Süre                : 2 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Mart 1998 Çarşamba, Yapım Yılı : 1998
Türü                : Cinayet,Drama
Taglar             : Aile ilişkileri
Ülke                : Fransa
Yapımcı          :  Pierre Grise Productions , T&C Film AG , Alia Films
Yönetmen       : Jacques Rivette (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Pascal Bonitzer (IMDB)(ekşi),Emmanuelle Cuau (IMDB),Jacques Rivette (IMDB)(ekşi),Pascal Bonitzer (IMDB)(ekşi),Emmanuelle Cuau (IMDB)
Oyuncular      : Sandrine Bonnaire (IMDB)(ekşi), Jerzy Radziwilowicz (IMDB), Grégoire Colin (IMDB)(ekşi), Laure Marsac (IMDB)(ekşi), Françoise Fabian (IMDB)(ekşi), Christine Vouilloz (IMDB), Mark Saporta (IMDB), Sara Louis (IMDB), Hermine Karagheuz (IMDB), Bernadette Giraud (IMDB), Micheline Herzog (IMDB), Patrick Le Bouar (IMDB), Michel Gondoin (IMDB)

Secret défense (~ Confidencial) ' Filminin Konusu :
Fransa'da terörist grup ve gizli servislerin birbirlerine karşı devam eden acımasız savaşı, radikal karşı ideolojiler adına sürmektedir. Henüz, terörist ve gizli ajanlar hemen hemen aynı hayatları yönetiyor, manipülasyonda aynı yöntemler üzerinden gidiyorlardır. Devlet Sırrı, Fransız gizli servisi tarafından askere alınan öğrenci Diane ve terörizmin onu kurtuluşa götüreceğine inanan belalı genç Pierre üzerinden onların gizli savaşını ifşa eder. Diane ve Pierre görevleri için eğitilirken, kaçamayacakları olaylar zincirine takılıp kalırlar. Acaba soylu olarak gördükleri savaşları adına ikisi de fedakarlıkta bulunabilecek midir?


  • "vahina giocante'nin kendine has güzelliği sayesinde izlenebilecek sıradan bir ajan filmi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    1998 yapimi jacques rivette filmi. kardesi tarafindan doldurusa getirilen bir genc kadinin intikam oykusunu anlatir. 170 dakikanin yarisindan fazlasinda toplu tasima araclarinda bir oraya bir buraya gidip gelmesini anlatip epeyce yorabilir.


    (coldbound - 17 Mayıs 2008 01:10)

  • comment image

    bir jacques rivette filmi. senaristleri arasında pascal bonitzer de var. başrolde sandrine bonnaire oynuyor. filmin konusu ise kısaca şöyle anlatılımış cnbc-e'nin sitesinde: ''yönetmen jacques rivette, ilginç bir suç/ceza öyküsü anlatıyor. beş yıl önce öldürülen babasının katilini bulduğuna inanan paul, intikam almaya kararlıdır ve kana kan düsturuna göre bu intikam sadece cinayet yoluyla alınabilir. vaktinin büyük kısmını laboratuarda geçiren tıbbî araştırmacı ablası sylvie ise onu korumak için silahı eline alarak, intikam planını onun adına uygulamaya koyar. ama en önemli soru tam olarak cevaplanmamıştır: gerçekten suçluyu bulmuşlar mıdır?''


    (wa - 23 Temmuz 2008 14:38)

  • comment image

    oryantalist film cekme konusunda kendilerini rakipsiz goren amerikalilara, fransiz bir yonetmenin verdigi, hatta tokat gibi aksettigi, film.

    filmdeki butun araplar, biri haric ki o da bayagi bir dayak yiyor, kotu. fransiz hapishaneleri, filme gore, arap kayniyor. gene fransiz hapishaneleri, genel olarak, nazi sempatizani fasistler ile araplar arasinda ikiye bolunmus durumda. ustelik, bu iki grup da danisikli dovus icinde. filme gore, araplar arasinda, kendini din uzerinden tanimlamayan yok. yani, ateist arap, agnostik arap, sekuler arap, vs. olamayacak seyler. ote yandan, universitede arapca dersi veren bir arabin bile kadinlari asagilayacak seyler soylemekte beis gormemesi gayet olagan.

    butun bunlarin ustune, entrika zayif, heyecan az, cekimler beylik olunca, filmi gormenin yanlis olacagi sonucu ortaya cikiyor.

    gerard lanvin, basrol, her ne hikmetse sagci yonetmenlerle calismayi tercih ediyor gibi; rol aldigi filmlere dikkat etmekte fayda var.


    (iki9bir18uc20bir30 - 27 Temmuz 2009 08:57)

  • comment image

    cumhuriyetçi fransanın da "lan ne oluyoruz aq, düşünce özgürlüğünü abarttık mı, her an bir yerimizde bomba patlayabilir" korkusu yaşadoığını anlatan, on bir eylül etkili film. fransızın fransıza propagandası gibidir bir yandan. siz rahatça şarabınızı yudumlarken kaç ajan ülke için kendini feda ediyor bilemezsiniz demektedir.


    (mago de oz - 10 Ağustos 2009 14:56)

  • comment image

    devlet sırrı diye türkçeye çevrilmiş olan, senaryosundaki süperötesi mantık hatalarıyla kafamda yer edinmiş fransız filmi. hayır daha dün işe aldığın ajanla ülke kahramanı yaratma hevesin nedir mondiyö?


    (hizli sperm - 13 Ocak 2010 17:04)

  • comment image

    sıradan bi film. izlerken, "ulen şu jason bourne serisinin dördüncü filmi çıksa da izlesek" diye geçirdim. eğer bi filmi izlerken, başka bi filmi düşünüyosanız, izlediğiniz film boktandır muhtemelen. bi kadınla sevişirken, başka bi kadını hayal etmeye benziyo nazarımda.

    ama şöyle de bi şey düşündürttü zavallı beynime; nüfusunun çok ciddi bi kısmını oluşturan -ki filmde %10 olarak geçiyodu- kaçak ya da legal yollarla yerleşmiş müslüman nüfusun var. sen de avrupa'da modernizmin, zarafetin, şarabın ve avrupa'ya mal ettiğimiz ne kadar olumlu özellik varsa, alayının sembolü olmuş bi ülkesin. bi süre sonra bi de bakıyosun ki, ülkende küçük bi ortadoğu ülkesi oluşturacak kadar yabancı yaşıyo. terörü bi kenara bıraktım, bu insanlar senin adetlerini bilmez, kültürünü bilmez, para kazanıp hayatta kalabilmek için pis işler çevirip, dolandırıcılık yapar, yaya geçidi falan dinlemeyip insanların üzerine sürer arabasını, vs... neticede adam, ya para kazanmak için, ya ülkesindeki sefaletten bıktığı için, ya da siyasi ilticadan veya herhangi bi sebepten ötürü ülkene gelmiş ve bu gelişler pek de insanca yaşamak için olmamış. "fransa'ya gidelim de adam gibi yaşayalım hacı, medeniyetin gözünü yiyim" denmemiş genellikle. tüm bunlar neticesinde, "adamlarda ne tahammül varmış arkadaş" diye düşünüyorum ben. biz kendi içimizde yok beyaz türk, yok zenci türk, yok kürtlük alt kimliktir, türkiyelilik üst kimliktir falan fişmekan ve daha birçok sebepten ötürü 30 yıldır birbirimizi öldüyoruz. fransızların da, milliyetçiliği aşağılayan, hor gören, süper insanlar oldukları iddiasında da değilim tabii ki ama biz gelişmiş bi ülke olsaydık ve sosyal yaşamda bize sıkıntı yaratan farklı bi kimlikten insan grubu akın akın gelseydi topraklarımıza, ne vize, ne yerleşim izni, ne de çalışma izni verirdik gibi geliyo bana.

    sen parfümle özdeşleşmişsin, adam sokaklarına işiyo! ne post-modern bi sentez lan...

    edit: iki sene sonra farkettim ki, "iltica" yazmak isterken "irtica" yazmışım; düzeltildi. her şey adıyla anılmalı...


    (kivikocan - 1 Nisan 2011 11:30)

Yorum Kaynak Link : secret defense