Nana (~ Nana, la película) ' Filminin Konusu : Nana Komatsu'nun erkek arkadaşı Shoji, bir yıl önce güzel sanatlar akademisine girebilmek için Tokyo'ya gitmiş. Nana da, Shoji'nin yanına gidebilmek için işe girip para biriktirmeye başlamıştır. Aradan bir yıl geçer ve beklenen gün sonunda gelir. Nana'nın trene bindiğinde bulabildiği tek boş koltuk; Nana Osaki adında, kendinden tamamen farklı görünen bir kızın yanı olmuştur.
Shimotsuma monogatari(2004)(7,3-6378)
Detoroito Metaru Shiti(2008)(6,7-2479)
Aoharaido(2014)(5,3-667)
japonya'da yayınlanmakta olan ve izlenme rekorları kıran anime. çizimleri gerçekten çok güzel, konusu da gayet ilgi çekici. diğer anime serilerinden oldukça farklı, mesela elinden sigarası ve birası düşmeyen karakterler var bu seride. içerdiği komik sahnelerin yanı sıra oldukça gerçekçi işleniyor karakterler. sevimli ve saf kızımız nana (hachi) iyilik timsali falan değil, geçmişte evli bir adamla ilişki yaşamış, tüm şıp sevdiliğine rağmen bu aşkı atlatamamış biri. güzeller güzel bir hatun olan müzisyen nana ise çaresiz bir ayrılık sonucu sevdiği adamdan ayrı düşmüş ve kendini kilitlemiş biri. olanca güçlü görünümüne rağmen bir anlamda yalnız ve çaresiz. sevdiği adamın kendi gruplarını terk ederek katıldığı yeni grubundan daha iyi olma çabasıyla kendini müziğine vermiş, ayakta kalmaya çalışan..nana japonca'da yedi demek. müzisyen nana'nın diğer nana'ya verdiği takma isim olan hachi ise sekiz.ayrıca müziklerinin çok güzel olduğunu ve japonya'daki müzik listelerini altüst ettiğini de belirmek gerek.özellikle starless night , a little pain ve rose adlı parçalar çok güzel.izlemek isteyenler, youtube'den ilk 21 bölüme ulaşabilir. yakında diğer bölümler de yine orijinal japonca ve ingilizce altyazılı olarak youtube'ye eklenecek.bir şans verin derim, bence hiç pişman olmayacaksınız..
(phoibe - 11 Ekim 2006 04:21)
emile zola nin unlu bir romaniokurken baslarinda kendimi kaptirdigim daha sonra ise zorla bitirdigim kitapromanda nana basit bi hayat kadiniyken guzelligini ve zekasini kullanarak fakat ayni isi yaparak parisin en cok taninan ve arzu edilen kadini olur. tabii kitap bu kadar basit deil okuyup gormek lazim.
(yabu - 3 Temmuz 2002 10:44)
josei türünde diyebileceğimiz her türlü aşmış bir anime/manga serisi. aradaki komik sahnelerine rağmen çok can yakıyor. ayrıca gördüğüm en gerçekçi animelerden. zaten her türlü nesne ile de gerçek hayatla bağlantı kurmuştur. örneğin osaki nana karakterinin en sevdiği marka vivienne westwood'dur. karakterin giydiği bazı kıyafetlerin tasarımlarını normalde bulabilirsiniz. cep telefonları da karakterlere uygun seçilmiştir.bunun dışında müzik konusunda ise birçok animenin ost lerini indirip indirip dinlemişimdir ama en iyisi bu diyorum. ilk kapanış şarkısı a little pain, ikinci açılış şarkısı wish ve ikinci kapanış şarkısı starless night olivia lufkin adlı hoş sesli hatuna aittir. dinlenmeli, dinletilmelidir. ki bu kişi de animedeki reira'ya yani trapnest'in solistine denk geliyor. ilk açılış şarkısı rose, üçüncü açılış şarkısı lucy ve üçünü kapanış şarkısı kuroi namida ise anna tsuchiya'ya aittir. bu kişi de animede osaki nana hatununa denk düşüyor.hepsi ayrı güzel. karakterlerin de bir derinliği var, hepsinin bir hikayesi var. ve aman diyim, duygusal döneminizde dadanmayın çok kötü yapıyor sonra.mangasıyla ilgili aldığım bir spoiler çok kötü yaptı bir de beni. yapılır mı bu ai yazawa?
(ozeyjan - 6 Ocak 2009 23:45)
26 bolumluk iskenceden sonra ( ama guzel iskence hehe) dayanamayip wikipediayi actim ve okudum! okumaz olaydim- mi desem yoksa demesem mi...demiyim. okudugum iyi olmus.--- spoiler ---paradise kiss'ten sonra iyi bitmesini beklemiyordum zaten. en az bir kirk bolum kalp cirpintilariyla izleyip, sonra bu kadar gercekci ve huzunlu bitmesine dayanamazdim, carpardim ekrana iki tane, kotu olurdu. yani iyi ki okumusum sonunu. ama su shin bi adam olmamis ona yaniyorum. yok lan yeter! beni de alin o dunyaya bak nasil hakkindan geliyorum. nana o. desen cokmus. yeter be, biraz mutlu, en azindan kalbizmizi parcalamayan, anime gibi anime istiyoruz. hiyk hiyk. neyse gidip 26. bolumu izleyeyim.--- spoiler ---o degilde bunun yuzunden platonik ve sizofrenik davranislarda bulunuyorum be sozluk. ha birde goruntu yonetmenligi paradise kiss teki kadar iyi degil. yine de seviyoruz.
(cattenlent - 3 Şubat 2009 08:57)
nana,bir fahişedir.evet evet fahişe!yanlış duymadınız.ilk önceleri bir tiyatro oyuncusu olan nana daha sonra fahişe olur ve hayatı level level düşüş içine girer.natüralist akımının en önemli temsilcilerinden olan zola bu romanında;bir kadının,bir rejimin(dönemim ii. imparatorluk fransası) ve bir toplumun çürüyüşünü resmediyor.bu resimde cinsellik,tarih ve mit hep birlikte yaşıyor ve tükeniyor;aynı anda ve aynı kötü ağız kokusu içinde.
(lynyrd skynyrd - 15 Mart 2009 21:32)
en iyi halini mangasını okuyarak bulabileceğiniz öykü. animesi de çok güzeldir. hatta manganın ardına müzik konulmuş ve daha zevkli hale getirilmiştir. ama her iki filmini de asla tavsiye etmem. hele de manga-anime ikilisinden karakterlere sesleriyle ve görüntüleriyle alıştıysanız, tempoya ayak uydurduysanız, işin içindeki insani durumlara/duygulara aşinalığınız varsa filmler iyice çekilmez oluyor. ne zamandır elimin altında duruyordu filmler, bu gece izleme fırsatı buldum. ama hikayeyi bildiğim için, temponun yavaşlığı da hoşuma gitmediğinden sürekli ileri sararak izledim. ilk film osaki nana; ikincisi komatsu nana üzerinden ilerliyor. birincide osaki nana'nın ren ile tekrar barışmasına kadar olan hikayeyi izliyoruz. prequel de tamamen osaki nana'nın flahbackleri üzerinden ilerliyor (oysa komatsu nana'nın da oldukça ayrıntılı bir prequeli ve hikayesi vardır bu zamana kadar. unlar es geçilmiş). ikinci filmde ise komatsu nana'nın takumi ve nobuo ile arasında geçenleri izliyoruz. bu sefer de osaki nana'nın hikayesi eksik kalmış.eğer manga veya anime hakkında bilginiz yoksa ancak zaman geçirmelik fimler olduklarını söyleyebilirim. yok "mangayı okudum bir de filmini izlyeyim" diyorsanız zaman kaybı bence. animesini izleyin çok çok daha iyi. aynı konser sahnesini filmde ve animede izleyince fark ortaya çıkıyor. filmde hiçbir şey hissetmezken (oyuncular her daim 'bitse de gitsek' havasında) animede o konserin içindeymiş gibi hissedebilirsiniz. belki de bu yüzden olacak, animenin müziklerinin daha güzel olduklarını düşünüyorum.
(in pyjamas - 19 Temmuz 2010 04:39)
vivienne westwood'u sevme nedenim olan anime.
(caramel dance - 13 Şubat 2011 19:38)
bir anime.bir insan neden bir animeden bu kadar çok etkilenebilir? işte bu sorunun yanıtını arıyorum bir süredir. her izlediğimde içimde bir şeyin kopuşunun ve kopan yanın acısını duyuyorum... dram filmleri, dramatize edilmiş romanlar, hikayelerin çoğunda bulamadığım safi bir şey işte bu. her "hey nana..." deyişinde başa sarıp duran...anime bitişlerinde ekrana yansımış yüzümdeki o, bir yaş daha yaşlanmış ifadem...bazen başkalarından saklayarak ağlayışım...sahi, bir insan bir animeden neden bu kadar çok etkilenir, etkilenebilir?çok gerçek olduğu için mi, müzikleri yaraladığı için mi, karakterleri candan sevdiğinden mi...biri çıkıp gelse, sarılıp ağlama isteğinden mi?bir yanım gerçekten de ikinci sezonunun neden olmayışına kızıyor...ama...acıyan yanım, böylesi daha iyi diyor, daha iyi...zaten hayata uyum sağlamakta yeterince zorlanmıyor musun anoktanur?işte tanım mıydı? bu. nana bu. anlaşılabiliyor mu? hiç sanmıyorum.
(anoktanur - 26 Ağustos 2011 17:27)
lazca anne anlamındadır
(diyetkolabussuzlimonsuzlutfen - 2 Ekim 2004 04:07)
paris'in soylu görünümünün altındaki çürümüşlüğü, yozluğu ve zaafların her kesimden insanları hangi sınırlara getirebileceğini açık bi söylemle dile getirmiş zola . birçok fransız yazarın dile getirmeye çalıştığı şeyi yapmış aslında. (bkz: goriot baba)
(outre wanderlust - 6 Kasım 2004 23:18)
Yorum Kaynak Link : nana