Kiga kaikyô (~ A Fugitive from the Past) ' Filminin Konusu : Kiga kaikyô is a movie starring Rentarô Mikuni, Sachiko Hidari, and Kôji Mitsui. Three thieves escape from a heist, one of them killing the other two. He is sheltered by a prostitute and sought after by the police, but only after...
Shura(1971)(8,2-1477)
Mujô(1970)(8,1-658)
Nihon no ichiban nagai hi(1967)(7,8-586)
Ukigumo(1955)(7,8-1984)
Akai satsui(1964)(7,8-1106)
Taiyô wo nusunda otoko(1979)(7,7-650)
Goyôkin(1969)(7,7-1797)
Suna no utsuwa(1974)(7,6-870)
Gishiki(1971)(7,5-770)
Nikudan(1968)(7,5-257)
Bakumatsu taiyôden(1957)(7,5-545)
Inugami-ke no ichizoku(1976)(7,4-531)
israilli nadav lapid’in cannes’ın eleştirmenler haftası’nda dünya prömiyerini yapan, sarsıcı ve son derece rahatsız edici bir toplum eleştirisi sunarken ustaca kurduğu kışkırtıcı sinema dili ile çok konuşulacak filmi.
(gemmatria - 3 Aralık 2015 12:35)
sara colangelo'nun ikinci uzun metraj filmi. 2018 yapımı film, aslında netflix yapımı ama türkiye'deki dağıtımcı daha önceden almış olsa gerek netflix türkiye'de değil de vizyonda izlenecek film... 5.5 yaşındaki öğrencisinin dahi olduğunu düşünen ve onun hayatına etki etmek isteyen bir anaokulu öğretmenini ele alıyor öyküsü. aynı zamanda şiir yazmaya çalışan anaokulu öğretmeni lisa (maggie gyllenhaal) şiir (shi) filmini de anımsatıyor.shi filmini şöyle anımsatıyor. o filmde yaşlı kadın ancak doğayı ve psikolojiyi deneyimlediği zaman şiir yazabileceğini öğreniyordu. burada da küçük bir çocuğun aslında çok şey deneyimlememesine rağmen 'sezgisel' olarak şiir üretebileceğini görüyoruz. çünkü ruhu henüz toplumla kirlenmemiş bir varlık olarak saf bir şeyler üretebiliyor. keza shi filminde de liseli kızın psikolojisine girmeye, onun kirlenmemeye çalışan ruhunu anlamaya çalışarak dünyaya şiir penceresinden bakabiliyordu kadın. ve işte bütün bu filmler bizi ülkü tamer'in " şiir ölümün gölgesidir, / yaşamanın örtüsü / çocuğun savunmasıdır şiir." dizelerine götürüyor. meh meh meh.çok sade, duygusal, çocuk gelişimi açısından fikir verici ve beklentiler, kıskançlık, ailevi ilişkiler, şiirler üzerine düşündürücü bir yapım yani. zaten bir filmde çocuk olmayagörsün, kanmaya müsaitim ben, 2018'in en iyi filminin the florida project olduğunu düşünen biri olarak...--- spoiler ---film bitince kafanızın içinde, çocuğun ağzından dökülen "i have a poem, i have a poem" cümleleri yankılanıyor bir süre--- spoiler ---
(cag disi bir uyumsuzluk delisi - 17 Ekim 2018 12:57)
"ı am an idealist. ı don't know where ı'm going but ı'm on my way." - carl sandburg--- spoiler ---filmin tamamı final sekansı için izledik anlaşılan. değdi de çocuğun yeteneğini fark ettikten sonra, lisa karakteri filmin sonuna kadar aşığına doğrultacağın türden temaşası esnasında yarı aralık pembe dudaklarından soluduğu nemli ılık nefesi ile bilinçaltımıza kötü mesajlar yolladı. çocuğa 'dokunmasını' gerginlikle bekledik. film devam etseydi belkifinalde çocuk, kaderinin amcası gibi olacağını garantileyen cümleyi 2 kere tekrarladı:"i have a poem"--- spoiler ---
(monahdas candy - 18 Ekim 2018 01:02)
filmde geçen şu söz herşeyi özetliyor aslında; hüzünler asla bitmez jimmy
(sevgifakiri79 - 19 Ekim 2018 22:01)
akıl almaz derecede başarılı bir sinema filmi.(bkz: filmekimi) sayesinde izleme listeme aldığım bu filmi 10 üzerinden 7 beklentisiyle vizyona girdiği ilk gün izlemeye gittim. filmin benden aldığı puan 9/10 oldu.muhteşem, muhteşem, muh te şem!o hımbıl duruşuyla (bkz: maggie gyllenhaal) şahane bir performans sergilemiş.--- spoiler ---şair olmayı gönülden istemesine rağmen bu konuda istediği sonucu elde edemeyen bir anaokulu öğretmeni, 5 yaşındaki öğrencisinin inanılmaz seviyede şiirler yazabildiğini fark ediyor. bu keşiften sonra tüm varlığını bu öğrencisine ve keşfettiği yeteneğe adayan karakter, bu uğurda çok enteresan şeyler yapıyor ve olaylar gelişiyor.aradığı sanat aşkını, entelektüel seviyeyi ve estetik algısını ne kendisinde ne de çocuklarında bulabilen öğretmenin, öğrencisinin yeteneğini ortaya çıkarabilmek uğruna sergilediği eylemler iyi ve kötü uçlarında gidip geliyor. karakteri bir yandan çok iyi anlıyor ve yaptıklarına hak veriyorken öte yandan eylemlerinin etik çerçevesindeki değerlendirmeleriyle seyirci koltuğunda huzursuz oluyorsunuz.film, etik ve estetik başta olmak üzere pek çok farklı ve önemli konuya muhteşem şekilde değiniyor ve izleyicilerinin hem kafasını hem de kalbini allak bullak ediyor.beni koltuğuma mıhlayan, nefesimi kesen ve gözyaşlarıma engel olamadığım sahne; öğretmenin, öğrencisini tuvalete çağırıp 'bakış açısı ve algı' konusunu öğrettiği sahne oldu. yere çömelip kedi olmayı, dünyaya bir kedinin gözünden bakmayı öğrettikten sonra öğrencisini kucağına alıp havaya kaldırarak her şeyin ve herkesin üstünde bir bakış kazandırmaya çabalayan karakter, benim dünyamı alt üst etti.--- spoiler ---en kıymetli filmler listeme üst sıralardan giriş yaptı bu film. böylesine hassas bir konuyu böylesine muazzam şekilde ele alan yönetmen (bkz: sara colangelo)'yu ise bundan böyle yakın takipteyim.
(ve tanri kadini yarattii - 28 Ekim 2018 01:30)
haganenet adlı 2014 tarihli israil yapımı filminin uyarlaması. yönetmen: sara colangelo20 yıllık anaokulu öğretmeni olan lisa olağanüstü bir şiir yeteneği olduğunu düşündüğü öğrencisiyle özel olarak ilgilenmeye başlar. dahi bir çocuğun yeteneklerinin ziyan olmaması uğraşı gibi görülen bağlılığı ve aşırı çabası takıntı düzeyine ulaşacaktır...--- spoiler ---lisa kağıt üstünde bütün toplum kurallarından başarıyla geçiyor evli iki çocuk annesi düzenli çalışıyor, işinde iyi, saygın biri. ancak ortayaşlarda olan kadının aile ilişkilerinin kendi istediği kadar kusursuz gitmemekte, oğlu onun istememesine rağmen orduya katılmak istiyor, kızı tam bir z kuşağı ergeni. gerçek bir fotoğraf yaratmak karanlık, odayı deneyimlemek yerine ayy kokuyor orası hem ben instagram'da hep güzel şeyler paylaşıyorum diye geri çeviriyor. kadıncağız şu evde birazcık kültürel, entelektüel bir şeyler olsun deyince ona sen de başımıza bm kültür elçisi kesildin diyip hoyratça çıkışıyor vs.kadının gittiği şiir kursunun kendisi için bir kişisel gelişim değil kişisel var olma gayreti olduğunu çok geçmeden anlıyoruz. lisa kendi hayal kırıklıklarının, başarısızlıklarının ikamesi olarak kendi çocuklarında başaramadığı ideallerini jimmy ile gerçekleştirmek istiyor.konumlanma noktasını dolayısıyla bakış açısını değiştirerek farklı bir görüş elde etmesine uğraşıyor, onu müzeye götürerek entelektüel hazlar, refine zevkler sahibi olmasına çalışıyor tabi bu gayretkeşlik olumsuz sonuçlara sürüklüyor...aslında filmin sonu da toplumun insanları nasıl körelttiğine, farklı seslere nasıl kulak tıkandığının da metaforu bir şiirim var dediğinde kimse duymuyor artık.--- spoiler ---gülten akın'ın şu dizelerini de anımsatıyor: ah, kimselerin vakti yokdurup ince şeyleri anlamayahttps://www.imdb.com/title/tt6952960/
(eksineyler - 17 Kasım 2018 03:25)
son zamanlarda izledigim filmler arasinda en "gercek" diyebilecegim film oldu. cok az filmi izlerken bir film izlediginizi tamamen unutup karakterleri yillardir taniyormus hissine kapiliyorsunuz. bu film bu acidan cok sade ve o sadeligin olcusunde de karmasik. karmasik diyorum cunku izlerken size dusundurdugu seyler tek yonlu sorularin cevaplari degil; evet-hayir ya da siyah-beyaz yok. filmin hic bir ani bütünden kopuk degil ve sanki baska bir sekilde devam edemezmis gibi sahneler birbirini izliyor. sanki biri size kendi yasam oykusunu anlatiyormus gibi dinliyorsunuz filmi. ben bu sadelige bayildim, cunku ancak bu sadelikle bu kadar anlamli bir toplum elestirisi yapilabilirdi tipki (bkz: detachment) gibi. cocuk yetistirmenin, gerekirse bir cocugun pesinde bir not defteriyle dolasacak kadar farkinda olmanin ve cocuga bakim veren ( anne, baba, bakici, ogretmen) her kimse oncelikle onun yetistirilmesinin onemine yapilan vurgu etkileyiciydi.--- spoiler ---filme gercek dememin en buyuk etkenlerinden biri de sonu oldu. "ı have a poem" ile bitmemesini dusunemezdim, o zaman sıradan "umut taciri" bir film olacakti ve yaptigi elestirinin izleyicide bir karsiligi olmayacakti. --- spoiler ---
(putinpleasesitdown - 19 Kasım 2018 19:32)
az önce izlediğim, vermeye çalıştığı mesajı overrated ve gereksiz bulduğum film. evet toplumsal bir eleştiri ve toplumun sanata ve sanatçıya karşı bakışını yansıtıyor. fakat bir çocuğun yeteneği üzerine mutlaka gidilmesi gerektiği anlayışını fazlaca romantik bir idealizm olarak görüyorum. bir kere filmdeki çocuğun yeteneği öyle mozart'la filan karşılaştırılabilecek olağanüstü bir yetenek de değildi bence onu belirteyim. tamam çocukluk döneminin verdiği bir hayal gücüyle yaşıtlarından beklenmeyecek şiirler oluşturuyor olabilir ama benim çocuğum olsa "tamam hobi olarak yine yap ama bir b planın da olsun" derdim. sonuçta "hayallerinin peşinden koş" mottosunun bir safsatadan ibaret olduğunu düşünüyorum. hayallerinin peşinden koşsun da beş parasız homeless bir şair olup ortada mı kalsın. pek çok piyano prodigy'si olduğu fark edilen çocuk var okuyoruz hayatlarını, günde 10 saat filan bir odada kapalı kalıp piyano çalışıyor bunlar. tamam sanatı sevelim, destekleyelim ama bu çocuklar normal olmayan-ve mutlu da olmadığını düşündüğüm bir çocukluk yaşıyorlar, bunu da düşünmek lazım.ayrıca özel bir yetiye sahip olmak insanı mutlu edecek diye bir şey yok. mesleğimden ötürü karşılaştığım bir çocuk vardı. muhtemelen üstün zekalıydı. aileye durumu belirttik üstün zekalı olabileceğini, zeka testi yaptırabileceklerini söyledik. anne-baba da öyle boş tipler değil, eğitimli, yurt dışında yaşamış gelmiş tipler. yok dediler biz çocuğumuzun normal bir birey olarak yetişmesini istiyoruz, diyip böyle bir şeye girişmediler. haklı mı haksız mı tartışılır ama böyle de bir bakış açısı da var. ayrıca yaşadığım coğrafya zihnimi nasıl zehirlediyse, film boyunca kadın çocuğa cinsel tacizde mi bulunacak, yüzmeye gittiklerinde de aha oraya bakmadığı bir anda çocuk boğulup ölüp gidecek mi filan diye bekledim durdum.
(enhedu - 8 Aralık 2018 00:46)
genelde bahsedilenin aksine öğretmenin hareketlerini bir sanat ve değer savaşçısı olarak değil sadece kendi başarısızlığı sonucu oluşan çok sorunlu hareketler olarak gördüğüm film. zira çocuğa yaklaşımları hep bi creepy idi. bu konuya farklı yaklaşılsa aamir khan filmlerindeki idealist mükemmel öğretmenler gibi bi anlatım olurdu. fakat bu filmde esas konu öğretmendi ve onun sorunlu kişiliğiydi. hayatını istediği gibi şekillendirememiş bu kadın da başka o çocuk gibiydi belki ama toplum onu sindirdi. bunu kendine hayatı boyunca yediremedi ve yediremeyecek. ister ortalama evliliği, ister çocukları, ister tatlı işi hiçbiri o hissi geçirmez. işte bu yüzden herkes hayatını bu bilinçte yaşamalı. tabi kontrolü elimizde olduğu kadarıyla.
(otomatikgreyfurt - 29 Ocak 2019 19:43)
filmde dendiği gibi, bu dünya hepimizi silip kendi istediği gibi şekillendiriyor. bundan kurtulabilenler ise çok şanslı.güzel filmdi.
(walter white kilikli - 11 Şubat 2019 00:29)
Yorum Kaynak Link : the kindergarten teacher