Demons of the Mind (~ Blood Evil) ' Filminin Konusu : Demons of the Mind is a movie starring Robert Hardy, Shane Briant, and Gillian Hills. A physician discovers that two children are being kept virtually imprisoned in their house by their father. He investigates, and discovers a web...
Dr Jekyll & Sister Hyde(1971)(6,7-2059)
The Reptile(1966)(6,2-2747)
Scars of Dracula(1970)(6,2-4362)
Straight on Till Morning(1972)(6,0-862)
The Dunwich Horror(1970)(5,4-3295)
şarkı birçok slow parça gibi klasik gitarla başlar, ilk açtıktan sonra bilgisayarda baska şeylerle ilgilenirsiniz, hatta ilk kez dinliyosanız simge durumuna küçültürsünüz media playeri. sonra hansi kürschün derinden gelen sesi sizi cagırır.-sad voices they're callingarkanıza yaslanırsınız ve şarkının sizi çekmesine izin werirsiniz. önce mutlu bir ortamın tasviri yapılır.-our precious girl, daddy's darling, like a spring never ending...ardından fiddler çıkar karşımıza ve onun sesiyle hersey kararmaya baslar hem şarkıda hem de kendi içinizde... sağdan soldan hayatınızın acı veren olaylarının resimleri gelir gözünüzün önüne. fiddler başlamıştır işini yapmaya. saniyeler içinde hayatınızın tüm pişmanlıklarını, ayrılıklarını ve yalnızlıklarını hissettirir. sizse her notada, her kelimede biraz daha kayarsınız sandalyenizden aşagıya, biraz daha gömülürsünüz karanlıga... yetmezmiş gibi birde şarkının başındaki güzel kızımızın(bkz: our precious girl) hali beynimize işlenir-her face was paleher body smashedher beauty's goneelinizi kaldırıp şarkıyı kapatacak gücü bulamazsınız kendinizde. bu kadar acı yeter son hamleni yap artık diye feryat edersiniz fiddler'e. tam bu kadarmıs derken elektroşok etkisini hissedersiniz ölü bedeninizde,sanki ilkmiş gibi hem huzur hem acı veren bir nefes çekersiniz içinize. bir ışık belirir ve içinden bir el uzanır-take my handazrailin geldigini ve sizi sevdiginizin bekledigi yere gütürecegini düşünürsünüz. fakat o şarkının başındaki güzel kızı alır ve uzaklaşır. şarkı biter, siz onların arkasından bakakalırsınız...
(likeasoul - 5 Kasım 2007 00:15)
küçük kız, arabanın arka koltuğunda oturmuş, atlattığı trafik kazasını düşünüyordu. arabanın camından etraftaki manzarayı izlerken, geçen hafta yanında oturan arkadaşını geçirdi aklından. küçük oğlan onun kadar şanslı değildi. küçük bedeni kazanın ardından hemen defnedilmişti. hüzünlü sesler çağırıyor kıymetli kız, gitmiş olamaz ne acı bu sabah babasının birtanesi dışarı çıkıp gününe başladı… hüzünlü bir melek izliyordu kızı. elindeki kemanı sıkıca tutmuştu, yaptığı hatayı düşünüyordu. pişmandı, çok pişman. bir rüya mı gördüm dün gece bitmeyen bir bahar gibi sular yine berrak akıyordu zihnimde çayırlıkta bir kemancı görebiliyorum çayırlıktaki kemancı ve hüzünlü çocuk kara melek hüzünlü bir şekilde baktı arabanın içinde herşeyden habersiz etrafı izleyen küçük kıza. şu cümleleri fısıldadı kıza: o çocuğu çok erken aldım umursar mısın? umursar mısın? umursar mısın? seni de alırsam? araba bir hafta önce ufak bir çocuğun yaşamına malolan kazanın yaşandığı yere yaklaşıyordu. bir hafta önce... aynı saatte. seninle olmak için seninle olmak için seninle olmak için seninle olmak için güneş ısıtıyordu kızın yüzünü. 5 yaşındaydı sadece. ölen çocukla yaşıttı kız. çocuk aklı olanları anlayamıyordu. kırmızı ışıkta durdu araba. işte bu kavşakta olmuştu kaza. güneş parlaktı hava açıktı hava açıktı bir ışık oyunu kırmızıyı yeşile çevirdi kız ışığı gördü trafik ışığı yeşili gösterdiğinde araba hareket etti. ve melek kemanını omzuna dayayıp çalmaya başladı hüzünle. diğer yoldan gelen başka bir araba çıktı aynı anda ve kızın oturduğu tarafa hızla... yüzü bembayazdı vücudu ezilmiş güzelliği gitmiş gözlerini açtı kız. zaman durmuştu sanki. canı yanıyordu, küçük bedeni daha önce hiç yaşamadığı kadar büyük acılarla can çekişiyordu. parlak güneşin önünde bir gölge gördü önce. bir melek keman çalıyordu kendisine. pişman bir melek, yaptığı hata yüzünden acı çeken bir melek. bir hafta önce yanına aldığı oğlan ile bu kızın kaderleri birbirine bağlıydı, gelecekte evleneceklerdi. ama azrail bir hata yapmıştı. büyük bir hata. ne utanç verici, değil mi? dedi azrail sonra öteki diyarda boynu bükük oturan çocuğu düşündü melek. ve gülümsedi kıza hüzünle. o burada çok yalnız ve hala seni bekliyor hayatla ölüm arasındaki çizgide yürümeye çalışan ufak kıza baktı ve vicdanı sızladı kemancının. ah! gerçekten ilk defa bir hata yaptım dedi kemancı, zavallı yaşlı kemancı çayırdaki kemancı çayırdaki kemancı ne güzel olurdu... melek kemanı çalmayı bıraktı ve elini uzattı kıza. tut elimi! meleğin uzattığı ele baktı kız. bu el kendisine çok büyük bir huzur vaad ediyordu. ve pırıltılı bir ışığın ardında kendisine bakıp gülümseyen arkadaşını görür gibi oldu kız. sadece elimi tut seni oraya götüreceğim acıların dinecek ve kız tuttu meleğin elini. geride bir hafta önce trafik kazasında bir çocuğun öldüğü kavşakta yaptığı kaza sonucu kendi küçük kızını da kaybeden babanın acılı ağıtı kaldı sadece. (bu hikaye sadece 1 hafta arayla aynı yerde aynı saatte kaza geçirip ölen iki çocuğun gerçek hikayesi üzerine blind guardian tarafından yazılan fiddler on the green'den esinlenilerek yazılmıştır.)(alıntı yaptığım için utanmıyorum ayrıca)
(calippo - 21 Aralık 2007 14:18)
4:10-4:20 civarında hansi abimizin falsettoyu ne kadar dengeli kullanarak ses rekorları kırdığına şahit olduğumuz şarkıdır.
(piratcan - 26 Nisan 2010 23:41)
insana hem dinginlik, hem huzur, hem hüzün, hem de gaz veren şarkıdır.işin içinde hansi varsa her şey mümkündür.
(doomthema - 5 Temmuz 2011 04:22)
it would be nice .... take my handbölümünde meme uçlarımızı cam kesecek kıvama getiren enfes parça.
(addictionary - 12 Aralık 2012 13:54)
"notasyonun ne kadar karışık, ne kadar zor, ne kadar komplex olduğu değil, ne kadar etkileyici, ne kadar duygulandırıcı, ne kadar titretici olduğu önemlidir" cümlesini düşündürten, hansi kursch'in allahsal vokaliyle doruklara çıkan mükemmel şarkı.
(bbsfatih - 31 Temmuz 2003 22:23)
take my hand'den öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılır. son iki dakikada ne ebeler sikti de, kimsenin gıkı çıkmadı.
(some big okazyons - 16 Nisan 2013 18:16)
sad voices they're calling our precious girl she can't be gonehow bitter this morning when daddy's darling went out and started her daywasn't there a dream last night like a spring never endingstill the water runs clear through my mindon the field i can see a fiddlerthe fiddler on the green and the sad boyi took him too earlywould you mind would you mindwould you mindif i take youto be with youto be with youto be with youto be with youthe sun seemed bright the air was clearthe air was cleara trick of light turned red into greenshe saw the lighther face was paleher body smashedher beauty's goneisn't it a shame the reaper saidhe is quite alone hereand still waiting for youoh i really did fail for the first time spoke the fiddler, poor old fiddlerthe fiddler on the greenthe fiddler on the greenit would be nice…take my handjust hold my hand i'll take you thereyour pain will go away
(goldenwand - 5 Haziran 2001 13:47)
bu şarkı hakkında bir forumda okuduğum bir mesajı aktarmak isterim : 'the song is based on hansi witnessing the two children killed in car accidents a week apart (i think). as far as i can tell in his attempt to understand how this could happen he tries to see some reason why two such similar events both occur at the same place in his presence a week apart. he comes up with the possibility that maybe in the future the boy and girl were destined to be married. the reaper makes the mistake of killing the boy (i think he was first)before his time. in order to make up for this the reaper resolves to make the couple that never was re-unite in the afterlife by taking the girl also "i took him too early,would you mind...if i took you". basically it's all hansi's attempt to reconcile himself with how people could just die like that. i got this information from interviews so i assumne it's right provided i remember it all correctly (i'm fairly sure i do)'tabii kesin doğru olduğu şeklinde bir bilgi yok ama böyleyse eğer, şarkı daha da hüzünlü bir hal alacaktır benim nazarımda..kaynak: http://fallenearth.org/…/kenji/archives/000324.html
(goldenwand - 20 Ekim 2004 13:50)
hüzünlü sesler çağırıyorkıymetli kızımız gitmiş olamazne acı bu sabahbabasının bir tanesinindışarı çıkıp gününe başladığı…dün gece bir rüya mı gördümsanki bahar hiç bitmiyormuş gibive sular yine berrak akıyorduzihnimdeçayırlıkta bir kemancı görüyorumçayırlıktaki kemancı ve hüzünlü çocukonu* çok erken aldımumurunda mı?umurunda mı?umurunda mı?seni de almam…seninle olmak içinseninle olmak içinseninle olmak içinseninle olmak için…güneş parlaktıhava açıkhava açıkbir ışık oyunukırmızıyı yeşile çevirdio* ışığı gördüyüzü beyazdıvücudu ezilmişgüzelliği gitmiş...ayıp değil mi?dedi azrailo* burada çok yalnızve seni bekliyorah! ilk defa cidden hata yaptımdedi kemancı, zavallı yaşlı kemancıçayırdaki kemancıçayırdaki kemancıne güzel olurduelimi tutsadece elimi tutseni oraya götüreceğimacıların dinecek
(kirshamor - 18 Ağustos 2005 09:48)
Yorum Kaynak Link : fiddler on the green