Süre                : 1 Saat 43 dakika
Çıkış Tarihi     : 27 Ekim 1983 Perşembe, Yapım Yılı : 1983
Türü                : Drama
Ülke                : Fransa,Meksika,Doğu Almanya
Yapımcı          :  Les Films du Triangle , Films A2 , Ciné Qua Non
Yönetmen       : Ruy Guerra (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Gabriel García Márquez (IMDB)(ekşi),Gabriel García Márquez (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Irene Papas (IMDB)(ekşi), Claudia Ohana (IMDB), Michael Lonsdale (IMDB)(ekşi), Oliver Wehe (IMDB), Rufus (IMDB)(ekşi), Blanca Guerra (IMDB)(ekşi), Ernesto Gómez Cruz (IMDB)(ekşi), Pierre Vaneck (IMDB)(ekşi), Carlos Cardán (IMDB), Humberto Elizondo (IMDB), Jorge Fegán (IMDB), Francisco Mauri (IMDB), Sergio Calderón (IMDB), Martín Palomares (IMDB), Salvador Garcini (IMDB), Félix Bussio Madrigal (IMDB), Juan Antonio Ortiz Torres (IMDB), Carlos Calderón (IMDB), René Barrera (IMDB), Leonor Llausás (IMDB), Marystell Molina (IMDB), Lázara Delgado (IMDB), Lali Rofftel (IMDB), Natalie Eckelkamp (IMDB), Rodolfo Carrillo (IMDB), Fernando García Ortega (IMDB), Gaspar Humberto Mena Escobar (IMDB), Eduardo Danel (IMDB), Tomás Delgado Leal (IMDB), Delia Casanova (IMDB)

Eréndira (~ Erendira) ' Filminin Konusu :
Eréndira is a movie starring Irene Papas, Claudia Ohana, and Michael Lonsdale. While Erendira, a beautiful teenage girl, has a surreal mystical vision, her grandmother's house catches on fire and burns to the ground. Her grandmother...


  • "1x8 he's my brother.and not by something as accidental as blood...by something much stronger.by choice. 1x8"




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- spoiler ---

    herkesin ingilizce konuştuğu dizi değildir. büyük ihtimalle sevgili amerikalıların gözleri yorulmasın ve tembelliklerinden izlememezlik etmesinler diye herkes ingilizce konuşuyor, ancak filmin geçtiği düzlemde herkes kendi dilini konuşuyor. bu yüzdendir ki birbirlerinin dilini anladıklarını vurguluyorlar dizide birkaç yerde.
    ---
    spoiler ---


    (bi white chocolate mocha lutfen - 7 Haziran 2015 00:25)

  • comment image

    --- spoiler ---
    11. bölümdeki doğum(lar) sahnesi bile bu diziyi efsane statüsüne sokmaya yeter benim için. bilimkurgu ayağına hayata dair son derece güzel şeyler söyleyen ve 3. bölümden sonra açılan dizi. ilk bölümlerde sıkılan varsa, devam etsin. oryantasyon bölümlerini aşınca, dizinin derdini anlamaya başlıyorsunuz. hatta o sıkıcılık bile gerekli bir sıkıcılık, başka türlü 8 karaktere izleyici nasıl ısındıracaklar amk -ki ısınıyorsunuz da-.
    ---
    spoiler ---


    (jiyuu - 12 Haziran 2015 01:55)

  • comment image

    aklımı aldı, muhteşemmiş. ne izliyim diye geekyapar'a girdim orda yorumlarda bu diziyi gördüm. başladım.
    bir bölüm izleyip uyuyacaktım.
    allah kahretmesin.
    çok güzel yahu.
    4.bölümden bildiriyorum.
    şuan neyini öveceğimi bilemiyorum imdb puanı 8.4 olmuş bile.
    neyse ben kaçtım jenerik bitti.


    (now thank me and shake my hand - 15 Haziran 2015 06:02)

  • comment image

    genel kanının aksine çok sevdim ben bu diziyi. sevmeyenler de "wachowski'ler matrix'ten sonra çok bozdu"cularla, "ay ama hep gey, travesti falan bunlar, bu kadar da gözümüze sokumaz ki"cilerden oluştuğu için eleştirilerine pek itibar etmemeye başladım. ilk grubu yine biraz anlayabilirim. hobbit çıktığında ben de aynı burukluğu hissetmiştim peter jackson'a karşı.* ama özellikle ikinci gruba bir çift laf etmeden geçemeyeceğim. abartmış diyorsun ya hani, orada iki kadının seviştiğini gördüğün için. dizide maşallah herkes çatır çutur sevişiyor, kenyalı ve hintli arkadaşlar hariç. onlara niye takılmıyorsun acaba? acaba lezbiyen ilişkiye sadece pornolarda rastlamaya alıştığın için mi? ya da şöyle sorayım: içinde gay, lezbiyen, transeksüel olması, gay pride yürüyüşlerinin yapılması neden senin için dizinin kalitesini düşüren bir etken? "biz bilimkurgu bekliyorduk, gay virali çıktı" diyenler olmuş. düşünüyorum düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. mesela o gay couple'ları hetero yapsak, sinema ve dizi sektörünün geri kalan yüzde 95'lik kısmı gibi. kimseye giren çıkan olmayacak yani. vay be. bunları söyleyen sevgili geek'lerimiz ve sinema eleştirmenlerimiz x-men üzerinden yapılan lgbt okumalarına hiç denk gelmemişler galiba.

    neyse ben buraya dizinin intro'sunu paylaşmaya gelmiştim, konu nerelere gitti. onur haftası yaklaşıyor ya ondan herhalde. müzikler zaten wachowski'lerin diğer işlerinden aşina olduğumuz tom tykwer ve johnny klimek tarafından bestelenmişler ve diziye ayrı bir hava katıyorlar gerçekten.


    (nobody inc - 16 Haziran 2015 20:39)

  • comment image

    2015'in açık ara en özgün ve kaliteli yapımı.

    insanlar dizilerden neden hep aksiyon bekler hiç anlayamamışımdır. tabi ki aksiyon dizileri olacak ve onlardan ayrı keyif alacağız ama sense8 onlardan biri değil, beklentiniz o yöndeyse hiç izlemeyin.

    benim için sense8 görüntü kalitesidir, başarılı müzik seçimleridir, sıradışı hikayesinin sırıtmayışıdır, yavaş yavaş ilerlerken hiç sıkmaması dahası hikayenin içine çekip seyirciyi sense9 yapabilmesidir.

    sevişme sahnelerinde şehveti hissettirmesi, doğum sahnesinde acaba benim doğumum nasıldı diye hayal ettirebilmesidir. afrika ve avrupadaki iki kişinin mutlu olma eşiğini anlatırken tatminsizliklerle dolu hayatımı sorgulatabilmesi, aşkın sınır tanımazlığını öğretmesidir.

    birbirinin yeteneklerini kullanabilen insanların yeteneklerinin, herkeste olabilecek sıradan yetenekler olmasının gerçekçiliği artırması, birbirlerine yardım edebildiklerinde bana yardım edilmiş gibi sevindirmesidir.

    sense8 izlenmeyi sonuna kadar hak eden bir yapımdır bana göre. duyguyu aynıyla izleyiciye geçirebilen, karakterleri tüm duygu yoğunluğuyla derinlemesine tanıtabilen kaç yapım var ki. varsın hikaye çok yavaş ilerlesin, aksiyon da olmayıversin.


    (mulholland drive - 26 Haziran 2015 09:12)

  • comment image

    the wachowskis imzası olunca ve kadrosunda max riemelt, tuppence middleton, doona bae gibi sempati duyduğum oyuncuların isimlerini görünce tanıtımlarından itibaren balıklama daldığım dizi. gayet eğlenceli ve seyirlik çıktı. ben jupiter ascending'i de beğenmiştim zaten. matrix'ten daha iyisi gelmeyeceği için wachowski'lerin aşabilecekleri hatta yaklaşabilecekleri bile limitleri yok. o yüzden darılmaca beğenmecece yok.

    will'in babasını oynayan aktör joe pantoliano reis olunca işkillendim açıkçası. hep bi ordan sürpriz kötü çıkacak diye bekledim. sahi joe pantoliano böyle kıyı köşe bi rolde oynayacak adam mıydı? hâlâ bu karakterden beklenmedik bişeyler çıkabilir diye düşünüyorum, belki ikinci sezona..
    bu arada will'i canlandıran aktörün bilgisayar efektleriyle yaratıldığını biliyor muydunuz. üşenmedim capsle açıkladım buyrun: http://i.imgur.com/bftxxxk.png

    anti kahraman ve underdog karışımı karakterlere obsesyonu olan biri olarak wolfgang'e tutulmam geç olmadı tabii. babasının mezarına işediği an bu nefretin basit bi nefret olmadığı barizdi. wolf'un taciz/istismarla geçen çocukluğu, içine doğduğu suç batağı ve geçmişinden taşıdığı duygusal yara izleri gözlerinden okunuyor. bakışlarından hüzün yansıyor resmen. kimse anasının karnından iyi bir hırsız veya soğukkanlı katil olarak doğmuyor elbette. badass oldum ama bi sor niye oldum der gibi yaşıyor adam. en güzel hikaye çizgisi wolfgang'e ait. ışlediği cinayete tanık olan kala'ya dönüp "işte bu yüzden benimle olamazsın" dediği ve aşkını kalbine gömüp yürüdüğü o an efsaneydi. bu aşk böyle bitemez diyor ikinci sezona kadar nasıl bekliceeeeem nidalarıyla sürünüyorum.

    wolfgang'le beraber en çok sevdiğim diğer karakter sun. koreli cool hatunun paçalarından karizma akıyor. ufak tefek karamürsel sepeti gibi bu nasıl dövüşecek dedim. ama buffy'den beri gördüğüm en sağlam dişi dövüşçü unvanını törenle sun reyise verirken buldum kendimi.

    capheus'a afrika'da bela olan uzun boylu çete lideri elemanda acayip bir kötü adam karizması vardı. tip olarak tam bir varoş gangster halktan biri mi bu dedim lakin oyunculuk kelli felli bildigin profesyonel. aksiyon sahnelerinde aman ölmesin diye nefesimi tutturdu bana. bir dahaki sezonda da olsun, onu izlemek çok zevkliydi.

    dizinin sanatın gücüne parmak basan alt metinlerini çok sevdim ayrıca. "sanat din gibidir. inananlar için her şey demektir. inanmayanlar içinse saçmalıktan ibarettir." gibi sözler, badisinin wolfgang'i conan filmlerinden ilham alarak kurtarması, capheus'un van damme filmleri tutkusu, lito'nun aşk'ı sanatla tanımlaması, riley'in müzisyenliği ve müzisyen babası vs. çoohhoş.


    (jarawa - 22 Temmuz 2015 19:37)

  • comment image

    yeni sezonunu beklemeye dayanamadığım şükela ötesi dizi. çekimleri ve oyuncuları hakkında ufak tefek birkaç bilgi vermek istiyorum:

    -ekip 2.sezon onayını sense8lerin doğum günü olan 8 ağustosta (8/8) verdi.

    -yönetmenler belirli bölümleri çekmek yerine belirli lokasyonlardaki sahneleri çekmiş. örneğin bütün chicago, san fransisco, londra ve izlanda sahnelerini wachowski kardeşler çekmiş. bunun yanı sıra mexico city ve mumbai sahnelerini james mcteigue, seoul sahnelerini dan glass, berlin ve nairobi sahnelerini ise tom tykwer yönetmiş.

    -sense8lerin sahnelerinde bilgisayar efektleri ya da dublörler kullanılmamış. bunun yerine yönetmenler değişik kamera açıları ve tekniklerle geçişleri sağlamış.

    -çekimler 8 ayrı ülke, 9 ayrı şehirde tamamlanmış. oyuncular toplamda 100 000 uçak mili yol katetmişler çekimler için. bu da yaklaşık olarak dünyanın etrafını 4 kez dolanmaya eş değermiş.

    -sahneler doğal olsun diye figürasyonda yerel aktörler kullanılmış.

    -yine gerçekçi olması amacıyla çekimler gerçek ortamlarda yapılmış. örneğin riley'nin djlk yaptığı sahneler gerçek bir klüpte, insanlar onun gerçek bir dj olmadığını bilmeden çekilmiş. lito, hernando ve daniela'nın gittiği güreş maçı ve seyirciler gerçekmiş. nomi ve amanita'nın san fransisco pride sahneleri de gerçek pride esnasında çekilmiş.

    -aml ameen bir keresinde nairobi'de otobüsü van damme'ı sürerken polis tarafından kenara çekilmiş. ekip durumu izah etmek zorunda kalmış.

    -jamie clayton gerçek hayatta da bir transgender. şahsen ben bir süre anlayamamıştım. gördüğüm en güzel trans kadın olabilir.

    -lana wachowski bütün ana karakterlerin panseksüel olduğunu düşünüyormuş.

    -miguel angel silvestre'nin ilk sahnesi nomi, wolfgang ve will ile olan grup seks sahnesiymiş.

    -dr. metzger'ın soyadı almanca kasap demekmiş.

    -oyuncuların bir çoğunun karakterlerle ortak noktaları mevcutmuş. örneğin doona bae, sun gibi seoul doğumluymuş, max riemelt de wolfgang gibi doğu almanya.

    -çok fazla ve beraber seyahet ettikleri için ekip artık kendilerini bir aile olarak görüyormuş. max riemelt ekibi berlin'de kendi evinde ağırlamış. doona bae seoul'da ekibin rehberliğini yapmış.

    -tuppence middleton ile doona bae'nin wachowskilerle ilk çalışması değilmiş. hatta ikisi beraber jupiter ascending'de rol almış.

    -keza max riemelt ile felix'i oyanayan max mauff da almanya'da bir filmde beraber oynamışlar.

    -jamie clayton'ın cinsiyet değiştirme ameliyatını yapan doktorun adı toby meltzer'mış. dizide nomi'nin doktorunun adıysa metzger.

    -sun'ın hapishane numarası 773'müş. rakamları iki kez topladığımızda 8 sayısını elde ediyoruz. (ilk önce 7+7+3=17, daha sonra da 1+7=8). 773 aynı zamanda wachowskilerin ana vatanı chicago'nun da alan koduymuş.


    (mors indecepte - 18 Ağustos 2015 22:04)

  • comment image

    ne buluyorsunuz bu dizide diyenlere, nerenizle izliyorsunuz demenin daha doğru olacağı dizi.

    --- spoiler ---

    dizideki kurguda duyusallar yani homo sensoryum neolitik çağ'dan beri homo sapiens'le bir arada yaşıyorlar.

    bugün insanların lgbti ya da kendisinden farklı gördüğü şeylere duyduğu nefretin kökeninde yatan şey korku. bu korkunun kökü de milyonlarca yıldır genlerimizde taşıdığımız bir miras aslında.

    dizide sapiens çok güzel bir şekilde tanımlanıyor:

    - hepimiz sapiensleri tanıyoruz.en iyi arkadaşlarımın çoğu sapiens. saphiensler güvende hissettiklerinde dünya'nın en tatlı insanlarıdır. içlerindeki iblisleri besler, onları korkutur, onlara ötekileşme fırsatı sunarsan; ardından aynı sapiens i şehirlere bombalar atarken, binalar uçak sokarken ve kendi türlerinden milyonlarcasını gaz odasına sürüklerken bulabilirsin ve bu sadece birbirlerine yaptıkları. kendilerinden farklı bir türe ne yaparlar kimbilir.

    son cümlede geçen gönderme sapiens'in yani bizlerin, binlerce yıl önce neandertal türünü yeryüzünden silişimize bir gönderme aslında. ortalama 28 bin yıl öncesine kadar, yeryüzündeki tek tür biz değildik.

    evrim konusunda din ile bilim aslında sanıldığının aksine birbirini destekler. mesela kuran'daki nur suresinde şöyle bir ayet vardır:

    24/nûr-45: allah, her hayvanı, (husûsi) bir sudan yarattı. bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayak üstünde yürüyor, kimi de dört ayak üstünde yürüyor. allah dilediği şeyi yaratır, çünkü allah her şeye kadirdir.

    yukarıdaki ayette dabbetin (yürüyen canlı) evrimi bugün bilimsel olarak açıklanan şekilde gelişiyor. önce sudan yaratılıyor. karnı üstünde sürünüyor. elleri ve ardından ayak uzuvları ortaya çıkıyor.

    aynı şekilde tevrat'ın tekvin bölümünde adem'in yaratılışı, insanın yaratılışını anlatan ayetlerden sonra gelir. kutsal kitaplarda geçen kronoloji asla rastgele değildir. buradan yola çıkarak türümüzün ilk örneğinin adem olmadığı bilgisini rahatça söyleyebiliriz. zaten bugün bilimsel olarak mitokondriyel havva ya da y kromozomu adem'i varsayımlarına bakarsak türümüzün ilk örnekleri en az 280 bin yıl öncesinden gelmekte (ki bu başlangıç tarihi değildir)

    zamanların sonu üstüne söyleşiler kitabını okuduysanız, orada bugün kıyamet olarak tasarladığımız ya da hayal ettiğimiz sonu, en az 7 defa yaşadığımız konusunda bilgiler mevcuttur. maya takvimi 309 bin yılda bir kıyameti öngörür ve bu aynı zamanda 12 presesyon süresine eşittir. (her presesyon sürecinde insan türü evrimsel bir sıçrama gerçekleştirmiş. mesela ilk presesyonda opposable thumb, ikincisinde homo erectus'un ortaya çıkışı,beyin hacmimizin sapiens'e evrilmesi. o kısım epey uzun)

    wachowski kardeşler'in senaryosunu yazdığı matrix filminde, mimar neo'ya şunu söyler: 'sen 6. neosun. bundan önceki 5'i başaramadı.' mesela üstteki mitokondriyel havva ya da y kromozomu adem'i ve maya takvimiyle paralel olan preseyon dönemlerini baz alırsak; bizim adem'imiz 6. kıyametten sonra hayatta kalan adem olabilir ya da hangi ismi verirseniz.

    2. sezonun ilk bölümlerinden birinde ludwig wittgenstein'ın 'lisanımın sınırı, dünya'mın da sınırıdır' sözünden alıntı yapılır. ardından şu diyalog geçer:

    'lisanı çok ciddiye alıyoruz çünkü kendimizi çok ciddiye alıyoruz. düşünce ve duygularımızı kelimeler olmadan ifade edebilmeyi hayal edin. kelimeler... kifayetsizlikleri bir klişedir. kelimelere dökemiyorum, kelimeler yetmiyor, kelime bulamıyorum... peki ya bulmamız gerekmeseydi? ilk atalarımızın bildiğimiz anlamda bir lisan kullanıp kullanmadığını kanıtlama imkanımız yok. tabi bu lisan eski iletişim biçiminin yerini aldıysa, bariz olan çıkarım lisanın daha gelişmiş bir iletişim biçimi olmasıdır.''

    kuzey kafkasya halklarının bir kısmı, geçmişte hayvanlara isimler verirken onların çıkardıkları sesi taklit ederlermiş. mesela kuş çiuv diye bir ses çıkartıyorsa, ses aynı zamanda onu niteleyen isme dönüşürdü. üstteki replikte olduğu gibi bugün bilim atalarımızın düşünce ve duygularını aktarırken bizim gibi kelimelere ihtiyaç duyup duymadıklarını bilmiyor. blki birkaç presesyon önceki yaşam formları telepatiyle anlaşıyorlardı. belki türlerin geçmişi düşünüldüğünde, biz 0'dan 100'e çıkan araba değilizdir. (mu, atlantis, kuran'da demir çağı sonrası solar apeks'e bir araçla seyahat eden zülkarneyn kıssası vs. vs.)
    ---
    spoiler ---

    şimdi yukarıda bahsettiğim şeyleri düşündüren diziye hala lgbti pornosu diyenler varsa, o diziden değil, sizin gizli eşcinselliğinizi bastırmanızın yarattığı korkunuzdan kaynaklanmaktadır diyerek ilk psikolog seans ücretinizin cebinizde kalmasını sağlayıp bir güzellik yapayım.

    10 bölümlük dizide adamlar teoloji, antropoloji, arkeoloji, lingustik, astronomi, psikoloji, fizik, kimya... daha tonla bilimsel disiplinden alınıtılar yapacak; kamil'in biri gelip lgbt pornosu bu yea diyecek. seni ancak şu görsel paklar.

    edit: imla


    (bana siir yazdirtma bana cay demlet - 8 Mayıs 2017 03:09)

Yorum Kaynak Link : sense8