Çıkış Tarihi     : 28 Haziran 2014 Cumartesi, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Aksiyon,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : Öldürme,cinayet,dedektif,kör,Seri katil
Ülke                : Mısır
Yapımcı          :  Aroma Pictures
Yönetmen       : Ahmed Medhat (IMDB)
Senarist          : Amr Samir Atef (IMDB)
Oyuncular      : Youssef El Sherif (IMDB), Ahmed Safwat (IMDB), Safaa El Toukhy (IMDB), Ameer Salah Eldin (IMDB), Dina Fuad (IMDB), Enas Kamel (IMDB), Ashraf Moselhey (IMDB), Mai Selim (IMDB), Heba Abdel Aziz (IMDB), Tamer Dhiaie (IMDB), Mohamed El Amroussi (IMDB), Mohammad Ghonaim (IMDB), Abdelrahim Hassan (IMDB), Aya Al Kousosi (IMDB), Mona Mamdouh (IMDB), Samer Al Menyawi (IMDB), Nedal Najm (IMDB), Mohamad Qishta (IMDB), Hatem Qora (IMDB), Yasmin Rahmi (IMDB), Hala Al Saeed (IMDB), Maryim Said Saleh (IMDB), Sanaa Shafei (IMDB), Ismail Sharaf (IMDB), Ihsan Al Turk (IMDB), Tarek Wally (IMDB), Loubna Wanas (IMDB), Inji Abu Zaid (IMDB)

The Hunter ' Dizisinin Konusu :
The Hunter is a TV series starring Youssef El Sherif, Ahmed Safwat, and Safaa El Toukhy. The storyline revolves around a young man working at one of the security services, and after his accident that pulled him away from working, he...


  • "ilk izlenim: mutlu, ferah bir albüm. crack the skye da melodikti ama her şey hesaplanmış, titizlenmişti. the hunter'da ise sadece çalmak istemişler."
  • "grubun kendi youtube hesabı üzerinden olduğu gibi yayınlanmıştır. evet tüm albüm komple. daha ne duruyorsun?"
  • "willem dafoe güzel bir performans sunuyor, özlemişiz kendisini. doğa manzaraları da muhteşem."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ilk dinlemenin üzerine rastgele izlenimlerimi aktarayım:

    - bir kere çok değişik bir albüm lan.

    - all the heavy lifting ve octopus has no friends çok meh şarkılar gibi geldi. tek dinlemede kesin anlaşılmaz tabii ama ilk izlenim bu.

    - albüm 7-9 dakika arası bir şarkıyı hak ediyormuş en azından. the sparrow crack the skye seansları esnasında kaydedilmiş gibi.

    - dry bone valley'de brann şarkı söylüyor yanlış duymadıysam. bayağı da geliştirmiş kendini. güzel şarkıydı.

    - creature lives diye bir şarkı var ki, zaman makinasıyla geçmişe gidip mastodon hayranlarına leviathan çıktığı esnada "mastodon gün gelecek böyle müzik yapacak" deyip bu şarkıyı dinletseler istisnasız her biri "hasktrin lan" der. bunda da brann söylüyor. çok enteresan bir şarkı. ilahileri andırıyor yer yer. garip.

    son olarak da albümün genel sound'uyla ilgili bir yorum yapayım. sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, crack the skye'ın soundunu daha çok beğenmiştim. bunda progressive müzik delisi olmamın payı da büyük. ha bu demek değil ki bu albüm kötü. bilakis, güzel bir albüm, ama crack the skye gibi kanımca 2000'li yılların en güzel progressive albümünün (üzgünüm lateralus, deadwing ve saz arkadaşları) etkisini yapması imkansız, çünkü crack the skye'ın yapım aşamasında gezegenler falan hizaya girdi herhalde, o etkide bir albüm daha yapmak oldukça zor olacaktır.

    şunu da ekleyeyim. crack the skye daha progressive'di dedik, ki bunu brann'ın kendisi de söylemişti, ama bu albüm de oldukça progressive bence. çünkü ilerleme var. progress ne demek, ilerleme demek. e bu adamlar da müzikal açıdan ilerlemişler hakikaten. misal dream theater'ın albümü daha yeni çıktı, karşılaştıralım, 15 yıldır (kimilerine göre daha uzun süredir) aynı müziği yapan dream theater mı progressive, yoksa bu albümde kısa şarkılar yapan, klasik progressive anlayışı açısından progressive olmayan mastodon mu? yanıt ortada. mastodon bu albümde klasik anlamda progressive müzik yapmış olmasa da, kelime anlamı olarak progress tam anlamıyla var. adamlar her albümde yeni bir şeyler deniyorlar, yepyeni yönlere doğru ilerliyorlar. bu cesaretleri ve hızları bana 70'ler sonu - 80'ler başı rush ve günümüz btbam'ini hatırlatıyor.

    kısacası, güzel albüm. yenilikler var, çoğu şarkı güzel, e grup zaten mastodon. daha ne olsun?

    dipnot: olm şarkıları yazmadan önce hep soundgarden mı dinlediniz lan? aradan chris cornell fırlayacak diye çok korktum yer yer.


    (resistance is futile - 20 Eylül 2011 01:32)

  • comment image

    öyle am göt dağıtan,dehşet orijinal işleri barındıran bir albüm değil,abartmanın alemi yok,buna gerek de yok. hoşuma giden nokta grup kendini tekrarlamamış bu albümde, crack the skye gibi herşeyin zorlandığı bir "üst" albüm sonrası copy-paste samimiyetsizliğine düşmemiş,içlerinden geldikleri gibi takılmışlar.btbam'yi de colors sonrası aynı duruşundan dolayı takdir etmiştim. son olarak octopus,dry bone valley,all the heavy lifting ve leziz kapanış the sparrow ilk bir kaç dinlemede tuttuklarım şimdilik.


    (7th son of a 7th son - 21 Eylül 2011 15:40)

  • comment image

    üç dört gün boyunca, sabahlı akşamlı gerçekleştirdiğim 'the hunter sessions' sonunda, albüm yine halihazırda loop'ta takılırken ufak bir riviğv yapmak lazım geliyor bence.

    öncelikle cd henüz hiçbirimizin eline geçmediğinden kelli ortalamanın altında bi ses kalitesiyle dinledim şarkıları. tertemiz cd'den dinlerken çok daha güzel gelecektir tüm şarkılar kulağa.*

    crack the skye'daki nakış gibi işlenmiş melodiler, mikemmel şarkılar, mikemmel hikaye ve mikemmel konseptten sonra daha 'komple' bi albüm gelmeyeceğine emindim, öyle de oldu. leviathan'dan bu yana devam eden konsept albüm geleneğine -ilk albümleri remission da konsept değildi yanılmıyorsam- the hunter'la ara verdiler. aslında çok da iyi yaptılar, bu adamlar işin ıncığını cıncığını düşünmeyip stüdyoya daldıklarında ortaya çıkacak bodoslama bi işin çok lezzetli bişi olacağı belliydi, netekim öyle oldu. crack the skye'daki ağır progresiflikten sonra mastodon'un müziğine sanki bir rahatlama, -negatif anlamda söylemiyorum- bir gevşeme gelmiş. her yeni albümlerinde olduğu gibi, halihazırda tutmuş olan işlerinin üzerine konmak yerine yepisyeni ve tamamen eski mastodon olmayan şeyler yapmışlar. albümdeki vokal melodilerine bayıldım. troy sanders ve brent hinds mikrofonun arkasında iyi bir ikili. süpersonik davulcu brann dailor, hem dry bone valley hem de creature lives'de davulculuğunun yanında lead vokalde de çok iyi, brent ve troy'un kirli seslerinin arasında güneş gibi parlıyor meheh. albümün eksik yanlarına gelince; the hunter ne kadar lezzetli bir albüm de olsa, prog. bazlı rifflerin yoğunluğu olsun, brent'le bill kelliher'ın bitmek tükenmek bilmez ikili riffleri vs. olsun, mastodon'u mastodon yapan bazı şeylerden mahrum.

    demem o ki, işin teknik progresifliğinden ziyade progress'in kendisine odaklanmışlar. yukarda da dediğim gibi çok iyi de olmuş, çok da güzel iyi olmuş. atlanta'lı sarılar bir sonraki albüme kadar bize mis gibi bir albüm bırakmışlar.

    edit: anlatım bozukluğu


    (grogme - 23 Eylül 2011 16:27)

  • comment image

    yalnız adamları seviyorsanız bu filmden keyif alabilirsiniz ancak çoğu kişiye çok sıkıcı geleceği muhakkak. benimse izlemekteki en büyük sebebim willem dafoe idi. öte yandan hayvanseverlerin izlememesini öneriyorum.
    hayatınızda görebileceğiniz en şirin minik erkek çocuğu da içerisinde barındırıyor.


    (turkish tekila - 31 Ocak 2012 23:41)

  • comment image

    willem dafoe'nun rol aldığı çok güzel bir avcı hikayesi. avının peşindeki bir "trophy" avcısının yaşamından güzel bir kesit olmuş. "4o gün taban eti, 1 gün av eti" deyişini filme yaymışlar, avcılıkla ilgisi olmayanı sıkar sanırım; ben tam tersine çok hoşlandım.

    a river runs through it, old man and the sea, l'ours, the ghost and the darkness ve the deer hunter (ekip vietnam'a gitmeden önceki bölüm) ile birlikte sinemadaki az sayıda güzel avcı hikayelerinden biri.

    "film yavaş" eleştirisini anlayabiliyorum, ama, gerçek hayatta da av porno film gibi ("girdim ormana vurdum çıktım" türü) bir aksiyon değil, daha çok (nazlı bir sevgiliyi tavlamaya çalıştığın) bir romantik film gibi, ağır akan zaman içinde doğayla bütünleşme süreci. başarılı bir av öldürmekle biter ama eve götürdüğün sadece et ise çok şey kaçırmışsın demektir.

    avcı ahlakı açısından da ilginç bir film; avcının tüfeği doğrulttuğundaki vicdan muhasebesi ve çok kötü bir iş yapmasına rağmen bunu avı açısından da doğa açısından da daha iyi olacağı için yapması ikilemini çok güzel örmüşler filmin sonuna.


    (sokart - 13 Kasım 2012 22:40)

Yorum Kaynak Link : the hunter