Little Ashes (~ Ishyri elxi) ' Filminin Konusu : 1922'de Madrid göreneksel değerlerin, caz, Freud ve yenilikçiliğin tehlikeli etkileri arasında bir meydan okuma savaşı.Salvador Dali, büyük bir sanatçı olma tutkusuyla 18 yaşında üniversiteye girmiştir.Onun utangaçlığının ve şahlanmış göstermeciliğinin garip harmanı, üniversitede sosyal tabakadan iki kişinin dikkatini çekmiştir; Federico García Lorca ve Luis Buñuel. Film bu üçlünün gençlik dönemlerini, dostluklarını, farklı yönden ilişkilerini ve kendi dallarında bir ressam, bir şair ve bir yönetmen olarak yükselişlerini konu almaktadır.
Dior: Dior Homme Intense City(2016)(8,7-50)
Dior: 1,000 Lives Dior Homme(2013)(8,6-46)
Fear & Shame(2017)(7,9-202)
Remember Me(2010)(7,1-127693)
Water for Elephants(2011)(6,9-113498)
The Bad Mother's Handbook(2007)(6,6-1336)
The Summer House(2009)(6,1-581)
Life(2015)(6,0-6425)
How to Be(2009)(5,5-3739)
Bel Ami(2012)(5,4-16892)
The Haunted Airman(2006)(4,8-1826)
2009 yılında gösterime girecek; luis bunuel ve federico garcia lorca ve salvador dali'nin gençliğini konu alan film. salvador dali'yi robert pattinson canlandırıyormuş, nasıl sevinsem bilemedim.
(pinkhead - 1 Ağustos 2008 12:44)
trailerında x ray dog'dan time will tell çalan film.http://www.apple.com/…lers/independent/littleashes/
(venus - 24 Mart 2009 15:50)
izlenmesiyle beraber robert pattinson'a duyulan tüm ilginin yada isteğin sönmesini sağlayabilcek film. oyunculuğu falan güzel tabi de, ben yine de artık arkasından çığlık çığlığa bağıran, saplantılı kız sayısı azalır diye düşünüyorum.
(inthechaos - 11 Temmuz 2009 20:53)
filmin renklerinin insanı yorduğunu düşünüyorum. hele o ayışığı altındaki deniz sahnesi, işkence gibi. insanı film izlemekten soğutabiliyor.
(spinapubica - 14 Temmuz 2009 16:34)
salvador dali'ye resimleri ve görünüşüne bakıp da; "deli, egzantirik bir kişi işte" diyip geçerek o mükemmel sürrealist çizgilerin altındaki isyanı anlayamayanların mutlaka seyretmesi gereken film. aynı cinsiyetteki bir ruh eşinin varlığının yarattığı ikilem, bu çekime karşı koymanın verdiği acı, çeşit çeşit maskelerle geçirilmiş bir hayat.. insanın, robert pattinson'dan soğumak bir yana; oluşturduğu karaktere verdiği ruh ve canlılıktan dolayı onu daha da çok takdir etmekten başka bir şey gelmiyor içinden.--- spoiler ---if i'm going to be anything more than average, if anyone is going to remember me, then i need to go further, in art, in life, in everything!--- spoiler ---
(agluna - 9 Ağustos 2009 15:04)
yönetmenliğini paul morrison'un üstlendiği film. robert pattinson döktürüyor yine.
(marti uctu - 3 Eylül 2009 15:29)
pattinson'un aktörlük te yapabiliyorum dediği yapım. keşkem bunuel ve kısa film yapımlarına biraz daha odaklanabilselerdi, pattinson'un salvador rolüne yakıştığı aşikar ve böyle fırça sallasın ciğerimizi yesin, çıtırlardan uzak dursun, süpürgeye binmesin, efendi olsun.
(arph - 14 Kasım 2009 18:14)
bana aşkın etten, kemikten, cinsiyetten çıkıp da ruha, kişiliğe, aşık olunanın yaşanmışlıklarına ait olduğunu gösteren filmdir kendisi. böyle düşününce (yeni farkettim evet,... bu bile bişeydir deyip kendimi avutuyorum, uyandırmayın !) havada kalan herşey yerini buluyor. birini orası burası için sevmek kolay ve tabiki içgüdüsel olanı. ama onu sevdiği, savunduğu şeyler için sevmek, karşısında olduklarına tepkilerini görüp bundan hoşlanmak, hayattaki duruşunu takdir edip onun yörüngesinden ayrılamamak sanırım çok daha insani..yani içgüdüsel olanın karşısında biyerlerde..biz içgüdüsel aşkın peşinden koşuyoruz hep. bi aşık olduk mu yüzyılın aşkını yaşadığmızı sanıyoruz. adamın ya da kadının kaşına gözüne bakıp da işte sevdiğim bu diyoruz. evet, işin içindeyken öyle gelmiyor insana, biliyorum. ama işin ortalarında ve farkındalık kısmını bi hatırlayalım hepberaber... nasıl ? beraberlik kendisini otomatiğe bağladığında kaş -göz de kalmıyor saç-baş da. bitse de gitsek modunu hiç yaşamadım sevgilimle diyen yoktur bence. çünkü adamın ruhundan, seçimlerinden, geçmişinden, geleceğinden bihaber olarak önce aşık oluyoruz. çünkü gözleri yeşil. çünkü kot çok yakışıyo kıçına. çünkü göğüsleri ellenisi, dudakları öpülesi..bütün bunlar yemek yiyip su içmek gibi olunca geriye ne kalıyo peki ? aynı içgüdülerle başka öpülesi dudaklara kayan gözler. o halde ben vazgeçtim beni sevmeyin ey kıçı-başı-kaşı-gözü güzel sevgililerim. vazgeçtim.demem o ki ; yaşanmışlıkların etkisiyle, insan kalabilmenin ayrıcalığı ve bahşettiği düşünebilme, seçebilme, kendini mutlu edenlerin yanında kalabilme ve sonucunda sevebilme yetisiyle aşık olabilmek aslolan, sevilen insanın cinsiyetinin getirdiği farklılıkların ötesinde adını-sanını oluşturan dünyasıyla sevebilmek..yine demen o olacaktır ki ; benim için acıtan, düşündüren, üstelik gerçek oluşunun verdiği o garip hisle etrafımdaki dandik dünyadan sıyıran bir aşk filmidir `little ashes`.
(jack in kirik kalbi - 1 Aralık 2009 15:26)
henüz izleme fırsatı bulamadım ama fotoğraflara bakılırsa fazlasıyla iştahı kabartan bir film. zaten dali, bunuel, lorca varken merak etmemek elde değil. izlersem, robert pattinson'ın oyuncu olduğuna hak verebilecekmişim gibi geliyor. diğer filmlerinin yanında bu filmin bu kadar az ilgi görmesi ise üzücü.
(sapphire1001 - 21 Nisan 2010 22:33)
adını ve kimin çaldığını bilmediğim şu şarkının çaldığı hoş film ama seyretmeyenin bir şey kaybetmeyeceği türden hoş film.ama şu şarkı öyle mi? adı her neyse ve nerde çalınıyorsa!
(10 dakika daha - 23 Aralık 2010 23:41)
Yorum Kaynak Link : little ashes