• "gastronomiyi fetiş olarak kullanarak yönetmen, ağır ağır çorba içen insanların yüzündeki memnuniyeti orgazmik yorumlamıştır"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu filmi gastronomik orgazm'a indirgemek buyuk haksizlik olur. film spiritual olacagim diye spiriti kaybeden insanlari elestirmektedir. muminin kalbine giden yol midesinden gecer gibi ilginc bir yontem secmistir bu elestiriyi yaparken. bir general var filmde, adamin uc satirlik repligi var filmin sonlarinda, feast'in ortasinda. sirf o uc satiri yerli yerine oturtmak, yerinde konusmak icin bu filmi yapmis yonetmen. on numara.


    (yedi kocali hurmuz - 22 Aralık 2009 06:17)

  • comment image

    dünya nimetlerinden mahrum kalmaya çalışan, kendilerini dindar - mutlu - huzurlu olarak tanımlayan, her türlü isteğin ve özentinin şeytanca olacağını savunan, küçük bir kasabada yaşayan sıradan insanların, salt güzel bir yemekle "mutluluktan sarhoş" oldukları film.

    --- spoiler ---

    dünya nimetlerinden arınmış olduklarını göstermek adına o enfes ve lüks yemekleri, hergün yedikleri kuru ekmekmiş gibi yerkenki halleri ile, gecenin sonunda artık dayanamayıp mutluluktan şarkı söyleyerek köyün ortasında dans ettikleri sahneleri müthiştir.

    ---
    spoiler ---


    (seytan ucurtmasi - 17 Mart 2010 17:39)

  • comment image

    orjinal adiyla babettes gaestebud. bircok festivalde ufak tefek odulleri supurmustu 87-89 yillari arasinda. sonra yonetmen gabriel axel sanki bir kayiplara karisti, filmin kapaginda gozuken dagin aralarinda kayboldu sanki.


    (stella - 16 Eylül 2003 10:34)

  • comment image

    iskandinav usulü "bir şeyler çürüyor danimarka krallığında" filmi.

    "babette'nin (sofra) şöleni" diye çevirsek olacak bir danimarka filmi.
    1987 tarihli olup, gabriel axel tarafından yönetilmiş.

    yaşlı bir din adamı olan babalarının yanında onun aşırı katı kuralları ile yetişen akıllı ve güzel iki kız kardeşin kendilerini sadece iyiliğe ve dine adamalarının ardından geçen süre içinde yaşlanmalarına tanıklık ediyoruz. babalarının ölümünden sonra "danimarka'nın deniz kenarındaki ücra bir köyünde" komünitelerinden çıkmadan yaşayan ve hepsi birer yaşlı huysuza dönüşen insanların arasına fransız kökenli aşçı ve hizmetçi babette düşüyor ve ardından tıpkı juliet binoche'un çikolata filminde olduğu üzere o da her dokunduğu yerde güller açtırıyor filan...

    film sayesinde şöyle dar zamanlara sıkıştırılmadan, beyaz keten bir masa örtüsü üzerinde, güzel yiyecekler ve içecekler ya da filmin terminolojisine uygun ifade edelim "nimetlerle" ve iyi dostlarla ya da aile ile paylaşılan yemek yeme rütelinin hiçbir şeye benzemediğine bir kez daha kanaat ediyoruz. bu arada insan kendisini dünyanın nimetlerinden kaskatı bir şekilde mahrum bırakmaya çalıştıkça ruhunun özlemleri ve açlığı da şiddetlenerek artıyor ve tuhaf bir ironi ile şeytana meleklerden daha yakın oluyor.

    filmin dini alegoriler ve göndermeler ile dolu olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum bütün bu yazılanların ardından..

    bu filmde yine yeni yeniden anlıyoruz ki, *ölçü* her zaman ve her yerde en iyi bi şeydir."

    en iyi yabancı film oscar'ını da kapmış zamanında.
    başrolde de stephane audran var imiş.

    http://www.imdb.com/title/tt0092603/


    (the tempest - 3 Mayıs 2013 22:09)

  • comment image

    muhteşem, olağanüstü bir film, yıllar önce izlediğimde ağzım açık kalmıştı. sonra tekrar izledim, yine aynı etkiyi bıraktı üstümde. vefa, minnettarlık ve lezzet konularını bir arada bu kadar mükemmel irdeleyen başka bir film olamaz diye düşünüyorum...


    (kadirinyeri - 17 Haziran 2014 16:35)

  • comment image

    19. yüzyıl danimarka taşrasında geçmesine rağmen çok rahat bir şekilde günümüz türkiye'sinde herhangi bir orta anadolu köyüne uyarlanabilecek film. muhafazakâr küçük taşra insanının değerlerini ve taşra dışından gelen laisizm istilasına karşı oluşturduğu mesafeli tavrı basit bir anafikir (ziyafet) çerçevesinde işliyor. ölmeden önce görülmesi gereken 1001 film arasında.

    --- spoiler ---

    aydınlanmanın beşiği fransa'dan gelen şarap, et ve tatlılarla verilen; mideyi tıka basa dolduracak kadar ihtişamlı duran bir ziyafetin (feast) şeytan ile özdeşleştirildiği sembolik rüya sahnesi filmin kilit noktasıydı. babette'in tekinsiz ve yarı otoriter tutumuyla filippa ve martina kardeşlerin mülayim ve sevecen duruşu filmin son sahnelere doğru büyük bir çatışma ortaya konulacağı hissiyatı yaratsa da iki tarafın da duruşu bozulmadan film samimi ve duygusal bir uzlaşmayla sona eriyor.

    ---
    spoiler ---


    (uggaexul - 9 Ocak 2015 09:28)

  • comment image

    gerçekten de adı gibi bir filmdi benim için. ziyafet gibi, şölen gibi... ilk 20-25 dakikasını sıkılmadan, veya sıkılsa dahi direnip izlemeye devam ederek geçirebilen her sinemasever için de aynı şekilde olmuştur/olacaktır muhakkak.

    o sofrada yaşanan her yeni bir şeyler tadışta, her o tada hayran kalış, doyamayışta kendiniz yaşıyormuşçasına hissediyorsunuz. çok değişik bir şekilde yakalıyor, içine alıyor ve hayran bırakıyor izleyiciyi. cidden bana "sinema neden sanattır?" diye sorulsa cevaben bu filmi izletebilirim sorana. hatta "yemek yapmak sanat mıdır?" sorusuna cevaben izletilip "al buyur, sen karar ver." de denilebilir ayrıca. gerçekten muazzam.

    kız kardeşlerin gençliklerinin güzelliğine, yaş almış hallerinin ise o tarifsiz zarafetine de değinmeden olmaz tabi. he, bir de, o teyze var ya o teyze... su içince ağzını buruşturup da hemen geri şaraba yumulan teyze hani... ben hayatımda böyle sevimlilik az gördüm yemin ederim, canına sokası geliyor insanın.


    (me is why i believe - 24 Ocak 2015 20:22)

  • comment image

    bir grup dindar insanin sade bir yasam surme istekleri ile yasadiklari yere yerlesen babette'in yaptigi fransiz yemeginin zenginligi arasindaki celiskiyi anlatan bir film..minik hamurlara doldurulmus bildircinlarin,her yemekle gelen farkli ickilerin, sadelige ve ayniliga alismis bir grup yasli arasinda yarattigi ilginc saskinlik uzerine kurulu


    (irishdream - 5 Eylül 2004 00:55)

  • comment image

    filmin konusunu pek araştırmadan izleyince başlarda ne işlenmek istediğini çözemedim. sonrasında ise o dindar grubun dünyevi zevklerle olan mücadelelerini hayranlıkla izledim. o muhteşem yemeğe sıradanmış muamelesi çekmeler oldukça keyifliydi. yukarıda @me is why believe adlı yazar da belirtmiş. suyla ağzının tadını bozup tekrar şaraba dönen teyzenin sevimliliği ile hatırlayacağım bu filmi.


    (moonsorrow - 30 Temmuz 2018 17:00)

  • comment image

    gastronomiyi fetiş olarak kullanarak yönetmen, ağır ağır çorba içen insanların yüzündeki memnuniyeti orgazmik yorumlamıştır


    (jackiebagaj - 24 Mart 2006 23:24)

Yorum Kaynak Link : babettes gaestebud