ın zaman ihtiyacı var. ne kadar bir zaman? onu ondan başkası bilemez. ve nadal hazır değil hala mental olarak. çünkü hepimiz de biliyoruz ki o gitti, bitti denilen yerlerden defalarca dönüp zirveye kondu. daha geçen yıl bu zamanlar bu adam 1 numaraydı. ve bunu upuzun bir aradan sonra kortlara dönüp gerçekleştirdi. hafızasız mısınız işinize mi gelmiyor?3. toprak kort baskısı... bu adam toprak kortu domine etti. istatistikler diyor bunu malumunuz. lakin son iki yıldır toprak kort sezonunu onun standartlarının altında geçiriyor. öyle olunca da koro başlıyor yine; bitti gitti. sonra adam geçen sene mesela, geliyor yine roland garros'u kazanıyor. geçen yıl, o boktan toprak kort sezonunun ardından paris'te finalde djokovic'i yendi lan bu adam. ilk setten sonra djokovic'e neredeyse tenis oynatmadı. ondan önceki yıl, o 5 setlik efsanevi yarı finalde de yine djokovic'i yenmişti. hem de gitti denilen maçta. yani bu adamı çok hafife almak da çok abartmak kadar saçma. her türlü elde patlıyor gördüğünüz gibi. 4. roland garros... rafa bana kalırsa bu yılki favori isim değil. boris becker psikolojik savaşın bir parçası olarak rafa favori dese de değil. ve umuyorum ki rafa da içten içe favori olmadığına inanıyordur. djokovic için bu yıl roland garros'u kazanacağı en iyi yıl. geçen yıl da öyleydi gerçi ama bu yıl coko hem buldozer gibi hem de bence bütün silahlarını paris için saklıyor. bilendiğini madrid'den çekilerek gösterdi bile. ve sıralamada 7. sıraya düşen, roma'dan sonra 8'e de düşebilir sanırım, rafa ile yarı final öncesi eşleşme olasılıkları var. rafa için olduğu kadar novak için de endişe verici bu durum. çünkü rafa paris'e yine yaralı bir aslan gibi gidecek ve bu iyi mi kötü mü iki oyuncu için kortta görebileceğiz sonuçlarını. 5. sezonun geri kalanı... çim sezonu bir hafta uzadı. bu rafa için iyi bir işaret. stuttgart ve londra'da oynayacak. iki turnuva wimbledon öncesi zemine alışması için kazansa da kaybetse de iyi olacak. ve umarım ki son yıllardaki wimbledon hezimetleri sonrası çime daha fit dönecek. dönemezse de bu sezondan ve kalanından dersler çıkaracaktır. 6. tarihin en iyi tenisçilerinden biri. tartışmaya açık bir konu da değil. ben hala djokovic'in turu bu denli domine etmesine rağmen tarihe geçmiş biri olduğunu düşünmüyorum ama tıpkı federer gibi nadal da artık bu ünvanları hak eden ve bunu erken yaşlarda beceren bir isim. djokovic'in hala katmetmesi gereken kademeler var. ama rafa ve federer teniste yapılacak her şeyi yaptılar neredeyse. bu iki isime de ve hatta djokovic'e de eleştiri getirirken ve yiğitleri öldürürken haklarını teslim edin, fenerbahçe, galataray beşiktaş kavgası etmiyorsunuz. onları ederken de yapmayın bunu diyecem de işte oralarda seviye malum. girmeyeceğim. 7. dopingmiş. dingilspor, federer düşüşteyken aklına geldi mi bir kere bu iddia? olasılık? yok. niye? çünkü federer'i seviyorsun. adalet anlayışına, o terazinize tüküreyim. ne diyeyim ki başka. 8. rafa geri dönecek ve yine ayakta aşkışlayacağız. ha bugün ha yarın ama yine yapacak. siz şimdi cenazesini düzenleyin filan ama siz üstüne kum dökerken o kefeni yırtıp size güzlel bir sürpriz yapacak. ve biz yine onun nefis tenisini, efsane vuruşlarını izleyeceğiz. eyyorlamam bu kadar.
(berci kristin - 11 Mayıs 2015 14:54)
dünyayı bu adama "yaşayan efsane" derken, "vamos rafa!" deyu haykırırken federer'den de "ekselansları" diye bahseden güzel insanlar kurtaracak.ulan belki çok duygusal bir dönemde olduğumdan, belki de sözlük kalitesinin önlenemez düşüşünden dolayı öyle geldi bana ama bu başlıktaki son entry'lerden bazıları çok hoşuma gitti ya. adam ne güzel nadal'ı överken federer'in de hakkını teslim etmiş, hiç öyle "federerci orospu çocukları" falan dememiş ne bileyim şaşırdım. çok güzel.
(der meister - 11 Eylül 2017 04:21)
oynadığı yüzlerce grand slam maçlarından sadece 3 defa sakatlık sebebiyle çekilmiştir. tenisi futbol izler gibi izleyen sığırların yazdığı gibi yenilince çamura yatmaz. hatta bu tip tenisçi çok, çok nadirdir. siz tenis izlemeyin ya. not: fedexspor
(sekoser - 8 Eylül 2018 01:37)
Yorum Kaynak Link : rafael nadal