Dam el ghazal (~ The Gazelle's Blood) ' Filminin Konusu : Dam el ghazal is a movie starring Salah Abdullah, Mahmood Abdulmughni, and Amr Abd El-Guelil. Amro abd al Galel not joined in this movie you have to correct the name to Amro waked
Omaret yakobean(2006)(7,5-5263)
Fi shaket Masr El Gedeeda(2007)(7,3-1008)
Heya fawda(2007)(7,1-1350)
Mallaki Iskandariya(2005)(7,1-1014)
Sahar el layaly(2003)(7,0-1496)
Ehky ya Scheherazade(2009)(6,8-991)
Ahla al awkat(2004)(6,6-886)
alip o kadar uzaklara goturuyor ki, yapamiyorsun, isin icinden cikamiyorsun, oyle guzel bir sey. https://www.youtube.com/watch?v=2m1xkxd4gvi
(bana mazlumu cagirin - 18 Şubat 2013 21:52)
acayip bir sentez. başka kafaların şarkısı. bir de aşk 4 cümleyle bundan daha güzel anlatılmadı.
(kalsiyumsandoz - 19 Şubat 2013 12:30)
bitmesin isteğime bitmeyişiyle cevap veren şarkı. mutluluk veya huzur değil de, kafa bulanması daha çok bunu dinlerken hissettiğim. iyi manada.
(tangerinee - 19 Mart 2013 23:26)
youtube'da hakkında "i stopped my porn for this!" diye yorum bulunan şarkı, başka söze gerek yok.
(axpall - 22 Mart 2013 15:08)
yer:camı açık şöyle sahilden sahilden yeterince hızda giden bir arabanın içi,rüzgar avuç içine içine esmekte...havalardan yaz,ruh hali: istemediğin ne varsa bırakmışsın geride, sadece gidiyorsun.diye dinlenince daha da güzel olabilen şarkıpek çok güzel düzenlemesi olduğunu söylemekte fayda var.
(pespayecir - 6 Mayıs 2013 20:38)
farsçanın ne kadar güzel bir dil olduğunu gösteren parça. arapça bilmesem de arapçanın arapça olduğunu anlarım, fakat farsçanın bu kadar güzel tınısı olduğunu bilmezdim.tabi mevlana ve aşmış sözleri göz ardı etmemek lazım.sözlerinin türkçe mealini okuyunca, bu müzikle uçmamak imkansız. "sen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden"dinleyin, dinletin...
(chouette - 27 Mayıs 2013 15:13)
insanın içini kanatan parça, en çok tek kaldığımda hissettiğim devasa yalnızlığın fon müziği.(bkz: az kişinin bildiği süper şarkılar)
(in search we trust - 16 Haziran 2013 19:47)
farsça olan sözleri mevlana'nın külliyat-ı şems-i tebrizî ya da divan-ı şems olarak bilinen divan-ı kebirindeki sen ve ben isimli eserinden alınmadır. "man o to" da "sen ve ben"* demek zaten.antimatter'ın ingilizceden güzel çevirisiyle:saadet zamanı: avluya doğru oturmuşuz, sen ve benendamımız çift, sûretimiz çift, rûhumuz tek, sen ve benbulandıran palavralardan âzâde, gamsız bir keyif, sen ve bensen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elindentamamı ise bu. çeviren farklı:sen ve benmevlânamutluluk veren zaman! biz oturuyorkensen ve ben,bir ruh ve iki şekille,sen ve ben,herşeyi hızlandırır parfüm, kuşların şarkısı,biz bahçeye girerkensen ve ben,acele eder göğün bütün yıldızlarıbizi görmeye,ve biz gösteririz onlara kendi ayımızı,sen ve ben-sözler olmadan sen ve ben, olmadan biz,sen ve ben-sevinçte bitişiğiz,sen ve ben.şeker çiyner cennetin papağanlarıo yerdebiz otururken, tatlı tatlı gülerken,sen ve ben.sen ve ben gariptir birliktebu kuytu köşedeayrıdırlar binlerce mil ötede, birbirini görmeye-sen ve ben.bir şekil bu tozun içinde, diğerio ülkede.orada hiç bitmeyen tatlı cennette..sen ve ben.çeviren: vehbi taşarbirisi de şöyle bir video hazırlamış. başka bir çeviri:http://videoixir.com/…laleddin-rumi-sen-ve-ben.html
(cryogenix - 14 Ağustos 2013 16:19)
midem bulanıyor, gözlerimin önü buğulanıyor, görüntü netliğini kaybediyor her saniye. şiirin sözleri uçuşuyor zihnimde, her biri öldürmeyi çok iyi bilen usta bir katil. "ben u sen" ruhun tam ensesinden kavrayıp savuruyor her seferinde çivili bir duvara. ben u sen öldürüyor kan akıp akıp gidierken imdada saadet zamanları yetişiyor, netliğini kaybeden gözlerin önünde bir ışık beliriyor, akan kanın yerine umut dolmaya başlıyor; sanki bir anı, bir hatıra, bir resim, bir koku, bir gün, bir yemek, bir söz, bir ses, hepsi doluşuyor cenaze evine koşturan misafirler gibi. hepsi aceleci, hepsi biraz umarsız, hepsi biraz üzgün biraz yarım ve hepsi yalnız bırakacak ölü ile sahibini bir başına. bir ışık çakması zamanında herkes terk edecek o küçük viraneyi ve akmaya devam edecek kıpkırmızı bir kan.ölen saadet zamanı mutlu günler güzel günler ölen sabahlar uzak buluşmalar bir olmalar ölen sanki herşeyi kalan ise bir tanık. tanık olmasa öldüğüne kim inanacak bunca güzelliğin tanık olmasa kim yasını tutacak kim kanayacak ağırısında kim boğulacak. tanık "man" olmalı yani ben. cenaze evinin sahibi, yasın sahibi cürmü işleyen "to"yani "sen" varlığı bilinmez, öldüren katiller gibi aranmalı tanığın gözüne ilişmeli gözleri. "avlular" mutluluk günlerinin küçük gizli köşeleri, bir deniz kenarı, bir bank, bir meksika lokantası kaybolunan bir yol, küçük bir oda. bütün avlular yıkık kayıp ve uzak artık.ve nihayet delilik ile sukunet arasında bir yerde, kan yakamozuna nazır bir anda, acı ile hiçlikten karılıp kırılmış gibi ağrıyan kemiklerin arkasında saklanan yorgun kalp, acele ile kan yetiştirirken her santiminde bir başka sızı biten bedene, bırakmak ister yaptığı işi. kim dur diyecektir ki zaten?"bir olmak" bir olmak vaktinde ise ölen de öldüren de izleyen de mutlu olan da ağlayan da birdir artık. delilik şehrinin kıyılarında tevekkül içinde ve ölüm sessizliğinde bu bedeni yapanın göndereceği melek beklenmeye konulur. meleğin elindeki kadehte ya mavi bir umut olacak ya da bembeyaz bir son.saadet zamanı: avluya doğru oturmuşuz, sen ve benendamımız çift, sûretimiz çift, ruhumuz tek, sen ve benbulandıran palavralardan azade, gamsız bir keyif, sen ve bensen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden
(paslieyfel - 4 Aralık 2013 13:25)
parçayı online dinlemek için google aramalarına eskiden "nu man o to" yazınca "numan oto" mu demek istediniz uyarısı veriyordu. düzelmiş.
(insomniacelrohir - 6 Aralık 2013 10:11)
Yorum Kaynak Link : man o to