Süre                : 1 Saat 53 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Eylül 2010 Pazartesi, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Biyografi,Komedi,Drama,Tarih
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Audley Films , BBC Films , BMS Finance
Yönetmen       : Nigel Cole (IMDB)(ekşi)
Senarist          : William Ivory (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Sally Hawkins (IMDB)(ekşi), Andrea Riseborough (IMDB)(ekşi), Jaime Winstone (IMDB)(ekşi), Lorraine Stanley (IMDB), Nicola Duffett (IMDB), Geraldine James (IMDB)(ekşi), Bob Hoskins (IMDB)(ekşi), Matthew Aubrey (IMDB), Daniel Mays (IMDB), Roger Lloyd Pack (IMDB), Phil Cornwell (IMDB), Karen Seacombe (IMDB), Thomas Arnold (IMDB), Sian Scott (IMDB), Robbie Kay (IMDB), Andrew Lincoln (IMDB), Rosamund Pike (IMDB), Joseph Mawle (IMDB), Kenneth Cranham (IMDB), Gina Bramhill (IMDB), Marcus Hutton (IMDB), Rupert Graves (IMDB), Miranda Richardson (IMDB), Joseph Kloska (IMDB), Miles Jupp (IMDB), Frank Baker (IMDB), Philip Perry (IMDB), Richard Schiff (IMDB), Peter-Hugo Daly (IMDB), Simon Armstrong (IMDB), Matilda Cole (IMDB), Romy Taylor (IMDB), Angus Barnett (IMDB), Birgitta Bernhard (IMDB), Laurie Cannon (IMDB), William Ivory (IMDB), Nico Tatarowicz (IMDB), Denis Gilmore (IMDB), Danny Huston (IMDB), Mitchell Mullen (IMDB) >>devamı>>

Made in Dagenham (~ Kadinin Fendi) ' Filminin Konusu :
Sosyal adaleti ele alan neşeli ve dokunaklı İngiliz komedisi Kadının Fendi gerçek hayattan esinlenip feminist bir ittifakı anlatırken izleyicileri kahkaha tufanına sürüklüyor. 1968 yılında, İngiltere’deki bir Ford fabrikasında geçen filmde cesur bir grup kadın güç birliği yapıp adalet için ayaklanıyor. Mücadelenin gayesi, cinsel ayrımcılığın önünü keserek erkeklerle eşit kazanç ve haklar elde etmek. Hayatları mutfakla fabrika arasında geçen, işçi sınıfına mensup sıradan kadınlar patronlarına, kocalarına ve devlete karşı durmak zorunda kalıyor, ama sonunda amaçlarına ulaşıyorlar. Calendar Girls / Takvim Kızları’nın yönetmeni Nigel Cole’un bu yeni filmi akla, ruha ve kalbe hitap eden tam bir seyirlik.


  • "bob hoskins takviyeli kadrosu ile 1968'de londra dagenham'da bulunan ford fabrikasındaki kadin işçilerin eşit ücret grevini neşeli biçimde aktaran bugün festivalde gösterilen nigel cole filmi."
  • "bunu seven north country i kesin sevecektir."
  • "içine bolca mizah katılmış bir ken loach filmini andırmaktadır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    film hakkında spoiler vermeden şöyle bir anekdot vermeden edemeceğim. bir kadın diğer bir kadına şöyle der:
    "...hep tarih kitaplarını okurken, tarih yazan insanların neler hissettiğini merak ederdim. işte sen bunu bana anlatacaksın."
    ve kadınların 1970 yılında erkeklerle aynı maaşı almasını konusunda yasa çıkar.


    (euphrates - 3 Nisan 2011 00:51)

  • comment image

    izlemesi zevkli, sürükleyici güzel bir film lakin filmin senaryosu hakkında söyleyeceklerim var. karikatürize edilmiş karakterler ve bazı noktalarda seksist diyebileceğimiz mizah anlayışı ile filmin senaryosu bazı noktalarıyla filmin karşı durduğu düşünceye hizmet ediyor. örnek vermeden önce bu seksist mizahı salondaki seyirci tepkilerinden bile anlayabiliriz. şöyleki bazı komik sahnelerde sadece salondaki erkekler kahkahalara boğuluyordu. bu bile yeterli bir kanıttır bence. neyse bunun en bariz bir şekilde hissedildiği noktaya dönecek olursak

    --- spoiler ---
    filmin son bölümünde bakanla(o da bayan) grev yapan işçiler buluştuktan sonra basın açıklaması yapmak için çıkıyolar ve basın açıklaması yapmadan önce ufak bir sohbet ediyorlar. aşağı yukarı şöyle bir diyalog:
    b:bakan
    g:grev yapan işçilerin lideri

    b: üstündekini x dergisinde gördüm çok yakışmış
    g: evet akşama geri götürücem(ödünç almıştı onu diyo), sizin üstünüzdeki de çok güzel ayınısından bende de var.
    b: c&a den giyiniyorum kazıklanmanın lüzmü yok.
    (gülüşmeler)

    şimdi şu diyalogtan şu anlam çıkmıyormu: devrimde yapsalar neticede bunlar kadın ve kadınlar bir araya geldiğinde ya makyajdan bahseder yada kıyafetlerden. ve bu da filmin karşısında olduğu, güzel görünmek haricinde hiçbirşeyden anlamayan vasıfsız kadın stereotipine selam çakıyor.

    ---
    spoiler ---

    bir iki tane daha böyle ufak detay var. ama onun haricinde filmin falsolu metni yok. o yüzden bunun kasıtlı olmadığını düşünüp senaristin öküzlüğü diyip görmezden geldim. sonuç olarak film güzel, izleyin izlettiriniz efendim.


    (kostya - 6 Nisan 2011 21:22)

  • comment image

    baştan sona gerilimi düşürmemeyi başarmış sendikal bir film. ayrıca sendikacıların üç kağıtçı modellerinden her yerde mevcut olduğunu bu film bir kez daha gösterdi. allah cümlemizi hükümet yanlısı sendikalardan korusun amin.


    (zengi - 27 Haziran 2011 14:04)

  • comment image

    kadın işçilerin mücadelesine sonuna kadar destek veren bir çalışma bakanının içinde yer aldığı film. darısı başımıza diyelim. sınıf mücadelesinden öte, kadınların erkek egemenliğine karşı mücadelesine vurgu yapılıyor. sloganlardan biri de "we want equal sex " .
    seyrettiğimiz sinemadaki (capitol ) filmin flu ve bozuk görüntüsü , sanki olayların cereyan ettiği 1970 lerden kalma etkisi vermekteydi. filmin sonunda işverenin (ford) inceden bir reklamı seziliyor. konu güzel, oyuncular iyi, kurgu ve senaryo daha iyi olabilirdi. tavsiye edilir.


    (abidik - 30 Haziran 2011 21:33)

  • comment image

    halen vizyonda olan ama pek kalmayacağını tahmin ettiğim, bu yüzden gitmeyi düşünenlerin ertelememesini tavsiye ettiğim film. istanbul'da muhtelif alışveriş merkezlerinde gösteriliyor; beyoğlu'ndaki sinemalar neden almamış merak konusu.

    çok sade ve etkileyici oyunculuk, sarkmayan senaryo, adam gibi müzik kullanımı, tadı tuzu yerinde renkler... sadece bunlar iyi film yapmaya yeter de artar made in dagenham'ı.
    gerçek bir olayı sinemaya uyarlamanın handikapları vardır herhalde, romantize etmek ya da büsbütün gerçeklikten uzaklaşmak en başta. film bunlara düşmüyor, bir kahramanlık hikayesinden çok hayat hikayesi anlatıyor. film bitip de isimler akarken gösterilen asıl "kahraman"larla, grevi yaşamış kadın işçilerle, yapılan röportajlar da bunu doğruluyor sanki. o grev bir hayat olmuş hepsi için.

    gidin görün bu filmi, “hoş bir seyirlik”in ötesinde, iyi bir yapım. güleceksiniz, öğreneceksiniz, etkileneceksiniz, benim gibi işçi sınıfına karşı platonik bir aşk besliyorsanız “everybody, out!” sözüyle işçiler makinelerin başından kalkarken gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz bile.

    eve dönünce de morrissey'den dagenham dave dinlersiniz, klibinde ford başrolde. "i could say more, but you get the general idea"
    http://www.youtube.com/watch?v=lgyn5ijb964


    (tanidik - 1 Temmuz 2011 13:03)

  • comment image

    gurur verici bir film. adalet adına olan bütün başkaldırıların -üstelik de zaferle sonuçlanmışlarsa- heyecanını yüreğimde hissediyorum. bazı sahnelerde yumruğum havada destek verirken buldum kendimi. rosamund pike da var filmde hem, kendisi akrabam olur.


    (sharon and hope - 9 Temmuz 2011 01:19)

  • comment image

    harika. cinsiyetçi dönemleri anlatan ama kadınların bir türlü ezilmekten kurtulamadığı mad men gibi yapımlara katlanamayanlar için*, zaferle biteceğini bilerek izlenecek gerçek başarı öyküsü. o zamanın kadınlarının, bu zamanın kadınlarına neler armağan ettiklerini görmek, elimizdeki hakların kıymetini bilmek ve gerçek eşitlik isterken utanmamak için izlemek gerek.

    britanya'da 1970'ten önce kadınlara aynı iş için erkeklerden az maaş vermek işverenin yasal hakkıydı. bu kadınlar sayesinde eşit maaş yasalaştı. filmde anlatıldığı üzere, onlara destek olan, en azından köstek olmayan kocalarına da haklarını teslim etmek gerek, maskülen baskıdan sıyrılmak erkekler için de zor.

    kadınlar hala birkaç iş kolu dışında erkek çalışanlardan az maaş alıyor. o birkaç iş kolu da mankenlik ve porno oyunculuğu gibi erkek talebine göre dönen sektörler. 1968de bir avuç mütevazı işçinin talep ettiklerini biz en okumuş halimizle patronumuzdan isteyemiyoruz. ibret almak gerek.


    (biyiksiz kedi mahmut - 19 Ekim 2011 21:54)

  • comment image

    kadınların eşit ücret mücadelesi ve aslında genel olarak sınıf mücadelesi üzerine dolu dolu konuşan nigel cole filmidir.

    --- spoiler ---

    ford'un onbinlerce erkek işçiyi çalıştırdığı londra'nın banliyölerindeki dagenham tesislerinde koltuk yüzlerini diken ve erkek işçilerden çok daha düşük ücretlerle çalıştırılan konfeksiyon işçisi 187 kadının hikayesi, sendikaları aracılığıyla işverene yaptıkları çağrının yanıtsız kalması ile başlıyor. kadınların kararlılıklarını kanıtlamak için tek başlarına greve başvurması önce hafife alınıyor. grevin etkili olduğu anlaşılınca ise kadın işçiler kısa devre yapılıp, grevin apar topar bitirilmesi planlanıyor.

    film bu noktadan sonra giderek öğretici oluyor. yürütülen mücadelenin sendikaların ufkunu aştığı oranda, yeri geldiğinde komünist partiye bağlılıklarını vurgulayan sendika bürokratlarının ford'un şantajları karşısında nasıl teslim olduğu, itidal çağrılarının yerini bir süre sonra ayak oyunları ve grev kırıcılığı girişimlerine bıraktığı filmde ibretle izlenebiliyor ki bunlar gayet tanıdık durumlar. bu sürecin anlatıldığı sahnelerden rita o'grady'nin ford yöneticilerine ve sendikanın başına tüneyen akbabaya çantasından çıkardığı kumaş numuneleri ile verdiği ayar ve çektiği restin filmin belki de en kayda değer yeri olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

    şüphesiz her mücadelede olduğu gibi kadın işçiler de gelgitler, ileri çıkış ve geri düşüşlerle karşılaşıyorlar. bezen, yılan, yenilenler olduğu gibi hiç düşmeyenler ve yeniden ayağa kalkmasını bilenler de çıkıyor.

    neticede grev yayılıyor ve ford'un üretimi kaydırma tehditlerine rağmen mücadele zafere ulaşıyor. her ne kadar film sonu itibari ile işçi partisi iktidarına haketmediği bir kredi vermiş ve hatta ford'a bile zeytin dalı uzatmış olsa da 1970'de ingiltere'de çıkan eşit ücret yasasına yolu açan bu mücadeleyi hakkıyla anlatabildiği için filmin bu arızaları filmi ve hikayenin görkemini gölgelemiyor.

    nihayetinde, "eşitlik ayrıcalık değil haktır" diyen rita ve iş arkadaşları ders veriyor; kocalarına, patronlarına ve devlete. filmin sonunda çalan şarkı da belki bizim için alttan alta birşey söylüyordur; "you can get it if you really want"...

    ---
    spoiler ---


    (lumpenproleter - 26 Eylül 2012 11:00)

  • comment image

    ken loach filmlerini andırıyor evet ama ken dayı filmin sonunda asla "ford'u eleştirdik ama bakmayın ford şu an rakiplerine parmak ısırtıyor" yavşaklığı yapmaz, ford'un halen devam eden hukuksuz uygulamalarını bulur ifşa ederdi, arada böyle bir etik/politik fark var.


    (sakarkral - 29 Kasım 2012 09:26)

  • comment image

    bugünlerde izlenilmesi gereken bir film. insanların haklarını nasıl alınlarının teriyle, eylemleriyle, grevleriyle aldığını gösteren bir filmdir. ayrıca eylem yapan bu kadınların, baştakiler tarafından nasıl insan yerine konuldukları da pek dikkat çekicidir.

    ama daha önemli bir sahne var ki

    --- spoiler ---

    başroldeki karaker hakları için kendini parçalarken kocası sürekli "sen yokken çocuklara bakıyorum, karıya kıza bakmıyorum" diye lütfeder. o sırada kadının söylediği o kadar önemli ki "zaten yapman gereken şey o". hatta izlemek isteyene link

    ---
    spoiler ---


    (rhys - 18 Haziran 2013 02:08)

  • comment image

    kesinlikle ve kesinlikle izlenmesi gereken, belgesel tadında ama belgesel sıkıcılığını üstünden atmış bir film. genel kültür ile dolup taşıyor insan. sally hawkinsin muhteşem oyunculuğu ile, ford fabrikasında erkeklerle aynı maaşı alamayan kadınların " equal pay for women" eylemleri ve o coşku çok net yansıtılmış filmde.

    filmin sonunda çalan jimmy cliff'in you can get it if you really want şarkısı filme cuk oturmuş. love it!


    (bokye - 3 Eylül 2014 03:15)

Yorum Kaynak Link : made in dagenham