ifistanbuldaki bilgilerden filme dair anladıklarınızla filmi izlediğinizde anladıklarınız arasında epey fark olan film.
hayır acaba ben mi yanlış anladım? ama gökkuşağı filmlerinin temel kaygısına ters gibiydi sanki. kötüleyici, yargılayıcı, sınırlayıcı bir bakışı ön planda tutuyordu bence.
ama güzel çekimler, güzel oyunculuk^*...

(laysamina - 28 Şubat 2011 11:28)

ifistanbul kapsamında gittim, izledim.

yaa çok komik, bak ben şimdi 2 bilet almıştım, benim kankiyle (kendisi aslan burcu erkeği^*) gidecektik. ona filmden bahsediyorum, adamın tepkiye bak:

-ben bilet aldım, filme gitçez.
-haa nası bi film?
-ifistanbul'da gösterilen festival filmlerinden biri, konusu ilginç geldi.
-neymiş konusu?
-ya bi yeniçeri var işte, ordudan kaçmış, bi manastıra sığınıyo, manastırda sadece rahibeler var.
-porno mu bu?
-o_0

tamam konunun gidişatından gözünün önüne bi rocco siffredi gelmiş olabilir ama festival diyorum arkadaşım, ifistanbul diyorum, bilet aldım diyorum. yok, adamın kafa buna çalışıyo: "porno muymuş bu?" gayet de ciddi soruyo haa. pöfff.

neyse, aldım bunu gittik. ilginç bi filmdi bak. az spoiler vericem, kaçılın.

--- spoiler ---

-yeniçerinin manastıra yaralı biçimde sığınması ve zavallıcık rahibeciklerin "ay erkek gelmiş, ay pipili mipili bişeymiş" dercesine birbirlerine manidar biçimde bakmaları çok eğlenceliydi. ha eğlenceli falan diyorum ama, film son derece ağır bir filmdi, manastırda ve rahibelerle geçiyo diyorum, anla artık.

-bizim yeniçeriyle türkçe konuşulan bölümler güzeldi ama 1654 yılında 2011 türkçesi duymak biraz komik olmadı değil.

-yeniçerimizin ne kadar türkleşmiş olduğunu su içtikten sonra "böörrk" diye geğirmesinden ve daha geldiğinin ilk günlerinde hemşire rahibelerden birini düdüklemesinden anlıyoruz.

-haa filmin asıl kopuş noktası, off ya düşündükçe bak ilginç geliyo, anthi diye bi rahibe var tamam mı, tazecik bişey, mavi gözlü falan. diğer rahibeler bunu pek seviyo ama anthi pek konuşmuyo, konuşsa da sadece fısıldıyo (sessizlik yemini etmiş), hatta bi ara diğer rahibeler anthi hakkında konuşurken "onun daha memeleri bile çıkmadı." falan diyor. allah seni inandırsın, hiçbişey anlamıyosun. taa ki, bizim anthi, yeniçeriye aşık olana ve kaçmasına yardım edene kadar. meğer neymiş biliyo musun? bizim tazecik rahibe, bildiğin pipili falan bi erkekmiş.!!! olm çok ilginçti lan. onun hikayesi de şu: osmanlı genç çocukları devşirirken, anthi'nin ailesi, çocukları osmanlı tarafından alınmasın diye, onu küçükken manastıra teslim etmiş. şok şok şok yani.

-bi sahnede sevgili anthiciğimiz entarisini kaldırıp "uncut" pipisini bizlere gösterene kadar kimse onun erkek olduğunu aklından bile geçirmemişti, oyuncu sofia georgovassili son derece başarılıydı.

-bizim yeniçeri, anthi sayesinde manastırdan kurtulur, anthi de bunun peşine takılır, bi ara ormanda dururlar, anthi'yi ayaküstü götürmek isteyen yeniçerimiz, kuku yerine pipiyle karşılaşınca şööle bi afallar tabi. önce bi tepki gösterir falan ama, sonradan olaylar gelişir (anlatmiyim şimdi uzun uzun) ve aralarında bi yakınlaşma doğar.

-bi de sünnetsiz yeniçeri mi olur lan? ayrıca yeniçeri dediğinde afedersin kol gibi pipi olur, bunda pek bişi göremedik biz.

--- spoiler ---

ilginç bi filmdi, konusu son derece farklı ve özgündü, sürprizliydi. manastırın konumu muhteşemdi, yeniçeri rolündeki abimiz de, (adı christos passalis'miş), gayet hoştu yaani.^* ;)

festival dışında izlemek mümkün değil bu filmleri, ifistanbul candır can! fekat bitti, seneye görüşücez artıkın salyangozumuzla!^*

(kirlikedi - 1 Mart 2011 00:04)

geçen seneki if'in en farklı filmlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğim bir çalışmaydı black field..

yaralı bir yeniçeri'nin bir manastıra sığınması oradaki iyileşme süreci ve rahibe kadınlarla ilişkisi üzerine kurgulanmış kara çayır. özellikle de sesiz, kendini saklayan bu sessiziliğin gerisinde aslında büyük bir sır taşıyan anthi adlı rahibeyle... yeniçerinin iyileşmesi, manastırdan ayrılışı ve anthi ile bu kaçıştan sonraki yakınlaşması ise filmin asıl vurgusu. kendini saklayan ama yeniçeriye karşı hissettiği yoğun duygular sebebiyle manastırdaki korunaklı yuvasını terk eden anthi'nin, adeta kendi açısından bilinmeyene yaptığı bu yolculuk ve bu yolculuğun sonunda yeniçerinin anthi'nin sakladığı sırrı öğrenmesinin ve ilk başta bu duruma karşı gösterdiği tepkisel davranışların, bir süre sonra nasıl kabul etmeye ve onu her şeyiyle birlikte sahiplenmeye ve aşka evrilmesi de filmin sonlarına doğru işlenen en önemli detaydı..

mavro livadi farklı, çekim tekniği, işlenişi ve yaratılan atmosferiyle gayet başarılı ve akılda kalıcı bir film. yönetmenin, yaşananları oldukça sade bir dille, ama görsel açıdan kendi içinde vurgulu karelerle anlatması, filmin hem en önemli özelliği hem de kendi içinde zor tarafları olan bu tarzı, görsel açıdan başarılı bir dışa vurumsal sinema tekniği ile yansıtması önemli bir artı puan ..

bu arada yeniçeri rolündeki aktör aslında bize pek yabancı değil. kısa sürede adeta kült mertebesine erişmiş olan kynodontas filmindeki oğul rolündeki hristos passalis.. bu filmde de oldukça başarılı bir oyunculuk sergilemiş kutlarım. ama asıl tebriği anthi karakterini başarıyla canlandıran sofia georgovassili hakkediyor sanırım. gerçekten göz dolduran ve etkili bir oyunculuk sergilemiş.

(mimiko - 4 Ocak 2012 01:16)

her açıdan bayağı başarılı bir film. oyunculuklar olsun, çekimler olsun, özgün konusu olsun, sürprizleri ve sırları olsun... kesinlikle etkileyici.

ayrıca filmin uzak plan çekimleri bana lars von trier'in son çektiği filmlerdeki uzak plan çekimleri hatırlattı.

(feministim ben - 6 Mayıs 2012 00:05)