Story of a Love Story (~ Impossible Object) ' Filminin Konusu : Story of a Love Story is a movie starring Alan Bates, Dominique Sanda, and Michel Auclair. Harry is a married writer who has an affair with a woman whose husband knows that she is unfaithful. As a result of his work, Harry has...
The Gypsy Moths(1969)(6,4-1526)
Year of the Gun(1991)(5,7-2177)
michael moore'un 2 ocak 2010 tarihinde gösterime girmesi beklenen belgesel filmi.
(poyzn - 11 Temmuz 2009 12:42)
michael mooure'un 2008'de patlak veren ekonomik krizin nereden geldigini son derece iyi gosteren ve aciklayan belgeseli.
(fnac - 27 Kasım 2009 11:48)
(bkz: wristcutters a love story)
(muhteriz darbe - 10 Aralık 2009 21:22)
bu film, kapitalizm eleştirisi yapmanın her zaman için gerçek bir eleştiri yapmak anlamına gelmediğinin önemli bir örneği. koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler diye bir söz var malum. o yüzden moore hala önemli... ancak bu öneminin sınırlılıklarını da bir yere not etmekte fayda var. sınırlılık derken şunu kastediyorum: kapitalizm, temelinde artı değer sömürüsünün yattığı kurumsallaşmış bir sistem ve bu sistem, içinde kurumsal/bireysel öznelerin hareket ettiği yapısal bir zemin üzerine kurulmuş bir durumda. yani kapitalist sistem basitleştirirsek özne ve yapının diyalektik-bütünsel birliğinden oluşur ve bu birliğin bütünlüğünü ıskalamak yanlış sonuçlara götürür. bu film ne yazık ki bu bütünlüğü ıskalamış durumda. öyle ki film bittiğinde gözünü para hırsı kaplamış kapitalistler ve bunların yardakçıları olan politikacılar olmasa kapitalizmden hiç de şikayetimiz olmayacağı sonucu çıkıyor. yani bu öznelerin üzerinde hareket ettiği yapısal zemin gözden kaçırılmış durumda. örneğin, filmin son bölümünde moore, zırhlı kamyoneti bankaların önüne dayayıp halkın parasını iade etmelerini istiyor: "bu paraları ait oldukları yere, federal reserve bank'a götüreceğim." böylece modern robin hood'umuz zenginden alıp yoksul'a vererek kapitalist eleştiriyi nihayete erdiriyor. ama zenginliği ve yoksulluğu yaratan koşulların ne olduğu, federal reserve bank'da somutlaşan devletin zenginlik ve yoksulluk bağlamındaki asli işlevine bırakın değinmeyi gündeme bile getirmiyor/getiremiyor. ha, bu eleştiriye "bilader amma pimpiriklisin, adam 127 dakikalık bir film kapsamında ancak bu kadarını yapabilmiş" karşı eleştirisi sunulabilir. ben de derim ki önemli olan ne yapıldığı ve yapılan şeyin süresi değil, yöntemidir. sağlam bir yöntem üzerine oturtulmamış bütün kapitalizm eleştirileri havanda su dövmekten öteye gitmez.
(lairocse - 12 Aralık 2009 21:11)
sadece sonuclar uzerinden giden belgesel--spoiler--evini ipotek ettirip kredi alan ve cilginca tuketen insanlara deginmezken odenmeyen kredi borclari sebebiyle evlere haciz koyan bankalari elestiren belgesel. tabi o 700 milyar dolar finansal kurumlar yerine kredi magdurlarina verilebilir miydi diye dusunmuyor degil insan--spoiler--
(arbitraj - 13 Aralık 2009 00:20)
--- spoiler ---kendi çalışanlarına hayat sigortası yapıp beneficiary olarak kendisini gösteren şirketlerin varlığından haberdar olmamı sağlamıştır. artık abd'de kapitalizmin ne boyutlara geldiğini göstermektedir bu olay. savaştan kar eden çok oldu ama cesetten kar etmeyi adam smith bile düşünemezdi herhalde.--- spoiler ---
(de la serna - 27 Şubat 2010 21:18)
--- spoiler ---özel ıslahevleri üzerinden, dolayısıyla çocukların sırtından deli gibi servet yapan iştirakçilerin ve işbirlikçi hakimlerin olduğunu da öğrenmiş olduk abd cehenneminde. özel ıslahevi mi olurmuş? olurmuş. bu ıslahevlerinde maksimum kar hedeflendiğinden; bir partide esrar içen liseli bir kız 4 dakikalık yargılama sonrası dokuz ay, annesinin erkek arkadaşının yüzüne biftek atan bir sıbyan ise yedi ay boyunca ıslahevinde özgürlüğünden yoksun bırakılmış.--- spoiler ---
(paronoid android - 16 Mart 2010 09:22)
belgeselde eleştirilen merkez bankasına karşı çıkanlardan birinin milton friedman olması gerçekten ilginç geldi bana. krizde batan bankaların kurtarılmamasını savunanlar da liberallerdi hatta. keynesyenlerin merkez bankası aşkını biliyoruz zaten. acaba bu belgeselde itin götüne sokulan kapitalizm denilen şey aslında tam olarak kapitalizm değil mi? serbest piyasa denilerek öcüleştirilen şeyin cici politikacıların yeğenlerine bağışcılarına ekonomiyi kontrol güçlerini kullanarak ulufeler dağıtması değil mi? obama tarzı devleti büyüterek ekonominin kontrolünü devlete geçirerek yapılan düzenlemeler bu tarz olayları daha fazla artırmaz mı? böyle düşününce micheal moore'un obama yerine ron paul'ü desteklemesini daha mantıklı buluyorum valla.
(susmicam - 9 Haziran 2010 01:31)
michael moore apacik bir sekilde manipulasyon ustadi. bi kunuyu objektif bir sekilde, her yonuyle inceleme maksadiyla degil de sadece kendi tezini guclendirmek icin ele almaktan, eldeki veriyi kafasina gore kesip yapistirmaktan etik bir rahatsizlik duymuyor. yine de kil degilim cunku bu gucunu seytanin avukatligini yapma yerine buyuk olcude akli basinda argumanlari savunmak icin kullaniyor, vicdan sahibi ezilen insanlarin yaninda bir adam. belgesel degil ama yine de iyi, egitici, zeitgeist'in 3. bolumunun kardesi niteliginde bir film olmus. sahsima amerikanin sag duyulu, akilci ve cesur bazi sanatci, politikaci ve ekonomisleriyle tanisma firsati sunmustur. bunlardan biri de marcy kaptur. burdan kendisine soyle sesleniyorum ''ufak tefek ame ne deli hatunmussun sen; 700 milyar dolarlik bail out operasyonu sirasinda finans devlerine acik acik kafa tutmaktan cekinmemis, mortgage madurlarini mecliste isyana filan cagirmissin, ohio'nu neresindensin sen bakiim, helal olsun.''
(indiegirl - 26 Ağustos 2010 12:27)
obama'nın başkan olduğu anons edilince insanların sevinçten ağlayışlarını, mutluluklarını gösterdiği sahnede çok üzüldüğüm filmdir. çünkü orada ağlayan zenci teyze onu bir değişimin simgesi olarak görüyor fakat bilmiyor ki obama' nın da diğer şerefsizlerden bir farkı yok, aynı bokun laciverti deyim yerindeyse. insanlara, insanlığa çok ama çok yazık.
(everyone looks so good from here - 20 Şubat 2012 09:26)
Yorum Kaynak Link : capitalism a love story