Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 23 Kasım 1979 Cuma, Yapım Yılı : 1979
Türü                : Döküman,Müzik
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  The Who Films
Yönetmen       : Jeff Stein (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jeff Stein (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Roger Daltrey (IMDB)(ekşi), John Entwistle (IMDB)(ekşi), Keith Moon (IMDB)(ekşi), Pete Townshend (IMDB), Tom Smothers (IMDB), Jimmy O'Neill (IMDB), Russell Harty (IMDB), Melvyn Bragg (IMDB)(ekşi), Ringo Starr (IMDB), Mary Ann Zabresky (IMDB), Michael Leckebusch (IMDB), Barry Fantoni (IMDB), Jeremy Paxman (IMDB), Bob Pridden (IMDB), Keith Richards (IMDB), Garry McDonald (IMDB), Steve Martin (IMDB), Rick Danko (IMDB), Ken Russell (IMDB), The Who (IMDB)

The Kids Are Alright (~ The Who: The Kids Are Alright) ' Filminin Konusu :
The Kids Are Alright is a movie starring Roger Daltrey, Pete Townshend, and Keith Moon. From the early black and white days to their colourful hedonistic era, you will Rock! See them at their most creative, and destructive, and...


  • "her dinlediğimde lise zamanlarınde dark basic ile geçirdiğim zamanlar aklıma gelir.(bkz: müzik hafızası)"
  • "fakülte filmini film yapan müzik."
  • "1981-1986 arası doğan efsanevi nesil'i anlatan efsane şarkı."
  • "bilinçaltımda summer son - texas ile aynı yere sahip, sanki aynı klasörde beynimde .nasıl işlediyse."
  • "the offspring'in americana albümünde bulunan muhtemelen en güzel şarkı. bu şarkının introsunu ne zaman duysam gözümün önüne çimen gelir.(bkz: the faculty)"
  • "evergreen terrace'in oldukça saglam bir sekilde yorumladigi "the offspring" parçasi. tabii evergreen terrace versiyonu daha öfkeli ve daha bir karamsar olmus."




Facebook Yorumları
  • comment image

    en kötü zamanların ilacı the offspring şarkısı.

    ölmeden önce yanımda götüreceğim 10 şarkıyı sorsalar sanırım bir tanesi bu olurdu. ilk dinlediğimde sözleri hakkında hiçbir fikrim yoktu ama beni kendisine çeken de zaten hala sözleri değil. öfke, hırs, karamsarlık ve yenilmişlik hissini coşku ile birlikte bu kadar iyi bir şekilde insanın kanına karıştırarak kişiyi gaza getiren başka bir gitar melodisi daha hatırlamıyorum, muhtemelen de duymadım. üzerimden tır bile geçse bu şarkıyı dinledikten sonra yattığım yerden kalkıp o tırı yakalar, üstünden bu sefer ben geçerim, tozu bile kalmaz.


    (sweet child o mine - 7 Ocak 2012 00:26)

  • comment image

    sene 99 ben ortaokuldayım. sınıfta bi serdar var kaset değiş tokuşu yaptığımız. matematik sanırım ders. serdar müzik dinliycek. dün istediği kasedi istiyo benden. americana. derste gizliden küçük kağıtlarla mesajlaşıyoruz bu konuda. veriyorum kasedi. walkmanin kulaklığını gömleğinin içinden geçiriyo. saçları hafif uzun, bi eliyle de kulağını kapatıyo kulaklık gözükmesin diye. ama hoca farkediyo olayı bi ton fırça atıyo ve alıyo walkmani.
    -"velin gelsin alsın."
    dünyam kararıyo "@s*!#a1sdh kaset gitti?!!!". kaset bu yaa gider mi mümkün diil gitmez, gidemez.
    ders bitiyo serdara "kaset?!" diyorum "walkman gitti!!!" diyo. hocanın yanında alıyoruz soluğu.
    serdar "hocam valla dinlemiyodum tenefüsten beri kulağımda kalmış bidaa yapmıycam nolur verin..."(bi gazla sallıyo) yalvarıyo hocaya. hoca "velin gelsin alsın çocum. vermem!" diyo tam orda giriyorum olaya "öğretmenim bari içindeki kasedi verin kaset benim. benim de bi suçum yok ben evde dinlesin diye vermiştim.(?!!!bir gazla da ben sallıyorum)

    sonuçta ben kasedi alıyorum hemen, serdar da gün sonunda alıyo walkmani. fakat o değil de ben orda serdarı kaset için anında nasıl satmışım belli değil.

    sonradan lise üniversite derken seneler geçti serdarı gördüm facebookta. bildiğin "omuza beyaz merserize kazak bağlayan sayfiye delikanlısı" olmuş. olmuş mu be serdar sana yakıştı mı o beyaz kazak diyemedim. ekledim. bikaç mesaj. sonra bitti.
    aslında çocuk belki de olmuştur belki olmayan benimdir. sonuçta ortaokuldasın daha cruelest dream reality mi olur ya. ama en azından çocuk kendini o kafadan kurtarmış ben kurtaramamışım. belki ben de bakıp hee serdar boku yemiş demekten daha memnun olcaktım bilemedim de neyse mevzu o diil. moral bozmayalım.
    şarkı tesadüfen radyoda çalınca...öyle

    (bkz: entry'de 99 tadı) yerim.


    (miss magara kadini - 9 Ocak 2013 01:15)

  • comment image

    the offspring'in 'americana' albümünden bi şarkı.the faculty filminin soundtrack parçalarından biri aynı zamanda.

    when we were young the future was so bright
    the old neighborhood was so alive
    and every kid on the whole damn street
    was gonna make it big and not be beat

    now the neighborhood's cracked and torn
    the kids are grown up but their lives are worn
    how can one little street
    swallow so many lives

    chances thrown
    nothing's free
    longing for what used to be
    still it's hard
    hard to see
    fragile lives, shattered dreams

    jamie had a chance, well she really did
    instead she dropped out and had a couple of kids
    mark still lives at home cause he's got no job
    he just plays guitar and smokes a lot of pot

    jay committed suicide
    brandon od'd and died
    what the hell is going on
    the cruelest dream, reality


    (belit - 26 Haziran 2001 23:32)

  • comment image

    şarkıda belirtilenlere benzer şekilde, bir zamanlar bizim mahallede de her çocuğun birer hayali vardı, hepsi büyüyünce büyük adamlar olacaktı, olmadı, olamadı.

    -küçüklüğünde mahallenin futbol virtüözü olan okan kasımpaşaspor altyapısına girdi, okulu bıraktı, iki sene önce
    yeni salihlispor maçında ayağı 4 yerinden kırılınca (defansa futbolcu yerine hayvan transfer etmişler) futbolu bıraktı. hala yürüyemiyor.

    -ferhat (yeni adıyla feryal) travesti oldu, harbiye semalarında ameliyat parasını çıkarmak için gece gündüz çalışıyor, en son polis baskınında memura jilet çekince nezaretlik olmuş, içeride mahkumlar tecavüz etmişler, öyle diyor.

    -gülsüm'ü 13 yaşında tavukçular kralı denen bir adamla evlendirdiler, koca dayağı ile yaşıyor, iki çocuğu oldu, biri kızamıktan öldü, ötekisi ise sabahtan akşama kadar tavukların arasında embesil olmakla meşgul.

    -cüneyt metalciliğe sardı, babası (emekli jandarma kurmay albay mehmet cevdet özkelle) caravan'ı basıp döve döve bunu alıp götürmüş en son, askere teslim etmiş diyorlar.

    -selin'i isviçreye okumaya gönderdiler, dönüşte yurda vücudunun çeşitli bölgelerinde 14,5 kg baz morfin sokmaya çalışırken yakalandı, paşakapısı kadın ceazevinde yatıyor.

    -gürkan bedava yoga meditasyon ayağıyla mürit kazanan uzakdoğu menşeyli bir tarikata girdi, tüm parasını tarikata bağışladı. kafayı kazıtıp turuncu kıyafetle gezdiği için cihangir'de magandaların saldırısına uğradı, baltalimanı kemik hastanesinde tedavi masraflarını ödeyemediği için kendisini rehin tutuyorlar.

    -zerrin moda tasarımı okudu, kokainman oldu. paris'de son tasarımlarının sergilendiği defile moda otoriteleri tarafından alaya alınıp tefe konulunca intihar etti. son mektubunda hepimizi suçluyordu. ailesi perişan.

    -yavuz ticarete atıldı, hazır yiyecek ithalatına başladı. müşterilerden biri gönderdiği altı kamyon malı kamyonlarla birlikte alıp iran'a kaçınca iflas etti. alacaklılardan fellik fellik saklanıyor, evine tehdit telefonları geliyormuş.

    -ergun arabalara merak saldı. babasına yalvar yakar bir peugeot 206 aldırıp modifiye etti ve bağdat caddesi'ne takılmaya başladı, alkollü halde muhtemelen başka bir zibidiyle sahilyolunda kapışırken kaza yaptı, kız arkadaşı feci şekilde can verdi, kendisi ise kazayı hafif sıyrıklarla atlattı, artık evden hiç çıkmıyor.

    -yavuzun kardeşi gürdal sarıyer-beşiktaş hattında minibüsçülüğe başladı, hat parasını aldığı tefeci yüzünden mafyayla başı derde girince iki topuğundan vurmuşlar. iyileşinceye kadar evde oturup kurtlar vadisi seyrediyor.

    bir tek amerika'da mahvolmuyor yani hayatlar, buraların dertleri bambaşka.


    (superjesus - 17 Mart 2005 18:47)

Yorum Kaynak Link : the kids aren't alright