Blind Date (~ Kör Talih) ' Filminin Konusu : Blind Date is a movie starring Stanley Tucci, Patricia Clarkson, and Thijs Römer. Affected by tragedy, a married couple decide to role play a blind date.
kör tuttugunu ... lafının gercek hayattaki yansıması
(mayapan - 23 Mart 2007 14:40)
buluşma şekli.yeni versiyonu şu şekildedir ve gerçekten çok etkileyicidir;kör randevu için anlaşan bireyleri buluşulacak noktaya arkadaşları gözleri kapalı olarak getirirler.gözleri kapalı olan kişiler, karşısındakinin fiziksel özelliklerini görmeden muhabbet etmeye başlar. (1 saat)daha sonra gözler açılır, sevişilecekse sevişilir, gidilecekse gidilir.
(cins - 19 Nisan 2007 18:13)
american gencligi egleniyo adı altında aazan iki genci bulusturmak icin yapılan bi atraksiyon..korku filmlerinin guzide konularından biridir. erkek sapık cıkar hatunu delik desik eder...turk versiyonunda diyaloglar soole olur:erkek tarafı-abi bi hatun buldum acaip motor bi bulus hemen verir. hemde tas gibi wallakız tarafı-canım bi cocukvar acaip paralı felan hos da bi tip bak bi tanıs kesin evlenir
(mask - 5 Nisan 2000 16:51)
cehennemin yeryüzündeki iz düşümü bu.. ne kadar gamsız, rahat, konuşkan, özgüven sahibi olursan ol.. demek ki ihtiyaçlardasın ki millet sana böyle bi olay ayarlıyor.. zaten sırf bunu bilmek bile insanı yeterince rahatsız ederken, bir de kuyruğu dik tutmak var.. şimdi.. diyelim date kişisi hoşuna gitti.. öyle salyaların aka aka durmaman lazım bi kere karşısında.. diyelim hoşuna gitmedi.. onun da taktiği ayrı.. hele bir de bir taraf beğenirken diğerinin tiksinmesi ihtimali var ki evlerden uzak.. tüm bu olaylar arkadaş ortamında vuku buluyorsa bi de.. onlarca meraklı gözün kılıç gibi keskin bakışları altında adını bile söyleyemezsin valla.. yok yok.. uzak durmak en iyisi.. birinin benim için arkadan "ay bunu mu layık gördün bana" diye konuşma ihtimaliyle yanacağıma yalnız ölürüm daha iyi!
(uyumuycam - 4 Şubat 2010 14:54)
yarin aksam ilk kez tecrube edecegim zimbirti.. internetten falan degil, bir ortak arkadastan ama gorucu usulu desen oda degil, yurtdisindaki yalnizliktan.. neden yapiyorsun dersen can sikintisindan.. bide onemli bi ayrinti var tabi oda adi..
(iyi aile cocugu - 6 Nisan 2011 20:48)
olay sunset restorani, malibu sahili degil, ama orada geciyor, herhangi baska bir yerde de olabilirdi, yer adi vermeyebilirdim, ama vermek istedim, cok guzel bir gundu cunku, arkadasimiz ciftle sahilde yuruyecek sonra sunse restoraninda brunch yiyecektik. brunch lafini hic sevmem nedense, aslinda kelimeye degil olaya takintim var sanirim. kahvalti dedigin peynir ekmek olur, cay olur, bu ne kahvalti ne ogle yemegi. neyse bana ne, zorla yediren yok ya diyecektim ama var. new york'da yasayan kizima ne zaman gitsem hafta sonu illa da gitmem gerekiyor buna. "anne bak suradaki cok meshur oldu, ona gidelim" ya taksiyle, ya da metroyla uzun yollar gidiliyor, isim yazdirilip uzun uzun bekleniyor, "gordun mu? dedim ben cok meshur diye" sonra tikis tikis oturuluyor, bazen cocuk cocuk, bazen bangir bangir muzik esliginde onune gelen her ne kadar allanip pullansa da sonunda yumurta patates et veya undan olusan, annenim, "bildigim nohut ektigim nohut, sehire geldin dukkana girdin leblebi mi oldun" lafini animsatan tabaga kesilen bedeli vermek de sonunda gene bana dusuyor. ama konu burada inanin brunch degil, esas konuya donecegim.arkadasimiz cift de bir baska aileyle orada bulusmak icin anlasmis, yeni gelenler de obur arkadaslarimiz gibi irak'tan. ikisi de profesor. tanisiyoruz. kadin hemen cocuklarimi soruyor, kac cocugum var? kiz mi erkek mi? yaslari nedir? nerde oturuyorlar? evliler mi? ayak ustu butun bilgiyi vermek zorunda kaliyorum. tuhaf ama yapacak birsey yok. biz sahilde yuruyoruz, onlarin cocuklari acikiyor, yemege gidiyorlar, biz de sonra sunset restoranina gidiyoruz, ben sadece kahve iciyorum, kahvaltimi cok once ettim zaten. restoran cok guzel bir yerde karsida piril piril bir deniz. yemek tatsiz geciyor, cocuklar kapris yapiyorlar, cok canimiz sikiliyor, yemek sonrasi cocuklu aileden ayriliyoruz, bir tur daha atiyoruz sahilde. iyi ki buyumusler kizlar diye geciriyorum icimden, delikanli zamaninin delilikleriyle ugracak hal kalmamis bende. donuste arkadasima mesaj geliyor profesor hanimdan. new york'da oturan kizim buyuk olan miydi yoksa kucuk olan mi diye soruyor. 42 yasinda chicago'da oturan bir damat adayiyla gorusmek istermiydi? "is she available"?donup kaliyorum, ne soylemeliyim simdi? "boyle birsey icin degil" diyorum. susuyoruz. esim saskinligindan olmali diye dusunmek istiyorum, sanki en onemli sorun oymus gibi "42 yasina kadan neredeymis?" diyor. "ama biz kizimiza boyle teklifler gelince olumlu karsiliyoruz" diyor, doktor arkadasim. "arada gittigi oluyor, olur olmaz ayri is, ama daha cok kisiyle tanisma imkani yaratilmis oluyor" diyor. benim blind date'le bir sorunum yok sahsen, diyorum ama kizlarima boyle birsey var diyemem ben. utanirim, simdiye kadar soyledigim ogrettigim herseyi red etmis olurum, olmaz. olamaz. tuhaf rahatsiz bir sessizlik oluyor.onlarin beni anladigini dusunmuyorum, bu turkler bir tuhaf demis olabilirler iclerinden. turkler mi tuhaf ben mi tuhafim bilemiyorum. ama eve gelince uzun sure bu konu kafami mesgul ediyor. neydi beni rahatsiz eden? cocuklarimin iyi birer insan bulup onlarla evlenmelerini her anne baba gibi ben de istiyorum, ama yasamlarinin tek gayesinin evlenmek olmasiyle sorunum var, bazilarina gore yaslarinin gelip geciyor olmasina ragmen. benim nasil buyutuldugum de cok onemliydi anladim. bizim evde evlilik lafi edilmezdi. okula gidilecekti sadece, evlilik olursa da olurdu olmazsa da. anneme gore hic olmasa daha iyiydi. ben de cocuklarima ayni seyi asilamis olabilirim. evlilik is bulma zamani geldi diye is aramaya benzememeli. tanistigin, begendigin, beraber oldugun insanlar arasindan sivrilen biriyle olmali cunku amac iyi yasamak, mutlu yasamak, evli yasamak degil.
(faralya - 4 Aralık 2013 23:48)
eğlence değil evlenme amaçlı ise korkunç bir deneyim. ne kadar muhafazakar olursanız olun, karşı tarafın resmini görmeden gitmeyin. her şey görüntü demek değil tabii, ama o fotoğraftan az da olsa nasıl bir insan olduğuna dair çıkarım yapabilirsiniz.müsaadenizle bir örnek sunuyorum.onun bunun iteklemesiyle kakaklamasıyla gidiyorsun. yaşın biraz ilerlemiş artık. bir görüşmeden ne olacak basar çıkar gelirim diyorsun ama öyle değil. karşındaki insan, sanki kendisi aynı durumda değilmiş gibi, bir kere seni zavallı belliyor her nasılsa. durduk yere kapana alıyor seni, hayatında görmeyeceğin teyzesinin kötü giden evliliğine varıncaya kadar saçmalıyor o yarım saat içinde. aslında adamın üniversite okumadığını ve annene bilerek yanlış bilgi verildiğini öğreniyorsun. zaten üniversite okuyorlar da ne oluyor, ben onlardan çok daha iyiyim diyor karşındaki, daha sen ytü mezunuyum dedikten 10 dakika sonra. sonra kafamı kaldırıyorum, o saçmalamaya devam ederken yüzünü inceliyorum. yahu diyorum içimden, tükürdüğümün suratında tip de yok lan, bu neyin özgüveni??!!sonra basıp gelince "ayıp" oluyor. tavsiye etmiyoruz gençler.sonra ne yaptım? kendim eve çıktım, eflenmedinniii diye soran eşraftan kurtuldum her gün bir günah gecesi artık. (nutella+süt burger+koka kola zero)
(be forever young - 28 Mart 2014 20:40)
kan akışının kalbe uğramadan beyne sıçradığı ,heyecan ve gerilim ile midenin kasılması ile çok eğlenceli bir uğraştır. ihtiyaç ve amaca göre aradıklarınızı bulmanız mümkün , beklentiyi düşük tutun. tarafların beklentileri aradıkları ulaşılması mümkün olmuyor çoğu zaman , biriyle buluşuyorsunuz fiziksel ve kimyasal testlerde 10 üzerinden 5.5 ancak alır fakat aradığı 9.5'luk biri..kimse de demiyor , 9.5'luk bir erkek blind date gibi bir uğraşın içine neden girsin , bu kişinin zaten uzun bir liste vardır elinde..
(nutkey - 5 Haziran 2014 01:16)
o kadar da ezik, kötü bir (bkz: date) çeşidi değilmiş demek ki gisele bündchen gibi karizmatik bir hatunla tom brady gibi taş bir yakışıklının tanışma şekliymiş. yani ne diyoruz kısmetse gelir yemenden kısmet değilse ne gelir elden.
(kelebek kanadi tamircisi - 4 Mart 2015 16:09)
Yorum Kaynak Link : blind date