Süre                : 1 Saat 34 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Eylül 1991 Perşembe, Yapım Yılı : 1991
Türü                : Drama
Ülke                : Kanada,İngiltere
Yapımcı          :  Sunrise Films , Incorporated Television Company (ITC)
Yönetmen       : Deepa Mehta (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ranjit Chowdhry (IMDB)
Oyuncular      : Ranjit Chowdhry (IMDB), Peter Boretski (IMDB)(ekşi), Om Puri (IMDB), Heath Lamberts (IMDB), Kulbhushan Kharbanda (IMDB), Javed Jaffrey (IMDB)(ekşi), Jolly Bader (IMDB), Leonard Chow (IMDB), Marcia Diamond (IMDB), Gina Wilkinson (IMDB), Howard Jerome (IMDB), Lance Koyata (IMDB), Andy Marshall (IMDB), Kay Tremblay (IMDB), Gene Mack (IMDB), John Edward Campbell (IMDB), Johanna Kern (IMDB), Avi Phillips (IMDB), Max Beckford (IMDB), Ratna Omidvar (IMDB), Pierre Gautreau (IMDB), Paul Massie (IMDB), Tova Gallimore (IMDB), C.J. Fidler (IMDB), Chandra Galasso (IMDB), Marla Pinsky (IMDB), John Comerford (IMDB), Les Nirenberg (IMDB), Morris Phillips (IMDB), Bernie Grossman (IMDB), Bill Pearl (IMDB), Louis Stone (IMDB), Jack Newman (IMDB), David Wince (IMDB), Bruce Roney (IMDB), Roselle Stone (IMDB), Carrie Loring (IMDB), Devyani Saltzman (IMDB), Mark M. Cheung (IMDB), Sharad Kumar (IMDB)

Sam & Me (~ Sam i ja) ' Filminin Konusu :
Sam & Me is a movie starring Ranjit Chowdhry, Peter Boretski, and Om Puri. 23-year-old Nikhil comes to Canada from India to find his fortune and is convinced by his uncle to work as a companion and care-giver to Sam, an elderly...


  • "arabaların korna gücüyle ilerlediğine inandığım şehir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sam sokaklarinda gezerken cemal adinda antepli bir boyaci size "boyayaim mi abi?" diye gelirse hic sasirmayin.
    ula turk oldugumu nerden anladin?
    "abi vallah yuzunden anlamisam, bu bizdendir turktur demisem.."
    20 sene once kendi deyimiyle bi otobusun arkasina binmis gelmis. o gunden sonra bi daha donememis. gozleri dolu dolu olmus, 400 dolar toplasam donecem diyodu. ulan ne isin var senin allahin sam'inda boyacilik yapiyosun, acidim para verdim, gitti.
    cok sanssiz bir insandi, ya da inanip para verdigim icin ben cok salak bir insanim.. ne bileyim bu gunlerde insan neye inanacigini sasiriyor.. ama ne olursa olsun cok acaip bir rastlantiydi..
    (bkz: bu da boyle bir animdir)
    (bkz: bir hatira defteri olarak eksi sozluk)


    (speolog - 17 Mart 2007 10:09)

  • comment image

    bir ülkeye gidiyorsanız ve kafanızda o ülke insanlarının kıro ve pis oldukları düşüncesi varsa lütfen gitmeyin. en azından aslında gezi yorumu yapıyorum diye laf aralarında hakaret edip durmazsınız.

    şam gidilip görülmesi şart bir kent midir? diye sorarsanız hayır derim ama tam da yanı başınızdaki arap komşuları, kültürleri, yemekleri merak edip gitmek için de en uygun yer.

    taksilerle pazarlık yapın ama bunu kan davasına dönüştürmeyin. biz bir taksiye ortalama 50-60 pound verirken, şam üniversitesinden arkadaşımız, yuh be ben bile sizin verdiğinizden fazla 10-20 de bahşiş bırakırım demişti.

    loneyl planet'in önerdiği birçok pansiyon tam bir hayal kırıklığı ama kaldığımız el-rabia hosteli belki de kalıp kalacağımız en güzel, en otantik ve en huzur verici avluya sahip yerdi. nerdeyse avlusunda ağaçların altında çay içerek geçirecektik tatili. pansiyondan çalışan suriye kürdü bir genç bize iyilik yapmak için ibo, serdar ortaç mp3 leri çalmaya başladı. dur yahu dedik, ne biçim kürtsün yok mu şiwan perver'in, ciwan haco'n, gözleri parladı. ona kardeş türküleri'nin mp3 lerini indirdik.

    şam'da gidilecek yerler aslında hemen hemen belli old damascus denen eski şam, saatlerce dar sokaklarında gezmek için çok güzel. özellikle batı kapısındaki ermeni mahallesini mutlaka bulun. türkçe konuştuğumuzu duyup yanımıza gelen ermeni göçmeni yaşlı teyzenin, türkçe konuşmak nasıl güzel nasıl özlemişim diye bizimle sohbet edişi, yine sohbetimize tanık olan başka bir amcanın bizi evine zorla davet edişi, verdiği demirhindi şerbetleri çok güzeldi.

    yemek konusunda hayal kırıklığı yaşıyabilirsiniz. şam'daki arkadaşımız bize el atmasa o güzelim yemekleri yapan yerleri biz nah bulurduk. ramazan ayında gitmemize rağmen yanında buz gibi biralar, rakılarla kebaplar mezeler enfesti. ama öyle sudan ucuz değil, sadece ucuz memleket diye gidip yeteri kadar ucuz bulamamanın verdiği bir hayal kırıklığı. ama düşününce maslak'ta dandik köfteleri 10-15 tl'ye yiyen bir insanın, mis gibi vişneli kebap, kavurmalı humus, felafel, ve 3-4 meze, 2 duble rakıya 20-25 tl vermesi de abartılı değil. ama dediğim gibi güzel mekanlar resmen saklanmış, hiç beklemediğiniz izbe ve dar sokaklarda yer alıyor.

    emevi camisi ve çevresi zaten her rehberde var. onun çevresindeki nargileciler, çay evleri her akşam sürekli vakit geçirdiğimiz yerlerdi. yine şam manzarası için çıktığımız tepede biralarımızı açıp içebildiğimize ramazan da olduğu için hala inanamıyorum. sıkıysa istanbul'da yapın bunu.

    seydi zeynep cami güzel olmasının ötesinde mutlaka oraya gelenlerin ruh halini inceleyin, şiiler için çok kutsal bir mekan orası. o mermerlere oturup gelen geçenin resmini çekin, çok ama çok değişik. bu caminin olduğu semtin karşısı ırak savaşından sonra gelen göçmenlerle dolu, biz gözü karartıp oradaki mahalleye daldık (şam'da tek gasp ve hırsızlık vakası yaşama ihtimalimizin orada olduğu söylenmişti) gerçekten de bir çok genç dileniyor, insanlar çok feci yoksul ama bir anda çevremiz doldu, şam'da ingilizce konuşan birisi bulamazken, ırak'lıların kadın erkek, çoluk çocuk ingilizce konuştuklarını görünce şaşırdık tabi. çok güzel sohbet ediyorduk ki, eşim "hadi gidip bir kafede hep beraber çay içelim" demesi büyüyü bozdu, ama ramazan dediler ama siz nasıl müslümansınız dediler, buna rağmen bir kısmı da "seferi, seferi" diyerek bizim durumumuzu kurtardı. ama sonuçta, basbayağı kültürlü, okumuş ve aydın ıraklıların o sürgün halleri içimizi parçaladı. suriye 4 milyon ırak'lıya ev sahipliği yapıyor şu anda ve onlarda daha fazla gücümüz yok deyip sınırları kapatmışlar sonunda.

    sonuç olarak, suriyelileri sevdik, şamı sevdik, daracık binlerce sokağında saatlerce yürümeyi sevdik, bu neymiş lan deyip deneyip tadını sevmediğimiz bir çok şeyi denemeyi sevdik.

    sonraki durak palymira, ama ne durak


    (haslama cay - 19 Eylül 2010 05:06)

  • comment image

    rivayet olunur ki; şam'ın herkes tarafından bilinen adı olan dimeşk aynı zamanda nemrut'un da oğlunun ismi imiş. şehrin kurucusu olduğu için şam'a kendi adı verilmiş.

    rivayettir dedik neticede, ne kadar itibar etmeli bilinmez. ama nemrut'un kızı'nın varlığına inanıp da oğlunun varlığına inanmamaya gönlüm elvermiyor.

    bağdat'ı aldılar elimizden, şimdi şam'a göz koydular. zalimlerin ocağı sönsün. nasıl bela ise...


    (namutenahi cizgi - 15 Nisan 2012 22:19)

  • comment image

    lena chamamian'ın şam'ı var bir de. şam'a mersiye gibi şu günlerde..

    http://www.youtube.com/watch?v=akcvsjfengq

    dinlerken önce bağdat'ı düşünün. bizim dünyamızda yerle bir olmuş bağdat'ı düşünün. halife mansur'un 1300 yıl evvel kurduğu bağdat'ı. iştar'a, babil'in asma bahçelerine komşu olan bağdat'ı. moğol istilasından sonra bile kendini sağaltmış ama artık helak olmuş bağdat'ı. beytul hikme olan bağdat'ı. kapısı dantel gibi işlenmiş mustansiriye medresesini.. sonra 2003'den sonraki talanı düşün.

    sonra halep'i düşünün.. halep'i.. uzaklığı dillere dolanan, arşınlarla ölçülen halep'i.. 7.000 yıllık halep'i. iskender'in ayak bastığı halep'i. antakya'nın büyük kardeşi halep'i. selahaddin'in sokaklarını arşınladığı halep'i. hüseyin'in kan damlasının saklandığı mescid-i nükte'yi, geçen sene bombolanan o mescidi düşünün..

    sonra da şam'ı düşünün.. emevi camii'nin. 1400 senelik bazilikasını düşünün. yahya peygamber'in, dahası selahaddin'in istirahat ettiği emevi camiini.. hüseyin'in başına ağıt yakmaya gelenlerin boş bırakmadığı o camiyi..

    bu şehirlerin yüzlerce yıldır tanık olduğu acıları düşünün.. o acılarla kavrularak ölen insanları düşünün.. ölen insanların, bu şehirlerdeki çakıl sayısından çok daha fazla olduğunu düşünün.. (bkz: yarın suriye'de ölecek insanlar)

    bağdat harab oldu, halep ağır yaralı.. sıra şam'da.. ba'de harabu'ş- şam dedirtmek için hevesleniyor bir takım amerikalar ve bir takım amerika köpeği yalakalar şu aralar.. dedirtiyorlar ve ağıt yaktırıyorlar şam'a.. şimdiden..


    (hidrellez - 29 Ağustos 2013 13:29)

  • comment image

    emevi camiini, hamidiye çarşısını, yasemin kokulu sokaklarını, birbirinden güzel meyve sularını, limonlu dondurmasını, gecesini, gündüzünü, sıcacık insanlarını çok özlediğim şehir. dünya gözüyle yeniden görmeyi en çok istediğim şehir. bir gün kalbimin yarısını almak için tekrar gitmeyi diliyorum allah'tan.

    (bkz: şam-ı şerif)

    (bkz: dimaşk)

    (bkz: damascus)


    (samerra - 3 Ağustos 2014 00:49)

  • comment image

    kelime anlamı, "akşam"dır. "şe'm, şâm" arapçada "sol" anlamına geldiği için ve yemen de sağ demek olduğundan (bkz: yümni), hicaz'a göre sol taraftaki bölgelere şam, sağ taraftaki bölgeye ise yemen ismi verilmiştir.


    (cedilla - 7 Temmuz 2004 13:43)

  • comment image

    suriyeli yönetmen waref abu quba'nın görüntüleri ve mahmud derviş'in sesinden;
    bu şehrin sevdalıları'nın dünyasındaki gerçek şam/ dimaşk..
    ın damascus/ dimaşk..

    şam’da, uçar güvercinler
    ipek surun arkasında
    ikişer ikişer.

    şam’da, bütün anadilimi bir buğday tanesinin üzerine
    rafideyn (ırak’ın başka bir ismi) taşının cila ettiği
    bir kadının eliyle yazılmış görüyorum.

    şam’da, yürür gökyüzü eski yolların içinde,
    yalın-ayak, yalın-ayak.
    var mı ihtiyaçları şairlerin
    ilhama, tecvide ve kafiye’ye?

    şam'da, uyur bir yabancı sarılıp gölgesine ölümsüzlük
    yatağında bir minare gibi,
    ayakta ne özlemini hisseder
    bir ülkenin ne de bir kimsenin.

    şam’da, şimdiki zaman devam eder.
    dünümüzde ki güneşten emin adımlarla
    yürürüz yarınlarımıza …
    biz ve ölümsüzlük, sakinleriyiz bu beldenin.
    mahmud derviş


    (kenmeken - 25 Temmuz 2015 13:15)

Yorum Kaynak Link : şam