Facebook Yorumları
  • comment image

    chan wook park’ın tek mekanda geçen 26 dakikalık son derece etkileyici kısa filmi. kronolojik olarak yönetmenin üçüncü filmi. film izleyiciye birbirine karşıt duygular arasında o kadar net geçişler yaşatıyor ki, adeta yaptığınız hatayı unutmamanız için atılan bir tokat gibi. son derece absürd bir kara mizah örneği.

    --- ağır spoiler ---

    film aslında bir trajediyi konu alıyor. güney kore’de yaşanan bir deprem felaketi nedeniyle çöken bir alışveriş merkezi ve inşaat firması kusurlarını kabul etmiş ve ölenlerin yakınlarına tazminat ödemeye karar vermiştir. devletin ödeyeceği tazminat ile birlikte her aileye en az 520 bin amerikan doları ödenecektir.

    çöken alışveriş merkezinin enkazından felaketten 3 gün sonra, kimliği tespit edilemeyen bir kadın cesedi çıkarılır. haberlerde tazminat ödeneceği açıklandıktan sonra bir aile ölen kişinin 7 sene önce evden kaçan kızları olduğunu iddia eder ve tazminat talep ederler. hükümet tazminat taleplerini onaylar ve kızlarının naaşını teslim almak üzere morga gelirler. yanlarında bu trajediyi haber yapan bir gazeteci ve kameraman da vardır.

    işte işler burada bir trajikomediye döner ve chan wook park kara mizahı konuşturur.

    annesi sedyede yatan kızının naaşının başında ağlarken morg görevlisi cesedi temizlemektedir. görevli bir süre boyunca cesedin yüzüne baktıktan sonra aniden işini bırakır ve bir sandalyeye oturup kalır. sonra bir hışımla gazeteci ve kameramanı kollarından tutup morgun dışına çıkarır. hükümet görevlisi odaya geldiğinde her şey açıklığa kavuşur. morg görevlisi sedyede yatan kızın 7 sene önce kaybolan kendi kızı olduğunu iddia etmektedir!

    artık kızlarını teslim almaya gelen çift ile morg görevlisinin ölen kızı sahiplenme mücadelesi ile baş başa kalırız.

    iki taraf da kızlarının kaybolmadan önceki fotoğraflarını gösterirler, fotoğraflardaki kızlar gerçekten birbirlerine çok benzemektedir. ama sedyede yatan ölünü yüzü geçirdiği kazada deforme olup tanınmaz hale gelmiştir. buna rağmen morg görevlisi kızının aynı kendisine benzediğini söyleyip ceset ile kafa kafaya vererek suratını büzüp cesedin suratına benzetmeye çalışır.(!)

    film öyle ilerlemeye başlar ki ibre bir morg görevlisine, bir hak talep eden çifte dönmektedir.

    morg görevlisi fotoğrafta kızının sağ bacağında bir ben olduğunu fark eder ve hiç tereddüt etmeden bunu bir kanıtlamak üzere cesede yönelir, ama örtü açıldığında görülür ki kızın sağ bacağı kazada kopmuştur ve kayıptır. yine kara mizahla bu davranışı onun doğru söylediğini düşündürür izleyiciye.

    gazeteci cesette buna benzer ve teşhis edilmesini sağlayacak bir iz daha tespit ettiğini söyler. izin nerede olduğunu ve nasıl oluştuğunu söyleyebilen ailenin kızın gerçek ailesi olduğu anlaşılacaktır. bunun üzerine çift oltaya gelmeyerek kızları kaybolmadan önce vücudunda herhangi bir iz olmadığını, iz varsa kaybolduktan sonra meydana gelmiş olduğunu söyler. bu cevap hem kurnazca ve soğukkanlı olması nedeniyle çiftin aleyhine değerlendirilebileceği gibi, böyle bir iz olmadığı için leyhlerine de değerlendirilebilir.

    daha sonra cesedi incelemeye devam ederlerken göğsünün altında bir sigara izi görürler. gazeteci göğüs üzerinde incelemeyi abartınca çift öfkelenir ve baba gazetecinin burnuna yumruğu patlatır. bu olay da ibrenin çifte kaymasına sebep olur. kızlarının ölü bedeninin artık rahat bırakılmasını istediklerini düşündürür.

    bir sonraki sahnede morg görevlisi, hükümet görevlisi ve çiftimiz cesedin başında morg görevlisinin morg dolabının çekmecesinde(!) sakladığı biraları yudumlarken samimi bir ortamda sohbet etmektedir. kadın eşinin bir iş kazası geçirdiğini ve bu olaydan sonra fakirleştiklerini, kızlarının da fakirliğe dayanamayıp 16 yaşındayken bu yüzden kaçtığından bahsetmektedir.

    işte filmin sağlam tokatlarından biri tam da burada gelir, hükümet görevlisi morg görevlisine ve tazminat hak eden çifte sorar; “neden hepiniz bu ölü kızın kendi kızınız olmasını istiyorsunuz? eğer onu bu kadar çok seviyorsanız, bunun başka birinin kızı olmasını ve kendi kızınızın hala hayatta olmasını dilemeniz gerekmez mi?” o neşeli ortam bir anda buz kesiverir. morg gibi.

    sessizliği telefon zili bozar, hükümet görevlisi telefonla konuşur ve tartışmanın bittiğini söyler.

    morg şefinin söylediğine göre morg görevlisi son dört senede benzer şekilde morga gelen 2 kız cesedinin daha kendi kızı olduğunu iddia etmiştir. morg şefi, hükümet görevlisine bu kişinin saçmalıkları dinlememesini salık vermiştir. bu konuşma, başından beri kapyak tavırlar içinde olan morg görevlisinin inandırıcılığını bitiren son damla olsa da, bu durum aslında bir açıdan tazminatın değil, kızını bulmanın peşinde olduğunu da gösteriyor. yine de burada yönetmenin yönlendirmesi ile ibre çiftin olduğu tarafa kayarken, morg görevlisi hemen yapıştır cevabı; dna testi!

    hükümet görevlisi kati bir şekilde itiraz ederken filmin haşarı çocuğu, kilit adamı gazeteci bir kez daha ortaya çıkar ve yine ortalığı karıştırır. eğer morg görevlisi haklı çıkarsa hükümet görevlisinin ceza alabileceği için karşı çıktığını, hatta belki de çift ile hükümet görevlisinin parayı kırışmak üzere anlaşmış bile olabileceği fikrini ortaya atıverir. bu ikili arasında daha önce de gazetecinin yaptığı bir haber nedeniyle olan gerginlik bunun üzerine patlak verir ve ortalık şenlenir.

    tam bu sırada gazeteci içeriye gizemli bir genç kızı davet eder. herkes şaşkınlık içinde ne olup bittiğine anlam vermeye çalışmaktadır. geç kız çiftin önünde durur ve bir sigara yakar. elleri titreyerek bir nefes alır, ve ağzından şu kelime dökülür; anne! *

    genç kız küçük bir plastik ameliyat geçirdiğini, bu nedenle onu tanımamış olabileceklerini fakat çifti ekranda görür görmez tanıdığını anlatır. babasının fabrikada geçirdiği kazadan bahseder. evden kaçmadığını, ailesinin 7 yaşındayken ciddi bir hastalığı olması sebebiyle onu kimsesizler yurduna terk ettiğini söyler! başlarda onlardan nefret etmiş olsa da artık bunları aşmıştır.

    buraya kadar yine kurnaz gazetecinin bir oyun peşinde olduğu, bir kadın oyuncu ile anlaşıp çiftin açık vermesini sağlamaya çalıştığı düşünülebilir.

    anne genç kızın söylediklerini reddedip, morgdaki cesedin kendi kızı olduğunu iddia etmeye devam edince kız tokadı patlatır. bu fiziksel yansıması zayıf görünen tokat aslında filmin izleyiciye atacağı sağlam tokatlardan bir diğerinin öncülüdür. genç kız anneye sorar; “bütün bunları gerçekten para için mi yapıyorsun? ben zaten bir kez terkedildim, yine terk edebilirsin beni, sorun değil. ama ya o? sen kimsin ki bu zavallı kızı aldatmaya kalkıyorsun?”

    ağlayarak, haykırarak devam eder; “hiçbir anne hasta çocuğunu terk etmemeli! ne kadar fakir olduğunuz beni ilgilendirmiyordu! o zamandan beri nasıl bir hayatım olduğunu biliyor musun? ama ben yine de sizi affediyorum!”

    ve yer sallanmaya başlar, deprem olmaktadır.

    genç kız da yaşadığı stresin etkisi ile epilepsi nöbeti geçirmeye başlar ve yere yığılır.

    ışıklar kararır.

    ışıklar geri geldiğinde daha önce siyah beyaz olan film renkli olarak devam eder. herkes bir köşeye dağılmıştır. filmin siyah beyazdan renkliye geçişi aslında bir nevi davanın çözülüşünü simgelemektedir. depremin durmasıyla oluşan manzara her şeyi özetlemektedir.

    çift epilepsi nöbeti geçiren kızı kucaklamıştır. babası dilini ısırmaması için kazada kaybettiği el yerine takılmış olan tahta elini dişlerinin arasına sıkıştırmıştır.

    morg görevlisi ise sedyedeki cesedin üzerine kapaklanmış ve kendisini ona siper etmiştir.

    karar.

    zemin kırılan musluğun akıttığı su ile ıslanmıştır, masanın üzerindeki bir elektrik lambası yere düşer.

    ayaktaki tek kişi sedyeye kapaklanmış olan morg görevlisidir, onun dışında yerde yatan herkes akıma kapılır ve ölür.

    --- ağır spoiler ---


    (s1r - 1 Kasım 2014 00:01)

  • comment image

    dahi yonetmenimiz chan wook park'in soke edici kisa filmi.. 1999 yapimi bir film.. ingilizce adi: judgement.

    --- spoiler ---
    film, son 2 dakikasi haric, siyah beyaz.. bu sefer bir cesetin basina toplanan bir insan guruhu soz konusu.. bir deprem olmustur.. felaket goruntuleri de zaten araya girer huzunlu bir muzik esliginde.. bir binadan sag cikamayanlara yuklu bir tazminat odenecektir.. bir cift, cesedin yillar evvel evlerinden kacan kizlarina ait oldugunu iddia eder. sonrasinda da morg gorevlisi soz konusu cesedi, evinden kacan kendi kizi sanar.. ve bu iki cift arasinda duragan bir catisma vuku bulur.. tabii ortami geren iki adet insan da soz konusu.. absurt bir mizah anlayisi kullanmis chan wook park.. yani belirli bir tarifi zor yaptiginin.. sonradan gelen bir kiz var filmde, bu ciftin cocugu oldugunu soyler.. iste o zaman yine izleyiciyi bir sokla daha bas basa birakir park.. kizin soyledigine gore, kizin ebeveynlerinden ayrilmasinin nedeni, anne-babanin onu bir yetimhaneye birakacak olmasi.. park'in kafayi takigi intikam temasi yine bu baglamda dusunulebilir: boylelikle anne-baba tazminati alamayacaklar. ama kiz der ki: "...beni bir defa terk ettiniz, ama ben yine de sizi affediyorum.. tamam, ikinci sefere de tamam..". ama gozleri bugulanmistir kizin.. sonrasinda bir deprem daha meydana gelir.. isin ilginc tarafi, kizin babasi oldugunu iddia eden morg gorevlisi disinda tum karakterler olmustur, ama depremle degil*... yani chan wook park yine konusturmus..
    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 1 Şubat 2006 15:01)

  • comment image

    chan wook park'ın 1999 tarihli 26 dakikalık kısa filmi. ve aynı zamanda müthiş bir kara mizah örneği. gerek konusu, gerekse diyalogları itibari ile seyirciyi gülsem mi, şaşırsam mı ikileminde bırakmaktan öte aynı zamanda chan wook park'ın içindeki espiri anlayışını da yansıtıyor ve bundan sonraki işlerinde göstereceği başarılarının da izlerini taşıyor. ayrıca filmde dikkat çekici bir nokta da morg müdürünün isminin mr. park olarak geçmesi. artık kendi ismine bir göndermemidir, yoksa rastgele mi seçilmiştir bilinmez.


    (pumuckl - 4 Şubat 2006 04:21)

Yorum Kaynak Link : simpan