Side Out (~ Atemloser Sommer) ' Filminin Konusu : Side Out is a movie starring C. Thomas Howell, Peter Horton, and Courtney Thorne-Smith. A law student comes to California for the summer and ends up playing professional volleyball.
Rad(1986)(7,2-4435)
Thrashin'(1986)(6,7-3166)
Secret Admirer(1985)(6,6-5829)
Mischief(1985)(6,6-4828)
American Flyers(1985)(6,4-5128)
Project X(1987)(6,1-9371)
Necessary Roughness(1991)(6,1-9325)
Men at Work(1990)(5,9-20806)
Iron Eagle(1986)(5,4-12138)
Soul Man(1986)(5,3-7996)
insanın içini bir garip yapan, hüzünlendiren ama gülümseten travis şarkısı. sözleri çok güzel. sing'den sonra travis'in en güzel şarkısı.
(ruicosta10 - 22 Ocak 2008 13:23)
eylül ayı olmasından mı, bayram üstü tenhalığından mı bilinmez çok çok huzurlu bir yer gibi geldi bana. esnafı her ne kadar laf arasında yabancı turistin sosyo ekonomik durumundan şikayet etse de turistlerden yana bir sıkıntımız da olmadı. nasıl olsun ki zaten, bütün masaları dolu, tıklım tıklım bir yere gidip oturuduğumuzda normalde ancak o da belki kütüphanelerde rastlayabileceğimiz bir sessizlik içinde bulduk kendimizi. kahkahasını bulunduğu mekandaki tüm insanlara duyurmadıkça kendini gülüyor saymayan, en ufak sürtüşmede bağıra çağıra mükaşa edip herkesi geren insanlarla dolu bir habitattan gelince insanın huzurdan takla atası geliyor. ağlamaktan nefessiz kalan çocuklar, bir şey için tutturup bağıra çağıra dünyayı dar eden ufaklıklar gitmiş ağladığından utanıp köşede kendi kendine sessiz sessiz ağlayıp gelen çocuklar gelmiş. neredeyse ufaklığı hastaneye kaldırmayı teklif edecektim ailesine, sizin çocukta ciddi bir hastalık olabilir diye. oysa beldeye ilk girişimiz hiç de dostane olmadı. minibüs şoförüne bizi side otogarında indirmesini söylediğimizde minibüsü durdurup sağ kolunu yanındaki koltuğa dayayıp bir geri dönüşü var ki nice sistitliyi dize getirir. "neyse o zaman sen bizi merkeze bırak" diye kalan son nefesimizle bir diyişimiz var ki sesimizin kendine gelmesi üç saat falan sürdü.sabahın köründe yaptığımız bu giriş -sabahın körüne ucuz uçak biletleri ve "iki beşliği olan vaaar mııııı?" diye dolanan hostesleriyle pegasus airlines'a selamlar- kahvaltı edelim dediğimiz yerdeki adamcağızın sabah mahmurluğuna çatmamızla perçinlendi; "-size kahvaltı getireyim" "- kahvaltı olarak neler getiriyorsunuz yani?" "(içten çattık sabah sabah diyor, sol el hafif yukarı kalkıyor) norrrmal kahvaltı işte!" öyle fazla hırpalanmaya gelemeyen her türk kadını gibi dudaklarımı büzerek öyle bir "gidelim burdan ben kalmiiiciiim burda" demişim ki bunu duyan adamcağız bize en güzel kahvaltısını ve sonraki günlerde kankalığını getirdi saolsun. "rus turistlerle ilgileneyorlar türkleri hep döveyorlar" uyarılarıyla gittik ama belki sezonun durgunluğundan belki kendiliklerinden esnafı da garsonu da otelcisi de pek bir ilgili, tatlı, güleryüzlü idi. bir gece kahkahalarıyla cihanı inleten kadınları, cep telefonu melodileriyle kalplere çentik atan delikanlıları, otuz saniye içinde gözümüzün önünde birbirlerine saç baş dalıp sevgilileri oracıkta değişip aksi yönlere saçlarını savurarak yürümeye başlayan on beşlik çıtırları ile bir kalabalık oldu side. çok geçmedi ebru gündeş'in limanda kurulan sahneden gelen cilveli sesiyle müşerref olduk. sahnenin önünden geçerken ebru gündeş'in bir grup sünnet çocuğuyla göbek attığını gördük. sünnetlik bebeler indi, sahne toparlandı, side yarım saat içinde eski haline döndü çok şükür. havai fişek gösterileri de ebru gündeş'e kısmetmiş demek. denizi sıcak, dibi kum. saat altıdan sonra tek bir allahın kulu denize girmiyor gerçi. yedide denize giren 'çok çılgın' bir iki turist oğlan da görmesek saatlerimiz bozuk zannedeceğiz. denize tepeden bakan masalarda bembeyaz örtülenmiş masalarda iki kadeh atmak güzel de, çok lüks bir yere gitmedikçe masasında örtü görmeyeli seneler olmuş bir istanbul'lu olarak masaların fotoğraflarını çekip odama asmak istemedim desem de yalan olur. istanbul'da boğaza karşı bir çay içelim ama aman dirsekler yapış yapış boklu masaya değmesin diye akrobat olmuşuz meğer. bildiğin akrobat yani. son beş yılın en bezdirici yerli - yabancı hitlerine maruz kalmamamızı yaşlı turist popülasyonuna bağlıyorum. kenan doğulu'nun gevrek sesini, yalın'ın korkunç remixlenmiş şarkılarını, duyduğum an zamanın birinde bulunduğum bir otel barının rus turistlere yavşayan barmeninin gevrek sırıtışına geri götüren, "ya ölürken duyduğum son şarkı bu olursa" gibi kabuslara sürükleyen acayip yaz şarkılarını duymadan geçirdiğim bir yaz oldu ya nedense bilinçaltı kendini tatil yapmış sanmadı, tatil dönüşü sendromu falan yaşamadım ilginçtir -ki bir tatil dönüşü yeri döverek ağlamışlığım var, gerçekten de-. side'de en fazla abba dinledik, bir şikayetimiz yok yine de ne yalan söyleyeyim. yabancı ve birasever turist bolluğundan kelli sıra sıra publar mevcut. publarda çoğunlukla tatil için gelip oraya yerleşmiş yaşlı almanlar ve ingilizler müzik yapıyor. bazıları m.ö.'den beri oradaymış diyorlar. gündüz müzede bakıma girip gece de dönemine göre önüne bir çalgı koyup söyletiyorlarmış*antik kent, kalıntılar, tarih oo bebeğim diye kendimizi kalıntılara atışımızla boyuma gelmiş otların arasından fırlayıp yaldır yaldır koşarak bulunduğumuz mekanın tarihini ingilizce olarak anlatmaya başlayan saçı sakalı karışmış adama rastlamamız bir oldu. "bura is hospital, bura hospital, antik, kalıntı, antik roman hospital" diye heyecanla anlatmaya başlayan bu cengaver tarih gönüllüsünden "meraba abi, biz türküz" demeden kurtulmak mümkün olmadı. bunu söylediğimiz her satıcı gibi o da bizi "türklerden para çıkmaz" diyerek terk etti saolsun. bu abi dışında ne doğru düzgün bir tabela, ne güvenlik.. ebru gündeş koruma ordusundan bir tanecik de side'ye bağışlasaydı mesela ne güzel olurdu. sırt çantası biraz büyük herkes side antik kentinden bir parçayı hatıra olarak götürebiliyor zira. agoranın devamını yanımızda otları kesmek için döner bıçağı getirmediğimizden gezemedik. kıçımızı yılan ısırır diye de korktuk. bundan bin sene sonra burada kazı yapacaklar da uygarlığımızla ilgili pet şişe bulacaklar diye kendimizi avuttuk. ertuğrul günay; antik sideliler de çok müslüman insanlardı be valla bak. hadi güzel bakancım bırak istanbul'daki okulları butik otel yapmayı da bi side'ye el atıver be hadi. sessiz sakin haliyle, sıcacık deniziyle, sahile kuş bakışı lokantaları ve barlarıyla diye yazımı bitirecek değilim. side, tatil dönüşü can yakmayan, "buraya yerleşsek mi acaba?" diye hayaller kurdurmayan ve bu haliyle klasik tatil beldelerinden ayrılan bir yermiş ben bunu anladım. sakin, sessiz, tercihen iki kişi gidilebilecek bir yer. kafa dinlemek ve dinlenmek için, sakin sakin demlenmek için, hayatın sesini kısmak için gidilmeli.
(neriman koksal - 17 Eylül 2009 17:49)
sonbahar - kış aylarında dünyanın en güzel şarkısıdır. (bkz: travis)
(cousin - 26 Kasım 2009 11:08)
sanırım the invisible band in en güzel şarkısı. klibinde bir grup gencin umutla ufo bekleyişleri anlatılıyor. hüzünle beraber umudu aşılıyor insana bu şarkı; çekirdek misali, insan tadını alınca dinlemekten kendini alıkoyamıyor. motosikletle çizilen uçan daire şeklinin daireleri ve "the circle only has one side" dizesi arasında bir ilişki var mıdır acaba? yoksa da hoş olmuş bu kombinasyon klibinde.
(theirgreatmasquerader - 19 Mayıs 2010 14:50)
travisin son albumu the invisible bandin singden sonra en guzel $arkisi.grup da bunun farkinda oldugunu $arkiyi ikinci single yaparak gostermi$tir.well i believe there's someone watching over youthey're watching every single thing you sayand when you die they'll sit you down and take you throughyou'll realise one daythat the grass is always greener on the other sideneighbour's got a new car that you want to driveand the time is running outyou wanna stay alivewe all live under the same skywe all will live we all will diethere is no wrong there is no rightthe circle only has one sidewe all try to live our lives in harmonyfor fear of falling swiftly overboardbut life is both a major and a minor keyjust open up the chord
(dementia - 27 Ağustos 2001 16:21)
2.5 senedir yaşamakta olduğum manavgat'ın bir beldesi...2.5 sene önce hayatım bir anda değişti ve kendimi burada buldum. ben side'nin nasıl el birliği ile yok edildiğini anlatmak istiyorum. side antik kentinin kazıları tamamlanmamıştır. antik kentin çok büyük bir kısmı doğu tarafında halen kum altındadır. zaten kazısı tamamlansa yine üzerine yapılaşma başlar. bu sebeple şu an kazılarının başlamaması bence daha olumludur. side'nin talan edilmesi 90 lı yıllarda başlar. o yıllarda ülke dışarıya açılmıştır. ve side'nin talan edilmesinin en önemli sebebi olan belde belediyeleri kurulmuştur. nüfusu 2.500'den fazla olan beldeler belediye olmuş, bu belediyeler işyeri ruhsatı vermiş, imar planları yapmış, imara aykırı yapıları denetlemiş, ve belediye kanun da kendilerine verilen türlü yetkilerle donatılmıştır. o zamanlar side muhtarı olan turgut şen muhtarlıktan belediye başkanlığına terfi etmiştir. böyle bir yetki ile donatılan bir belde belediyesi tabiri caizse antik side'nin anasını sikmiştir. antik side'nin içerisinde bulunan o barakadan bozma dükkanlar o zamanlar kurulmuş, ruhsat almıştır. side'nin ne denli talan edildiği ile ilgili traji komik bir olay ise şudur ki, kapanan side belediyesi'nin binası sit alanına yapılmıştır. o binayı oraya diken başkan bu nedenle hapis cezası almış ve bir sonraki seçimlere katılamamıştır. side kendisini korumakla ve geliştirmekle görevli olan kamu çalışanlarının açgözlülüğüne, verilen rüşvetler sayesinde alınan kanunsuz ruhsatlara kurban edilmiştir. bu beldenin eski başkanlarını araştırın hepsinin en azından 2 oteli vardır. 1. derecede sit alanı olan bir yere kanun gereği bankamatik atmsi veya seyyar tuvalet bile kuramazsınız. ama şu an antik side'nin içinde otel bile bulunmaktadır. 5 m2 için alınan ruhsat sayesinde küçücük dükkanlar santim santim büyüyerek 100m2'lik dükkanlara dönüşmüştür. side'nin en sevdiğim yanı ise şu an antik side'nin içerisinde bulunan çoğu esnaf can çekişmektedir. hem dükkan sahipleri turizm krizinde etkilenmiştir, hem de işletme sahipleri ki çoğu manavgat'ın yerlisi değil başka yerden gelip burda kara para aklamaktadır. arada bi yatsı namazını apollo tapınağında kılayım diye gidiyorum esnafın o halini görünce keyfim yerine geliyor. açgözlü köpekler.
(nobalyesteknick - 29 Aralık 2016 20:42)
travis'in "videosu mu daha güzel, şarkının kendisi mi?" ikilemini yaşattığıthe invisible band albümünün ikinci singleı..klipte bir grup ufo meraklısı gencin umutsuz arayışları anlatılıyor.daha sonra ufolar nihayet geliyor ve travis'i de alıp gidiyorlar.klibin sonunda gördüğümüz gazetenin manşetinde ise"band not seen since ufo incident" yazıyor..böylece travis grubunun da x files gençliği olduğunu anlıyoruz...(bkz: the truth is out there)
(iris - 19 Eylül 2001 22:11)
yabancı turistlerin apollon tapınağını deve kervanı şeklinde dolaştığı, türk turistlerin tapınağın yanında bulunan plajda denize penguen sürüsü şeklinde daldığı antalya ilçesi...
(zorba - 25 Mayıs 2005 00:00)
cok gercek bi dize gecer gider bu sarkida."that the grass is always greener on the other sideneighbour's got a new car that you want to drive"(bkz: nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir)hem sarkinin hem travisin hem de ada muziginin hastasiyim.
(0v3rm1nd - 14 Aralık 2005 14:07)
turizmin olmadığı yıllarda sahili verimsiz olduğundan dolayı kızlara, iç kesimleri ise verimli olduğundan erkek çocuklarına bırakılmış, dolayısıyla eniştelerini zengin etmiş ilçe.
(pruim - 24 Haziran 2006 10:16)
Yorum Kaynak Link : side