Süre                : 1 Saat 59 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Kasım 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Biyografi,Drama,Müzikal
Taglar             : gitarist,flamenko
Ülke                : İspanya
Yapımcı          :  Filmanova , Monoria Films , Televisión Española (TVE)
Yönetmen       : Jaime Chávarri (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Álvaro del Amo (IMDB)(ekşi),Jaime Chávarri (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ã“scar Jaenada (IMDB), Verónica Sánchez (IMDB), Mercè Llorens (IMDB), Jacobo Dicenta (IMDB), Raúl Rocamora (IMDB), Martín Bello (IMDB), Alfonso Begara (IMDB), Rosa Estévez (IMDB), Manolo Caro (IMDB), Chiqui Maya (IMDB), Pedro Miguel Martínez (IMDB), Andoni Gracia (IMDB), María Isasi (IMDB), Roberto Quintana (IMDB), Pepa Aniorte (IMDB), Fanny de Castro (IMDB), Ángel Amorós (IMDB), Mónica Aragón (IMDB), Eloy Azorín (IMDB), María José Barroso (IMDB), Gonzalo Bouza (IMDB), Andrea Bronston (IMDB), Doris Cales (IMDB), Isabel Cayuela (IMDB), Xoel Fernández (IMDB), Antonio Garrido (IMDB), Joaquín Hinojosa (IMDB), Sergio Labandón (IMDB), José Lifante (IMDB), Resu Morales (IMDB), Josu Ormaetxe (IMDB), Joaquín Ortega (IMDB), Rafael Reaño (IMDB), Javier Traba (IMDB), Antonio de la Vega (IMDB), Piero Verzello (IMDB), Tony Zenet (IMDB), Aloma Escuder (IMDB)

Camarón (~ Camarón: When Flamenco Became Legend) ' Filminin Konusu :
Camarón is a movie starring Óscar Jaenada, Verónica Sánchez, and Mercè Llorens. The movie will cover the life of Camarón de la Isla (Jaenada), the legendary Spanish flamenco cantaor, from his beginning until his death. It tells...


  • "paco'yu bu galaksiden saymazsak en meşhur eşlikçisi tomatito'dur, hatta tomatito camaron abi sayesinde coştu dersek ayıp etmemiş oluruz."




Facebook Yorumları
  • comment image

    la cava de los gitano isimli parçasının konser versiyonunda gaza gelen bir güruh vardır ki hak vermemek elde değil. orda olsam kesin bir şişe sherry dikmiştim kafaya. akciğer kanserinden erken yaşta ölmesine de şaşırmamak lazım, hüsran akıyor adamın sesinden yahu. son olarak tabii ki oleeeee, hatta holee*

    ps: ispanya'da içkinin temiz kalması için bardakların üzerine koyulan tabakların içine yemek koymak adetmiş. madem öyle, ruhuna bir koca sürahi dolusu rakıyla, iki porsiyon iskender gönderiyorum. afiyet olsun.
    (buz koy)

    ek: lenf kanserinden ölmüş adamceyiz, kurduğum bağlantı da güme gitti tabi.


    (limon kimyon zorro - 6 Ekim 2006 14:06)

  • comment image

    barcelona'da safkan çingenlerin işlettiği bir tapas barın sigara makinesinin üstünde posteri asılıydı. hemen altında da "sahte parayla sigara almak yasaktır" yazısı vardı. sigara, kanser, camaron, sahte parayla sigara almak, yasak... neresinden tutacağımı bilemediydim.


    (karabamba - 10 Kasım 2007 13:05)

  • comment image

    bazı toprakla özel bir ruh üflenmiştir diye düşünür insan bazen. oralardan çıkan her ses içi acıtır, oralardan çıkan her ses binlerce yıldır çekilen acıları, sevinçleri, sıkıntıları zaman olur bir notaya sığdırır. ve bu özel toprakların seçilmiş çocukları vardır. davud peygamber misali oraları bizlere o büyülü sesleriyle anlatsınlar diye gönderilmiş özel çocuklar. mısır için ümmü gülsüm, lübnan için fairouz, orta anadolu için neşet ertaş, ege için kazantzidis kimse endülüs için camaron de isla odur işte. şarkısını öyle bir söyler ki endülüs tarihine cebelitarığın ötesinden başlarsınız, tarifaya iner içerilere doğru ilerlersiniz. kurtuba, gırnata, sevilla... çingeneler, yahudiler, ispanyollar , araplar, berberiler... akdeniz'in o boğucu nemi, gölgesini bütün cömertliğiyle size açan zeytin ağaçları şırıl şırıl akan sular... din uğruna, ganimet uğruna yapılan savaşlar sonrasında gelen büyük göçler, büyük kırımlar... koskoca medeniyet ve miras bıraktığı bütün ağıtlar. endülüsün seçilmiş çoçuğu camaron de isla işte bu mirasın bırakıldığı ses, büyük anlatıcı. tam anlamıyla endülüs'ün çocuğu endülüs'ün sesi ...


    (otomatik patlican - 25 Kasım 2008 20:29)

  • comment image

    bir flamenko şarkıcısı. aynı zamanda ispanyolların cante dediği bizim ise okumak, şarkı söylemek gibi isimler verdiğimiz olayda son noktayı koymuş bir sosyal fenomen. öyle ki o söylediğinde binler dinliyor. bizde ibrahim tatlıses'tir muadili.

    konu flamenkodan açılmışken değinmek istediğim bir iki nokta var. doğruyu söyleyeceğim, ben flamenkonun hastası değilim. efendim "ben yıllardır flamenko dinliyorum.", "tüm flamenko sanatçılarının seceresini dökerim yirmi dakikada.", "evde bin tane flamenko cd'm var." demiyorum. bir hevestir dinliyorum. iki üç tane sanatçı tanıyorum, elli tane mp3 indirmişim, doğruya doğru eski çalıştığım şirketin patronundan hacıladığım iki de cd'm var. ama ne diyorum bakın, "heves". indiriyorum mp3'ümü, açıyorum lirik bakıyorum internetten, efendime söyliyim gelip orada bulduklarımı sizinle paylaşıyorum. fakat bakın beş altı ay olmuş ben luzia entry'sini gireli. gerisini de iyi kötü getirmişim. ama bir kişi çıkıp da "arkadaşım ne güzel flamenko dinlemen. ben de seninle aynı duyguları paylaşıyorum." demedi. bir tane bile sözlük bayanı mesaj atıp "flamenko dinlemeniz çok hoş, ben de carmen linares'i pek severim." demedi. hayır, o değil hevesim kırılıyor. aynı şekilde aylarca şarap entry'leri girdim. abartmıyorum türkiye'nin iddialı küvlerinden birini oluşturdum evimde. ama biriniz dahi çıkıp tek kelime demediniz. bir bakınız vermediniz. sizin yüzünüzden şaraba küstüm. arada açıyorum bi şişe o da keyfim çok yerinde olursa. hayır sanatçı kişiliğimi koydum ortaya net olarak, ilgi alanlarım belli. problem ne hala anlıyamıyorum? sevgiler.


    (travis - 30 Ekim 2003 21:57)

  • comment image

    bizim coğrafyamızda ne kadar hor görülme eğilimi varsa ispanyolların güney ülkesi endülüs'te de o denli çingeneleri üstün görme eğilimi vardır. tabii bu çingenelerin kendilerinin zaman içerisinde oluşturduğu bir durum ve şaşırabilirsiniz belki ama orada bir kişi çingene ise bunu yüzünüze gururla bakarak söyler ve ekler “sen değilsin!”

    camaron de la isla işte bu coğrafyada andalüsyen toprağının batı kıyısındaki san fernando kasabasında doğar. asıl adı jose olmasına rağmen esmer tenine tezat oluşturan sarışın saçları yüzünden herkes ona camaron (karides) der. 6 yaşında şarkı söylemeye meyhanelerde ve yollarda başlayan camaron sesinin farklılığı ve doğal emprovizasyon yeteneği ile fark edilmekte gecikmez. 16 yaşında bir festivalde ödül alır. daha sonra biraz daha profesyonel müzisyenlerle çalışan küçük karides'in hayatı paco de lucia ile tanışması ile değişir.

    belki de tüm zamanların en büyük flamenko gitar ustası olan ve 2014'te kaybettiğimiz paco de lucia ile camaron öyle eşsiz bir uyum yakalarlar ki ikisi de hep aradıkları büyük ‘şey'in bu olduğunu anlamışlardır. birlikte tam 10 adet albüme imza atar büyük paco ve efsane camaron. zamanlarının en büyük müzisyenleri; nota bilmeyen 2 virtüöz çingene…

    sahnede iken ispanyolların ''duende'' dedikleri ve bizdeki vecd haline benzer bir şekilde kendini kaybeden, nasıl yaptığını kendisinin de bilmediği doğaçlamaları ile camaron'u izlemek inanılmaz bir deneyimdir. şaman rahipleri gibi tanrısal bir yerden beslenen ruhsal durumu, inanılması güç nağmeleri ile eşsiz sesi onu dinleyen bir ölüyü bile ağlatabilecek güzelliktedir. hani bizde tuana olarak bilinen şarkının orijinalini bir de paco'dan dinleyin:

    https://www.youtube.com/watch?v=9wpjkkfivsc

    1979 yılında camaron “la leyenda del tiempo” (zamanın efsanesi) albümünü çıkarır. albümde ispanya iç savaşında trajik şekilde öldürülen federico garcia lorca'ya adanmış bir parça da bulunmaktadır. o zamana kadar müziklerine elektrikli bas gitarı sokmayı bile reddeden tutucu, kendi kabuğuna yapışmış flamenkocular şok olur. camaron'un yaptığı düpedüz müziğe ihanettir! onlar için kutsal olan ve batılılara kaptırmadıkları yegane varlıkları olan müziklerine, o çok sevdikleri camaron, elektrik bas gitar, bateri ve hatta saksofon gibi saçma sapan enstrümanlar sokmuştur. bunun üzerine camaron ağır eleştriler alır ve klasik flamenko sanatçıları tarafından dışlanır. öyle ki albümleri yüz binler satan camaron'un del tiempo albümü çıktığı 1979 yılından 1992 yılına kadar sadece 6 bin adet satar. şimdi ise albümün modern flamenkonun atası sayıldığını ve yere göğe sığdırılamadığını herhalde tahmin etmişsinizdir.

    https://www.youtube.com/watch?v=rmqjekkcnv0

    zaman ilerler. paco ile camaron kariyerlerinde farklı noktalara yönelir. bu arada sahnede devleşen camaron özünde hala tam bir çingenedir. evlenir ve 4 çocuğu olur. bu sırada paco de lucia'nın öğrencisi ve o da artık bambaşka bir dev sayılabilecek gitarist tomatito ile çalışmaya başlarlar. bu dönemde yaptığı (ve sezen aksu başta olmak üzere 80'ler türk popunun ne kadar etkilendiğini görebileceğiniz introsu ile) en bilinen şarkılarından biri de “soy gitano” dur. yani “ben çingeneyim”

    https://www.youtube.com/watch?v=zdztni9_6ow

    tomatito ile albümlerine ve turnelerine devam eder camaron. tüm dünyada konserler verirler. ikili efsanevi “como el agua” şarkısını da bu dönemde yapar.

    https://www.youtube.com/watch?v=-i1yf8rhszc

    konser görüntülerine dikkatli bakılırsa camaron'un sol elinin üzerinde davut yıldızı ve hilalden oluşan dövmesi görülebilir. camaron ispanyanın tarihi boyunca acı çekmiş 3 toplumu bu dövmesi ile hem anar hem de farklılıklarını tek vücutta toplar: çingeneler, yahudiler ve müslümanlar…

    zamanının rock yıldızlarına benzer şekilde şöhretle birlikte camaron da yoğun bir alkol-uyuşturucu batağına saplanır. müzikal olarak en verimli günlerini geçirse de alışkanlıkları onu kaçınılmaz sona doğru götürmektedir.

    1987 yılına geldiğimizde camaron ve tomatito yine turnelerine devam etmektedirler. paris konseri için hazırlanmakta olan ikiliye (efsaneye göre) kuliste iken bir telefon gelir. telefon camaron’un sağlık durumuyla ilgilidir. ve camaron tam da konser öncesi kanser olduğunu ve fazla zamanının kalmadığını öğrenir. gururlu bir kişilik olan küçük karides ısrarlara rağmen konseri iptal etmez ve sahneye çıkar. konserde bir bulerias (flamenkoda tempolu bir makam) şarkısı olan ‘’tritando de frio’’ (soğuktan titriyorum) şarkısını seslendirir. öleceğini öğrenen flamenkonun en ateşli, en acılı sesi hayatı boyunca ona eşlik eden hayranlarının, onun öleceğini bilmeyen hayranlarının önünde soğuktan titreyerek şarkısını söylemektedir. birçok eleştirmene göre bu bilinen en iyi bulerias performansı kabul edilir. tam şarkı biterken camaron gözyaşlarını tutamaz ama seyircinin onu böyle görmesini istemez. ayağa kalkıp sahneyi alkışlar ile terk ederken camaron (şarkının orijinalinde olmadığı halde) sürekli ‘’la vida!’’ (hayat!) diye haykırmaktadır.

    http://www.youtube.com/watch?v=1dayqetdrdq

    2 temmuz 1992’de flamenkonun küçük karidesi bulutları yastık yapar kendine. hayatı korkmadan, acıları ile kabul eden, rol yapmayan, kısacası onları anlatan bu yanık sesli, sarı saçlı garip adam için bütün ispanya ağlamaktadır. öyle ki haber duyulduğu gibi tüm televizyonlar yayınlarını kesmiş, tüm konserler iptal edilmiştir. barselona’da 3 gün resmi yas ilan edilmiş ve bayraklar yarıya indirilmiştir. cenazesine katılan binlerce kişilik kalabalıkta o kadar çok ağlayan vardır ki insan izlerken bu sevgiyi düşündükçe içi ezilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=kxndlxrfffg

    bugün doğduğu kasabada ve barcelona’da heykelleri olan camaron ispanyanın en yanık sesi olarak kalmaya devam edecek. sesinde tüm akdenizin tozunu taşıyan karidese cenazesinde yaşlı bir hayranının seslendiği gibi: ‘’ el camaron! sen ölemezsin!’’


    (dunyanin6dabiri - 24 Haziran 2015 13:47)

  • comment image

    deflamenco.com demiş ki:

    flamenconun dahisi camaronun daha önce hiç konuşulmamış hayat hikayesi oscar jaenada ve veronica sanchezin başrollerini paylaştığı, yönetmenliğini jaime chavarri nin yaptığı bir film ile beyaz perdeye aktarıldı...
    camaron18 eylül pazar günü san sebastian film festivalinde ilk kez yayınlandı.bu gösterimden sonra şarkıcının onuruna tomatito ve grubu tarafından konser verildi.bu konserin geliri de afrikalı çocuklara aktarılmakta.

    camaron ispanya dışında kasımın son haftası gösterime girecek..

    paco de lucia nın camaron adlı eserini dinlemek geldi içimden.
    bir de camaronun söylediklerini. gitarda paco neyse, cante de camaron odur. zaten beraber çalışarak bir bütün gibi olmuşlar, kaynaşmışlardır. paco yoluna duquende ile devam etmiştir o ölünce.
    insanın en ucra köşelerine ulaşır sesi, en derinlerdekini çıkarır, birbir ortaya serer, tozlanması , tortulanması için en gerileri atılmış herşeyi parlatıp önünüze koyar.


    (asturquemandele - 22 Eylül 2005 20:35)

  • comment image

    "kucuk karides" shoparin tekidir. bunun fiziginde insanlara edirne'nin meric boyunda sikca rastlanir. ayni kivircik yagli saclar, ayni aristokrat burun, ayni etli dudaklar, ayni nikotin sarisi disler, tipatip cakir gozler, tirnaklari bir akbaba gibi kuvvetli, damarli eller, ve ayni hedonist cengi ruhu dunyanin neresine giderseniz gidin sogut agaclarinin altinda catilmis cadirlarinda kalaycilik, hasircilik yapan ve uzun yeleli beyaz atlara eyersiz binen insanlarda gozunuzu alacaktir.
    bu adamin genzinden butun arabistan'in petrolu alevli fiskirir. damaginda fasli cocuklarin topaclari doner, dislerinin arasindan cebelitarik'in karayeli eser, elleri dizlerinde bir tasin uzerine oturup haykirdiginda uzay gemilerinin radyolarindaki butun frekanslarda cizirti kaybolur. uzaya giden ilk insan, 100 metreye tupsuz ve tuplu ilk dalan, bir denizatinin dugununde sarki soyleyen ilk insan yine camaron'dur.
    oldugunde tabutuna degen eller cirpinan kastanyetleridir memleketinin. bes milyon insanin madrit sokaklarinda ayni anda doktugu gozyaslari, oldugu icin degil de, cenazede calinan potro de rabie y miel sarkisinin titrettigi yureklerinin salintisindandir. yoksa cingeneler olume aglamaz, ellerini cirpar ve sarki soylerler.


    (madeira - 9 Şubat 2002 07:05)

Yorum Kaynak Link : camaron de la isla