Push (~ Darbe) ' Filminin Konusu : Telekinetik ve durugörü yeteneği olan ve Çin’de yaşayan bir grup Amerikalı, Beijing’deki hükümet görevlilerinden saklanmaktadır. Artık rahat bırakılmaları için farklı yeteneklerini bir arada kullanacakları son bir görevi yerine getirmeleri gerekmektedir.
Puncture(2012)(6,9-21470)
The Losers(2010)(6,4-82414)
Jumper(2008)(6,1-271260)
The Perfect Score(2004)(5,7-23892)
uzun introsuna tutun uç git.öyle tatlı the cure şarkısı
(thinkgreen - 16 Ağustos 2007 08:31)
ingilizce'de temel anlamının yanında (itmek) yan anlam olarak bir şeyi yapmaya zorlamak, tahrik etmek anlamına gelir. örnek olarak "don't push me": "beni bunu yapmaya zorlama" anlamındadır.
(thugluw - 4 Kasım 2007 20:06)
2008 yılında vizyona girmesi beklenen paul mcguigan filmi. başrollerinde dakota fanning, chris evans ve djimon hounsou gibi birbirinden alakasız isimler vardır..
(the patient - 6 Kasım 2007 01:01)
yemişim heroes'u 3 - 5 sezon değil sadece bir buçuk saat sonuçta, aksiyon var, romantizm var, karakterlerden herhangi biriyle - özellikle nick ile, ya da kadınsanız kira ile - empati kurduktan sonra çok zevkli olabilen filmdir. ilk 1 saati "hah şimdi bi de görünmez adam çıkar, süpermen nerde lan, zamanı durduran yok mu?" düşünceleriyle geçse de son 40 dakikasıyla fantastik aksiyonu bile becerdi bu holivud kardeşim düşünceleriyle biter. ve özellikle son fotoğrafıyla yüzde gülümseme bırakır.
(godless frog - 18 Mayıs 2009 03:20)
111 dakika suren aksiyonuna ragmen sikan bir film.djimon hounsou ve dakota fanning hatrina izledim filmi. hikaye su;naziler yaptiklari deneylerle ozel guclerle donanimli askeri birlikler elde etmeye calismislardir. savas sonrasinda hukumetler kendi cikarlari icin bu deneyleri surdurmeye devam etmektedirler ama sonuclar hala istenilen boyutta degildir. bu ozel guclerden bazilari; gelecegi gorebilmek, cisimlere dokunmadan hareket kazandirabilmek, kisilerin yerlerini saptayabilmek, insanlari empati yetenegiyle zorlamak, cisimlerin sekillerini degistirmek, hafiza silmek vs. bu guclerin takibi, gelistirilmesi ve kontrol altinda tutulmasi gorevi birlik adi verilen bir kurum tarafindan yapilmaktadir ve her ulke hukumetinin kendisine ait birlikleri vardir fakat biz tabii ki en guclu birlik olan amerikan hukumetinin sikindirik birligini izleyecegiz. genc bir kadin onlarca sene evvel gelecegi degistirebilmek icin ve bu birligi durdurabilmek icin bir plan yapar, bu oyunda herkes bir kukladir.hikayeyi ozetlerken biraz sikildim, kendimce atraksiyon kattim. izlemis olanlar ne demek isteyecegimi anlayabilecegi gibi izlememis olanlar da izleyince anlayacaklar. bu ozel guc mevzusu populerligini hicbir zaman kaybetmedi. yakin donemde bu konuda oldukca fazla sayida film ve kitap cikti. dizi olarak da hepimizin malumu bir heroes'umuz var.film bu konuda yapilan filmlerden farkli degil. bol karakter, bol efekt ve bolca mantik hatasi iceriyor. uzerinde dusunulmemis bir senaryo ile corba misali karistirilip durulan hikaye bogazimizdan gecmez diye kolumuzdan siringa ediliyor. hikayenin git gelleri o kadar cok ki bir muddet sonra bitse de gitsek kivamina giriliyor. inadina gibi bitmiyor, bitmiyor ve bitmiyor.senaryosuna sokayim iki aksiyon izlemek istiyorum diyenler icin ajdar'dan gelsin. ciki cikita 2 aksiyon bir masada. evet, maalesef aksiyon filmi olmasina ragmen iki tane uzun sekansli aksiyonu disinda pek bir atraksiyonu yok. heroes'la bu konuda yarisabilecegini soyleyebilirim.heroes'la yarisabilecegi diger mevzular karakterlerin dingilligi, karakter bollugu ve olayin dondurulemez derecede karismasi.bir defa gelecegi degistirme olayina girdigi icin olay sarpa sariyor. ne zaman ki gelecegi gorme ve gelecegi degistirme ile ilgili bir fikir ortaya atsa daha derine batiyor. battikca battigi ortada olmasina ragmen gelecek uzerine planlar kurmaya devam ediyor. bu haliyle sac bas yoldurtabilitesi oldukca yuksek.oyunculardan chris evans'i bircogumuz gibi ben de fantastik dortludeki atesli genc olarak tanidim ve acikcasi oradaki performansini fena bulmamistim. bu filmde ise oradakiyle cok benzer hareket ediyor. bickin, her seye burnunu sokan ama aldirmaz gorunen garip bir genc oglan. motivasyonu tam ama ongorusu cok zayif bir karaktere hayat verdiginden dokuluyor gibi gorunuyor. iyi bir karakterde gormek istiyoruz kendisini bir de o zaman hukmumu verecegim. su an icin sevmiyorum pek bu genci.dakota fanning'in karakteri cok zorlama ve rolu de cok ustunkoru. bitse de gitsek demis anlasilan. bir de bu kiz buyuyor ama biraz yavas buyuyor. yalniz birkac sene sonra cok degisecek, bakalim hala sevimli gelecek mi?djimon abiye soyleyecek bir sey bulamiyorum. karizma yapacagim derken "goz" cikarmis ve en fos kotu? karakterlerden birisine hayat vermis.bu filmin bence de en buyuk eksikligi bu. kotu karakter ya da zitlik yok. evet, evet yok bu filmde tam manasiyla oyle bir sey. olsa bir seyler degisir miydi? pek zannetmiyorum. anlasilan, lucky number slevin ile oldukca iyi bir is cikartan yonetmenimiz, paul mcguigan'in olayi senaryoyu perdeye tasimaktan oteye gecemiyor. iyi yonetmen dedigin kotu de olsa bir senaryoyu yapabildigi en iyi sekilde izleyiciye aktarir. meh otur ye demez.gisede az biraz is yaparsa bunun ikincisini de cekerler yarin obur gun. o zaman da anneyi gostermezlerse oyarim yalniz.http://www.imdb.com/title/tt0465580/
(entrapmen - 19 Mayıs 2009 15:20)
--- spoiler ---supernaturalın the 4400le karşılaştığı filmdir.. ahanda açılış sahnesinde tom baldwin sam winchesterın babasıdır..--- spoiler ---film idare eder.. vasatı aştı gözümde.. özellikle lolipoplu çinli hatun vasatı baya baya bi aştı.. yetenekli insan modellemesi gayet iyi olmuş aslında.. diğer dizilerdeki filmlerdeki gibi derin felsefik cümleler kullanmıyorlar.. en azından bu da iyi birşey..edit: bu sam sürekli birilerini duvarlara mı fırlatacak çocuk gillmore girlsde ne güzel kasiyerdi..
(pulkas - 6 Haziran 2009 15:46)
fragmanı olsun afişi olsun çok boktanmış gibi duruyor ama gayet güzel bi film. uzaktan epey benziyorlar ama jumper gibi dandik olmadığını söyleyebilirim. çakma hancock da değil. vasatın kesinlikle üstünde çıktı. "iyi ki bi heroes izlemişliğiniz var amına koyim" demek zorunda bırakmayın beni. sonra seviye düşüyo.
(radioheadbanger - 13 Haziran 2009 17:37)
chris evans ve dakota fanning'in başrollerini üstlendiği push son zamanlarda izlediğim en iyi fantastik filmlerden biri.filmin başlangıcında cassie holmes karakterinin anlattığı bazı şeylerse sanki filmdeki olayların gerçekte olabilitesinin olduğunu alttan vererek kendini merak ettiriyor.ayrıca izleyenleri de düşünmeye zorlayan birkaç kurnazca hareketin gerçekleştiği sahnede seyircilerin de dikkatinin çekildiğini sanıyorum.poisonblue'ya yaptığı uyarı için de ayrıca teşekkürler.
(fragile psykhe - 13 Haziran 2009 17:51)
filmden önce ilk olarak şu söylemem gerekiyor filmde küçük kız oyunculuk olarak diğer karakterleri o kadar eziyor ki bir süre sonra bunu tolere edememeye başlıyorsunuz o derece.bu durumu gözardı etmeyi başarabilirsek film için çok güzel işlenebilecek bir konunun ve evrenin çok kolpa bir şekilde işlenip önümüze serilmiş halidir diyebiliriz. izlenebilir ama başyapıt beklememek lazım.
(enk - 6 Temmuz 2009 13:24)
bu push gibin ibne gibin eglenceli filmleri berbat otesi bulup izlerseniz evlatliktan reddederim moduna giren ahaliyi cozebilmis degilim ya, neyse. film iyi degil ama pek de baymiyor. belli ki saglam produksiyon, hatri sayilir bir maliyeti var. e cast da iyi. boyle olunca basarisiz bulmak normal ama ne o oyle her gun bir sunshine, bir being john malkovich yapiliyormuscasina ahmet cakar tripleri... siz ahmet cakar misiniz?
(nicomedian - 8 Temmuz 2009 22:58)
jumper faciasından sonra vasatın altında beklediğim bir film olmasına rağmen sürükleyici ve keyifli bir film çıkması beni şaşırttı. evet özel güçlü film, sanki heroes, sanki x men ama bir yandan da değil. zira karakterler kahraman değiller, baş roldeki eleman da çok güçlü değil zaten. hatta bütün film boyunca güç gösterimi oldukça az.vasatın biraz üstü bir film.
(alric - 27 Eylül 2009 15:42)
sapphire'in 1996 tarihli romanı. sarsıcı ve rahatsız edici. american novel dersinde okutulmuştu bize bu sıradışı roman. fazlasıyla insana batan bir öykü sağlam bir karakter örgüsüyle veriliyor öyle ki gerilip küfredişler, tüylerin diken diken olması, burun direğinin sızlaması, acı gülümseyişler eksik olmaz bünyeden bu romanı okurken. sürükleyicidir, insanı diken üstünde tutar, insana insanlığın ne demek olduğunu defalarca sorgulatır. ve maalesef çok daha kötülerinin de yaşandığını, olası olduğunu gösterir. okurken hep sahne üzerinde hayal ettiğim bir romandı çünkü gerçekten sağlam bir uyarlamayla güzel bir in yer face örneği olabilir. henüz öğrendim ki -bu da benim ayıbım olsun- bu roman precious based on the novel push by sapphire olarak sinemaya uyarlanmış, filmi de izleyip ayrıntılı bir karşılaştırmasını yapmak elzem oldu. kitapla ilgili ayrıntılı bir wikipedia sayfası da bulunmakta.
(marikaki - 8 Mart 2010 04:14)
ingilizce, amerikan argosunda "araba kullanmak" veya "araba sahibi olmak". ingilizce drive sozcugunun karsiligi."what you think i rap for? to push a fucking rav 4" [run this town, kanye west]("neden rap isindeyim saniyorsun? bir rav4 sahibi olabilmek icin mi?")
(wpi - 7 Temmuz 2010 15:09)
fantastik kurgu açısından son derece mantıklı bir hikaye. fakat bazı kısımları yaratıcılıktan yoksun ve saçma sapan şekilde kotarmaya çalışmışlar. mesela binadan düşen 2 adamın şans eseri arabanın bagajına düşmesi ve pat diye kapağın açılıvermesi kısmı bana bir an filmi kapatsam mı diye düşündürttü. üstelik tempo tam ayarında değil, gayet güzel başlayıp ortalarda tempo çok düştü, finale doğru da toparlama çalışmışlar. türün ortalama bir örneği olmuş.
(satanist yiyen kedi - 12 Temmuz 2011 17:48)
dio'nun gaz parçası.!videosu ayrı bir güzel.!
(keep clubbin - 11 Haziran 2003 20:44)
matchbox twenty şarkısıshe said i don't know if i've ever been good enoughi'm a little bit rusty, and i think my head is caving inand i don't know if i've ever been really lovedby a hand that's touched me, well i feel like something'sgonna giveand i'm a little bit angry, well this ain't over, no not while i still need you aroundyou don't owe me, we might changeyeah we just might feel good i wann push you around, i will, i willi wanna push you around, i will, i willi wanna take you for granted, i wanna take you for grantedi will she said i don't know why you ever would lie to melike i'm a little untrusting when i think that the truth is gonna hurt yaand i don't why you couldn't just stay with meyou couldn't stand to be near mewhen my face don't seem to want to shinecuz it's a little bit dirty well don't just stand there, say nice things to mei've been cheated i've been wronged and youyou don't know me, i can't changei won't do anything at all i wann push you around, i will, i willi wanna push you around, i will, i willi wanna take you for granted, i wanna take you for grantedi will oh but don't bowl me overjust wait a minute well it kinda fell apart, things get socrazy, crazydon't rush this baby, don't rush this baby i wann push you around, i will, i willi wanna push you around, i will, i willi wanna take you for granted, i wanna take you for grantedi will
(sebze - 16 Mayıs 2001 15:51)
pull ile kasirtirip, kapilari acip kapatirken sorun yasamami saglayan kelime.
(annie - 26 Haziran 2001 21:38)
push boru, pop gnostic seklinde (bkz: coder) esprilerine malzeme olan bir (bkz: intel) instruction'i.
(barbie - 6 Kasım 1999 01:20)
madonna'nın yeni albümü confessions on a dancefloor'un 11. şarkısı.you push me to go the extra mile you push me when it's difficult to smile you push me, a better version of myself you push me, only you and no one else you push me to see the other point of view you push me when there's nothing else to do you push me when i think i know it all you push me when i stumble and i fall keep on pushin' like nobody every place i live, every mood i'm in everything i do, i owe it all to you every move i make, every step i take every thing i know, it's all because you push me you push me when i don't appreciate you push me not to lie and not to hate you push me when i want it all to end you push me when i really need a friend you push me, all i wanna do is cry you push me when it's time for me to try you push me when i do it for myself you push me, only you and no one else keep on pushin' like nobody every place i live, every mood i'm in everything i do, i owe it all to you every move i make, every step i take every thing i do, it's all because you push me you push me keep on pushin' like nobody keep on, keep on every place i live (to go the extra mile) every mood i'm in (when it's difficult to smile) everything i do (a better version of myself) i owe it all to you (only you and only you and only you) every move i make (to see the other point of view) every step i take (when there's nothing else to do) every thing i do (i think i know it all) it's all because you push me (only you and only you and only you) every place i live (to go the extra mile) every mood i'm in (when it's difficult to smile) everything i do (a better version of myself) i owe it all to you (only you and only you and only you) every move i make (to see the other point of view) every step i take (when there's nothing else to do) every thing i do (i think i know it all) it's all because you push me you push me
(hassan - 20 Eylül 2005 22:20)
madonna'nın dans pisti itirafları* içinde en hoş olanı; hem müzik, hem sözler ...sevdiğine* minnettini daha güzel nasıl sunabilirdi, bilmiyorum.
(theoria - 26 Kasım 2005 11:01)
Yorum Kaynak Link : push