Ormens väg på hälleberget (~ Der Weg der Schlange auf dem Felsen) ' Filminin Konusu : Ormens väg på hälleberget is a movie starring Stina Ekblad, Stellan Skarsgård, and Reine Brynolfsson. A salesman and his son sexually abuse the generations of women of a poor family as payment for debt. Janni must see his mother,...
Kvarteret Korpen(1963)(7,8-1222)
Den enfaldige mördaren(1982)(7,7-2596)
Mannen på taket(1976)(7,4-3306)
Joe Hill(1971)(7,4-590)
Elvira Madigan(1967)(7,3-2542)
Ådalen 31(1969)(7,2-1376)
Mannen från Mallorca(1984)(7,0-1238)
Lust och fägring stor(1995)(6,9-5796)
Kådisbellan(1993)(6,5-1801)
Falsk som vatten(1985)(6,3-490)
çetin altan'ın yıllardır "neden nobel ödüllü bir türk yok?" diye bağırmasının sonucudur. kurum, çetin altan'dan tırsmış ve bu ödülü vermiştir sonunda.
(merhum - 12 Ekim 2006 15:17)
bir anda gündemi değiştirmeden geliştiren bir olay olmuştur.orhan pamuk'un nobel alması elbette sevindiricidir.ancak böyle bir gölgenin altında alması üzücüdür.ben edebiyatçı değilim,takdir edemem.edenler etmiş vermişler.ama keşke bu ödülü böyle gölgeler altında almasaydı da bizim de içimizi burkmasaydı.orhan pamuk adını tarihe nobelli yazar olarak yazımıştır.ama tarih,en azından benim torunlarım ve onların torunları, orhan pamuk dendiğinde kitaplarından çok provakatör yanını hatırlayacak.böyle iyi bir edebiyatçı keşke sadece kitapları ile akıllarda kalsaydı.ben kendisine kırgınım...bu topraklarda dökülen kanı görmemesine,çanakkale'yi içine sindiremeyişine ve benim gibi düşünenleri dinlemek istemeyenler ona mikrofon uzatırken beni,benim çocuklarımı,kurtuluş savaşı gazisi olmuş dedemi,batının işgal ettiği vatanını kanları ile geri alan çocuk olmamış şehitleri dünyaya yanlış tanıtmıştır.oysa insan olmak önce en yakınındaki acıyı görmektir bence.komşun hergün öldürülürken karşı apartmana polis çağırmayı anlayamam ben.ama acıyı anlıyorum...acı bugün fransa ve nobel dendiğinde aklıma gelen...kimbilir yarın ne olacak?edit:fransa nın ermeni soykırımını inkar yasası nın kabulü ile aynı güne denk gelişini türk insanını kışkırtıp,öfkesini kabartıp 'biz demiştik işte barbar türkler' demek için fırsat yaratılması olarak görüyorum.
(rajas - 12 Ekim 2006 16:43)
siradan bir okuru olarak buruk bir sevincle karsiladim orhan pamuk'un aldigi nobel odulunu. yillardir orhan pamuk kitaplarini begenerek okudum: siradisi bir yazim tarzi var, basta yadirgasam da hosuma gitti. pek cok roportajinda yazma "is"ini nasil ciddiye aldigini, her gun ofisinde memur gibi bu "is"i yaptigini belirtmistir, en cok bu disiplinine hayranlik duydum. bunun bir nobel ile odullendirilmis olmasi sevinilecek bir sey.google news'da konuyla ilgili bir suru baslik goruyorsun, "aa bizim yazarimiz dunya basinina konu oldu basarisiyla" diye seviniyorsun, sonra bakiyorsun international herald tribune'dan bir baslik "ermeni yazarlar turk romancisi orhan pamuk'un nobel odulu almasina sevindi." ermeni yazarlar birligi baskani demis ki "this is both a literature prize and about morality" yani "bu hem bir edebiyat odulu, hem de ahlakla ilgili." iste o noktada ici buruluyor insanin.ermeni'lere soykirim uygulanmis uygulanmamis bilemem, su noktada onemli de degil ne olup olmadigi. bu gelinen noktada, turk romancisinin nobel odulu almasi konusunda ermeni yazarlar birliginin yorumunun mansetlere tasinmasidir mesele. ermeni yazarlarin bu odulu bir ahlak dersi olarak gormesi ve lanse etmesidir. nobel odulu beyaz kale'deki "ben kimim?" yakarislarindaki hoca ve kolesinin kimlik arayislarina degil politikaya mi gitti? ruya arayislari ahlak derslerinin arasinda oksuz cocuk gibi mi kaldi? ne bileyim. odulun hak edilmedigini soyleyemem ama ecevit'in de dedigi gibi "icime sinmiyor". aman benim ne dusundugum, odulun icime sinip sinmemesi de basta orhan pamuk ve turk edebiyat dunyasi herkesin umrundaydi sanki. bahsi gecen habere link verip hurriyet okuyucu yorumlarina layik bu entryme burada son veriyorum.http://www.iht.com/…eu_gen_armenia_turkey_pamuk.php
(a lifetime of type ii errors - 12 Ekim 2006 20:12)
ilk kitabını kaç yıl önce okumuştum 15 yıl mı oldu 18 yıl mı, sonra her yeni çıkan kitabını alır oldum. sonra istanbul'a geldim cepte beş kuruş yok yeni hayat çıktı. ulan almam lazım hem de taksim'e gitmeden almam lazım. üsküdar'da beşiktaş iskelesindeki gazete bayine mutlaka gelmiştir deyip gittim buldum kitabı. para yetmiyor işte, hayır çalsan çalınmaz severim burdaki abiyi, bazen pat diye sohbet açar, aldığın gazeteye bakarak. abi sonra versem dedim "olur" dedi. aldığım bir gazetenin arasında koyup yollandım doğru eve.sonra özgür gündem gazetesi bombalandı, tam bir iç savaş dönemi, susurluk'ta lafı geçen 1000 operasyon dönemi, kayıplar, infazlar gırla, herkes pırsmış bir köşede, pamuk aldı gazeteyi istiklal caddesinde sattı bir sürü gençle. "özgür basın susturulamaz" dedi. ne garip o zaman şimdiki ossuruktan teyyare ulusal solcularda vardı (sip/tkp) gazete satışında kimse de "ab'ye yaranmak için yapiyor" demedi, ortada abe mabe hiçbişi yok, arada çiller "gümrük birliği'ne gireceğiz" diyor ama zaten abe buna bişi demiyor. böyle de bir adam bu. genelde türkiye'de biraz edebiyat cevresinde tutunanlar yapmaz böyle aşırı politik destekler, sadece aydın imzası verirler. sonra bazı yazılar çıkar oldu, orhan pamuk populer kültür ikonu diye, daha o zamanlar tüyap kitap fuarı tepebaşındaydı. bir ünlü solcu aydın yazıyordu, orhan pamuk imza standında topuklu ayakkabı giyen rujlu kızlar varmış, "ben onların okuduğu kitabı okumam demiş, satın aldığı kitabı yerine bırakmış" mış miş, popüler oldukça tukaka oldu önce entellektüellerin gözünde. ne garip ben orhan pamuk'u her elinde bol kitap olan insanın okuduğunu zanneder, beğenmedikleri için karşı çıktıklarını zannederdim. en sonunda keşfettim birisiyle 2 saat tartıştıktan sonra hayır okumamıştı, bir sürü zevzek okumadığı bir yazar için "ama çok popüler" deyip bok atıyordu. kendi yazarını okumayıp, metal fırtınaya 500 baskı yaptıranlar pamuk için "kötü yazar" diyordu. sonra milliyetçilik arttı, 12 yıl önce pamuk'la özgür gündem gazetesi satanlar bile pamuk gibi "ab" tarafından desteklenen herkesi tukaka yaptı. pamuk sonra dedi ki, "1 milyon ermeni 30 bin kürt öldü" garip ama çok garip olsa olsa sayılarda yanılabilir di, genelkurmay arşivi açıkladı belgeleri "hayır bir milyon değil 140.000" dedi, devlet zaten hep açıklıyordu 30.000- 40.000 kişinin katili apo diye, ha burda sayinin dokumlarini biri mi yanlış yaptı, bunun 25.000'i pkk'li... sonra nobel aldı, birileri sıcak bok gönderdi ona, birileri düm dünya bize karşıyken normal mi bir türkün nobel alması dedi, "bizim mahallede hem manav, hem kasap hem bakkal beni sevmiyor, arkamdan iş çeviriyorlar" deseniz, aile fertleriniz aynı gün sizi doktor muayenesine götürür, ama fransız milletvekilleri ile isveçli kurul uyeleri isbirligi yaptı, aynu gune denk geldi yazinca bu paronayaklık değilde şukela alan güzel tesbit oluyor.hepten paranoyaklaşan milliyetçiliğin sonu nereye kadar gidecek bakalım, "hadi pamuk bavulunu topla fransa'ya git" diye yazanların çölleştirdiği bu iklim nereye kadar gidecek. pamuk nobel mi aldı valla umrumda değil benim gözümde 18 yıl önce almıştı zaten. ama pamuk üzerinden paranoyaklar umurumda, çünkü aynı belediye otobüsüne binip, aynı işyerlerinde çalışıp, aynı sözlüğe yazıyoruz.
(haslama cay - 12 Ekim 2006 23:35)
http://en.wikipedia.org/…el_laureates_in_literatureupuzun bir liste... edebiyatci degilim, su hayatimda okudugum kitap sayisi bu listedeki yazar sayisi kadardir, belki azicik gecer... allahaskina listeye bir bakin, eminim tanidiginizi bildiginiz 3-5 adam cikacak...orhan pamuk'u da bu listeye almislar bugun... butun bu listedeki adamlarla ayni kefeye koymuslar, ona bu degeri layik gormusler...nobel gibi yuzyillik bir kurum kendini dunya olceginde bu kadar onemsiz politik oyunlarin icine bu kadar kaptirip odulunun degerini bu kadar dusurur mu sizce? akil mantik aliyor mu?biz yasadigimiz cografyayi, kendi etnik sorunlarimizi, kendimizi cok onemli saniyoruz... oysa yasadigim yerden goruldugu kadariyla soyleyeyim, dunyanin geri kalaninin pek sikinde degiliz haberimiz olsun.ulan turkiyenin adi butun bir yil boyunca bugunden fazla zikredilmemistir be, helal olsun adama, kendini herkesin dibe cekmeye calistigi bir kuyudan dunyanin zirvesine cikardi bugun, umarim boyle de kalir.
(ayamik - 13 Ekim 2006 03:02)
her şey bir yana aslında bu ödülün sadece orhan pamuk a değil aynı zamanda türkçeye verilmiş bir ödül olmasından dolayı mutluyum. ve tüm o yazılarını türkçe yazan bir insan olan orhan pamuk un nobel alması da sırf bu yüzden beni çok gururlandıran ve milli duygularımı kabartan bir olay. her ne kadar orhan pamuk ve 'milli' kelimlesinin şu günlerde bir araya gelmesi imkansız gibi görünse de.benim anlamadığım türkçe ye böylesi katkıları olmuş birine, bu ödülü alarak türkçe yi uluslararası anlamda ilk defa olarak böyle saygın bir yere getirmiş bir kişiye hem de milli duygu ve düşünceler öne sürülüp nefret kusulması. ermeni sorunu değil mi? ah evet. öylesine bir toplumuz ki...elbette herkesin konuşmaya hakkı var. orhan pamuk un da vardı şimdi onu suçlayanların da var. ama allah aşkına; ş ve ç harfleri yerine sh ya da ch veya $ gibi seçenekleri kullanırken, bir işyeri açtığınızda kesinlikle bir türkçe isim değil ama dünyanın bilimum dillerinden bir isim seçerken, konuşmalarınız da 'seçenekleri match edelim', 'konuyu editleyelim', 'merci şekerim' gibi yabancı kelimeleri dilinize sokarken ve böylece milli benliğin en önemli öğesi olan dili baltalayıp bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yok ederken orhan pamuk un ermeni soykırım iddiasıyla yaptığı zarardan çok daha fazlasını yapmıyor musunuz kendineze ve milletinize? orhan pamuk her şeyden önce türkçeye büyük katkıları olan ve onu geliştiren biri; ve dolayısıyla tüm politikacılardan ve bu millet adına hizmet ettiğini söyleyen herkesten bir edebiyatçı olarak (tıpkı diğer edebiyatçılarımızın da olduğunu gibi) daha önemli biri. kırılma darılma yok arkadaşlar.nobel i edebi yönüyle değil de sadece siyasi söylemiyle aldığını dile getirenleri ise dudağımın kenarında beliren bir tebessüm ile selam ederim. hiç değilse bundan önce bu ödülü alan diğer yazarlara bir göz atın. hemen hemen hepsinin kendi toplumlarıyla ters düşen pek çok yönünü göreceksiniz. ama hiçbir toplum ne olursa olsun bizim gibi sanatçısına böyle hor davranmaz. şimdi pek bir moda oldu nazım hikmet sevmek. toplum olarak pek bir bağrımıza basar olduk üstadı. hele şükür' zaten bizler değildik sabahattin ali yi sopalarla vura vura linç edip öldüren! onlar bizden olamaz dimi? kınıyoruz onları, kabul edemiyoruz yaptıklarını sabahattin ali'ye. ama aynı durum (hani biraz daha serbest bıraksalar) kimileri tarafından orhan pamuk'a da yapılacaktı daha çok yakın bir geçmişte. ama o zaman da 'oh iyi yaptılar' diyenler, o görüntülerden zevk alanlar da bizler değildik. bizler zaten her zaman suçluyuz ama her zaman da masum...
(jesus vs mohammed - 13 Ekim 2006 14:50)
25 yıl önce gerekli teknoloji ve ekşi sözlük benzeri bir site olsaydı muhtemelen en fazla rağbet görecek başlıklardan biri yılmaz güney'in cannes ödülünü alması olacak, gene dış mihraklardan girilip yılmaz güney'in bölücü ve hain fikirlerinden çıkılacak, bu ikisi arasında loopa alınmış diyalektikler ve anolojiler kurulacak, yılmaz güney nezdinde türkiye üzerinde oynanan uluslararası oyunların ve bunların maşaları afişte edilecekti. aslında 25 sene geçmiş de olsa hala çok geç değil, biraz gecikmiş de olsa, yılmaz güney iyi bir yönetmen olabilir ama ödülü siyasi görüşleri yüzünden aldı; yılmaz güney zaten kötü bir sanatçı, cannes ödülünü almak için siyasi görüşlerini dile getiriyordu; cannes ödülü zaten siyasi görüşü olanlara verilir, ben de yılmaz güney gibi yapsam ben de alırdım cannes ödülünü, ertem eğilmez, atıf yılmaz dururken yılmaz güney'e niye ödül veriyorlar gibi yazılarla haklı tepkimizi gösterelim, türkiye'yi ve türklüğü koruyalım gençler, başlık aşağıda sizi bekliyor:(bkz: yılmaz güney'in cannes ödülünü alması)
(red kite - 13 Ekim 2006 16:42)
milliyetçi olduğunu sanan zırvaları bir kenarı koyarsak -ki zeka yoksunlukları şu başlıktaki zeka ortalamasının düşüklüğünün aleni kanıtıdır- asıl nobel'i başka birilerinin alması gerektiği savı ile eleştirilmesi abes olan durum.komitenin açıklaması okunduğu zaman pamuk okumuş olanlar nelerden bahsedildiğini anlarlar. "öyle tey tey tey ermeni meselesi" diyenlerin anlamadığı "şehir hüznü", "doğu-batı çatışması","kültürlerarası ikilik" gibi kavramlar bunca açıkken, hala "neden yaşar kemal diil aziz nesin diil" gibi yorumlarda bulunan modern ve post modern roman kavramlarından -bu kavramların şu andaki konumundan- uzak kişileri okumak ilginç.türk romanı'na ve batı romanı'na bakılacak olursa yüzü batıya dönük olarak yazılmış pamuk romanlarını klasik roman ve romancılarla karşılaştırmak fikrimce saçmadır. burada dünya normlarını değerlendirmek gerekir. türk edebiyatında başarılı bulduğumuz çoğu kavram kültürlerarası nitelik taşımamaktadır ve böyle bir ödülün gerekliliği olan açılımı da edebiyat için, edebiyat açısından sağlayamamışlardır. -tabii ki bugüne dek türkiye'den kimsenin ödül almamış olmasının başka pek çok sebebi de vardır- beğeni -ki bu komitenin ve kusura bakmayın ki batının beğenisidir geçerliliği olan beğeni, dünya budur-, bizlerin sizlerin beğendiği diğer türk romancıları tarafından diil ancak pamuk gibi modern bir romancının kitaplarınca oluşturulmuştur. bu nobel öncesinde de oluşmuş bir beğeniydi. ermeni meselesinden çok önce de pamuk hiçbir türk yazarına nasip olmamış sayıda dile çevrilmiş ve konuları, anlatımı, bizler için alışıldık olabilecek -doğu batı aradalığı- konuyu modern -postmodern- üslupla anlatımıyla okunmuştur.şahsen bana ilginç gelen pamuk'un türkçe yazmasından ve bu kültürü yakalayabilmekten duyduğum keyfi bizim kültürümüz dışındaki birinin nasıl paylaştığını anlamak olmuştur.. üslupla ve konularının -bizlere bile bunca ilginç gelen ikililik konusunun tek kültürlü, çokkültürlülüğe kapalı, çatışma algısı farklı olan avrupa ve abd okuyucusu tarafından daha da ilginç bulunmasıyla değerlendirilebilecek- özellikleriyle açıklamak denenebilir.türkiye'de ise 10 senedir "pamuk iyi yazar mıdır kötü yazar mıdır","pazarlama dehasıdır","çalar çırpar","zordur","sıkıcıdır" vb. argümanlar sürüp gitmiştir. hatırlarım "kitabının reklamını yapıyor" diye eleştirenlerden kitap hakkında yazım hatalarından başka yazacak konu bulamamış eleştirmenlere kadar varmıştır pamuk hakkındaki tartışmalar, bu ermeni meselesinden çok önce. ne batı'nın pamuk beğenisi ne de türkiye'nin pamuk eleştirisi (edebi açıdan bir beğeni ya da eleştiriden bahsediyorum böyle siyasi politik olduğunu sanan yorumlardan diil, hem beğeni hem eleştiriyi kastediyorum) ermeni meselesi hakkındaki -üstelik de kendisini haklı çıkarmış "bunu türkiyede söyletmezler"- yorumuna dayanır. genel sorun klasik roman-modern roman ve yine pamuk'un kitaplarının ana öğesi olan doğu-batı bakış açısı farklılığıdır. -ki bu konuyu bunca işlemişliği ve durduğumuz nokta ironiktir-hala türkiye'de pastoral ya da yöresel yazınların neden nobel almadığı üzerine düşünülmesi ilginçtir. günümüzde türkiye'de modern romanın karşısında klasik romanı savunanların edebi alandaki kıtlığını pamuk'un nobel ödülü alması konusundaki eleştirilerdeki kıtlık yansıtmaktadır. biri edebi değerlendirme kıtlığıdır -fikrimce- ötekisi ise zeka kıtlığıdır -yine öznel fikrimce-.. ortalama zekanın edebiyattaki yansımasıdır modern post modern roman yorumlanmasının eksikliği. (yıldız ecevit'in orhan pamuk'u okumak kitabındaki son örnek okuru diğerlerinin üstüne okumanızı salık veririm) bir diğer nokta ödülün edebiyat ödülü olduğunun yok sayılarak "türklüğümden utandım","türk olmaktan gururlandım" bakış açılarının -ki seviyeleri yakındır- sergilenebilmesidir. "anadilim türkçe olduğu için gururlandım" demektir burada doğru olan ki bence pamuk'u hakkıyla okuyan bunu der, çoğu türk yazar ve romanı için -pamuk da dahil- "türkiye'de ya da türk kültüründe yetiştiğim için kitabı bunca ancak ben anlayabilirim" demek de mümkündür. (hatta zeitgeist de önemlidir bazı kavramları yakalayabilmek için) ki yine fikrimce bu kültürü taşımayan bir batılının anlayışı sınırlı kalacaktır. ancak ilgi çekici olacaktır yabancılara kar, kara kitap ya da yeni hayat.. tam olarak büyülerine erişmek için yeni hayat'ta bahsedilen nesne ayrıntılarının, kara kitapta anlatılan istanbulun tadına varılmış olması gerekir. ki bir "yabancı" varamaz.acıklı olan yabancılar en azından yazın yeteneğini ödüllendirirlerken bu kültürün ortaya çıkardığı o güzelim metinleri anlayabilecek kapasitede insan yetiştiremememiş oluşumuzdur.şu başlıkta zeka kırıntısı taşıyan az sayıda entry bulunması üzücüdür. edebiyattan bişiy -hatta herhangi bişiy- anlayan birilerinin sayısının azlığı üzücüdür. ama cidden iyi bir yazarın aynı kültürü ve özellikle de kendisinin vurguladığı gibi aynı dili, aynı ana dili paylaştığımız bir yazarın dünyaca önemli bir ödül alması önemlidir. güzeldir de.bunca utanılacak şey varken -ki en utanılası olan bu başlıkta net görünen ortalamanın zeka zeviyesidir- bu ödülden utananların olması da komiktir. aynen sırf türk diye sevinmenin de eksik kaldığı gibi.. yine de tercih edileceği gibi..
(pati - 13 Ekim 2006 17:19)
kimdir orhan pamuk’u bu odule layik gorenler:chair no 1 sten rudholm, b. 1918 (elected 1977): avukat mavukat, bas savci filan olmus bi adamcagiz. (lawyer and public official, formerly chief justice of appeal and marshal of the realm.)chair no 2 bo ralph, b. 1945 (elected 1999) : dil bilimci, goteborg universitesinde isvec dili departmaninda kuzey dilleri profesoru. chair no 3 sture allén, b. 1928 (elected 1980): dil bilimci, göteborg universitesinde emeritus professorchair no 4 lars forssell, b. 1928 (elected 1971): yazar, (he was awarded the bellman prize in 1968 and 1981, the pilot prize in 1992 and the swedish academy nordic prize in 1998)chair no 5 göran malmqvist, b. 1924 (elected 1985): dil bilimci, edebiyat tarihcisi, sinologist (bu ne bilmiyorum), cevirmen, stockholm universitesinde emeritus professor.chair no 6 birgitta trotzig, b. 1929 (elected 1993): yazar, (among other awards she received the aniara prize in 1981, the selma lagerlöf literature prize in 1984, the 1985 pilot prize, the 1991 kellgren prize and the 1997 övralid prize)chair no 7 knut ahnlund, b. 1923 (elected 1983): edebiyat tarihcisi, cevirmen, yazar. 1996’dan beri akademinin secimlerinde aktif rol almiyor.chair no 8 östen sjöstrand, b. 1925 (elected 1975) : yazar (he was awarded the bellman prize in 1967 and was editor of the three academies’ cultural journal artes between 1975 and 1988)chair no 9 torgny lindgren, b. 1938 (elected 1991): yazar (he was awarded the 1983 litteraturfrämjandet (‘society for the promotion of literature’) great novel prize for ormens väg på hälleberget (‘the snake’s path on the rock’), the 1984 aniara prize for merabs skönhet (‘merab’s beauty’), the august prize in 1995 for hummelhonung (‘bumble-bee honey’), the gerard bonnier prize in 1999 and the selma lagerlöf literature prize in 2000)chair no 10 peter englund, b. 1957 (elected 2002) : tarihci, yazar. 2001’den beri stokholm film, radyo televisyon ve tiyatro universitesinde tarihi ve sosyal yazim profesoru. akademinin en genc uyesi.chair no 11 ulf linde, b. 1929 (elected 1977): sanat elestirmeni, yazar, muze yoneticisi, jazz muzisyeni. (senelerce stockholm’deki thielska gallery’nin yoneticiligini yapmis, 1987’de kellgren prize almis, 1996’da gerard bonnier prize almis 1997’de pilot prize almis.)chair no 12 per wästberg, b. 1933 (elected 1997): yazar (he was awarded the övralid prize in 1993, the gerard bonnier prize in 1995 and the society of nine great prize in 1997.)chair no 13 gunnel vallquist, b. 1918 (elected 1982): yazar, cevirmenchair no 14 lars gyllensten, b. 1921 (elected 1966): yazar, histologist (bu ne demek onu da bilmiyorum) (he has been awarded, among other honours, the kellgren prize for 1986, the 1987 pilot prize and the selma lagerlöf literature prize for 1991.) 1989 dan beri akademinin secimlerinde aktif rol almiyor.chair no 15 kerstin ekman, b. 1933 (elected 1978) : (hakkinda bilgi yok)chair no 16 kjell espmark, b. 1930 (elected 1981): yazar ve edebiyat tarihcisi. stockholm universitesinde edebiyat tarihi konusunda emeritus professor. (among other honours he has been awarded the svenska dagbladet prize for literature 1975, the schück prize for 1980, the 1985 bellman prize, the 1998 kellgren prize and the society of nine great prize for 2000.)chair no 17 horace engdahl, permanent secretary, b. 1948 (elected 1997) : yazar, elestirmen, edebiyat tarihcisi. århus universitesinde iskandinav edebiyati konusunda adjunct professor (turkiyedeki karsiligi ne bilemedim).chair no 18 katarina frostenson, b. 1953 (elected 1992): yazar. (she has been awarded, among other honours, the great prize of the society of nine in 1989, the bellman prize in 1994, and the swedish radio prize for lyrical poetry in 1996)goruldugu uzere odulun kime verilecegine karar veren bu insanlarin cogunlugu yazar, dil bilimci, universitede profesor vs. turkiye’nin politik durumundan once kendi mesleki/ akademik sayginliklarini, nobel odulunun prestijini korumakla yukumlu 18 kisi. baska isleri gucleri yok gidip “aha, bu adam turkiye aleyhine konusuyo, hadi odulu ona verelim” demeyecekleri her akli basinda insanin anlayabilecegi bir gercek. insan demez mi ki “nobel edebiyat odulunu almak isteyen binlerce edebiyatci var, her sene aday gosterilen 350 kisi var, bunlar niye ayaklanmiyor… nobel odulunu sadece ulkesi aleyhine konusan insanlara veriyorlar, artik bu odulun bi sayginligi kalmamistir diye niye kimse tek bir aciklama yapmiyor… bir (belki bir kac) gazetede son yillarda genel egilimin bu yonde oldugu konusunda bir “fikir” belirtilmis onun disinda boyle bir genelleme kimse yapmiyor. turkiye’deki gazetelerin gaziyla, butun edebiyat dunyasinin dunyadaki en onemli 1-2 odulunden birini bir politik cikar oyununa indirgemek ancak “gaza gelmek”le aciklanabilir fikrimi soracak olursaniz. orhan pamuk’un yazarligini begenmeyebilirsiniz, politik goruslerini begenmeyebilirsiniz. bu konuda, bu sozluge yazan insanlarin (muhtemelen) hepsinden daha bilgili, birikimli, 18 kisinin yarisindan fazlasinin oyuyla bir insan bu odule layik goruluyorsa bence o insan en azinda edebiyatci olarak yerilmeyi hak etmiyordur. “aman ne o oyle onun imlasi, dusuk cumleleri rezalet” diye ahkam kesmek, herseyden once odulu kimlerin neye gore verdigini dusunmedigin anlamina gelir. odulu 18 tane isvecli veriyor. heralde orhan pamuk’un turkece imlasini kontrol edecek degiller. odulu verirken de gerekcelerini “who in the quest for the melancholic soul of his native city has discovered new symbols for the clash and interlacing of cultures.” diye aciklamislar, biz dusuk cumlelerini cok sevdik onun icin veriyoruz dememisler. tabii ki her odulde oldugu gibi nobel’de de politik cikarlar, sahsi iliskiler etkilidir ama bu bundan once verilen butun nobeller icin de gecerlidir. her ne kadar politik goruslerine katilmasam da, her ne kadar kendisinden daha cok begendigim turk yazarlar olsa da, her ne kadar kil bir tip oldugunu dusunsem de, orhan pamuk’a helal olsun…
(vidanjor - 13 Ekim 2006 18:23)
70 milyon franz kafka'nın şaşırdığı olay.
(bizans - 13 Ekim 2006 19:06)
Yorum Kaynak Link : orhan pamuk'un nobel alması