Çıkış Tarihi     : 20 Ekim 2017 Cuma, Yapım Yılı : 2017
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli
Taglar             : Tv mini serisi
Ülke                : Almanya,Czech Republic
Yapımcı          :  23/5 Filmproduktion GmbH , ARD Degeto Film , Bayerischer Rundfunk (BR)
Yönetmen       : Hans-Christian Schmid (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Bernd Lange (IMDB)(ekşi),Hans-Christian Schmid (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Julia Jentsch (IMDB)(ekşi), Johanna Ingelfinger (IMDB), Saskia Rosendahl (IMDB)(ekşi), Elisa Schlott (IMDB), Mehmet Atesci (IMDB), Nina Kunzendorf (IMDB), Sebastian Blomberg (IMDB)(ekşi), Caroline Ebner (IMDB), Michael A. Grimm (IMDB), Teresa Harder (IMDB), Vedat Erincin (IMDB), Isabella Bartdorff (IMDB), Godehard Giese (IMDB), Stephan Zinner (IMDB), Martin Feifel (IMDB), Golo Euler (IMDB), Judith Engel (IMDB), Anne-Marie Weisz (IMDB), Stefan Murr (IMDB), Louis-Nicolai Nitsche (IMDB), Rainer Wöss (IMDB), Nicholas Catianis (IMDB), Andreas Bichler (IMDB), Claudia Schönborn (IMDB), Matthias Kupfer (IMDB), Debora Stolbová (IMDB)

Das Verschwinden (~ Et spind af løgne) ' Dizisinin Konusu :
Das Verschwinden is a TV mini-series starring Julia Jentsch, Johanna Ingelfinger, and Saskia Rosendahl. 20-year-old Janine Grabowski disappears in a small Bavarian town near the Czech border. While all evidence indicates that Janine...


  • "(bkz: işçi sınıfı/#10640829)"
  • "proletaryanın vatan(lar)-üstü bir teşekkül olduğunun ve "zaten sahip olmadığı bir şeyin elinden alınamayacağının" vurgusudur bu söylem. yoksa "işçiler haymatlostur ulan!" değil."
  • "işçi sınıfı yurtseverliği diye bir kavram üretebilmiş fason tkpye hatırlatılması gereken sloganlardandır.(bkz: #7871750)(bkz: komünistlerin vatanı yoktur)"
  • "turkiye gibi gelismekte olan ulkelerde sosyal guvenlik haklari, erken emeklilik haklari, prim haklari da yoktur."
  • "ana'da benzer bir şekilde gecen kavram. orada her işçinin kardes olduğu vurgusu yapılır. aslında isciler için her yer vatandır, ne de olsa orası kardeslerinin yasadığı yerdir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    proletaryanın vatan(lar)-üstü bir teşekkül olduğunun ve "zaten sahip olmadığı bir şeyin elinden alınamayacağının" vurgusudur bu söylem. yoksa "işçiler haymatlostur ulan!" değil.


    (shangrilla - 17 Temmuz 2009 03:08)

  • comment image

    "den kommunisten ist ferner vorgeworfen worden, sie wollten das vaterland, die nationalität abschaffen. die arbeiter haben kein vaterland. man kann ihnen nicht nehmen, was sie nicht haben. indem das proletariat zunächst sich die politische herrschaft erobern, sich zur nationalen klasse erheben, sich selbst als nation konstituieren muß, ist es selbst noch national, wenn auch keineswegs im sinne der bourgeoisie.

    die nationalen absonderungen und gegensätze der völker verschwinden mehr und mehr schon mit der entwicklung der bourgeoisie, mit der handelsfreiheit, dem weltmarkt, der gleichförmigkeit der industriellen produktion und der ihr entsprechenden lebensverhältnisse.

    die herrschaft des proletariats wird sie noch mehr verschwinden machen. vereinigte aktion, wenigstens der zivilisierten länder, ist eine der ersten bedingungen seiner befreiung."[1]

    yani,

    "komünistler, ayrıca vatan ve milliyeti kaldırmayı istemekle de suçlanıyorlar. işçilerin vatanı yoktur. onlardan sahip olmadıkları bir şeyi alamazsınız. proletarya, önce siyasal gücü ele geçirmek, ulusal sınıf düzeyine gelmek, kendini ulus yapmak zorunda olduğu için, kendi de ulusaldır hâlâ, ama asla burjuva anlamında değil.

    halklar arasındaki ulusal farklılıklar ve karşıtlıklar, burjuvazinin gelişmesinin, ticaret özgürlüğünün, dünya pazarının, sanayi üretimindeki tek biçimliliğin ve ona uyan tek biçimliliğin ve ona uyan yaşam koşullarının gelişmesi ile zaten giderek yok oluyor.

    proletaryanın iktidarı bunları yok edecektir. birleşik eylem, hiç değilse gelişmiş ülkeler arasında, kurtuluş için en önde gelen koşulladandır. bir bireyin başka bir bireyi sömürmesi ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun diğerini sömürmesi de kalkacaktır. ulusun kendi içindeki sınıfın karşıtlığıyla birlikte ulusların birbirine karşı düşmanca tutumları da düşer."

    ayrıca, 1888'de "zur nationalen klasse" (ulusal sınıf) ibaresinin kaldırılarak "zur führenden klasse der nation" (ulusun önder sınıfı) ibaresi eklendiğini belirtelim -zannedersem engels tarafından. bu değişiklik önemli. doğrudan almanca'dan çevirdim, herhangi bi türkçe çeviriyle de karşılaştırmadım, tüm hatalar bana aittir. ciddi bi yamukluk varsa küfredebilirsiniz :)

    gelelim metne: "işçilerin vatanı yoktur" söylemi bugüne kadar söylendiği kadar yalınkat değildir. marx'a göre, ulusal sınırlardan dolayı elbette çatışma buradan başlayacaktır. ancak "burjuva anlamında" önemli.. yani, ulusun dinamiklerini çökerten bişi bu. öyle yurtseverlikle, vatanseverlikle, milliyetçilikle falan işi olmaz marx'ın. "ulusal farklılıklar ve karşıtlıklar" ortadan kalktığına göre, örneğin avrupa birliği'ne karşı yurtseverlikten hareketle siyaset üretmek bu satırları reddetmektir.

    reddedilir de.. ben de marx'ın birçok söylemini reddettim. ama bu satırlar altına imza atılacak türden. öyle çok şey çıkıyor ki.. örneğin, "ulusal farklılıklar ve karşıtlıklar" kelamı manifesto'nun ruhuna sadık kalınacaksa üretim biçiminin aynılaşması olarak okunmalı. milliyetçilik ve yurtseverlik/vatanseverlik burjuva aklıdır, bi okuma ile sınıf karşıtlığının üstünün örtülmesinin aracıdır. '90'lı yıllarda milliyetçiliğin vahametlerine karşı "çokkültürlülük" kavramı da kullanılmıştı.

    ikinci enternasyonal'in wwi sırasında vatansever gayrılıklar ile sona erdiği biliniyor, hitler ile anlaşma yapan stalin'in ise saldırıya uğradığında "rus milliyetçiliğini" hortlattığı görülmüştür. bütün bunlar marx'ın öngör(e)mediği suçlardı. bence, bol bol rosa luxemburg okumakta fayda var. hatta daha sonradan onun yazdıklarını girerim belkim. bu arada, merak edilen bişi söyleyeyim. şok şok şok: ezilen ulusu reddeden bi töz yok, hatta aktardığım son paragrafla "bir ulusun diğerini sömürmesinin kalkması" ancak bu karşıtlıktan doğacaktır diye rahatlıkla ifade edilebilir. bu da, mücadelenin reddini değil aksine birleş(tir)meyi savunuyor.

    neyse, konu tartışmaya son derece açıktır. "komünist parti manifestosu" da eninde sonunda propaganda metni. amentü ilan etmeye hiç gerek yok. tamamen de reddedilebilir. ki marx'ın ("blame on engels!" eheh) mücadelesi salt bu metne göre de değerlendirilemez. ama "manifesto'yu çözdüm" diyenlerin bin kere okuması gereken metindir.

    enseyi karartmayalım :)

    (çok boktan bitirdim, sonu bağlayamadım. dooru)

    [1] karl marx/friedrich engels - werke. (karl) dietz verlag, berlin. band 4, 6. auflage 1972, unveränderter nachdruck der 1. auflage 1959, berlin/ddr. s. 459-493.
    http://www.mlwerke.de/…/me04/me04_459.htm#kap_iii_1


    (asc - 9 Kasım 2010 18:04)

  • comment image

    "işçinin ulusu ne fransız, ne ingiliz, ne de alman'dır; çalışmadır, ücret köleliğidir, kişinin kendini satmasıdır. hükümeti ne fransız ne ingiliz ne de almandır, kapitaldir. onun esas atmosferi ne fransız ne ingiliz ne de alman toprağıdır, yeryüzünün birkaç santim altıdır."

    karl marx


    (dali dili havali korna - 19 Temmuz 2005 18:24)

  • comment image

    ana'da benzer bir şekilde gecen kavram. orada her işçinin kardes olduğu vurgusu yapılır. aslında isciler için her yer vatandır, ne de olsa orası kardeslerinin yasadığı yerdir.


    (daha - 19 Temmuz 2005 19:00)

  • comment image

    dünyanın herhangi bir ülkesinde külliyen doğru olan, işçi sınıfının ulusal burjuvazinin kuyrukçusu olmamasını sağlayan ve evet, buram buram (mis gibi) ortodoks marksizm kokan bir slogan..

    "vatan talan edilip emperyalizme tümden ilhak oldu mu ne sınıf kalır, ne sağ ne sol" demek işçi sınıfını "vatan savunması için" burjuvaların ve onların devletinin egemenliğine boyun eymeye davet etmek değil midir? bu emperyalizm dedikleri ne ola peki? o tekelci sermayenin uluslararasi diktatörlüğü değil midir? sizin ulusal burjuvazinizin çıkarları kendi ülkesinin işçileriyle işbirliği yapmaya uygun olabilir mi? yoksa uluslararası tekelci sermayenin ona sunduğu olanakları tercih etmeyecek midir?

    "bu baylar" diyorlar ki "vatan talan edilip emperyalizme tümden ilhak oldu mu ne sınıf kalır, ne sağ ne sol"... yani hepimiz aynı gemideyiz değil mi? o zaman aman gemiye birşey olmasin diye biz kürek mahkumları hiç isyan etmeyelim ve yukarıdakiler balolarda eğlenmelerine baksınlar... aman gemiye birşey olmasın...

    demagojinin en büyüğü de "nazım hikmetler, suphiler "vatan... vatan...." diye hasretler içinde ölmediler mi?" türünden cümlelerde gizlidir... hayır efendim, mustafa suphi "vatansever" burjuvazi tarafından tehlikeli görülerek öldürtülmüştür. ayrıca yaşadığı toprağı sevmek ve onu özlemek kimsenin tekelinde değildir. nazım ve suphi enternasyonalisttirler, onların "kalbinin yarısı burdaysa yarısı çindedir, sarı nehre doğru akan ordunun içindedir"...

    diyorlar ki "açın eski yeni hayat ciltlerini okuyun, "vatansız" işçi komunist önderleriniz kurtuluş savaşı'nda vatanları için nasıl göğüs göğüse çarpışmışlar, neler yazmışlar göreceksiniz." onlar bu topraklar için savaştılar doğru, emperyalist işgale karşı savaştılar... ve aynı anda yunanistanda grev örgütleyen tersane işçileriyle, anadoluya çıkmamak için gemide isyan çıkaran ve yunanistana geri gönderilen yunan gemisindeki komünist gençlerle aynı amaç için çarpıştılar. "komünistlerin vatanı yoktur" demek, "anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim" demek dünyanın neresinde insanın insana kulluğunu yok etmek için dövüşülüyorsa orada olabilmektir zaten...


    (cernikov - 4 Eylül 2005 23:46)

  • comment image

    işçi sınıfının topraga tapmak ve onun sınırlarına sahip çıkmakla kurtulamayacagını gorebilen bilimsel bir yaklaşımdır..

    yeni dünya düzeni neredeyse evrensel sömürü sistemine donusmek uzere.. ay'da ve mars'ta artı deger uretecek turden canlılar bulunsa onlar bile itinayla somurulecek.. bayrak ve vatan fetişizmi de bu sömürüyü elverişli hale getirmekten başka bir şey ifade etmiyor..

    eskiden yerli burjuvazi olarak tanımladıklarımız işgücünün en ucuz oldugu ülkelere yatırım yapıyor, işgücünün bedavaya yakın derecede ucuz oldugu ülkelerin (çin, hindistan, vietnam gibi) işçileriyle görece daha gelişmiş olan ülkelerin (türkiye gibi) işçileri arasında rekabet oluşturulmaya çalışılıyor.. bizzat eskilerin yerli burjuvazisi tarafından körüklenen bu rekabet sonucunda bazı ülkelerin (türkiye gibi) ihracat ve üretim hacmi giderek düşüyor.. bütün bunlar olurken de yerli burjuvazi iflas ediyormuş, açlıktan kırılıyormuş gibi bir tablo yaratılıyor..
    hal boyleyken çin'deki, hindistan'daki, vietnem'daki işçi kurtulmadan türkiye'deki işçi vatanseverlikle kendini kurtaramaz.. herkesten önce yerli burjuvazi vatanseverlikten vazgecmiş ve daha fazla artı deger üretebilecegi ülkelerin işçilerine göz dikmişken..


    (burali - 5 Eylül 2005 23:07)

  • comment image

    komünistler ayrıca, vatanı ve milliyeti de ortadan kaldırmak istemekle
    suçlanıyorlar.

    işçilerin vatanı yoktur. kendilerinde olmayan şeyi onlardan alamayız.
    proletarya, her şeyden önce, politik iktidarı ele geçirmek, ulusun önder
    sınıfı durumuna yükselmek, kendisi ulus olmak zorunda olduğuna göre, o bu
    ölçüde zaten ulusaldır, ama sözcüğün burjuva anlamında değil.

    ulusal ayrılıklar ve halklar arasındaki düşmanlıklar,
    burjuvazinin gelişmesinden, ticaret özgürlüğünden, dünya pazarından, üretim
    biçimindeki ve ona karşılık düşen yaşam koşullarındaki tek biçimlilikten
    ötürü, günden güne daha çok kaybolmaktadır.

    proletaryanın egemenliği, bunların daha da büyük bir
    hızla yok olmasını sağlayacaktır. hiç değilse bellibaşlı uygar ülkelerin
    eylem birliği proletaryanın kurtuluşu için ilk koşullardan biridir.

    insanın insan tarafından sömürülmesine son verildiği
    ölçüde, bir ulusun bir başka ulus tarafından sömürülmesine
    de son verilmiş olacaktır. ulus içindeki sınıfların birbiriyle karşıtlığı
    ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun bir başkasına düşmanlığı da
    ortadan kalkacaktır.

    karl marx - komunist parti manifestosu


    (libertarian - 16 Eylül 2005 12:27)

Yorum Kaynak Link : işçilerin vatanı yoktur