Süre                : 1 Saat 25 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Mayıs 2009 Cuma, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Animasyon,Aksiyon,Macera,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Taglar             : 3 boyutlu,yok etme,gezegen,savaş,yabancı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Menithings Productions , Snoot Entertainment
Yönetmen       : Aristomenis Tsirbas (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Evan Spiliotopoulos (IMDB),Aristomenis Tsirbas (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Chad Allen (IMDB)(ekşi), Rosanna Arquette (IMDB)(ekşi), Bill Birch (IMDB)(ekşi), Brooke Bloom (IMDB)(ekşi), Tom Connolly (IMDB)(ekşi), Brian Cox (IMDB)(ekşi), David Cross (IMDB)(ekşi), Beverly D'Angelo (IMDB), James Devoti (IMDB), Chris Evans (IMDB), James Garner (IMDB), Danny Glover (IMDB), Mark Hamill (IMDB), Alec Holden (IMDB), Masam Holden (IMDB), Vanessa Johansson (IMDB), Brian Johnson (IMDB), David Krumholtz (IMDB), Phil LaMarr (IMDB), Justin Long (IMDB), Josh Miller (IMDB), Laraine Newman (IMDB), Amanda Peet (IMDB), Ron Perlman (IMDB), Timi Prulhiere (IMDB), Dennis Quaid (IMDB), Michael Scovotti (IMDB), Zoe Bleu (IMDB), Danny Trejo (IMDB), Luke Wilson (IMDB), Evan Rachel Wood (IMDB)

Terra (~ Terra'yi kurtarmak) ' Filminin Konusu :
Bulutların üzerindeki yerçekimsiz kentte mükemmel bir uyum içerisinde yaşayan Terra gezegeninin sakinleri, savaş denilen kavrama tamamen yabancıdırlar. İç savaştan ve çevresel felaketten kaçan insanlar tarafından gezegenleri işgal edilince Terra’lılar, işgalcileri Tanrı gibi karşılarlar. Sadece cesur ruhlu bir kız olan Mala (Ceyda Düvenci) mücadelesini sürdürmektedir. Babasının kaçırılmasından sonra işgalci uzay gemilerinden birinin düştüğünü görür ve pilotunu kurtarır. Kurtardığı dünyalı pilotun adı Jim Stanton’dur (Halit Ergenç). Jim hayatını kurtarmasına karşılık Mala’ya babasını bulması için yardımcı olacağı sözünü verir. İkisi birlikte insanların ana uzay gemisi Ark’a doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar. Mala ile Jim yolculuk sırasında halkların aslında birbirinden çok da farklı olmadığını öğrenirler. Ancak dünyalıların ordusunun Terra’yı işgal etmesi ve Terra’lılar için yaşanamaz hale getirmesi üzerine Mala ile Jim, iki ırkın birlikte var olmasının bir çaresini bulmak zorundadırlar.


  • "iyilik her zaman kazanır anafikrini çıkarabileceğimiz animasyon filmi. yanlız halit ergenç' in seslendirmesini pek sevemedim. hatta bir ara bana sanki şehrazatla konuşuyormuş gibi geldi."
  • "vakit kaybı film, en ilginç olanı da terra halkının sperm şeklinde olması."
  • "mini avatar"
  • "avatar'ın daha küçük yaşa hitap eden versiyonu. savaş sahnelerine birazcık daha özenilebilirdi. en azından şu turuncu sis gözü yormazdı. ayrıca konu yaratıcı değildi. hiç değildi..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    terra diasporasının çok uğraş vererek yapımını gerçekleştirdiği film olsa gerek,
    yoksaaa, genelde dünyalılar, özelde amerikalılar, başka dünyaları istilaya yeltenecekler, yakıp yıkmaya çalışacaklar bir gezegeni,
    oradaki masum terralıları gözleri görmeyecek filan, haşa, sümme haşa.
    hani sonradan toparlıyorlar, dünyalıların gönlü el vermiyor filan ama baştan alıştırılmadığımız bir amerikan yaklaşımı var filmde.
    3d olması, karakterler üzerinde yaratıcı beyinlerin çalışmasıyla gayet izlenebilir bir animasyon çıkmıştır ortaya.
    çoluğunuzla da gidersiniz, çocuğunuzla da,
    kazık kadar olsanız bile de gidilebilir, öyle çakma animasyonlardan değil.


    (soloz - 10 Ağustos 2009 11:20)

  • comment image

    türkçe dublajında mala'yı ceyda düvenci'nin, jim stanton'ı halit ergenç'in, senn'i volkan severcan'ın ve giddy'i serhan aslan'ın seslendirdiği çocuklardan çok büyüklere hitap eden animasyon.

    filmle ilgili hoşuma gitmeyen tek şey film başladığında orjinalinde seslendirenlerin ismi geçiyor ama türkçe seslendirmeyi yapanların ismi hiç bir yerde yok.


    (iklim - 11 Ağustos 2009 09:46)

  • comment image

    iyilik her zaman kazanır anafikrini çıkarabileceğimiz animasyon filmi. yanlız halit ergenç' in seslendirmesini pek sevemedim. hatta bir ara bana sanki şehrazatla konuşuyormuş gibi geldi.


    (412 - 26 Ağustos 2009 22:10)

  • comment image

    ne kimse gezegeninden yer verir, ne de kimse afedersin götüm kadar yerde yaşamaktan haz eder düsturunu tamamen yanlış anlamış animasyon film. barış bu kadar ucuz mu, ya da savaşmak bu kadar kötü mü? iyiliğin böylesine bilmem ne yaparım diyesi geliyor insanın. hiç kimse o gıcık, satıcı, topaç teğmenin yaptığını yapmazdı. böyle bir saçmalık olmaz gıcık oldum mala'ya da elder'larına da alayına. allahın spermik bıdık yaratıklarını o koskoca gezegenden silipde kendi ırkımı devam ettirecekken ne bu mala yalakalığı ne bu ırklar arası empatik sendromlar. yuh diyorum böyle zihniyete, animasyon yaptırana da alkış tutuyorum. bravo, süper salaksınız!!


    (moonrise - 15 Eylül 2009 18:40)

  • comment image

    günün, gecenin ikinci filmi. aslında üzerinden biraz zaman geçti ama bu entiri girilmek zorunda, aklımda kalanları yazacağım. şimdi diyeceksiniz ki, olur mu öyle şey? eh böylesi daha makbul değil mi, aklımda ne kalmışsa; filmdeki kalıcılık vurgusu da ona göre şekillenebilir. ilkin anımsadığım şu ekşi: savaşı bilmeyen sadece barışı bilen bir mahlûk sürüsü, kendi dünyalarında yaşıyorlar. dakika bir mesaj bir derler buna. savaşı bilmeyip barışı bilen akıllı bir organizma olur mu? barış savaşla vardır, savaş da barışla. birini çıkardığın zaman diğeri olmaz, diğeri berikinin içinden çıkar. şöyle izah edeyim: barış savaşa çentiklenmiş bir kavramdır; barış, savaş olmasaydı kendisine ihtiyaç duyulmayacak olan bir nosyon olarak raflarda yerini alacaktı. örneğin savaşı bir insanlık hastalığı, barışı da ilacı olarak düşünelim. ben diyorum ki, düşünen mekanizma ajgdewb ewxc6tewjkcw324324 adlı hastalığı bilmiyorsa (ondan mustarip değilse) onun şifası olan 4524ghdsad234f,i425 adlı ilacı da bilmez. düşünen, akıllı varlığın savaşı bilmemesi mümkün değil; çünkü savaş dediğimiz şey akıllı olduğunun bilincinde olan akıllı varlığın aklını kullanarak erişebileceği üst noktalardan biri. egemenlik telâşı deyin siz buna. insan olsun olmasın, insanın tasarımı olan bir animedeki canlı organizma savaşı bilmek durumundadır. insanın tahayyül gücüne ket vurmuyorum, aksine onun daha gelişmiş, daha yetişmiş bir noktaya erebilmesi için arkadan itekliyorum. dost acı söyler, dostu oynuyorum bu hikâyede.

    sonuç olarak (daha başındayız oysa) savaşı bilen barışı da bilir, barışı bilen savaşı da... biri olmadan diğeri olmaz. dünyasını yitirmiş ve kendisine yepyeni dünyalar arayan insanı resmediyorlar: bu arada verdikleri mesaj da şu: "bakın dünyayı mahvediyoruz, bir gün gelecek dünyada yer kalmayacak. yaşayamayacağız. iki gezegende yaşam alanı yaratacağız ama insan değil miyiz, oraları da eski dünyaya benzeteceğiz. oradaki koloniler ayaklanacak bağımsızlıklarını arayacak. ortaya kocaman bir savaş çıkacak ve eski dünyayla birlikte iki koloni gezegeni de gümleyecek." mesaj aslında düşünen organizmanın en nihayetinde nereye varabileceğine ilişkin, ilk paragrafta söylediklerimi doğrular cinsten. aynı merkezin etrafında dönmek istemiyorum ama söylemeden de edemem; organizmayı akıllı kılan, ilkin kendi'lik bilincine daha sonra da ötekilerin farkına varabiliyor olmasıdır. organizmanın farklı teşekküllerine ait farklı akılların hepsi tek bir noktada toplandığını kabul etmiyorsak (tüm insanlar aynı düşünceyi mi paylaşıyor? hayır; animedeki yaratıklar da öyle, tıpkı insan gibi herbiri farklı bir aklı eyleme dönüştürüyor.) onların birbiriyle çarpışabileceğini de kabullenmemiz gerekiyor. daha baştan animenin sunduğu "iyi organizma, kötü organizma" çatışkısı anlamını yitiriyor. daha baştan verilmek istenen mesaj anlaşıldığından, ağzımızın tadı bozuluyor. "tamam tamam... musluğu açık bırakmayacağım..." diyorsunuz kendi kendinize.

    çocuklara dönük bu yapımın bir kör göze parmağı da insan ile adını koyamadığımız organizmanın bir dişi ferdi arasındaki yakınlaşma. farklı türler arasındaki bu kaynaşmanın kimi mekânlarda "ırklararası seks" olarak adlandırıldığına şahit oluyoruz günbegün. onun gibi bir şey değil bu, daha içten, daha samimi gibi... yapılmaya çalışılan bu ama güdük kalıyor. animeyi iyice "maturity proof" kılan da bu. vermek istediği mesajları paketleyip sunması. oysa biz o mesaj bavullarıyla tren yolculuğu yapmayacağız ki, alıp tüketeceğiz. "ha evet doğru savaşmamamız lazım, dünyayı yok edeceğiz" dememiz için böyle bir animeye de gerek yok gerçi. ama eloğlu yapınca yapabiliyor, istese en iyisini yapabiliyor. örneğin wall-e'yi düşünün. salt dünyanın canına okuduğumuz değil beri yandan insanların konfor düşkünlüğünün, zaman içinde nasıl yedikçe acıkırcasına kendi sonunu getireceğini de gözler önüne seriyordu. sonunda insanın dünyasını bir robotun kurtarması da işin ironisiydi elbette. mesajın orada açık olup olmadığını bile bilmiyorduk, düşünmek gerekiyordu. burada yani battle for terra'da düşünmeden şu sonuca da varabilirsiniz: din adamları insanları yok yere korkutuyor, olacak şey değil. oysa madde alemi başka türlü işliyor evrende; bize din adına anlatılanların hepsi palavra... öyle mi cidden?

    her akıllı organizmanın, gelişime engel bir tanrı idolü yaratacağı da öngörülüyor sanki. din adamları, ruhban sınıf fazlasıyla sırıtıyor. savaşı bilmiyorlar ama onun dışında her boku biliyorlar, afedersiniz. akıllı organizmanın sürü önünde ruhban sınıfı oluşturabilmesinin zor bir şey olduğunu kabul etmiyorum tabi ki, ama en nihayetinde barışçıl canlılardı bunlar değil mi? evet öyleydiler, ama kendilerine barışçıldılar. dışarıdan gayet akıllı görünüyorlardı oysa. bu son iki cümlemdeki mesajı alınız lütfen.


    (jimi the kewl - 19 Eylül 2009 06:23)

  • comment image

    acaba avatar ile aynı şeyi mi anlatıyor merakıyla izlediğim film, "barışçıl uzaylının gezegenini işgal eden pislik insanoğlu" teması dışında, ki "uzaylıdan yana çıkan esas oğlan insan" ve barışçıl uzaylının özgürlük savaşı klişesini uygulamaya mecbur olduklarından geçiyorum, pek bir benzerlikleri yok uygulamada. avatar (inşallah) mevzuyu çok çok daha iyi biçimde ele alacaktır.

    --- spoiler ---
    güzel konsept, enfes bir görsellik, boktan senaryo. ara ara plan 9 from outer space saçmalığındaki sahneler ve diyaloglar olmasa pek bir şahane olacakmış, en son zaman böyle karanlık, ölümlü savaşlı animasyon film izledim hatırlamıyorum. hele esas oğlanın filmin sonunda öldüğü animasyon bir ilk olabilir, böyle şeyleri biz animelerde görmeye alışmıştık. çok bir numarası yok filmin neticede ama sunum şahane.
    ---
    spoiler ---


    (sambalici - 6 Kasım 2009 00:06)

  • comment image

    avatar'ın daha küçük yaşa hitap eden versiyonu. savaş sahnelerine birazcık daha özenilebilirdi. en azından şu turuncu sis gözü yormazdı. ayrıca konu yaratıcı değildi. hiç değildi...


    (mbaran - 28 Haziran 2010 15:26)

  • comment image

    senaryo ve dolayisi ile karakterlerin sig kaldigi, guzel dusunulmus yanlari olmasina ragmen gerek mesaj kaygisindan gerekse hedef kitlesinden oturu belirli bir seviyeyi asamamis film. bir kac olumlu yani haricinde surekli kliselerle devam ettirilmis guduk hikaye de denilebilir kisaca. anaokulu ogretmenlerine iste kullanmalari icin onerilebilir.


    (kuzen - 17 Eylül 2010 21:59)

  • comment image

    animasyonun, görselliğin ve hayagücünün iyi olduğu ama buna karşılık senaryonun acayip güdük kaldığı seyirlik. klişelerde takılıp kalmış. avatar'dan farkı gaia benzeri bir yapıdan sözetmemesi. ya da kronolojiye dikkat edip doğrusunu söylersek; avatar'ın farkı: gaia benzeri bir yapıdan sözediyor fazladan.

    büdüt: titan a.e. gibi bir şey bekledim ama cık, olmadı. bunun üstüne titan'ı izlemeli.


    (kitarobit - 17 Nisan 2011 00:07)

  • comment image

    hikayesi cok iyi mi? degil, ama milyonlarca seyirci cekip yere goge sigdirilamayan avatar veya transformers'dan da geri kaldigi soylenemez... zamani icin oldukca yeni fikirler var; icinde yasadigimiz havanin yogunlugu 10 kat fazla olsa misal, biz de oylesi bir dunyada, yani baliklarin su icindeki yasamina benzer bir ortamda, suzulerek yasiyor olabilirdik... epey mantiksiz yerler de var elbet, ama iyi bir deneme...


    (levenspiel - 19 Aralık 2012 14:40)

Yorum Kaynak Link : battle for terra