Oyuncular
  • "klasik müziği "yemek müziği" ya da "rahatlatıcı müzik" olarak algılayan şuursuzların uykularını kaçıracak bir şaheserdir."
  • "pink floyd'un echoes'u ile birlikte 20. yüzyılın en büyük müzik eseridir. hipnotik etkisi vardır."
  • "klasik müziğin black metalidir."
  • "tarihe not düşmekte fayda var. bugün paris'teki ilk temsilinin 100. yıldönümü."




Facebook Yorumları
  • comment image

    le sacre du printemps'in ilk temsili (29 mayis 1913) paris'te verilmis. koreograf diaghilev'in "balletts russes" dans toplulugu icin besteledigi ateskusu (the firebird) ve petruska baleleri ile buyuk basari saglamis olan stravinsky, le sacre du printemps'i de gene ayni topluluk icin bestelemis.

    1910 ilkbahari'nda ateskusu uzerinde calisirken, ayinin konusu hakkinda su notlari yazmis stravinsky: "bilge yasli adamlar bir cember kurup otururlar ve bahar tanrisini teskin etmek icin kurban edilen bir genc kizin olum dansini seyrederler." bu fikirle yola cikan stravinsky, bahar ayininden once petruska'yi (ilk temsil, haziran 1911) tamamlamis ve bahar ayini'nin buyuk bir bolumunu 1912 kis'inda bestelemis.

    le sacre du printemps, iki bolumden olusmaktadir. l'adoration de la terre (yeryuzune tapinis) baslikli ilk bolumun basinda, yasli bir kadin, genc erkeklerden olusan bir topluluga doganin gizemlerini anlatir. ardindan onlara genc kizlardan olusan baska bir grup katilir. iki grup arasinda masumane bir dans oyunu baslar; oyunun gerilimi giderek tirmanir ve oyun, yerini karsi cinsler arasinda bir savasa birakir. bir süre sonra kizlar, meydandan cekilirler ve erkek danscilar, doruga ulasan bir coskuyla dansetmeye devam ederler. sonunda yasli bir bilge sahnede beliriverir ve yeryuzunu ovmeye baslar. ilk bolum yeryuzu dansi (danse de la terre) ile tamamlanir.

    le sacrifice (kurban edilis) baslikli ikinci bolumde, sansli kizlardan birisi kurban olarak secilir. diger kizlar onu danslariyla yuceltirler (glorification de l'elue). kurban edilis seromonisinden once, atalarin ruhu icin bir pagan dans ritueli yerine getirilir (action rituelle des ancetres). sonunda beklenen seromoni baslar ve kurban secilen kiz, ölünceye dek danseder.

    stravinsky'nin, vatani rusya'nin halk ve sanat muzigi ile uzlasma cabalarinin bir sonucu olarak da tanimlanan le sacre du printemps, hem muzigi hem de konusu itibari ile alisilmadik ve fazlaca curetkar bulundugu icin, ilk basta ne danscilardan ne de izleyicilerden olumlu bir tepki alabilmis. cok iyi bir klasik dansci olmasina ragmen, promiyerin koreografi nijinski, eserin kompleks ritmlerle dolu muzigine uyum saglayamamis.

    sonralari, bestecisinin de istegiyle, salt bir orkestra yapiti olarak repertuara yerlesen le sacre du printemps su bölümlerden olusmaktadir:

    ilk bolum : l'adoration de la terre

    introduction
    les augures printaniers, danse des adolescentes (genc kizlarin dansi)
    le jeu du rapt (kacirma oyunu)
    rondes printanières (ilkbahar rondolari)
    le jeu des cités rivales (rakip gruplarin oyunu)
    cortège du sage (yasli bilgenin gelisi)
    l'adoration de la terre (yeryuzune tapinis)
    danse de la terre (yeryuzu dansi)

    ikinci bolum: le sacrifice

    introduction
    cercle mystérieux des adolescentes (genc kizlarin gizemli cemberi)
    glorification de l'elue (secilen kurban kizin yuceltilisi)
    evocation des ancêtres (atalarin anilmasi)
    action rituelle des ancêtres (atalar icin rituel)
    danse sacrale, l'elue. (secilmis kurbanin dansi)


    (requiem - 28 Ekim 2002 04:45)

  • comment image

    klasik müziğin "klasik" eserlerine alışmış kulaklara zor gelen, gerçekten çok farklı ve devrimsel bir eserdir, bu kadar yüzeysel ve yetersiz bir entry girmekten hoşnutsuz olsam da, le sacre du printemps'in hayatım boyunca duyduğum en "tekinsiz" müzik eseri olduğunu söyleyebilirim.


    (johnmalkow - 18 Kasım 2009 16:52)

  • comment image

    birinci ve ikinci dunya savaslarinin, ozellikle avrupada ne gibi bir dusunsel yikim yarattiginin anlasilmasi acisindan, ornek verilmesi gayet yerinde bir oyundur. 1900lerin basinda dans, bale muzik acisindan avrupaya yerlesmis bir "klasik" algisi var. asagi yukari 150-200 senelik bir kultur piramidinin getirdigi bir nokta bu. belli kaliplar belli anlayislar ve yaklasimlar ortaya bir "klasik" cizgi cikarmislar. malumunuz, igor baba donemin en buyuk sanatcilarindan, adama deha gozuyle bakiliyor. daha onceki oyunlariyla seyirci uzerinde bir beklenti yaratmis ve donemin paris gazeteleri, stravinsky'nin yeni bas yapiti hakkinda ha geldi, ha gelecek tarzinda haberler yapip kitleleri heyecana surukluyorlar. stravinsky'nin, en guvendigi baleti de vaslav nijinsky abimiz. adama adeta bir tanri gozuyle bakiliyor. dans ederken ayaklari yere degmiyor neredeyse. neyse oyun, o gunun bakis acisi acisindan bir acayip, tamam biz bu gun soyle neoklasik boyle dadaist diyebiliyoruz ama, o gun icin muzigi muzik degil, dansi dans degil, bir tuhaf yani. meshur premierinde olaylar, kavgalar birbirini izliyor. hatta suan adini hatirlayamadigim unlu bir aristokrat abla sahneye bastonunu atiyor. tukururum ben boyle sanatin icine der gibi. neyse ertesi gun tum paris gazeteleri olayi mansetten giriyor. ortalik yikiliyor. igor stravinsky'nin merakla beklenen rite of spring'i bombok bir gosteri cikti diye. gunlerce haftalarca konusuluyor. derken avrupa'da savas cikiyor.

    ilki 4 ikincisi 6 sene suruyor. milyonlar oluyor. on milyonlar sakat kaliyor. bu somut olaylarin yani sira, soyut olarakta insanlarin ne deger yargilari kaliyor ne de ahlaki degerleri, ceset gormekten, acliktan, vucut parcalari gormekten yada bunlara sebep olmaktan bikan, tiksinen insanlarin tek deger verdigi sey vucut butunlugu oluyor. 2 kolun 2 bacagin var mi? bastan asagi boka bile batmis olsan, super bir insansin sen artik karsindaki icin, hersey ama hersey degisiyor, o bir kac sene icinde. siir, muzik, resim. hepsi icin kaliplasmis algilar degisiyor. saygi duyulan en buyuk sey vucut butunlugu ve onun faaliyetleri, mesela cok anlatilir; bir gun bir ingiliz asker siper savasi sirasinda, birlikler dinlenirken, cikiyor siperden indiriyor pantolonunu siciyor savas meydanina, arkadaslari mal misin olum, vurucaklar seni gir sipere diye kendilerini yirtarken, tek bir kursun sesi bile gelmiyor. adam sicip sipere giriyor. sonra savas basliyor. dadaizm alip basini gidiyor. insanlar kelimelerin altinda yatan anlamlari bile alaya aliyorlar, yada daha kotusu unutuyorlar. dusunsenize 1915 ten 1946 ya kadar ask, merhamet, sevgi, iyilik, acima yok bunlar insanlarin lugatlarinda, yada lugatlarinda var da, dimaglarinda yok. kaybolmus gitmis. neyse savas bitiyor. avrupa'da hayat "normale" donuyor. gunlerden bir gun pariste yeniden igor stravinsky'nin rite of spring'i sahneleniyor. ertesi gun gazetelerin kultur-sanat sayfalarinda oyle alelade kucuk bir haber.

    "igor stravinsky'nin "klasik" eseri rite of spring dun gece bilmemne tiyatrosunda sergilendi."

    dun kizginliktan sahneyi dagitan insanlar, o iki savastan sonra esere klasik demeye basliyorlar.


    (wishsam - 2 Nisan 2011 19:25)

  • comment image

    her açıdan çılgınlar gibi yenilikçi ve sansasyonel bir başyapıttır.

    şöyle düşünelim ki; sırasıyla bach, mozart, haydn ve beethoven gibi bestecilerin açmış olduğu bir yol var ve beethoven döneminde ortaya çıkarak aşırı akılcılığa bir tepki olarak ortaya çıkmış romantizm diye bir akım söz konusu. 19. yüzyıldan bahsediyorum.

    20. yüzyılın başlarına gelindiğinde müzik adına yapılan devrimsel hareketler wagner'in tristan und isolde operası ile ortaya çıkan kromatisizm modası, schoenberg'in romantik dönem etkisindeki yaylı quartetleri, debussy'nin pentatonik etkili/uzakdoğu modları esintili tonaliteden kopamayan eserleri gibi unsurlardan oluşuyor.

    müzik dinleyicisinin kulağı tchaikovsky, strauss, wagner gibi bestecilerin eserlerine, gözleri de klasik bale koreografilerine alışkınken, çat diye bu stravinsky denen acaip adam çıkıyor ortaya ve 1913'te le sacre du printemps adı altında o döneme göre oldukça manyak bir eser yazıyor.

    neyse.

    bana kalırsa sergei diaghilev ve vaslav nijinsky, daha önce hiç denenmemiş bir stilde yazılmış bu eserin sahnelenmesinin ve koreografisinin sorumluluğunu üstlenerek çılgınca bir "risk budur" olayına girişmişlerdi. ama iyi ki de girişmişler.

    nitekim "rite skandalı" şeklinde anılan prömiyerde izleyiciden bu deneyselliğin fiidbekini bir güzel almış bulundular. ortalık birbirine karıştı, böyle bir bale olamayacağı iddia edildi, salon terk edildi vs.

    ama her deneysel şey gibi bunun da sonradan değeri anlaşıldı ve stravinsky şu an 20. yüzyılın dahilerinden biri olarak kabul ediliyor. ne hoş.

    bence sırf bu eserin "indroduction" tabir edilen açılış teması bile bunu kabul etmeye yeter, nasıl bi tema yazdın pezevenk :/

    hah bir de şu var;

    eserin 1913 senesindeki prömiyerinde izleyicilerin olay çıkarması şu an her ne kadar abes, abartı bir tavır gibi görülüyor olsa da ben tam tersini düşünüyorum. alışılagelmişin dışında, yadırgadıkları bir şey duyduklarında tepkilerini ortaya koyan müzik takipçileri söz konusu, teknik olarak esere olan tepkileri tabii ki tartışılır, ama bence ortaya bir "tepki" koymuş olmaları oldukça enteresan ve üzerinde konuşulası bir şey.

    çünkü;

    21. yüzyılda john cage'in 4.33'ündeki düşünceyi takdir edip, bienalde yük boşaltan gemiyi performans zannederek izleyen insanlar, masayla sandalyeyle lirik dans yapıp "toplumda kadının yeri ve önemini anlattık" diyenler ve oturup bütün bunları anlamlı bakışlarla izleyenler var. çok fantastik şeyler oluyor sanat camiasında çok.


    (led zeppelin - 15 Ekim 2011 00:12)

  • comment image

    3) yapitin aldigi ilk tepki kismen olumsuzdur. zira yaklasik ceyrek saatlik iki bolumden olusan yapitin ilk kisminda salon birbirine girmis olsa da yapitin 2. kisminda ortalik onemli olcude durulmustur.

    ortamin bu kadar gerilmesinin en onemli etkenlerinden birisi o devir bale izleyicisinin klasik baleden (gorkemli dekor ve guzel \ hos muzik) olusan varlikli (dolayisiyla \ kisaca muhafazakar) bir kesimle , bu kesime inat yeniliklere acik bohem bir kesimden olusmasi ve bunlarin ayni salonu paylasmasiydi. aralarinda mevcut olan gerginlik bu yapit vesilesiyle alevlenmis, bir sure kendi aralarinda atisanlar bir sure sonra orkestra ve danscilara yonelmis ve temsil esnasinda muzigin duyulmasini engelleyecek kadar gurultu cikarmislardir.

    dinleyiciler arasinda cikan bu gerilimi tetikleyen sey suphesiz yapitin muziginin ve konusunun ongordugu kareografinin o devir izleyicisinin gozundeki bale mefhumundan onemli olcude uzak olmasidir. lakin burada onemli bir soru akla geliyor : yapitin ilk temsilinde cikan olaylar ve gosterilen tepkinin ne kadari bale'ye ne kadari muzigeydi?

    burada yapit ve muzikten konser dinleyicisine donelim. bu kitle dunyanin neresinde olursa olsun genelde, dogal olarak, gordugunu degerlendirme cihetine gider zira herkesin duydugunu degerlendirebilecegi bir kulagi yoktur. gormek, duymaya ve duydugunu degerlendirmeye nazaran daha kolaydir.

    opera \ bale gibi sahnelenebilen yapitlarin, bu soz konusu degilse korolu \ ses solistli yapitlarin, bu da soz konusu degilse enstrumental solistlerin bulundugu koncertant yapitlarin herhangi bir solist icermeyen senfonik yapitlara nazaran her daim daha cok ilgi cekmesinin ve temsillerinin haber konusu olmasinin nedeni budur. 'beethoven'in 5. senfonisinin cok basarili bir icrasi' gibi bir baslik cok da denk gelinecek bir sey degilken 'don carlo : superdi' gibi bir baslik cok daha tanidiktir.

    dinleyici (yahut isterseniz seyirci) opera ve balede cukurdan gelen sesten cok sahnede gordugu hareket ile ilgilenir. sayet bir sahne soz konusu degilse, koro ve ses solistleri onun icin orkestradan daha ilgi cekici olacaktir. sayet bu da yoksa salina salina kemanini \ cellosunu \ klarnetini calan bir solist onlar icin herhangi bir solisti on plana cikarmayan bir senfonik yapittan daha ilgi cekici olacaktir. bu boyledir. kimi konserlerde konservatuar ogrencilerinin dahi koncertant yapit bittikten sonra konseri terketmeleri bununla aciklanabilir.

    peki soz konusu bir baleyse ve bu yapitin temsilinde dinleyici kitlesi arasinda yapita iliskin buyuk bir tepki olusmussa bu tepki muzige mi verilmistir yoksa sahnelemeye mi? illa sadece birisine verilmis olmasi gerektigini iddia etmiyorum ama tepkinin agirliginin orkestra cukurundan cok sahneye verildigini dusunuyorum. yapitin ilk temsilinden kisa bir sure sonra yapilan yalin orkestra temsillerin (bale sahnelenmeksizin, sadece orkestra yapiti olarak seslendirildigi temsiller) cok buyuk basari kazanmis olmasi bu yargiyi desteklemektedir.

    (bkz: #25748152)

    ilk temsilde gosterilen tepkinin olumsuz yanlarinin agirlikli olarak sahneye yonlendigini soyledim. peki muziginde olumsuz tepki cekecek hic mi birsey yoktu? yapitin sahne nitelikleri o devir icin ne kadar tepki almaya elverisli idiyse, bence, muzigi ayni devir icin (yahut herhangi bir devir icin) daha makul bir tepkiyle karsilanmayi (hatta tam olarak ilgi gormeyi) hakeden bir nitelikte. neden? zira bu muzik insanin en temel muzikal durtulerinden birisine, ritime buyuk ve dogrudan bir gondermede bulunmakta. bunun devir dinleyicisini bir sure icin rahatsiz etse bile bir sure sonra eglendirecegi dahi dusunulebilir ki gunumuzde yapit bu yonuyle buyuk begeni ve takdir toplamaktadir. hatta leonard bernstein * norton dersleri cercevesinde yapitin 1. kisminin 6. bolumun (ki 40 saniye kadar surer) kendi basina bir donem boyunca okutulabilecek bir ritm dersi oldugunu soyler.

    [bu arada bence cok da alakali degil ama kimileri bruckner senfoni no. 9'un 2. bolumunun, bahar ayini'nin 1. kisminin meshur 2. bolumunu onculedigini soylerler. not etmis olalim]

    ritim anlaminda cok iddiali olmakla birlikte melodi anlaminda da oldukca cekici ogelerin oldugunu goz ardi edemeyiz. begenmek icin bir yapittan daha ne bekleyebiliriz ki su halde?

    toparlayacak olursak : ilk temsilde karsit muzik zevklerine sahip gruplarin doldurdugu salondaki gerilim bu yapitin tahrik edici muzigi ile alevlenmistir. polis mudahalesi ile salondan cikarilan 40 kadar kisiden sonra yapitin temsili devam etmistir. yapitin sonraki yalin orkestra temsilleri buyuk basari kazanmistir. yani muzigi bir cok 'devrimci' yapita nazaran cok daha kolay kabul gormus ve cok kisa surede unlenmistir.

    o devirlerde muzik soz konusu oldugunda gunumuz acisinda radikal olaylarin daha sik yasandiginin altini cizmeliyiz. dolayisiyla ilk temsilde yasanan skandalin muzik harici nedenleri arasinda bunun da sayilmasi gerekir. gunumuzde bir yapitin ilk temsilinde seyirciler arasinda temsilde rol alan kisilerin de dahil oldugu bir olayin yasanmasi dusunulemez zira artik hersey mubah. o zaman kismen de olsa degildi.

    (bkz: le sacre du printemps/@osuruktan teyyarenin kabin amiri)


    (osuruktan teyyarenin kabin amiri - 18 Haziran 2013 01:51)

  • comment image

    igor stravinsky'nin herbert von karajan'in 1963-64 deutsche grammophon kaydina iliskin elestirisi :

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------

    stravinsky: a review of recent recordings of le sacre du printemps, 1964.

    ') berlin philharmoniker, h.von karajan, deutsche grammophon gesellschaft, 1964

    1. introduction

    a ritardando has been substituted for the written accelerando in measures 5-6 and the differen-tiation of tempo primo and tempo secondo, if any, is imperceptible to me. the triplet, five before 13, is too slow. as a whole the perfor-mance is too bland, well blended, sustained: phrases overlap where they should contrast.

    2. the augurs of springs

    the oboe figure at 26 must be played staccato. the second from 28 to 30 is too smooth in this performance. at 31 the horn and contra-basson are weak and their syncopated notes (like all syncopated notes) need accents. articulation would alleviate the plodding at 34.

    3. ritual of abduction

    the tempo, though very fast, is good except when it sounds rushed; i suspect it was facilita-ted by rebarring, but no matter. an important fault is the equali-zation of the 2/4 and 6/8 mea-sures toward the end. the eighths, not the measures, should have the same value.

    4. spring rounds

    the bass clarinets and their pizzicato doublings are weak at the beginning. six measures before 54 the orchestral balance is brutally violated by the trum-pets, and at 54 the metronomic 160 is slower than the metronomic 132 in the ritual of abduc-tion.

    5. ritual of the rival tribes

    the tempo falters in the first measure, but a more disturbing fault is the lack of staccato articu-lation. the daggers over the notes three before 61 should be applied throughout this section: they call for an exaggerated sharpness. thereafter the eighths are crisply and admirably played. at 66 and passim the horns are overbalanced.

    6. procession of the sage

    the trumpets at 70-71 stand out a decibel or so au-dessus de la melee, and i do not mean melee.

    7. the sage

    the string chord is not properly balanced, the higher instruments being too close to the microphone.

    8. dance of the earth

    the gratuitous accelerando weakens the build-up in the music. because of it, too, or partly because of it, the final chord is a shambles.

    9. introduction

    i seen to hear a cricket at the beginning; added natural atmosphere? is the sleepy tempo also the result of seasonal estivations? the brasses are weaker than the other strings at 84, and at 85 the piano of the horns is a forte compared to the piano of the trumpets at 86. the changes of tempo at 89, 90 -

    10. mystic circles of the young girls

    - and 91 are slight in this performance if they exist at all. the balance at 99 and 100 is perfect, but the level is too loud; the conductor is probably the victim of the recording engineer who, ideally, should be his alter ego. the tempo is shaky at the beginning of the second measure of 103.

    11. glorification of the chosen one

    the tempo is good but the notes should be needle sharp. the molto allargando before 117 is here played incorrectly as five even beats.

    12. evocation of the ancestors

    this is too slow! the pulsation should be the same as in the preceding piece, the old eights equaling the new quarters like interlocking wheels.

    13. ritual action of the ancestors

    whether or not metronomically correct, this tempo di hoochie-koochie is definitely too slow, and at 138 the music is duller than disney's dying dinosaurs. at 136, second measure, the notes of the triplet must be separated, not glued together. at 139 the bass trumpet is too feeble for the powerful english horn, and at 140 the clarinet intonation is bad. the rubato three measures before 142 is unnecessary and debilitating.

    14. sacrificial dance

    the sluggish tempo gives the coup de grace to whatever tension may have survived to this point. at 189 the balance is awry, the first trumpet, among other offenders, being too loud for the trumpet in d.

    15. resume

    the recording is generally good, the performance generally odd, though polished in its own way; in fact, too polished, a pet savage rather than a real one. the sostenuto style is a principal fault; the lengths of notes are virtually the same here as they would be in wagner or brahms, which dampens the energy of the music and leaves what rhythmic enunciation there is sounding laboured. but i should have begun by saying that the music is alien to the culture of its performers. schoenberg recognized it as an assault on the central european tradition, saying that it made him think of 'those savage black potentates who wear only a cravat and a top hat'. (when told, in 1925, that i had declared his 'twelve-tone system' to be a dead end - a sackgasse - he replied with the pun: 'es gibt keine sacker gasse als 'sacre'.') but i doubt whether the rite can be satisfactory performed in terms of herr von karajan's traditions. i do not mean to imply that he is out of his depths, however, but rather that he is in my shallows - or call them simple concretions and reifications. there are simply no regions for soul-searching in the rite of spring.


    (osuruktan teyyarenin kabin amiri - 18 Haziran 2013 03:44)

Yorum Kaynak Link : le sacre du printemps