Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 27 Mart 2013 Çarşamba, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : İngiltere,Fransa
Yapımcı          :  Pathé , Cloud Eight Films , Decibel Films
Yönetmen       : Danny Boyle (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Joe Ahearne (IMDB)(ekşi),John Hodge (IMDB)(ekşi),Joe Ahearne (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : James McAvoy (IMDB)(ekşi), Vincent Cassel (IMDB)(ekşi), Rosario Dawson (IMDB)(ekşi), Danny Sapani (IMDB)(ekşi), Matt Cross (IMDB)(ekşi), Wahab Sheikh (IMDB), Mark Poltimore (IMDB), Tuppence Middleton (IMDB)(ekşi), Simon Kunz (IMDB), Michael Shaeffer (IMDB), Tony Jayawardena (IMDB), Vincent Montuel (IMDB), Jai Rajani (IMDB), Spencer Wilding (IMDB), Gursharan Chaggar (IMDB), Edward Rising (IMDB), Lee Nicholas Harris (IMDB), Kimberly Barrios (IMDB), Gioacchino Jim Cuffaro (IMDB), Caroline Garnell (IMDB), Kostas Katsikis (IMDB), Simone Liebman (IMDB), Jose Pecino (IMDB), Alex Roseman (IMDB), Shane Salter (IMDB), Mark Shrimpton (IMDB), Albert Tang (IMDB), Kelvin Wise (IMDB)

Trance (~ Trans) ' Filminin Konusu :
Sanat eserleri konusunda uzman komiser Simon, Franck adındaki bir gangster ile birlikte milyon dolarlar değerindeki bir tablonun çalınma eylemine katılır. Olay esnasında o kargaşa da başına korkunç bir darbe alır, ve uyandığında tabloyu nereye sakladığı konusunda hiçbir şey hatırlamamaktadır. Ne tehditler ne de işkenceler onun hafızasını geri getirmeyecektir. Bunun üzerine Franck bir hipnoz ustası tutar böylece Simon'un beyninin derinliklerindeki bilgiye ulaşmayı planlamaktadır. Filmin yönetmenliğini Danny Boyle yaparken filmin başrollerini James McAvoy, Rosario Dawson, Vincent Cassel oynuyor.


  • "enerjinin korunumu kanununa atarı olan müzik türü. edit: fazlası hissizleştirir. verdiği enerjiyi aynen geri alıp, iç'i boşaltır."
  • "içinde dram olan bir müzik türü. dramı çok güzel yansıtıyor. anlayabilene tabi."
  • "ruh haline göre etkisi değişen müzik türüdür. seven kişinin kolay kolay vazgeçebileceği bir müzik türü değildir."
  • "bu müzik türüne ait parça yayınlayan prodüktörlerin 2008 öncesi eserlerini dinleyen biri, aynı prodüktörlerin günümüzde yaptıklarına götüyle güler."
  • "----- sikişli inception -----"
  • "adamda nazar varmış."
  • "iyisini dinlersen klasik müzikten sonra en iyi müzik türüdür."




Facebook Yorumları
  • comment image

    trance, 1990larda gelişmiş bir dans müziği türüdür. 130-160 bpm aralığında tempolarla değişen, tekrar eden synthesizer bölümleriyle desteklenip, şarkı boyunca iniş çıkışların olduğu ve final düşüşüyle son bulan elektronik müziktir. bazen vokallerle desteklenir. tür tamamen techno ve house türünün birleşiminden oluşur. trance ismi türe şarkılardaki sabit beatlerin ve bu bassların şarkı içerisinde dinleyici trance moduna sokması yüzünden verilmiştir.

    bu müzik türüne klaus schulze gibi elektronik müzik sanatçılarının 1970ler ve 80lerde kullandıkları trancefer, entrance gibi şarkıların ilham verdiği kanıtlanmıştır. daha sonraları 90lar başında goa trance, acid trance gibi kollarla yayılan trance müziği, 90ların ortalarında progressive house gibi alt kollarla desteklenmiş ve yaygınlaşmıştır.

    paul van dyk, dj tiesto, ferry corsten ve armin van buuren gibi önde gelen dj'lerle vokal etki de eklenmiş ve duygusal bir hal almıştır. daha önce progressive seslerle ön plana çıkan john digweed ve sasha trance'ın yaygınlaşmasında öncü olmuşlar fakat 2000 yılında bu türü bırakmışlardır. (altta linki bulunan "trance music" adlı makaleden kısmen türkçeye çevirilmiştir.)

    trance'ın bazı alt-türleri ve önde gelen kişileri wikipedia (yazarları) tarafından şöyle özetlenmiştir;

    --- spoiler ---

    * acid trance: hardfloor, art of trance, eternal basement, solar quest, kai tracid

    * anthem trance (uplifting trance): vincent de moor, ronski speed, tiësto, system f, 4 strings, super8, ayla, paul van dyk, armin van buuren, atb, neo & farina, blank & jones, marco v, matt darey, trance authority.

    * classic trance: westbam, dance 2 trance, jam and spoon, sven väth, oliver lieb, cosmic baby, union jack.

    * euro trance: jan wayne, rob mayth, special d.

    * goa trance: psygone, s.u.n. project, man with no name, astral projection, juno reactor, shpongle

    * hard trance: pascal f.e.o.s., resistance d, legend b, nostrum, gary d, genetic line, the hooligan, flutlicht, mat silver & tony burt.

    * hardstyle: lady dana.

    * progressive trance (progressive house): bt, cosmic baby, art of trance, sasha, john digweed, atb ve dj tarkan.

    * psychedelic trance: shiva chandra, etnica, infected mushroom, astrix, phacelift, total eclipse, hallucinogen.

    * progressive psytrance: magnetrixx, ticon, phony orphants, son kite, atmos.

    * tribal: etnoscope, tarentella

    * vocal trance: 4 strings, lange, ian van dahl, above & beyond, fragma, tiësto, lost witness, armin van buuren, oceanlab, chicane, lasgo.

    * electro trance: ferry corsten, elevation, marcel woods, gabriel & dresden.

    ---
    spoiler ---

    daha detaylı bilgi için; http://en.wikipedia.org/wiki/trance_music


    (meo senturc - 13 Kasım 2007 11:09)

  • comment image

    meteoroloji genel mudurlugu'nun istasyon olcum bilgilerini 2400 baudluk modemler uzerinden realtime software data compression ile aktaran 1995'te bir ayda geli$tirilmi$ yazilim.. ayni zamanda error recovery gibi ozellikleri de mevcuttur.. kendim yazdim diye demiyorum..


    (ssg - 17 Nisan 2002 20:36)

  • comment image

    duygularini disavuramayan bireylere onerilebilecek muzik turu. bu muzigi her gun dinleyen bir kisinin duygularini baskilayabilmesi, izole edebilmesi mumkun degildir; tam tersine, duygu seline kapilip gider. ayrica, yasamimin fon muzigi, olmazsa olmazi.


    (clarice starling - 19 Şubat 2009 11:43)

  • comment image

    eğer ki 2012'de marduk gelip hepimizin amına koymayacaksa, bilimde ve ilimde gerçekleşecek tüm gelişmeler de kıyameti daha erken bir tarihe çekmeyecekse, binlerce yıl sonra, belki de milyarlarca yıl sonra, insanlar hala inanacaklarsa bir şeylere, bir tanrı'ya örneğin, ve bu inancın şartlarından birisi olan ibadet eylemini gerçekleştireceklerse, işte bu ibadet şekli trance müzik olacak..
    evet, yanlış duymadınız.. ve yanlış okumadınız.. insanlar belki evlerinde, belki de binlerce kişilik stadyumlarda, bu müziği dinleyip aynı anda aynı ruh haline bürünecekler.. bu ise yaratıcının katında ibadet sayılacak.. hele ki herkesin birbirinden bu kadar çok iğrenip, güvenmeyip, sevmediği bir zamanın şartlarına göre düşündüğümde, hissedilecek tek şey bu olacak.. şaşmaz ve tartışılmaz bir gerçek bu.. ne klasik müzik, ne sanat müziği, ne popüler müzik, ne metal, ne rock, ne arabesk... hiçbiri ama hiçbiri yerini dolduramayacak bu müziğin..

    hayatın her alanında sürekli bir arayış içerisinde olan, sürekli bir eksiklik hisseden her insanın müzikal anlamda son durağı da bu olacak.. ötesi yok çünkü.. ötesi olmadığı için berisi de olmayacak.. gidilen her hangi bir konserde, oturulan her hangi bir kafeteryada, insan zihninde hep bu müzik tarzının ritmleri yankılanacak.. kalp ritmini yakalayan ve insanın içerisindeki tüm kötülükleri alıp giden müzik türü..

    alt kategorileri de bağlamayacak kimseyi.. sadece ve sadece dinlenecek.. dinlendiği için de manalanacak.. teknoloji sayesinde sürekli bir ilerleme kaydedip, yaşamaya dair, umuda dair belirli-belirsiz tohumlar bırakacak kalplerde..
    yüz binlerce kişi çok geniş bir sahil kenarına ya da bir şehrin meydanına toplanıp da bu müziği dinleyecek.. belki o vakit piyasaya düşüp de kendisini gönülden seven ve gizli bir dinin gizli bir müziğiymiş gibi dinleyenlerin iç geçirmesine neden olacak olsa bile yine de yüzlerde samimi bir gülüş bırakacak..

    ötesi yok bu müziğin.. bundan yüzlerce yıl, bundan binlerce yıl önce yaşayan tüm sanatçılar, bilginler, alimler eğer ki kendi dönemlerinde duymuş olsaydılar bu müzik tarzını, gece-gündüz bunu dinlerdiler.. arada dinleyecekleri müzik adı altındaki şeylerse sadece çerez olacaktı.. sadece normal hayatın normallerine uyma gereksizliği..
    eğer ki bundan bin yıl sonra hala evrende resim, sinema, edebiyat gibi sanat dalları varlığını devam ettirecekse bu müziğe yaslayacak sırtını.. bu sanat dallarına yön veren üstatlar, bu müzik türünden nemalanacak.. kalp ritmini yakalayabilen tek müzik türü olduğundan .. bu bile bu müzik tarzını büyüleyici yapacak.. ve vazgeçilmez..


    (cennetten kovulan - 14 Ağustos 2010 01:03)

  • comment image

    imaj sorunu olan, gönülsüzce de olsa bir şans verenlerin muhtemelen bu kararlarından dolayı memnun kalacakları müzik türü.

    eğer trance bir firma olsaydı, halkla ilişkiler departmanından sorumlu olan tercihen mini etekli ve prezentabl kadının gecenin geç saatlerine kadar mesaiye kalması gerekecekti. türkiye'de trance üzerine yapışan bir imaj ve o imajın zihinlerde çınlattığı sahneler müzik seven kulak sahiplerini işbu türü acımasızca yaftalamaya itiyor.

    trance denildiğinde akla gelen sahneyi şöyle bir tasvir etmek durumun netleşmesi açısından şüphesiz ki faydalı olacaktır. bilhassa ibiza trance parçalarında mevzu bahis olan bir durum bu. hazırlıksız dinleyicinin aklına ilk gelen şey, biranın ufak bir servete satıldığı sikimsonik mekanlarda avrupalı misafir kızlara arsızca sarkıntılık eden yağız apaçileri coşturan fütursuz ve manasız fon müziği. cıs tak cıs tak vicivicivici cısss... tak tak cıs tak cıs tak... saniyede 5 defa yanıp sönen ışıklar, vasat figürler, çakma armani'ler ve resmen mekanı kokutan testesteronlar. böyle bir sahneyle özdeşleştirilen sanat türünü sevip saymak pek imkansız doğrusu. lakin hiç de sıkı bir takipçisi sayılamayacağım trance, alkolik yerel abazanları sarışın anglo saksonlara ekleştirmenin çok daha ötesinde bir misyona ve içeriğe sahip. misyon lafını sanata kitlemeyelim hadi, onu boşverelim. tüm bu abazanlığın ve seks için deliren girişimcilerin duruşuyla alakası yok trance müziğin.

    trance daha ziyade coşku, ritm ve uyanışla alakalı. müzik türlerini dinleyici sterotiplerine bakarak yargılayacak yaşı ilahilere şükürler olsun ki geçtim. sentenced veya ibo'nun aynı isyandan, aynı arabesk duruştan, sitemden geldiğini görüyor, ibo'yu dinlemesem de uzaktan saygılı bir selam veriyorum mesela. aynı şekilde trance'in iki metre ötedeki hollanda'lıyı taciz etmek için deliren adamın müziği olmadığının farkındayım. orada caanım ege türkülerini çalsanız o yağız genç yine titreyip hallenecek. bu trance'in suçu değil, trance ancak club'larda veyahut taze ses sistemi döşenmiş keko araçlarda yankılanan bir eziyet değil.

    bilakis şans verip dinlediğinizde içinizdeki bir şeyleri yer yer dürten, zihninizi dansa kaldıran, ruhunuza çıkma teklif edebilen bir müzik. anladığımdan, bildiğimden değil lakin müziğe açık bir kulakla o kulaktan elçisi olduğu beyne dolan müziğin ilişkisi evrenseldir.


    (coor bagpipes - 16 Nisan 2011 02:37)

  • comment image

    “it’ll be the underground thing again, and that’s what trance needs to be, trance need to be underground. once it’s mainstream, it’s all fucked up. there are too many vocals, too many mainstream remixes, and we’re all guilty of it. it’ll be better if it comes back slowly and underground.”

    sean tyas.


    (turk kelekom - 20 Ekim 2011 02:28)

  • comment image

    ruh haline göre etkisi değişen müzik türüdür. seven kişinin kolay kolay vazgeçebileceği bir müzik türü değildir.


    (darthjedi - 13 Kasım 2011 18:02)

  • comment image

    bu müzik türüne ait parça yayınlayan prodüktörlerin 2008 öncesi eserlerini dinleyen biri, aynı prodüktörlerin günümüzde yaptıklarına götüyle güler.


    (tales from the south - 9 Aralık 2011 03:18)

  • comment image

    öyle bir türdür ki trance, hüzünlü olduğunuz anda sizi dünyanın dibini gösterir, bu lanet dünyaya neden geldiğinizi anlatır size.. hiç konuşmadan size tüm bunları anlatan dj'lere bağlanırsınız sonra nedenini bilmeden.. içinde isyan barındırır bu bakımdan.. ama öyle bir türdür ki trance, mutlu olduğunuz anda size dünyanın tüm güzelliklerini açar.. gitmek istediğiniz yer uzak değil artık sizin için.. bir kaç saniye sonra oradasınız! üstelik aynı parçada yapar bunları...


    (halidov - 6 Şubat 2012 19:38)

  • comment image

    hakkında ekşi sözlük'te gördüğüm ara verilir ama bırakılamaz sözünün doğruluğuna inanıyorum. çocuk aklımın yerini ergenliğe bıraktığı zamanlarda 2001-2002 gibi başlamıştım dinlemeye. aslında trance'a değil tiesto'ya başlamıştım. onun bütün parçalarını ezberlemiş, internete ulaşabildiğim her an onun hakkında bir şeyler öğrenmeye adamıştım kendimi. televizyonda hakkında sorulan soruyu bilip kazandığım biletle gittiğim, yaşım tutmadığı için gerile gerile girip kendimden geçtiğim konseriyle iyice bağlanmıştım ona. diğer djleri de dinliyordum tabi. bir pvd, oakie, avb dinlememek olmazdı ama benim için hep trance=tiesto olmuştu. sonra o çizgisini değiştirdikçe ben de trance müzikten uzaklaştım. bir şekilde rocktır, metaldir dinledim, ama döndüm dolaştım yine trance müziğe geri döndüm. eskilerden kopmadan, yeniyi takip ederek devam ediyorum.


    (bira sisesi kapagi - 4 Nisan 2012 03:34)

  • comment image

    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    --------------------------- spoiler---------------------------
    sikişli inception
    ---------------------------
    spoiler---------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------
    ----------------------------------------------------------------


    (stargazer - 6 Temmuz 2013 09:07)

  • comment image

    uzun zamandır izlediğim en "potansiyeli değerlendirmekten uzak" film.

    --- hafif spoiler ---

    yayınlanan ilk afişi gördüğümden bu yana sürekli beklentiyi yükseltmiştim, yazarların filmi yerin dibine geçiren ilk yorumları gelince bile sakinliğimi korudum, sinemada kaçırsam da malum ortamlara düşer düşmez izledim. izledim de, danny boyle'un yeni bir inception olabilecekken ilk sahnelerde kara film gibi davranıp sonra "benden bi bok olmaz" der gibi küçük oynayan, finale doğru da tekrar ivme kazanmaya uğraşan bu senaryoyu niye çektiğini anlayamadım. metnin kafası karışık; güzel bir soygun filmi gibi başlayıp ilk "aslında şöyleydi"sini onuncu dakikada ortaya çıkaracak kadar. o noktadan sonra on dakikada bir twist'le film farklı kavşaklardan dönüyor, türden türe atlıyor. az önce söylediğim kara film ve soygun türlerinin dışında, içinde erotik gerilimin de olduğu yirmiye yakın alt türe dokunuyor, sürekli kartları baştan dağıtıyor. filmin en önemli kusuru da bu "bakın nasıl şaşırtıyorum ama, öyle sandınız ama böyleydi!" tavrı.
    james mcavoy role çok uygun, vincent cassel "yıkıma giden adam" rolünde müthiş, rosario dawson ise güzellikten de, çekicilikten de, ikna edicilikten de uzak. yer aldığı sahneleri izleyince karakterinin bir femme fatale olarak yazıldığını düşündüm ben, dawson'ın ise oyunculuğu bile filme zarar veren onlarca etkenden biriyken o havayı yansıtması zaten imkansız. "karışık kurgu olsun" diye olay örgüsüne müdahale edilerek sokuşturulmuş seks/aksiyon/rüya sahneleri de temponun rahatsız ediciliğine katkı sağlıyor. ne kadar gerekli olduğu tartışılacak ilk dakikalardan sonra perdede görünen her şey, böyle oyuncaklı filmlere yakışacağı üzere, filmin tek cümlede özetlenemeyecek konusuna hizmet ediyor ama hayati önem taşıyan bu sahneler onar saniyeden fazla sürmüyor nedense. boyle da sabırsız, yazar(lar) da, kurgucu da. filmin bu hızlı kurgu arzusu yüzünden olayları anlatmaya da, karakterleri tanıtmaya da zamanı/fırsatı/takati kalmıyor. bu noktada yine inception örneğini vermek zorundayım- hem geçtiğimiz senelerin en iyi ve en çok bilinen "karmaşık film"lerinden* biri olduğu, hem de trance'ın olmaya çalışıp olamadığı filmlerden biri olduğu için. o bittiğinde de kafanızda her şeyi çözmüş olmuyordunuz mesela, ama bir şekilde iyi olduğu fikrini (tüm filmin üstüne kurulu olduğu "fikir ekme" olayı gibi, okuduğum bir yazıda söylendiği gibi, "kendi kendinin metaforu") kafanıza yerleştirmiş oluyordu. trance'ta ise o durum yok. bittiğinde kafanızda anlam veremediğiniz bir sürü şey oluyor ama içinizde onları çözüme kavuşturmak için filmi ikinci kez izleme isteği olmuyor. dahası, son yirmi dakikasına iki büyük twist sıkıştıran filmin bu numaralarına, karakterleri yeterince tanımadığınız/öyküdeki boşlukları yeterince dolduramadığınız için şaşırmıyorsunuz. "neydi şimdi bu?" diyorsunuz, "aa!" demeniz için tasarlandığı belli olan o sahnelerde. twistler bittiğinde sarkan final ve "bastı mı basmadı mı?" diye şüpheye düşürme numarası da küfür ettirmekten başka işe yaramıyor (yine insepşın, orda topaç üstüne kafa yormuştuk, kendi adıma konuşursam burada umurumda değildi cassel'ın kadına başvurup başvurmadığı). lafı toparlarsak, biraz daha iyi yazılsa müthiş olabilirmiş trance; direkten fena dönmüş, yazık olmuş. danny boyle'dan tam anlamıyla sağlam bir film izlemek de başka bahara kaldı. neyse artık.

    --- hafif spoiler ---


    (raglegumm - 14 Temmuz 2013 00:18)

  • comment image

    sinema sanatının suç ve gerilim depertmanından beklenilen: hareketi, gizemi, özgün hikaye ve sürpriz finali fazlasıyla veren bir filmdir. ortalama bir sinema izleyicisi olarak, filmin teknik analizine, oyuncuların koşu mesafelerine, yönetmenin pozisyonlara yakın kalıp onları layıkıyla süzüp süzemediğine, arka planın pozisyon hatalarına, ışık-ses ve görüntü bloklarının zamanında kademeye girip girmediklerine filan girmeyeceğim. zaten bunlara girecek kadar da sinema kültürüm olduğunu hiç sanmıyorum; lakin baştan sona hiç sıkılmadan izlediğimi, kafamda her an farklı alternatif sonların oluştuğunu söyleyebilirim. bence iyi filmdi.

    --- spoiler ---

    amı bulmuş da kılsızını arıyor.

    ---
    spoiler ---


    (suret035 - 26 Temmuz 2013 09:00)

  • comment image

    insanı ağlatan müzik türüdür...

    hakkında paragraflarca yazı yazabilirim ama trance'ı kendi çapımda böyle nitelemek en doğalı sanırım.

    bazı dangalakların "dım tıs" veya "hiç söz yok lan bunda" diye bok attığı trance müzik aslında edm (veya elektronik müzik diyelim) dinleyicisinin öksüz çocuğudur, piç evladıdır.

    bu türün ortaya çıkışından oluşumundan itibaren prodüksiyon yapan, eser üreten, bunu çalan ve yayan (labelları kastediyorum) bilimum kişi ve kuruluşlar edm'nin para getiren diğer taraflarına (özellikle de house) geçiş yapmışlardır. hoş artık armin bile ne halt ettiğini bilmiyor ama olsun.

    entarinin başına referans olursam neden ağlatır bu müzik sizi söyleyeyim. bu müzik aslında gerçekten trance dinleyen kitle için inanılmaz bir meditasyon yöntemidir. bazen öyle şarkılar öyle sesler duyarsınız ki bu sizi trance'a geçirir. aslında türün adının böyle olmasının bir nedeni de bu. tekrarlı looplar dakikalarca beyninizin içinde döner, yankılanır. hele ki o loop üzerine sizi alıp götürecek bir de melodi geliyorsa değmeyin keyfine.

    trance (tüm alt türleri de dahil olmak üzere) bir giriş gelişme sonuç barındırır. bir parçayı parça yapan zaten trance'da bunlardır. bu türe ilginiz varsa duyduğunuzda sizi yolculuğa çıkaracak yegane bütün trance'dır...

    son olarak; trance is a lifestye!


    (sgly - 19 Ağustos 2014 21:11)

Yorum Kaynak Link : trance