Tom Jones (~ Tom Jones - Zwischen Bett und Galgen) ' Filminin Konusu : Bebekken terk edilen Tom Jones, Squire Allworthy tarafından yatağında bulunur ve büyütülür. Tom cana yakın, iyi kalpli, sevimli, çılgın ve popüler biri olduğu için karşı cins tarafından çok ilgi görür. Ancak Tom sadece bir kıza Sophie Western'e gerçekten aşıktır. Ne yazık ki, Sophie hislerini gizlemek zorundadır çünkü halası ve babası onu nefret ettiği bir adamla evlendirmek ister. Blifil'in annesi beklenmedik bir şekilde hayatını kaybeder. Blifil ise iki akıl danışmanıyla birlikte Allworthy'yi Tom'un kötü bir adam olduğuna dair ikna etmeye çalışır. Allworthy, yasal mirasçısı dul kardeşinin oğlu Blifil'e çok gücenmiştir
Ödüller :
A Man for All Seasons(1967)(7,8-27621)
Hamlet(1948)(7,8-13839)
Marty(1955)(7,7-19113)
All the King's Men(1950)(7,5-11658)
Gentleman's Agreement(1948)(7,4-13263)
The Life of Emile Zola(1937)(7,3-6122)
Going My Way(1944)(7,2-9127)
An American in Paris(1951)(7,2-26818)
Gigi(1958)(6,8-17950)
The Great Ziegfeld(1936)(6,8-6238)
Cimarron(1931)(6,0-4647)
Cavalcade(1933)(5,9-4759)
BAFTA Film Award-Best Film from any Source
Venedik Film Festivali : "Volpi Cup-Best Actor"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Yönetmen"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Uyarlama Senaryo"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best British Screenplay"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film Müziği"
gümbür gümbür söyler o kadife sesiyle.. şarkı söylerken güzel bir tarzı vardır, love is in the air, what's new pussycat şarkılarını dinleyipte hayran kalmamış insanla muhabbeti o noktada keserim.
(manu elportakal - 14 Haziran 2008 16:51)
su hayatimda hayranlik duydugum 5 erkek varsa onlardan bir tanesi süphesiz ki tom jones'tur.. bir daha dünya'ya gelsem tom jones olmayi gönülden isterim mesela.. 1940 yilinda galler in kücük bir kasabasinda 4 yaşındayken dünyaya gelmis, 20 yaş gibi londraya kacip, özel kluplerde sarki soyler olmus.. simdi bize cok güzel gelen sesi, ve tripleri o donemlerde "elvis taklidi" bulundugundan pek itibar görmemis its not unusual,delilah gibi sarkilari gozden kacmis listelere girememis.. esas patlamayi iki tane film sarkisi ile yapmis kücük tom.. 1965 te sean connery'li james bond filmi thunderball'un sarkisini soyleyen tom jones grammy i alip evine goturmus.. sonraki yil woody allen'in da cikis yapmasini saglayacak olan essiz peter sellers filmi what's new pussy cat ile müzik piyasasindaki yerini perçinlemis..yaptigi soul müzikmis ama bir beyaz tarafindan yapildigindan bu müzige blue eyed soul denmis.. elvis ile vegasta tanismislar süpper arkads olmuslar.. 70lerin disko ortaminda cok kadin goturmus tom jones.. hatta donemin discosuna seksi sarkilari ile damgasini vurdugunu bile soyleyebiliriz.. hatta zamaninin dijeyleri gece sonunda herkes birisini bardan kaldirsin die önce verirlermis barry white'i ardindan dayarlarmis tom jones'u ki herkes ciftlesirmis...90larin sonunda cikardigi sex bomb albümü ile kendisini bir kez daha hatirlatan tom jones dan hep beraber bir sarki dinliyoru.. tom jones geliyor: yalniz benim icin bak yesil yesilhttp://www.youtube.com/…si5lwwc-ce8&feature=related(erkan konuk gelsin de gorsun beni.. o tv basinda biraktigi cocuk ne oldu!)
(azuth - 19 Ağustos 2008 01:01)
arkadasin parasina göz diken bbc 2005 yilinda "tom jones un ben diyeyim 100 milyon siz deyin 120 milyon pound servet var" aciklamasini yapmis tom jones da "varsa benim var size noluyor" seklinde konusmustur.. müzikten kazandigi parasini borsada işletmistir anlayacaginiz..bir de 1999 yilinda sovalye ünvani olan tom jones, 2006 yilinda bakingam sarayinin yilbasi etkinliklerinde sarki soylemis, bizim yasli kralicemiz dahi bacaklarini capraz yapmak, ve performans sonrasinda iç çamasirini degistirmek zorunda kalmistir.. oh bebek.
(azuth - 19 Ağustos 2008 01:15)
hakkinda pek bilinmeyen bir hikaye de sudur :zamaninda (64-66 arasi bir donem) piclik konusunda master yapmis olan john lennon kendisiyle bir tv setinde karsilasir ve "naber lan galli ibne?" diye sorar. tom jones da cevap olarak "adamsan yanima gel de koyim kafayi" mealinde bir karsilik verir.neyse ki bu hikaye daha ileriye goturulmeden orada son bulur.
(chuck schuldiner - 21 Ocak 2009 09:17)
az çok okuyanlar biliyordur illüzyonlarla kafayı bozmuş biriyim. sermet erkin izlerken bile "gerçek değilmiş, hileliymiş, özelmiş aletleri." diyerek keyif alamamış bir çocuktum. sonra nasıl bu kadar mantıksız biri oldum, hiçbir fikrim yok. tom jones da, büyüyüp kurcalamak, raket gibi savurduğu eline, o koca gövdesini sallarken açtığı bacağına sıçmak istediğim biri oldu ama ne mümkün. hep muhteşemdi, hala muhteşem. inanılmaz bir ses. benzer 99 tanesinin arasına koy, yine de "aha bu tom!" dersin. kendimi bildim bileli muhteşem. zira akranlarım aksine sexbomb'dan çok önce, çocukken tanıdım kendisini. bunun için oldukça şanslı da hissederim. annem hep böyle antoloji.com'daki trajikomik şiirlerin altına "yüreğinize sağlık, ne güzel anlatmışsınız." yazan bir lümpen değildi. zamanın ötesinde bir kadındı. o "zaman" gelince, gerisinde kaldı haliyle. belki annesi babası çok cool olan, pink floyd dinlemiş insanlarla doludur etraf ama, "pink floyd dinlemiyor muydun?" diye sorunca "yok ben onları hiç sevmedim. ama iyilerdi allah için." diyebilen biri en azından. pink floyd'u sevmememin altında da bu yatıyor olabilir. sülaleyi bilebilseniz, ne derece ciddi bir istisna olduğunu anlayabilirdiniz. "bi chucky'den, bi de alice cooper'dan korkuyorum ben :((" diyen bir annem var, ufaktan kafayı çizmeye başlamış olsa da. zamanında çok şey öğrendim ondan. tom jones da annemin bana armağanlarından biriydi. epey hayranıydı. plaklarıyla birlikte almanya'dan getirdiği bir müzikşırank'ımız vardı. orada bırakmamak için büyük direniş gösterdiği tek şeymiş. musikschrank olduğunu ve çok basit bir anlama geldiğini bile sonraları öğrendim. şimdiki gençler hiç bilmezler, hemen hemen şöyle bir şeydir: http://img1.classistatic.com/…096r8/2476glf_23.jpeg (üstündeki pikap alakasız, kendi pikabı sağdaki gözde) kapağını kapatınca radyosu ve pikabı gözükmez, müziksiz bir dolap olurdu. o alttaki sağlı sollu yerler, hoparlörleridir. o zamanlar ipod gibi, ses kartı gibi teknolojiler olmadığından, dandik kasetçalarların yanında üstün alman teknolojisi muhteşem bir deneyim yaşatıyordu. rod stewart, elvis presley, the beatles, bee gees, orhan gencebay gibi plakların arasında bile kendini fark ettirebiliyordu tom jones. çok plak vardı. ben küçükken bile annem almanya'dakilerden plak ve dergi istiyordu çünkü. en çok keyif aldığım elvis ile tom jones'tu. acayip geliyordu sesi, yorumu.sonra annem babamı kendine benzetemeyince, babam annemi kendine benzetmeye başladı. musikschrank ihmal edildi, bozuldu. küstü belki de. annemin bütün ısrarlarına rağmen babam bir türlü gönlünü almaya yanaşmadı. hayatına schrank olarak devam ederken, topal kaldı. sonra diğer bacağı kırıldı. ölmesi beklenen yatalak bir yaşlı gibi yük oluyor, evde kapladığı yer batıyordu. zorlaşan hayat şartları, annemin gözünde de değerini düşürdü. sonunda musikschrank 3 kuruşa eskiciye, plaklar dayıma gitti. annem yozlaştı, köreldi. evdeki müzik sesi azaldı, kalitesizleşti. üstünden yıllar geçti. hiçbir şey eskisi gibi değil. annem "intizar'ın bu şarkısı çozel." diyor, ben thumbs down yapıyorum. iyi ki radiohead dinletebileceğim bir çocuğum yok. gelecekte sırf bu tür bir diyalog yaşama ihtimali yüzünden, çocuk istememekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlıyorum.şimdi yıl olmuş 2010. tom jones ben doğmadan önce vardı, öleceğim hala var. "i'm alive" diye şarkı söylüyor. aynı yamuk ağızla, aynı bacak hareketleriyle, aynı raket elle, aynı sırıtışla; yine muhteşem söylüyor. 70 yaşında, "ben saksı mıyım?" diye sormaktan çok uzak. biraz deforme ol be abi. "yaşlandı tom jones da…" diyebilelim. "aha gördüm, avcunda duruyordu top!" diyeyim. keyif almayayım. maalesef namümkün. hala eblek eblek bakakalıyorum. sanırım saçlarını beyaza boyatıyor.michael jackson öldüğünde, annemle ağlamıştık. gerçi ben smooth criminal'daki dans edebilen tanrı için ağlıyordum, o jackson 5'daki küçük tatlı siyah velet için ama olsun, ikisinin de adı aynıydı. sırada tom jones var. ölüm haberini alacağız, yine tutamayacağız gözyaşlarımızı. geriye orhan gencebay kalacak. ondan sonra da tek başıma, annem için ağlamayı bekleyeceğim. musikschrank'ı hatırlayacağım, tom jones'u hatırlayacağım, annemi hatırlayacağım. o zamanlar 70'imde olmam imkansıza yakın. yine de "i'm alive" diye şarkı söyleyebileceğimi hiç sanmıyorum. ama tom jones'tan dinlerim gibime geliyor. değişeceğini sanmıyorum. cd'de ya da o zamanın teknolojisinde yaşayacak olmasıyla alakası yok. tom jones değişmez; muhteşem doğmuştur, ebediyete kadar da öyle kalacaktır. "mars attacks!" gibi bir filmden bile tom jones olarak geçmiş adamdan bahsediyoruz. tom jones, tom jones'tur. sadece tom jones'tur.inci sözlükçüler için özet: tom jones adında bir adam desti izdivaç'a katılmış babanenize talip olup pompa yapacakmış mail adresi office@tomjones.com saldırın aq.
(radioheadbanger - 17 Şubat 2010 01:39)
konserlerinde sahneye kadin ic camasirlari firlatilan sarkici.
(lecagot - 13 Şubat 2003 02:37)
fizy'nin ölen şarkıcıları, müzisyenleri fotoğraflarıyla anması nedeniyle bugün öldü sandığım yıllanmış şarkıcı. fizy akıllı olsun!
(herocka - 7 Haziran 2012 12:54)
1963'de en iyi film dalında oscar odulunu alan film.
(tequila boom boom - 31 Mayıs 2003 11:50)
beyefendi adam.her şarkı sonrası eğilerek teşekkür etmeler, uzun bir bis, tiyatro sahnesini kapatır gibi tüm grup beraber selam vermeler filan. güzel şeyler bunlar. son şarkıyı bitirip öyle pat diye gitmiyor.şu an sahnelerden ekmek yiyen tüm genç adamlar, tom jones'un gençlik dönemine gelmedikleri için yatıp kalkıp şükretsinler bence. yaşlılıklarında da ted danson'ın yaşlılığı olmayacak, hayat onlara güzel.
(dagny taggart - 27 Haziran 2012 11:33)
altyazici arkadaşların icraata geçememiş olmalarından dolayı güzelim albert finney filmini izleyememekten muzdarip bir karakter olarak filmi arşivden zaman zaman açıp, kıt ingilizcem ile ekrana aval aval baktıktan sonra video oynatıcıyı kapatarak, altyazi sitelerinde güncellemeler var mı acep diye fink fink gezerek rutin kontrollerimi usanmadan yapmaktayım. (bkz: ben zaten her acının tiryakisi olmuşum)
(bira - 6 Ağustos 2012 16:36)
the voice programının uk versiyonunda jüri üyeliği yapan insan. geçenlerde denk geldiğim bir program videosunda, yarışmacının birini mustafa sandal gibi ikna etmeye çalışırken elvis presley ile olan anısını anlattı. buna karşılık altta kalmak istemeyen diğer jüri üyesi will i am (kendisi murat boz oluyor, bu durumda), micheal jackson ile olan anısını paylaştı. bu kurduğum cümle ve karşılaştırmalardan artık o ses türkiye ve the voice arasındaki kalite farkını çıkarabilirsiniz. ya da çıkarmazsınız, size kalmış.
(spatzle - 4 Aralık 2012 15:49)
konserine gidemediğim için pişmanlıktan ölüp bittiğim büyük müzisyen. stevie wonder'ın kankası
(mr tambourine man - 9 Şubat 2013 19:56)
cover ettiği parçalara level atlatan ( öyle gördüm ) çılgın dede. gençliğinde içmedik bade bırakmadığından olcak şu yaşında söylediği "sıcak" şarkılar onda gayet şık duruyor. yürü be galler kaplanı...
(varosozkurdela - 6 Şubat 2004 20:10)
zamanın ne içinde ne de bütünüyle dışında olan olağanüstü şahsiyet. kendini bu kadar hafife alıp aynı zamanda bu kadar güçlü kalışıyla takdire şayan, tuhaf insan.
(roket ali - 2 Kasım 2004 23:00)
jackson 5' dan sonra en guzel aint no sunshine yorumcusudur, kucuk emrah' tan sonra sahnesine en cok don atilan sarkicidir.
(yorgan - 14 Şubat 2005 01:12)
türkiye'de kendisini fatih erkoç temsil etmektedir. özellikle erkoç'un son videosunda bu benzerlik doruklara çıktı; arkasındaki kızlar, güneş gözlükleri, hafif kilo almış bir vücut, ilerlemiş yaş ve ağır dans hareketleri.
(didaydidayday - 14 Temmuz 2005 10:12)
bir dönem, kadınları kendine hasta etmiş, en güzel aşk şarkılarını söylemiş adam.yeni başlayacaklar için i ll never fall in love again tavsiye edilir.
(uzman - 25 Temmuz 2005 17:54)
kadife sesli, yillandikca sarap gibi olan sarkici..hic degismiyo sanki o super erkeksi ses hep ayni zaten
(cressida - 14 Ocak 2000 13:01)
unlu ingiliz romancisi henry fielding'in ayni adli (ilk gercek ingiliz komedi romanlarindan sayilan) romaninin oksuz, deli dolu delikanli kahramani.
(cressida - 14 Ocak 2000 13:04)
galler kaplani..
(pathetique - 2 Şubat 2000 10:02)
Yorum Kaynak Link : tom jones