Süre                : 1 Saat 22 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Ekim 1964 Perşembe, Yapım Yılı : 1964
Türü                : Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Cal Cine , Dobil Productions
Yönetmen       : Ib Melchior (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ib Melchior (IMDB)(ekşi),Ib Melchior (IMDB)(ekşi),David L. Hewitt (IMDB)
Oyuncular      : Preston Foster (IMDB)(ekşi), Philip Carey (IMDB)(ekşi), Merry Anders (IMDB), John Hoyt (IMDB)(ekşi), Dennis Patrick (IMDB)(ekşi), Joan Woodbury (IMDB), Delores Wells (IMDB), Steve Franken (IMDB)(ekşi), Berry Kroeger (IMDB), Gloria Leslie (IMDB), Mollie Glessing (IMDB), Peter Strudwick (IMDB), J. Edward McKinley (IMDB), Margaret Seldeen (IMDB), Wayne Anderson (IMDB)

The Time Travelers (~ Depths of the Unknown) ' Filminin Konusu :
The Time Travelers is a movie starring Preston Foster, Philip Carey, and Merry Anders. In 1964, a group of scientists create a portal that takes them to a barren, mutant inhabited, Earth in the year 2071.


  • ""kaybolmayan koca istiyorum" repliğini barındıran film. fragmanına bile koymuşlar ciddi ciddi."
  • "bana son sahnelerinde gizli gizli iki damla yaş akıttırmış filmdir."
  • "hadi leon'u sübyancılıktan akladık, bu filme diyecek hiçbir söz yok, adam sübyancı beyler."




Facebook Yorumları
  • comment image

    henry de tamble, yakışıklı bir kütüphanecidir.” chrono displacement disorder” hastalığından muzdariptir. iradesi dışında, tetikleyici hiç bir sebep olmadan ortadan kaybolur ve zamanda yolculuk yapar; geçmişine ve geleceğine gider. hayatının ayarsızlığı yüzünden ilişkileri de ayar tutmaz. hastalığı bir yana, annesini küçük yaşta kaybetmiştir bir kazada. babası, kazadan sonra kendini alkole vermiş oğlundan uzaklaşmıştır. henry, ev özlemi ve güvenlik arayışı içinde olan fevri bir karakter.

    claire, güzel bir heykeltıraş.anlayışlı, sabırlı, nazik ve tatlı.

    tanıştıklarında claire 6, henry 36 yaşındadır. ikisi gerçek zamanlarında tekrar karşılaşıncaya kadar henry, claire’i küçük bir çocuk, delikanlı ve yaşlı bir adam olarak ziyaret eder. o’nun koruyucusu, sırdaşı, arkadaşı, sevgilisi ve sonunda kocası olur.

    kitap, henry ve claire’in anlattığı bölümlerden oluşuyor. her bölümün başında kaç yaşında oldukları belirtiliyor. evlendikleri ana kadar geçen sürede eğlenceli, heyecanlı, şaşırtıcı, romantizmi abartanlar için öykünülecek bir hikaye anlatılır. ilk buluşma, aile ile tanışma, düğün töreni ile ilgili bölümler bittikten sonra, gerçekten aslında ikisinin neyle karşı karşıya olduğunun farkına varırız. hikaye acılaşır, acımasızlaşır. sonun ne olduğu apaçık bellidir. ama bunun ne zaman olacağının belirsizliği derin bir umutsuzluk yaratır. henry geçmiş ve gelecek arasında gelip giderken claire için zaman durur sanki.

    sorgulamadan okursanız son derece başarılı ve orjinal bir roman. sorgulasanız da pişman olmazsınız. claire neden aşık olmuştur henry’e, güzeltatlınazik olmasının dışında claire kimdir, mesleki kaygıları yok mudur. bunların cevabı yok kitapta. kadın adama aşık işte o kadar. bunun baştan kabul edilmesi gerekiyor. henry, gelecekteki karısını çocukken görüyor, annesini, kendisi daha çok küçükken gidip izliyor. kazayı yaşıyor. peki tüm bunlar bu adamı nasıl etkiliyor? yani tüm bunlara şahit olmamızın nedeni ne? işte orası da belli değil. o kadar kusur kadı kızında da olur diyelim. benim fikrim, kitap -2 sene önce çıkmasına rağmen- bu senenin en orjinal kitaplarından biri olduğudur.


    (durmusdusunur - 7 Eylül 2006 11:29)

  • comment image

    atilla dorsay film hakkında şöyle bir şey demiş : " darren aronofsky'nin o felaket filmi the fountain / kaynak'tan beri perdelerimize gelen en zırva ve sahte film. hatta kaynak bunun yanında başyapıt kalır!.." sevgili dorsay yazısında filmle ilgili yine, saçmalık dizboyu, inandırıcılık sıfır, ve şiirsellik namevcut demiş.

    haddim olmadan demek istiyorum ki yerin dibine soktuğunuz fountain'da şiirselliğin dibine vurulmamış mıdır, günümüzde zaman yolculuğu mu yapılmaktadır da, karakterin mantık dışı zaman yolculuğu saçma olsun, ve aşkı,sevgiyi, kendi anlayışına indirgemek, zaman yolculuğu yapmış bir adama aşık olma gafletinde bulunabiliyor demek, hem romanın yazarına hakaret, biraz da bencillik değil midir ?

    atilla dorsay üstaddır, saygı duyulasıdır fakat bir filmi eleştirirken dozu fazla kaçırmamak da lazım.


    (reddediyorum - 11 Ekim 2009 13:58)

  • comment image

    gece amm'si olmak zordur. 12 saat boyunca oyalanacak bir şeyler bulmanız şart, yoksa sabaha kadar zaman geçmez.
    bende fırsat bu fırsat diyerek eğlencelik bir kitap alayım dedim. hikayesi değişik geldi, aldım bu kitabı. okumaya başladıktan sonra aklıma ilk gelen şey "filmi çekilir ki bunun" * fikriydi.
    neyse azizim, kitabın ortalarına geldiğimde o elem gün de gelmişti. o günkü uzman çavuş kitabımı gördü ve "bu kitabın filmi var, ben seyrettim" dedi. işte o an beynimden vurulmuşa döndüm. bu benim hayalimdi ve ahlaksızın biri hayalimi çalmıştı.

    demem o ki azizim; türk sineması'nın ilerleyememesinde türk silahlı kuvvetleri'nin de payı olduğunu bu vesile ile görmüş oldum. zorunlu askerlik olmasaydı ben bu filmi herkesten önce çekmiş ve paranın beline vurmuştum hacı. **

    (bkz: kıssadan hisse)


    (il monstro - 23 Nisan 2010 13:41)

  • comment image

    bir roman uyarlaması olduğunu bilmeden, denk gelip izlediğim güzel filmdir.

    --- spoiler ---

    yine de; be kardeşim, madem bir kaç saat sonra nasıl öleceğini görüyorsun, git hastanede gecele, ne bileyim paran pulun var bas parayı eve doktor getirt hiç olmazsa dedirten bir sona sahip. o da değil, öleceğini biliyorsun, ulan ben geyiği gördüğüm an aha dedim avcılar geçirecek buna, yere yat be adam allah cezanı vermesin! çok sinirlendim şerefsizim.

    ---
    spoiler ---


    (dorke - 27 Mayıs 2010 18:37)

  • comment image

    acıklı ve güzel bir film olduğu aşikar olan, ancak benim gibi biraz daha bilimkurgu beklentisiyle izlenirse hayalkırıklığı yaratabilecek, başarılı film.

    --- spoiler ---

    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---

    ancak ben olsam sonunu şöyle bağlardım;

    şimdi kahramanımız esas oğlan henry bi yılbaşı gecesi evinden zaman yolculuğu yaparak, clare'in baba evinin yanındaki geniş ormanlık araziye geliyo ki burada kayınbaba'nın lanetler götüresi av merakı yüzünden vuruluyo kahramanımız ve ölüyo, evet. hah işte onu diyecem, e bu henry kayınbabayla ilk tanıştığında peder bey henry'e " sen de avlanır mısın? " gibisinden bi şeyler sormuş ve hayır yanıtını alınca " eh eyi o vakit ben seni bi ara ava götürürüm " demişti hay tüfeği tutukluk yapasıca itoluit. henry de olur tabikine kayınbaba demişti hatta. hah şimdi bu henry'i vuran da yine kayınbabasıyla avlanan henry olsaydı mesela, vuuuuffffffff çok süper olmaz mıydı lan? filmi izlerken dikkat ettim ateş eden kayınpederin yanındaki bi yaşlı osuruk. yani henry değil gibiydi. o olsaydı. vuffffff.

    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---

    ---
    spoiler ---


    (helterskelter - 13 Ağustos 2011 23:34)

  • comment image

    harika bi film.. fakat bilhassa erkekleri etkilemis bi film.. ekside de okudum bunu, baska sinema sitelerinde de.. hayatini tespit yapmadan geciremeyen biri olarak dusundum.. dedim neden bu filmi, normalda okuz hoduk vs gibi gorulen erkekler bilhassa cok sevmis? eger konu sadece romantizm olsaydi, bu filme gelene kadar binlerce romantiklik vardi.. ama bu filmin ozelligi, tatli bi kadin olan rachel adamsin adama saf ve tatli bi bicimde asik olmasi.. romantik komedilerde genelde erkek kadin icin bisiler yapar, bu tarz konular meshur olur.. oysa bu filmde, kadin taa kucucuk bi veletken asik oluyo adama.. gidiyo ilk bulusmada hemencecik " sana hayatim boyunca asiktim" diyo..

    genelde biz kadinlar, erkeki ne kadar surundurursek o kadar degerli olacagimizi vs dusunuyoruz.. turklerin mal beyanatlarindan biri.. turk analarinin sucu.. kizlari pirenses ya, erkekler de sikme pesinde abaza.. neyse, oysa bu safi zor kadin ayaklari ancak adam kizi elde edene kadar tutuyo.. zaten ondandi bi cok kadinin, mana verememesi kendine o delice adamin bi anda okuzlesmesine..

    oysa ben sundan yanayim.. aynen bu filmdeki gibi baslarda sonsuz bi sevgi ve ask verirseniz karsinizdakine, o kisi bunun verdigi guveni huzuru hisseder ve bunu ilerde geri cekerseniz, iste o zaman o noktaya geri donek icin ugrasir.. cunku oteki turlu, adam baslarda butun enerjisini yitirmis oluyo.. oysa sev karsindakini lan.. ver sevgini yani.. bu kadar guvensiz olmamali insan kendi sevgisine dair..

    nese, o yuzden bu film aski icin bisiler yapan kadinla ilgilidir.. ve erkeklerin sevdigi ve icsellestirdigi yegane romantik filmlerdendir..

    sosyolojik tespitimi burda noktaliyor, isime gucume donuyorum..


    (semrin - 12 Aralık 2013 12:33)

Yorum Kaynak Link : the time traveler's wife