Lee Evans: So What Now? (~ Lee Evans) ' Dizisinin Konusu : Lee Evans: So What Now? is a TV series starring Lee Evans, Sophie Thompson, and Steven O'Donnell. Kicked out by his wife Eileen, Accident prone Lee turns to slobish best mate Stuart to take him in, after he burns down his place,...
Lee Evans: XL Tour Live 2005(2005)(8,4-883)
Lee Evans: Roadrunner Live at the O2(2011)(7,9-567)
Lee Evans: Wired and Wonderful - Live at Wembley(2002)(7,9-819)
The History of Mr Polly(2007)(7,0-176)
Freeze Frame(2004)(6,4-2734)
yalnız gecelerin huzuru, rüyaların yücelticisi, son on iki senede hayatımı değiştiren büyük usta.
(ornette - 6 Ocak 2010 23:26)
"müzik % 99 çalışma, % 1 hayalgücüdür..." demiş güzide insan. kendisine caz müziğin chopin'i dendiğini hep ama hep işitmişimdir.
(cazova - 16 Aralık 2002 02:39)
piyanosunun sesini her duyduğumda gülümsediğim, ne dinleyeceğimi bilemediğim, ruh halimi tanımlayamadığımda hemen explorations albümüne giriştiğim büyük jazz müzisyeni.chick corea'dan, herbie hancock'a, kime sorsanız (bulursanız tabii), hepsi evans'tan derinden etkilendiğini söyler. o naif, kırılgan hali klasik müzikle, özellikle de geç romantik dönemle olan bağını da sergiler. ancak tıpkı müziği gibi zarif ve kırılgan kişiliği, bu büyük sanatçının önce eroin sonra da 70'lerde daha yaygınlaşan kokain bağımlısı olmasına yol açmış. hatta ölümü de uyuşturuclara bağımlı hastalıklardan olmuş. bir arkadaşının onun ardından "onun hayatı uzun bir intihar gibiydi" diye konuşması çok acı.en sevdiğim parçaları, israel, beautiful love, how deep is the ocean, i fall in love too easy ve autmn leaves. ya da aklıma gelenler bunlar şu an.
(tom cat - 2 Aralık 2011 11:28)
bud powell, ravel, chopin tarzı piyano çalışı ile oldukça süslemeli bir ballad yorumu ortaya koyan bill evans, adeta sessiz bir devrimcidir. ellilerin sonunda miles davis quintet'ın önemli üyelerinden biri oldu. geçtiğimiz haftalarda kaybetiğimiz veteran davulcu paul motian ve gencecik yaşta aramızdan ayrılan kontrbasçı scott lafaro ile ise bu kez altmışların başında kurduğu ortalığı sarsan triosu özgür bir grup improvizasyonu/interplay hakimiyeti ortaya çıkardı.yirmi dokuzda dünyaya gelmiştir büyük usta, plainfield, new jersey’de. klasik müziğe gözlerini açtığı louisiana üniversitesi'nde okurken birçok dixieland orkestrasında çalmaya, çevrelerce tanınmaya başlamıştı bile. ilk caz deneyimleri ise mundell lowe, *red mitchell, george russell ve cazın adeta tanımı olrak niteleyebileceğim charles mingus ile oldu. 1956'da kurallı -cello ile- doğaçlamaları ile kendine özgü harmonik ve melodik etkileşimleri öne çıkaran basçı scott lafaro ve davulcu paul motian'dan oluşan trio'sunu [esas bill evans trio da budur. yetmişlerdeki triolar da pek fena değildir, ancak bu üçlüyle kıyaslanamaz!] meşhur eden albümleri yayınlayacak olan riverside recordings ile bir anlaşma imzaladı. iki yıl sonra, örnek aldığı izlenimciler ravel ve debussy tutkunu olan miles davis ile çalışmaya başladı. bu hayranlıklarını en iyi şekilde ortaya koydukları 1959 yılının başyapıtı ve evans-miles tadına uygun blue in green opus magnumunun da yer aldığı kind of blue raftaki yerini aldı.miles davis ile yollarını ayırdıktan sonra, 1961 yılında scott lafaro’nun bir trafik kazası sonucu trajik bir şekilde ölümüne dek bill evans kendi trio'su ile çalıştı. altmışların sonu ve yetmişlerde jack dejohnette, eddie gomez ve marc johnson'ın yer aldığı birçok sıradışı üçlü/dörtlülere de liderlik yapmıştır. [burada fevkalade montreux konserinden bahsetmeden de olmaz pek tabi. gencecik dejohnette ve kıdemlenen eddie gomez ile elli dakikada dünyanın yüreğine iniverdiler.] bill evans titiz armonik düşünceleri ve pastel renklerde piyano çalış tarzıyla herbie hancock, chick corea ve keith jarrett gibi birçok piyanisti ve bu satırların yazarını etkilemiştir.[kaynaklar: boyutpedia "jazz" dergisi, miles davis'in otobiyografisi, wikipedia, ..](bkz: sunday at the village vanguard)(bkz: at the montreux jazz festival)(bkz: the brilliant)(bkz: waltz for debby)(bkz: everybody digs bill evans)
(ornette - 15 Ocak 2012 20:14)
müziğinin zirvesine scott lafaro ve paul motion la birlikte ulaşmış olan cazın en büyük ustalarından bir tanesidir.miles davis le yaptığı çalışmalarla dünya çapında ün kazanmış , kind of blue albümündeki efsanevi grupta yer almıştır.ancak miles'a o dönemde yapılan "böyle muhteşem bir zenci grubunda bu beyazın ne işi var" gibisinden baskılar bill evans'ı bir hayli üzmüş ve iş gruptan ayrılmasına kadar gitmiştir.miles ile yollarını ayırdıktan sonra genç basçı scott lafaro ve paul motion ile o kısa dönem içinde yaptığı çalışmalarla efsane haline gelmiştir.ancak daha 25 yaşındayken bir trafik kazasında hayatını kaybeden efsanevi basçı scott lafaro'nun ölümünün ardından kendini toparlaması uzun bir zaman almış ve yıllarca o kazanın acısını içinde yaşamıştır.1 seneyi aşkın bir süre hiç bir kimseyle görüşmediği söylenmektedir.son derece çekingen ve sessiz bir yapıya sahip olan evans, en yakın arkadaşını bu kazada kaybetmesinin ardından kendini uzun süre kokain ve ilaçlara adamıştır.la faro'nun ölümünden çok kısa bir zaman önce yapılan muhteşem ötesi village vanguard konserleri sağlığa son derece zararlıdır.hemen edinilmesi farzdır.
(jazzlord - 3 Mayıs 2003 12:54)
bugün kendisinin eroin bağımlısı olduğunu okudum ve şaşırdım. çünkü uyuşturucuları müzikte görmek mümkündür, tutarsız ve değişken yapar (bunun kötü olduğunu ifade etmeye çalışmıyorum). bill evans'ta bunu göremiyorum, görebilen varsa lütfen bana da göstersin.scott lafaro'yla olan ilk triosunun eserlerini dinlemekten asla yorulmam galiba. caz dersinde, ikisinin arasındaki ilişkiyi dinlerken bildiğin duygulanmıştım. ama şunu ve diğer beraber yarattıklarını dinledikten sonra bill evans'ın, scott lafaro'nun ölümüyle bunalıma girip, inzivaya çekilmesine şaşmamak lazım diye düşünüyorum. bkz: http://www.youtube.com/watch?v=gfqgr898kqs
(yirmibesbininci - 14 Mart 2012 21:51)
yalnız bir "gece"dir.
(ornette - 27 Ocak 2013 02:51)
esasen iki bill evans var; hayır-hayır, piyanist ve saksofoncu olarak değil bu "ikiye ayırma". piyanist, duayen piyanist bill evans'ın hayatının iki döneminden bahsedeceğim kısaca. bıçakla ayrılmış gibi keskin sınırları olmasa da bence farklı olan bir şeyler var ve bu beni yerle yeksân ediyor.ben kısaca "sakalsız ve sakallı" olarak ikiye ayırıyorum. sakalsız bill evans; henüz yirmilerinin ortalarında bop gruplarında çalmaya başlarken kendi üçlülerini kurmayı ihmal etmemiş, yer yer bluesy çalarken nice klasikçilerde olmayan eşsiz tuşesini hafif hafif ön plana çıkaran, romantik bir genç adam. bir parça melankoli de var içinde, ancak derinlerde değil henüz. saçlar bol briyantinle geriye yatırılmış ve sinek-kaydı tıraş olunmuş. oliver nelson'ın meşhur the blues and the abstract truth'ındaki güneşli bop kuşağının üzerindeki yağmur damlalarını oluşturduğu kısa anlar yahut sunday at the village vanguard'daki over-romantic finalleri gibi, nasıl tutkulu yürüyor..bir de 1972 ve sonrasında dikkatimi çeken, son sekiz yılı var bill evans'ın. "sakallı bill evans" diyorum o haline. otuz yıla yakın eroin kullanımıyla şişen ellerine rağmen kusursuz tuşesinin artık müziğe hakim olduğu, uzayan saç ve sakalının altında ceketinin vatkalarına dek uzanan gömlek yakalarıyla ölümcül ve kararlı bir küçük-tebessüm bırakarak çaldığı ölüm gibi bir dönem. eh, sevdiği kadının intiharını yaşamış, favori kontrbasçısını* henüz yirmi beşinde trafik kazasında kaybetmiş, gittikçe içe kapanmıştı bill evans. artık şarkılarının hiçbirinde güneş ışığı yoktu, koyu bordo güneşlikler öylesine sıkı kapatılmıştı ki, orada melankoli ve ölüm dışında hiçbir şey yoktu. standartlar da değişim gösteriyordu. on beş yıl önce gloria's step, waltz for debby vs. çalan evans artık minha ve django çalarak çıplak bir acı bütünü haline geldiğini vurgulamış ve son performansından iki hafta sonra, elli bir yaşında mide kanaması nedenli terk-i diyâr eylemişti.son dönem, yani "sakallı" dönemi huzurlu bir ölüm gibidir. keşke, onu sadece bu yüzden sevebilseydim.
(ornette - 29 Aralık 2013 10:57)
eroin kullanımını ekşiden öğrenmiş olduğum piyanist. bana göre dünyanın en iyi caz piyanistlerin biri olup o kadar yıl eroin kullanımına rağmen bu performansta çalabilmeyi devam edebilmesi hakikaten şaşırtıcı. senfoni orkestrasıyla yaptığı albüm efsanelerinden biridir:[http://www.youtube.com/…wyg&list=pl6b4a85824662abb7 http://www.youtube.com/…wyg&list=pl6b4a85824662abb7]bu adam yüzünden piyano kursuna gitmişliğim vardır, sonra bıraktım. o benim yeteneksizliğim.
(martkedisi - 21 Şubat 2014 10:30)
kendinden sonra gelen nesilleri derinden etkilemek... dedigimizde, sayabilecegimiz ilk jazz piyanisti bud powell ise ikincisi bill (william john) evans dir. miles davis'in otobiyografisinde belirttigi gibi "piyanoyu calinmasi gerektigi gibi calan"dir. jazz piyanosuna kimselerin katamadigi boyutu katandir. romantizmle entelektuelizmin piyanoda vucut bulmus halidir. bir tarafta o vardir, ote tarafta geri kalan piyanistler. hayati kendine cehennem, sevenine cennet kilan ahir zaman peygamberidir. caldiginda zaman durur, acilar diner, yaralar sagalir, umutlar filizlenir. tekdir, essizdir. mekani gogun en ust katidir.
(mosyodominik - 9 Haziran 2006 21:20)
Yorum Kaynak Link : bill evans