A Study in Terror (~ Fog) ' Filminin Konusu : A Study in Terror is a movie starring John Neville, Donald Houston, and John Fraser. Sherlock Holmes and Dr. Watson join the hunt for the notorious serial killer, Jack The Ripper.
Sherlock Holmes Faces Death(1943)(7,2-3729)
The Private Life of Sherlock Holmes(1970)(7,1-9286)
Pursuit to Algiers(1945)(7,1-2903)
The Hound of the Baskervilles(1959)(7,0-8236)
Terror by Night(1946)(7,0-4774)
Murder by Decree(1979)(7,0-4241)
The Fallen Sparrow(1943)(6,7-1047)
Hands of the Ripper(1971)(6,2-2374)
devlet fetişizmi üzerine yazılarıyla dikkat çeken lse'de phd diplomasını almış, the "magic of the state" kitabı okunası antropolog. tüm yayınlari ise şöyle;the devil and commodity fetishism in south america, 1980 shamanism, colonialism, and the wild man : a study in terror and healing, 1987 the nervous system, 1992 mimesis and alterity; a particular history of the senses, 1993 the magic of the state, 1997 defacement: public secrecy and the labor of the negative, 1999 law in a lawless land : diary of a limpieza in colombia, 2003 my cocaine museum, 2004 walter benjamin's grave, 2006
(xeyn - 6 Haziran 2007 20:28)
devlet fetişizmi üzerine olan temel metinlerinden biri şudur: michael taussig, “maleficium: state fetishism”, fetishism as cultural discourse, emily apter, william pietz (der.), ithaca: cornell university press, 1993, pp. 217-247.bu da çok antropolojik be kardeşim...
(aufhebung - 26 Ekim 2009 20:13)
state anthropology konusunda ve sosyal bilimlerin yeni saplantısı affect kavramı üzerine erken yazılarıyla amerikan antropoloji alemlerinde baştacı olmuş bir kişi. bir de yazdıkları edebiyatla antropolojinin sınırlarında dolaşıyor diye üslupman da çok seviliyor. benim bu kadar amerikan akademyasının baştacı olanlarla epey sorunlu bir ilişkim oluyor genelde ama önyargılı davranmıyorum, şu ayak işlerimi bitirip law in a lawless land'i okumayı iple çekiyorum. sonra tekrar yazıcam merak etme sözlük.
(ki - 25 Nisan 2011 02:22)
bugün dünya gözüyle kendisini dinledim. çok yaygarası yapıldı, ben de superstar ayağımıza kadar gelmiş ayıp olmasın dedim.şu amerikan akademyasında kafa karışıklığı büyük prim yapıyor biliyorsunuz. kolajlar halinde konuşmak, olmadık şeyleri daha olmadık şeylere bağlamak gerekiyor. ama yetmiyor. bunların daha daha bambaşka bir şekilde sunulması, abartılı jest ve mimiklerle zekanın kafada durmadığının, taştığının gösterilmesi de icap ediyor. taussig de çok düşünmüş taşınmış olmalı, halen "yaratmakta" olduğu kitabında (the black and white book) dahiyane bir buluş yapıyormuş, sağ sayfalara the berlin sun theater: the mastery of non-mastery adlı tiyatrosunun (performans denilmesine çok kızıyor) metnini koyuyor, sol tarafa o metinle ilgili yorumlar yazıyormuş. vay babam vay. ama yaratıcılık burada bitmiyor tabii; sol taraf siyah zemin üzerine beyaz font, sağ taraf beyaz zemin üzerine siyah font. neden, geceyle gündüzü simgeliyoruz abicim.performans da şu: taussig sahneye çıkmış bir metin okuyor, bir adam yanda dans ediyor, bir kadın da ara ara şarkı söylüyor. arkada da kızının yaptığı ışık oyunları dönüyor. antropoloji, felsefe, edebiyat, sahne sanatları, teknoloji, alengir, hepsini buluşturduk mu, buluşturduk. hadi geçmiş olsun.ağzı bir karış açık izledi millet. hatta biri konuşmanın sonunda, "metin var, dans var, saz var söz var, ışık var, ancak azizim neden koku yok, dokunma yok?" diye sordu. amerikan akademyasında yıldızlaşmak isteyen, oradan da european graduate school'a zıplayarak, bol eurolu çekler, alplerde yaz tatilleri kapatmak isteyen varsa öğüdüme kulak versin: uyku ile uyanıklık arasında varoluşu sorguladığınız metni sahnede okurken hafif hafif osuruverin, biliyorsunuz seslisi güldürür ama sessizi öldürür; böylece koku arzını da sağlamış olur, muradınıza erebilirsiniz.
(tanidik - 27 Mart 2013 09:06)
columbia universitesinde aynen kendi gibi mini mini doktora ogrencileri yetistirir durur bu adam. emmevelakin taussig amcamizin engin altyapisina sahip olmayan mini-me'ler hocalarinin antropoloji ve edebiyat arasinda cizdigi ince cizginin uzerinde dengelerini saglayamaz, pat diye burunlarinin ustune duserler.
(tosbik - 31 Mart 2004 08:38)
Yorum Kaynak Link : michael taussig