Süre                : 2 Saat 10 dakika
Çıkış Tarihi     : 10 Kasım 2018 Cumartesi, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Drama
Ülke                : Almanya
Yapımcı          :  Peace Motion Pictures
Yönetmen       : Omer Sarikaya (IMDB)
Senarist          : Omer Sarikaya (IMDB),Omer Sarikaya (IMDB)
Oyuncular      : Chris Mulkey (IMDB)(ekşi), Wilma Elles (IMDB), Iyad Hajjaj (IMDB), Jesus Sans (IMDB), Mike Mitchell (IMDB), Préity Üupala (IMDB), Fabio Abraham (IMDB), Angelo Borer (IMDB), Salar Zarza (IMDB), Essam Morsi (IMDB), Branden Garrett (IMDB), Johnny Venocur (IMDB), Anita Chui (IMDB), Carlos Antonio León (IMDB), Julia Helbich (IMDB), Pierre Dulat (IMDB), Michael Walde-Berger (IMDB), Berenice Di Piazza (IMDB), Marcus Calvin (IMDB), Jaime Feenstra (IMDB), Timur can Okutansoy (IMDB), Solomiya Savoya (IMDB), Enver Idrizi (IMDB), Engin Gocmen (IMDB), Dana Dajani (IMDB), Nuri Yesil (IMDB), Hripsime Sargsyan (IMDB), Danny de Jong (IMDB), Savas Mentes (IMDB), Fanny Torres (IMDB), Mustafa Ayhan (IMDB), Naira Manoukian (IMDB), Bahadir Karatas (IMDB), Burak Aydin (IMDB), Sevgi Ulubas (IMDB), Adem Demir (IMDB), Canberk Keles (IMDB), Mabrouka Ghanmi (IMDB), Salaam Mahmud (IMDB), Tekin Bozoglu (IMDB) >>devamı>>

Islamophobia ' Filminin Konusu :
Islamophobia is a movie starring Chris Mulkey, Wilma Elles, and Iyad Hajjaj. When the war in Bosnia started in 1984, Omar was only 8 years old. His Christian father disappeared and shortly after, Omar and his Muslim mother emigrated...


  • ""sokaktaki kadınların gezmesindeki tek amaç müminleri baştan çıkarmaktır" mantalitesindeki insan görünümlüler var olduğu sürece vuku bulması çok olağan olan olgu."
  • "dünyadaki en haklı duygu. şahsen islamofobik olmayan doktora, öğretmene, bakıcıya çocuğumu emanet etmem."




Facebook Yorumları
  • comment image

    şunu anlamıyorum... türkiye'de yaşıyoruz, atesit olduğunu söylediği için havaalanında tepki gören, ramazanda yemek yediği için sokakta dayak yiyen, başı açık olduğu için mahalle baskısına, tepkisine maruz kalan, içki içtiği için yerin dibine sokulup orada bırakılan, madımak'ta otel'de canlı canlı yakılan insanları gördük, duyduk, biliyoruz.

    sen bu dinin yaşandığı coğrafyadaki diğer insanlara bile yaşam hakkı tanımazken, seni bilmeyen etmeyen elin gavuru dediğin adam senden korkmasın, çekinmesin de ne yapsın ?

    sonra islam hoşgörü dinidir... biz öyle bişi göremedik çok afedersiniz ama, kafamızın kesileceğinden, cehennemde cayır cayır yanacağımızdan, katlimizin vacip olduğundan bahsediyorsunuz, nerde bu hoşgörü bi de bizi görse ne güzel olur.


    (huzursuz - 29 Ocak 2013 13:54)

  • comment image

    yine hortlamışmış...

    sadece gezi parkı eylemleri üzerinden konuşalım...

    ağzınızdan allah-kuran-muhammed laflarını düşürmeyip...

    ...iktidar hırsı uğruna...

    ... - polisin orantısız şiddetinden kaçarken camiye sığınanlar için "ama ayakkabıyla giriyürler" deyip insan hayatına zerre değer vermediğinizi göstereceksiniz;

    - insanlar polisin orantısız şiddetine maruz kalırken -daha çok ana akım medyanın eksik ve yanlış bilgilendirmesi yüzünden- "ama eylemciler de kamu malına zarar veriyürler" diyerek insan hayatından çok kamu malına değer verdiğinizi göstereceksiniz;

    - "camide grup seks yapmış olabilirler", "gezi parkı'nda çadırlar da seks yapıyorlar" vs. diyerek fantazilerinizi anlatacaksınız;

    - caminin içinde elinde kola kutusuyla gezen eylemcinin ve gündüz vakti camide çekilen bira kutusu fotoğrafı üzerinden "camide içki içildi" diye -müezzin tarafından yalanlanmasına rağmen- ısrarla yalan söyleyeceksiniz;

    - mağduru oynamak ve eylemlerin amac(lar)ını olduğundan farklı göstermek için "kabataş'ta başörtülü kadına ve bebeğine saldırdılar, metrelerce sürüklediler, kadının üzerine işediler vs." diye abartılı ve ısrarlı bir şekilde yalan söyleyeceksiniz;

    - gezi parkı'nda kandil gecesi ve cuma günü topluca kılınan namazlardan rahatsız olarak, kendinizi allah yerine koyup, namaz kılanların samimiyetlerini sorgulayıp gösteriş yaptıklarını iddia edeceksiniz;

    - yorgunluk sebebiyle köprüden düşen komiseri, eylemcilerin öldürdüğünü söyleyerek yalan söyleyeceksiniz;

    - hayatını kaybeden direnişçileri haksız, katillerini haklı çıkarmak için sürekli eksik ve yanlış bilgilendirme (yok terörist, yok polise saldırıyorlardı vs.) yaparak insan hayatına zerre değer vermediğinizi göstereceksiniz;

    - sürekli, en ufak bir kanıt olmadan, eylemcilerin arkasında şunlar var diye yalan söyleyeceksiniz...

    - polisin revirlere, sağlık merkezlerine gaz bombası atmasını; insanların üzerine sıkarken 45 derecelik eğimle atması gerekirken direk kafasına, vücuduna isabet ettirmeye çalışıp insanların hayatlarına kastetlemerini insanlık dışı bulmayıp bazen de destekleyeceksiniz...

    - polisin insanları gözaltına alırken ve aldıkran sonra darp etmelerine, tekme tokat dövmelerine; kadınları taciz etmelerine, tecavüz etme tehditlerine (başörtülü olsalardı ortalığı ayağa kaldıracakken) ses çıkarmayacaksınız;

    - eylem karşıtlarının tekbir sesleri eşliğinde insan avına, linçlerine ses çıkarmayacaksınız;

    - cinsel kimlikleri yüzünden dışlananların barışçıl eylemlerine tepki göstereceksiniz;

    - iktidarın ve emri altındakilerin, eylemcilere (sırf sizden farklı düşünüyorlar diye) yönelik yanlışlarını görmezden geleceksiniz...

    ...sonra da utanmadan "islamofobi bik bik bik" diye öteceksiniz.

    siktir lan! yeter artık islamofobi diye saçmaladığınız!

    yine hortlamışmış!

    gezi parkı sürecinde amacınıza ulaşmak için bir araçtan başka bir şey olarak görmediğiniz demokrasi maskesini düşürüp iktidar hırsı uğruna gerçek yüzünüzü gösterdiniz.

    şimdi "islamofobi ühü ühü" diye ağlayıp durun. belki ciddiye alan olur.


    (son silahsor - 20 Temmuz 2013 19:03)

  • comment image

    "sokaktaki kadınların gezmesindeki tek amaç müminleri baştan çıkarmaktır" mantalitesindeki insan görünümlüler var olduğu sürece vuku bulması çok olağan olan olgu.


    (bandh - 30 Temmuz 2013 01:22)

  • comment image

    bugün her gayrimüslimin ajandasının en tepesinde bulunması gereken fobi. ne islam'a saygı duyarım ne vahşetine. eskiden batı'yı ve batılıları islamofobiklik yüzünden suçlardım. bugün anlıyorum ki az bile.


    (illuminatinin basindaki adam - 12 Mayıs 2014 15:56)

  • comment image

    islami terör örgütleri kapısına geldiğinde, ramazan'da yemek yediği için dövülerek öldürüldüğünde, şeriat gelip dinsizleri tek tek astığında seküler adam islamofobinin değerini anlayacak.

    şimdi "ya ama o da onların dünya görüşü" "kimseyi görüşünden dolayı yargılamamalıyız" deyip politically correctçilik oynamaya devam edebilirsiniz. hadi çav.


    (illuminatinin basindaki adam - 12 Mayıs 2014 16:12)

  • comment image

    reel islam’dan çıkış için son çağrı!

    mesela beş yıl önce bir hollywood filminde, birinin kafası tekbirler eşliğinde kesilseydi “işte yine tipik bir islamofobi”der kızar, üstüne oryantalizmden girer mazlum ortadoğu’dan çıkardık. bugün müslüman coğrafyanın dört bir yanından öyle korkunç görüntüler geliyor ki çekilmiş en rezil islam karşıtı film, heidi kadar masum kalıyor yanında. üstelik tüm bu psikopati, gazeteciler tarafından gizlice değil, sanki marifetmiş gibi bizzat katiller tarafından filme alınıp servis ediliyor. afganistan’dan ırak’a oradan kenya’ya uzanan yeşil hat üzerinde asrısaadet’i canlandırmak üzere yola çıkan islami örgütlere dehşet içinde şahitlik ediyoruz. kendinden olmayan herkese ve her fikre karşı kan dökücü bir barbarlık, islam topraklarında kol geziyor. hattın kuzeydoğu ucunda kız çocukların okula gitmesi için uğraş veren gencecik malala yusufzay kurşuna dizilirken, batı ucunda boko haram adlı pedofili cemiyeti, sırf eğitim aldıkları için küçük kızları kaçırıp din adına tecavüz etmekte beis görmüyor. sabah namazının kaç rekât olduğunu bilmemek bir alevi arap için katledilme sebebi rakka’da. yeşil gözlü kız çocukları islam köle pazarında yok satıyor. bizimse yüreğimiz kanıyor.

    ama mesele, vahşi cinayetler, eğitimde cinsel eşitsizlik ve canlanan köle pazarları mı sadece? yani ışid öncesi her şey, güllük gülistanlıktı da beş yıl içinde mi islam’ın imajı hak ile yeksan oldu? keşke öyle olsaydı. delilik der geçerdik. ama bakın, yeşil hat’tın güneydoğu ucunda eşcinselliğin kırbaçla cezalandırıldığı örnek bir müslüman ülke var: malezya! aynı ülke, hıristiyanlara, allah kelimesini yasak etti yakınlarda. inanılır gibi değil ama artık tanrının adı müslümanlar adına tescilli! suudi arabistan’ın sicili zaten bozuktu ama kadınlara direksiyon yasağını sahi kaçımız biliyordu düne kadar. islam dünyasının amiral gemisi mısır’da bahar, ihvan’a çiçek açtırmadı. ama açtırmış olsaydı mevcuttan daha otoriter fundamental bir rejimin geleceğinden kimsenin şüphesi yok. fakat mesele ihvan sisi hesaplaşması değil. sünni islam’ın ideolojik merkezi el ezher’e bir bakın: ortada ne kaide ne de ışid varken 1964’te müslüman kadınların komünistlerle nikâhını “batıl” ilan eden bu kurum değil miydi sahi? hadi onlar “allahsız” komünist! peki, ilahiyatçı ebu zeyd’i 1995’te mürted ilan edip karısıyla nikâhını düşüren!

    hadi gelin, bir de model ülke türkiye’ye bakalım: bırakın zorunlu sünni dersini ramazan’da iki minare arasına “oruca saygı” yazacak kadar ötekine ayar çekmeye meraklı bir psikoloji toplumun dokusuna sinmiş durumda. istemeyene inatla ve zorla namaz- niyaz öğretmeye kalkan bir hoşgörü palavrası! sözüm ona insan hakkına hassas mazlumder’in hükümete attığı eşcinsel karşıtı destek ise islam’da insan hakkının ne menem bir şey olduğu üzerine hepimizi kara kara düşündürmekte. türkiye bu derme çatmalıkla hâlâ model ülkeyse sebebi anadolu islam’ı değil, şu tel tel dökülen alaturka laiklik.

    reel islam’ın beş şartı!

    ışid, ısrarla asrısaadet dönemi vurgusu yapıyor. iddiası kur’anî olmak. köle pazarlarından cariyelere, kafa kesmeden cihadi saldırganlığa ne yaparsa kur’an’a dayandırıyor. farklı olana ne tahammül gösteriyor ne hayat hakkı tanıyor! ama bugüne kadar öldürdüklerinin neredeyse tamamı müslüman! o hâlde mürtet bir tarikattan mı söz ediyoruz? hayır: on dört asırlık tarih ve ana eğilimi reel islam olarak adlandıracak olursak ışid, islami geleneğin tam da içinde! belki ilk kez geleneğin ne anlama geldiği üzerine müslümanlar düşünmeye başlıyorlar. peki, reel islam’ın şartı ne?

    1. özgürlük karşıtlığı

    hangi mezhep olursa olsun islam soruya şüpheye tahammülü olmayan bir din. felsefenin adı bile kelam olarak değiştirilmiş. bugün yök, ilahiyat fakültelerinde felsefe dersini kaldırıyorsa sebebi bu. din varken felsefeye ne gerek! anahtar slogan: önce iman sonra mantık. özgürlük tercih demek aslında. seçebilme özgürlüğü. ama dinsizliği tercih etmiş bir müslüman, reel islam için ex hükmünde. çünkü dinden çıkmanın cezası idam. o ünlü şarkıcı, yusuf islam iken cat stevens olsaydı belki çoktan öldürülmüş olacaktı. farkında mı acaba?

    2. muhalefet karşıtlığı

    islam tarihinde muhalefet etmenin meşruiyeti hiç olmadı. en sevilen kıssanın yoldan çıkarsa halife ömer’i kılıçla düzeltmek üzerine olduğunu hatırlatalım. iktidar mücadelesi en sert şekliye hayat bulmuş. kırtas vakasını kaç müslüman biliyor acaba. üzerine kaç kişi düşündü bugüne kadar. uyarı, eleştiri değil de kan dökerek yola getirmek içtihada dönüşmüş. iktidar olduğunda ise ilk yapılan ötekini kâfir ilan etmek. hallac-ı mansur’dan ebu hanife’ye fikren ve siyaseten farklı olanların katledildiği bir gelenek on dört asırdır bu coğrafyada soluk alıp veriyor. kerbela ise akıllara durgunluk veren bir katliam. sünni itikatta kâinatın varlık sebebi görülen peygamber torunlarının çoluk çocuk demeden öldürülmüş olması, kanlı gelenek için hiçbir istisnanın olmadığının apaçık delili. daha da tuhafı ise bu cinayette parmağı olan emeviler’in sünni islam’ın gözbebeği olması.

    3. kadın karşıtlığı

    kadının ikinci sınıf olarak tescil edilmiş toplumsal rolü reel islam’ın belirleyici özelliği. annelik işleviyle sınırlı cinsel kimlik, ilk günahta âdem’i ayartan şeytani bir günah nesnesi algısıyla birleşince kadına araba sürmek bile haram oluyor.

    4. öteki karşıtlığı

    reel islam’ın insan algısı müslüman ve gayrısı üzerine kurulu. gayrimüslime zaman içinde irşat edilecek günahkârlar gözüyle bakılıyor. müslüman’dan başkasını insan yerine koymayan bir zihniyet bu. amaç tebliği yayarak herkesi kurtarmak olunca savaş da kaçınılmaz oluyor tabii. kurtulmak istemeyenlerin şansı yok. cihat, haçlı seferleri’nin simetrisi. kimse görmek istemiyor.

    5. mülkiyet yandaşlığı

    reel islam, yoksulu seviyor. eşitsizliğin ilahi olduğunu düşünüyor. bazıları bazılarına üstün olunca yoksulların payına ganimetten sadece sabır ve şükür düşüyor. zenginlik de allah’ın takdiri nihayetinde. iktisadi sömürü bu şekilde kutsanıyor. antikomünizmin asıl sebebi bu. yoksa marx’ın şu ünlü afyonlu cümlesi değil. mülk allah’ın ama kimsenin zilyetten vazgeçme niyeti yok.

    bugün ışid- boko haram hattında kurulmaya çalışılan düzen, bu beş damardan besleniyor. ama zaten bu arterler on dört asırdır islam coğrafyasına kök salmış durumda.

    öcalan, doksanların başında kaleme aldığı bir yazıda tıpkı kapitalizm gibi sosyalizm’in de vahşi bir dönemi olduğunu ve çöken reel sosyalizm’in bu döneme tekabül ettiğini söylüyor ve ekliyordu: artık daha iyisini kurmak mümkün. yorumu genişletmek koşuluyla reel islam için de aynı tespitte bulunmak mümkün. on dört asırlık pratiğiyle islam, bu yabanıl dönemden bir türlü çıkamıyor. tam da bunun için bu iki örgütün marifetleri islam adına bir medeniyet kaybını temsil ederken ne total bir islami tavır gelişiyor ne de vahşet yeterince sorgulanıyor. aksine bu vahşet sempati topluyor. sorgulayanların dili de aslında ışid’in farklı bir versiyonu olmaktan öteye geçmiyor. aynı yok edici mantık, ışid’e karşı neo-ışid olarak can buluyor.

    sosyalizm’in vahşi dönemi, gerçekti. insanlık adına büyük kazanımlar, büyük günahlarla geldi. ama bu günahlar ne sakallı ne lenin ne de mao’nun kitabında yazıyordu. pol pot psikopatisi hakikat olmakla birlikte teoriyle ilgisi yoktu. islam, tam da bu noktada sosyalizm’den ayrılmakta. reel islam’ın ontolojik dayanağı bizatihi kur’an. sayılan bu beş damar bir şekilde kur’an’a içkin. temel mesele, aydınlanmayla ortaya çıkan ve son üç yüzyılda üç belge ve iki devrim üzerinden insanlığın değeri hâline gelen başta insan hakları kavramı olmak üzere özgürlük, eşitlik, hukukun üstünlüğü, bütün dinlere eşit mesafede durmak anlamında laisizm gibi batı’da pişirilerek dünyada kabul görmüş değerlerin reel islam’da karşılığının henüz kurulamaması. islam, hümanizme uzak mesela. her ne kadar insanlığı sevip insanı sevmemekle eleştirilen bu ideolojinin bir benzeri var: yaratılanı yaratandan ötürü sevmek! sorun da burada işte. tanrı, hangi yaratılanın sevgiye layık olduğunu kitap’ta açıkça belirtmiş. iman edenler ve iman etme yolunda olanlar. gerisi çöp hükmünde! bu mantığın zorunlu sonucu yaratandan ötürü yaratılandan nefret etmek ve bugün erdoğan’ın sünni islam aklı dışında kalan kim varsa hepsine yönelttiği saldırgan dil bu mantığın tezahürü aslında. ama bir sorun daha var: kürt hizbullahı’nın kafalarına çivi çakarak öldürdüğü zavallıların tümü dindardı. yani yaradılanın müslüman olması sevilmesi için yeter koşul değil. said-i kurdi’nin mademki müslüman’sın o hâlde bizdensin! sözü canı kurtarmaya yetmiyor yani. kılıç kimdeyse onun tefsirine göre formatlanmaya razı olmak şart. peygamber çocuklarının bile formata razı gelmedikleri için katledildiği bir dinsel pratik var ortada. kerbela, sözün bittiği yerdir. hiçbir müslüman’ın canı, kerbela’dan sonra güvende değildir.

    dünyanın her yerinde bin bir zalimlik kol gezerken islam’ı öne çıkarmak adil mi peki? evet, mezalimin her türü dünyada var. daha dün meksika’da gencecik kırk talebe öldürüldü. hindistan’dan gün aşırı tecavüz haberleri geliyor. siyahîler, amerika’da polis kurşunlarının hedefinde. brezilya’da sokak çocukları öldürülüyordu geçen yıllarda. ama tüm bu insanlık suçlarını savunan bir allah’ın kulu yok. kimse yaptığını meşru kılmak için bahane üretmiyor: islam dünyası hariç. dünyanın hiçbir yerinde bugün köle pazarları, zina yapan kadının taşlanarak öldürülmesi, ötekinin kafasını kesmek, farklı dinlere baskı yapmak meşru değil. insanlık suçları işlenmeye devam ediyor ama kimse kalkıp bunlar için semavi bahaneler uydurmuyor. naziler bile tek bir belgede yahudi soykırımını ismiyle yazmadılar. çünkü yaptıklarının farkındaydılar. o hâlde meselenin ontolojik boyutu halledilmeden bu yüzyılda, islam sosyolojisinden insanlığa katkı beklemek zor görünüyor.

    meselenin özünde islam’ın düşünce özgürlüğüne baştan beri kapalı olması yatıyor.dünyanın en tehlikeli insanı inandığından şüphe etmeyendir. ve islam, müminlere bunu tebliğ ediyor. aslında din, tüm sorulara cevap veren halaskâr bir sistem olarak kurulduğunda, kendinden farklı olanı değersizleştiriyor. kendi gerçeğinden şüphe etmeyen için dışarıda kalan herkes kötü niyetli ahmağa dönüşüyor çünkü. amaç hidayete ermek iken bir müslüman doğduğunda hidayete ermiş buluyor kendini. geriye kalan zavallılar ise bunun için uğraşıp duruyorlar. bu mantıkla eli kana ruhu karanlığa batmış bir mümin cennetin yolunu tutarken sıradan bir gayrimüslim cehenneme direk oluyor. bu tuhaflık, bütün ortadoğu dinlerinin açmazı ama islam eleştirel düşünceyi yasak ettiği için sorgulamak da imkânsız hâle geliyor.

    peki, ne yapmalı da bu medeniyet kaybına son vermeli? islam’a akıl vermek haddimiz değil. ama öncelikle ışid’e can veren ve 21. yüzyılın evrensel insanlık değerlerine aykırı ne kadar tartışma varsa hepsiyle yüzleşmek şart. recm, cariyelik, çapraz kesme, kırbaç cezası, din değiştirenlerin katledilmesi gibi ceza hukukuna ilişkin maddeler, kadınların ikinci sınıflığı, faiz, mülkiyetin kutsanması, çokkarılılık, miras, kölelik gibi medeni kanuna ilişkin maddeler vesaire, meşru insanlık değerlerine ters ne kadar asli ve tali unsur varsa hepsiyle yüzleşilmesi gerekiyor. eşcinsele, ateiste hayat hakkı tanımayan, alevileri insandan saymayan, kendinden olmayanın canını malını ve namusunu helal gören anlayışla hesaplaşılması gerekiyor ve bunu yapacak olanlar tabii ki müslümanlar.

    ortadoğu’da ışid vahşeti, türkiye’de akp’nin sünni otoriterizmi bir kez daha gösteriyor ki bütün inanç ve kimliklere aynı uzaklıkta fakat herkese hayat hakkı tanırken kimseye kurt adam muamelesi çekmeyen demokratik seküler bir siyasal rejim herkes için asgari müşterek olmayı hak ediyor. yoksa reel islam cesameti ve zalimaneliğiyle sadece ötekileri değil ezilenlerin müslüman vicdanını da ezmeye devam edecek!

    http://www.taraf.com.tr/…ikis-icin-son-cagri/31443/


    (anarsist devlet memuru - 30 Kasım 2014 19:52)

  • comment image

    kendisini bir projeden ibaret olarak görecekseniz, içinde müslüman olmayanlara karşı nefret söylemleri ihtiva eden kuran-ı kerim için de bir proje dememiz gerekir. zira islam'ın "bu görüntüsü" islam ortaya çıktığından beri var, 11 eylül'den beri değil.

    islam her zaman buydu, sadece eskiden islamfobi diye bir kavram yoktu.

    edit: ha neden islamfobi sonradan ortaya çıktı diye sorarsanız:

    iki yüzyıl öncesine kadar tüm toplumlar arası savaşlardaki ortak motivasyon dindi, hristiyanlar da "dinimize hakaret edildi" diyerek tereddütsüz kafa uçururlardı. o dünyanın normali oydu çünkü. bugün diğer dinler kendi içlerindeki radikalizmden arındı, geriye sadece islami radikalizm kaldı. bir yerlerde din uğruna katliam haberi gördüğünüzde ortada dımızlak gibi geçmişte kalan islamcılarla karşılaşıyorsunuz. artık dünyada normal olarak algılanan bir şey değil yaptıkları. o yüzdendir ki bugünün modern toplumları onca din arasından sadece islamdan korkuyorlar.

    islamfobi kavramının çıkışını arıyorsanız öyle gizli saklıya değil, herkesin diniyle dalga geçen karikatüristler hakkında bugün diğer dinlere mensup kişiler hukuki yollarla isteklerini dile getiriyorken sadece islamcıların ölüm fetvaları veriyor olmalarına bakın.


    (le fougueux - 8 Ocak 2015 19:58)

  • comment image

    ortaokul yıllarımda arkadaşımla öğlen arasında gezerken karşımıza birden şalvarlı sarıklı asalı dev sakallı bi molla çıktı.biz tabii irkildik irkildiğimizi gören adamın bize söölediği şey:

    evladım müslümandan korkulurmu....

    e amca be gandalf gibi çıkarsan karşıma tabii irkilirim bi anda


    (takatukaci - 23 Temmuz 2004 23:53)

  • comment image

    dünyadaki en haklı duygu. şahsen islamofobik olmayan doktora, öğretmene, bakıcıya çocuğumu emanet etmem.


    (mazochist - 8 Ocak 2016 19:22)

  • comment image

    hiç avrupa'ya kadar gitmeye lüzum yok.

    doğduğum günden beri türkiye'de yaşamış biri olarak, benim sahip olduğum bir korku bu. aslında akıl sağlığı yerinde olan herkesin de paylaşması gereken bir korku olduğunu düşünüyorum.

    bu dünya, müritleri bu kadar yoldan çıkmış, bu kadar yanlış yönlendirilmiş bir din görmedi. bu dünya bu kadar ruh hastasını, intihar bombacısını, çocuk tacizcisini, eğitimsizi, sapkını, insan müsveddesini, teröristi tek çatı altında toplamış bir din de görmedi. hatta dünya bu kadar hastalıklı bir olşum görmedi.

    ben cuma akşamı evime 5 dakika mesafede elinde kılıç sallayarak "alahuekber" diye bağırarak nefret saçan adamlar gördüm. ben afganistan'da yaşamıyorum lan?!?! ben 1 şişe bir içtikleri için hastanelik edilen insanlar gördüm. "allah" adına patlatılan bombalar, kesilen kafalar, tecavüz edilen bebekler gördüm. "allah" adına kalabalık arasına dalan kamyonlar gördüm. müslüman olduğunu iddia edip bir ülkenin insanlarını kişisel ordusu gibi kullanan ve vatandaşlarını birbirine öldürtmekten zevk alan devlet adamları gördüm.

    keşke görmeseydim.

    artık bir işe bismillah ile başlayan adamdan korkuyorum, cuma namazından çıkanları gördükçe ürperiyorum, türbanlı kadınlardan çekiniyorum, cübbe takıp sakalıyla ortalıkta dolanan arap müsveddelerinden de nefret ediyorum. bu ülkeye gelmiş arap turistlerden de tiksiniyorum. islamiyeti temsil eden ne varsa iliklerime kadar iğreniyorum.

    islam bu insanlığın başına gelmiş en kötü hastalıklardan bir tanesi ve bunu görmek bu kadar da zor olmamalı.


    (ubilibib - 17 Temmuz 2016 18:43)

Yorum Kaynak Link : islamofobi