I Ought to Be in Pictures (~ Soñando con la fama) ' Filminin Konusu : I Ought to Be in Pictures is a movie starring Walter Matthau, Ann-Margret, and Dinah Manoff. Grandmother has nothing to say when Libby tells her that she is off to LA to look up Dad, a Hollywood screenwriter. Grandmother has been in...
Bullets Over Broadway(1995)(7,5-33107)
The Out of Towners(1970)(7,1-6636)
Bananas(1971)(7,1-31390)
The Heartbreak Kid(1972)(7,0-4172)
Biloxi Blues(1988)(6,6-13250)
Max Dugan Returns(1983)(6,6-3235)
Plaza Suite(1971)(6,6-2113)
The Great Gatsby(1974)(6,4-21743)
The Lonely Guy(1984)(6,2-6041)
Last of the Red Hot Lovers(1973)(5,9-442)
"ben amerika'nın kırık kalbiyim" diyen zenci yazar.zencilerin boyunduruk altında yaşamaktan kurtulması uğrunda sesini yükselten blues şairi..karaların yeri neresibu atlıkarıncada;binmek istiyorum,söyleyin banagüneyde bir kasabadabeyazlarla karalaroturamaz yan yanagüneyde trenlerdezenci vagonu ayrı,otobüste yerimiz en arkada ama atlıkarıncadayok ki arka sırahangi ata bineyimbenim derim kara
(tabularasa - 31 Ağustos 2002 12:09)
harlem renaissance'in en basta gelen isimlerinden biridir.
(tramell - 31 Ağustos 2002 12:11)
young sailor şiirini çevirmem istense aynen şöyle çevirirdim:toy kaptanbileğinde gücü ve yüzünde biteviye neşesi,bir cebinde bugünü diğerinde mukadderatı.bu toy mu toy ama kudretli denizcihep hazırdır engin denizlere demir almaya,hep hazırdır, çünkü bilir ki herkes kendinden mesuldürve her koyun kendi bacağından asılır.para ne içindir diye sorsançarçur etmeye, der.peki ya rakı?içmeyeee der, ilgisiz.peki ya kadın?sevmeye der kuşkusuz.ya bugün?coşmaya der, gamsız.peki ya bu engin deniz?sel olup taşmaya, der şüphesiz.peki ya bu dağlar?uzanıp 2 tek atmaya der.peki ya sonrası? yok sonrası monrası.evet aynen böyle çevirirdim. değişik bir şairmiş kendileri.
(essthessya - 14 Aralık 2009 00:40)
vaktiyle ; 'hayallerinize sıkıca tutunun çünkü hayaller öldüğünde hayat kanadı kırık bir kuş gibi artık uçamaz. hayatta, gerçekten istediğiniz takdirde gitmek istediğiniz yer nerede olursa olsun oraya gitmenin bir yolu olduğunu öğrendim' kelamlarını sarf etmiş ırmaklar kadar derin ruhu olan kimse.(bkz: seni siyahlığın için seviyorum)
(johnwayne - 19 Eylül 2011 03:21)
döneminin mccarthy'cilerince mimlenmiş ve bir dönem marksizmin kuzey amerikan edebiyatında sözcülüğünü üstlenmiş (1902-1967) yılları arasında yaşamış zenci demiyeyim;siyah tenli; büyük şiirlere adını kazıtmış şair..amacı pamuk tarlalarında, fabrikalarda, gettolarda, yeraltı dünyasında yaşama uğraşı veren siyah insanı beyaz kağıtta işlemekti.bu siyah insanın kuşkusuz önce rengi değil "insanlığı" işlenecektir. ya da şöyle de diyebiliriz; siyah edebiyatçının evrensele giden yolu siyah insanın özelinden geçecektir.okurun bir başka "halktan" iletilen insanlık mesajına ilgi duyan bir beyaaz ya da kendi ruh güzelliğini arayan bir siyah olmasının birinci dereceden bir önemi yoktur.hughes; konusu,dili,biçimi,toplumsal ve tarihsel bakışıyla, yapıtlarını bu birikime yaslandırarak kurdu ve yükselti. sonuçta ortaya çıkanlar, amerikan edebiyatının genel çizgilerinden öylesine uzaktı ki, eleştirmenler işi hugh'u ozandan saymamaya kadar götürebildiler..o eleştirmenlere katılmasam da, hugh; teze savunulan antitez çığlığı misalleriyle daha da duyulur oldu. ve yapıtlarının belki de en önemli başarısı, kendinden sonra gelen genç kuşak zenci edebiyatçılara nasıl "zenci" olabileceklerinin yolunu göstermiş olmaktadır; zenci insanını bütün kirliliği ve gizli güzelliğiyle yansıtmayı, ama öncelikle aydınlatmayı -siyah ya da beyaz, seslerine kulak kabartan herkesi aydınlatmayı- amaçlamaktadır..kısaca hayatını özetledikten sonra, aklımda kalan bir şiiri; ki ilk okuduğumda da çok etkilenmiştim; hala da hatırımda.. "gel,geceyi birlikte aranalım,şarkılar söyleyerek.seni seviyorum.bak, mehtapharlemin çatılarına geriliparıldamaktagecenin göğü masmaviyıldızlarsa altın bir çiğinkoca samlaları şimdi.aşağılardabir sokak orkestrası çalmakta.seni seviyorum.gelgeceyi birlikte aranalımşarkılar söyleyerek"
(symphonic - 29 Aralık 2011 12:36)
harlemwhat happens to a dream deferred?does it dry uplike a raisin in the sun?or fester like a sore-and then run?does it stink like rotten meat?or crust and sugar over-like a syrupy sweet?maybe it just sagslike a heavy load.or does it explode?diyerek olayi bitiren, her siirinde kaybedilmis umutlarin sesini duyabileceginiz sair. ozellikle bu siiri malcolm x ve savunduklariyla cok ozlestirilir. o bu siiri 1951 yilinda yazmis ve tukenmis umut 1965 yazinda los angeles'da the watts isyani ile patlamistir. o yaz baslayan isyanlar 1967'e kadar surmus ve bircok buyuksehri yakip yikmistir.
(jerusalem - 15 Mayıs 2003 20:09)
"winter moon"how thin and sharp is the moon tonight!how thin and sharp and ghostly whiteis the slim curved crook of the moon tonight!
(luin 41 - 30 Mayıs 2003 11:44)
köşeyi dönüp dekarşılaştığınızda kendinizle,anlarsınız döndüğünüzüvar olan tüm köşeleri.
(hans voralberg - 21 Eylül 2013 15:20)
"ben de" adlı şiirin yazarıdır.ben de amerika'yı överim.ben esmer kardeşiniz.misafirler geldiği zamanmutfağa gönderiyorlar yemekte beni.ama ben buna gülüyorumkarnımı doyuruyorum güzelcebüyüyüp kuvvetleniyorum.yarınmasanın başına geçip oturacağımmisafirler geldiği zamankimse cesaret edip de"hadi sen mutfakta ye"diyemeyecek.bir hoş görüverecekler yanlarında beniutanacaklar da...ben de amerika'yım.bu şiir aslında walt whitman'ın "amerika'ya övgüyü dinliyorum" şiirine doğrudan bir göndermedir çünkü whitman şiirinde amerika'yı oluşturan farklı seslerin ihtişamlı ahenksizliğine değinmiş. hughes ise burada bir sesin unutulduğunu düşündüğünden whitman'ın övgüsünün eksik olduğunu düşünür. whitman'ın şiirine buradan ulaşabiilirsiniz.ayrca hughes'ın şiirinde cesur bir başkaldırış vardır. mutfakta yeme ayrımcılığının ve eşit olmayan fırsatları -her ne kadar reddedilse de- amerikan masa benzetmesini kullanarak aslında yaptıklanların nasıl inkar edildiğini tarif eder.belki şarkılarından belki de dizelerindeki dilinden herhangi bir öfke ya da küskünlük yoktur. tam tersine kararlı ve güçlü tutumuyla aşağılanmalarla, adam yerine konulmayan tutumlarla dalga geçer.bir de ekstradan bu var elimizde.
(bakin bakin ne anlatcam - 21 Aralık 2013 22:15)
zenciben bir zenciyimgecenin karanlıkları kadar siyahımafrika'nın derinlikleri kadar siyahben esirimcesar eşiğini temiz tutmamı söylediwashington'un çizmelerini ben sildim.ben bir işçiydimbenim elimin altında yükseldi o piramitlerwoolworth binasının harcını ben yaptım.ben şarkıcı idimcazı çıkaran benafrika'dan georgia'ya kadar türküler yaktım.ben kurban edildimkongo'da ellerimi kesti belçikalılartexas'da gene beni linç ediyorlar.ben bir zenciyimgecenin karanlıkları kadar siyahımafrika'nın derinlikleri kadar.cev: mehmetcan koksal
(gabbiano - 11 Ağustos 2005 01:23)
Yorum Kaynak Link : langston hughes