Süre                : 1 Saat 18 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Haziran 2003 Çarşamba, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Animasyon,Komedi,Drama
Ülke                : Fransa,Belçika,Kanada,İngiltere,Letonya
Yapımcı          :  Les Armateurs , Production Champion , Vivi Film
Yönetmen       : Sylvain Chomet (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Sylvain Chomet (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Michel Robin (IMDB)(ekşi)

Les triplettes de Belleville (~ Belleville'de randevu) ' Filminin Konusu :
Yetim bir çocuk olan Champion büyük annesi Madam Souza tarafından büyütülür. Büyükannesinin hediye ettiği üç tekerlekli bir bisiklet ile Champion’ın bisiklet yarışlarına olan aşkı başlar ve ikisinin de yaşamlarını değiştiren bir dönüm noktası olur bu. Yıllarca süren bitmek bilmeyen çalışmalardan sonra Champion, dünyadaki en zor bisiklet yarışı olan Fransa Turu’na katılır. Alas, Champion ve diğer önemli birçok yarışmacı iki adam tarafından esrarengiz biçimde kaçırılırlar. Sadık köpeği şişko ve sürekli gaz çıkaran Bruno ‘nun yardımıyla Madame Souzo çok sevdiği Champion’ı kurtarmak için yola çıkar. Bu macera onları ünlü Fransız mafya babalarının bulunduğu Atlantik’in karşı kıyısındaki Belleville adında bir liman kentine kadar sürükler. Bu büyük şehrin korkutucu karanlığında kaybolan ve kafası karışan Madam Souza ve Bruno, gençliklerinde çok uyumlu olan Belleville’li tripletçilerle karşılaşırlar. Şimdilerde ise bu üç kaçık yaşlı kadın tuhaf bir caz orkestrasında çalmaktadır. Madam Souza gruba katılır. Daha ilk gösterilerinde Madam Souza, Champion’ın mafya babası tarafından bizzat rehin tutulduğunu anlar. Her şey çığırından çıkar ve takip başlar! Madame Souza, köpeği Bruno ve tripletçiler acımasız Fransız mafyasına galip gelip zavallı Champion’ı kurtarabilecek midir?


Oyuncular
  • "içinde boyun eğmek deyiminin nesnelleştiği bir karakter bulunduran animasyondur. (bkz: garson)"
  • "sahane film. :)(bkz: entryde 99 tadi)"
  • "bir de sinema perdesinden yelkenlileriyle eve dönüş sahneleri vardır ki -işte bu dedirtir... sinemanın büyüsüaşmış bir soundtrack'i olduğunu belirtmeden geçmemek gerek..."
  • "televizyondaki piyanist glenn gould."
  • "tek kelime ile şahaser bir animasyon, fransızlar yaptığında böyle oluyor işte. köpeğin rüyalarının gerçekleştiğini görmekse ayrı bir sevimlilik, köpekler de psikanalizden muaf değiller anlaşılan..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    hayata tutunmak icin obsesif sekilde de olsa birseyelere baglanmanin altını cizen film,geri kazanım ve sonrasında da kaybetmemeye calısmanın öyküsü...

    gösterimlerde daha cok yer bulan tek kullanimlık hollywood animasyonlarinin aksine,saturation ve cizgi teknigiyle daha karmasık olmasını, fransız yapımının alt oykusu ve gondermeleri de bir okadar cokluguyla özdeslestirebilir.

    kimi zaman baskaları icin yaptıgımız seylerin bize geri donusu;
    hala normal bir insan kadar tepkili olmayan torunun tour de france tutkusu,torun kadar babannenin de hayata baglantı noktası haline gelişi,yaşlı kadının bizim bile gosteremeyecegimiz performansla torununun ardından bisikletle yagmur camur yokuş demeden sokaklarda düdükle tempo tutarak dolaşması...

    çogumuz kendi hayatımız için bile tempo tutmayı unutmuşken...

    tour de france sırasında kacırılan torunun ardından deniz bisikleti ile fizik kurallarını alt eden mantıkla koca gemiyi yakın mesafe takibi de,kaybetmemeye calismanin...

    kaçımız kaybetmeme ugruna yakın markajı ,birbirimizi asiste etmeyi zorda olsa surdurebiliyoruz yada goze alıyoruz...
    giden gemiye mendil sallamak daha kolay ,degil mi?

    objenin gorunumu işlevi her ne olursa olsun,senin uzerine atadıgın anlam kadardır ederi meselesi de ;les triplettes de belleville olarak anılan üç yaşlı bayandan olusan muzik grubunun alet edevatında yüklü...evdeki dokunulmazlar buzdolabi, elektrik süpürgesi, gazete senfoni olusturabiliyor istenirse...

    hayata tempo tutmak en güçlü alt metin burda,sanıyorum ...


    (gomez de riquet - 12 Aralık 2006 11:22)

  • comment image

    ananeyle yenilen akşam yemeği sahnesini atlatabilen herkes için mükemmelolabilcek bir animasyon.
    çizgiler mükemmel.
    hareketler mükemmel.
    hareketsizlikler mükemmel.
    müzik mükemmel.
    hele renkler, en mükemmel.
    canlı olmalarını dilemiştim hep.


    (yesilkrema - 18 Mart 2008 00:48)

  • comment image

    bir buhran sonucu sığındığım ankara'da, kardeşim ve arkadaşımla izlediğim, içime oturmuş film. az ses/söz üzerine kurulu bir yapım.
    kendisine süper babaanne dediğimiz, on parmağında on marifet şirin teyzenin sevgi ve bağlılık öyküsüdür. vazgeçmemenin, hep inanmanın öyküsüdür. paris'in, champion ve bruno'nun zamanla geçirdiği değişimi gözler önüne sererken, süper babaanne'nin değişmezliğini görürüz. çizimleri, konusu şahane film. yüreğimizi tek burkan bruno'nun sürekli zor işlerde kullanılmasıydı, onun ötesinde içimiz ısındı, gözlerim yaşardı.


    (gwenhwyfar - 15 Mart 2010 19:11)

  • comment image

    gözlüklerin ardından bakarken gözleri kaydığı için gözlüklerini düzelten bir babaanne figürü çizilmiş. ve o nasıl bir bacak kasıdır öyle... bu animasyon insan kurgusunda duygu sorunu yaşayan diğer filmlere güzel bir örnek oluşturmuş. bazı anime ve animasyonlarda bu duygu patlaması mükemmel yansıtılıyor. ve ne yazık ki bir çok drama filminin vermek istediği o hissiyat kof sahnelerle dolu. gözlem yeteneği ve bunu yansıtabilmek o kadar zor ki, bu tat da bir çalışma izlenildiğinde insan otomatik olarak farklı bir algıya geçiyor ve beklentilerini yükseltiyor. animasyonun sonunda ev görüntüsünün tüm obje çizimlerini taradım. yaşlanan torunun belki sonrasında aldığı bir ödül, babaanne ve köpeğin ölüp ölmediği ile ilgili bir ipucu.. bulamadım.. şuan beynimdeki son ile ilgili her şey muamma..

    insan bazen yazmak ister


    (bira - 23 Ocak 2012 18:18)

  • comment image

    harika bir animasyon.belleville girisindeki elinde hamburger olan obez ozgurluk anitina dikkati cekmek isterim.firtina sahnesinde lacrimosa gercekten buyuleyiciydi.buyukannenin o sakin gorunusunu bozmadan buyuk bir sabir ve azimle yaptiklari,asla umutsuzluga kapilmamasi ve de sonu cok etkiledi beni.

    (bkz: film bitti mi)


    (hirondelle - 7 Mart 2004 22:18)

  • comment image

    portekizli babaannede kendi anneannemi gorup aglamakli oldugum, garip ve muhtesem kavramlarini yeniden tanimlamis ve soundtracki basarilinin otesinde olan super fransiz-kanada-belcika ortak yapimi animasyon. cocuklar icin degildir, buyukler icindir, duyurulur. amerikalilarla ilgili yaptiklari gondermeler sinema salonunda kirip gecirmistir. hele hele yavru kurt arkadas babaanneyi israrla karsiya gecirmeye calisirken trafik isiginda bekleyen tiplemeler yarmistir.


    (green eyed monster - 20 Mayıs 2004 22:58)

  • comment image

    bir de sinema perdesinden yelkenlileriyle eve dönüş sahneleri vardır ki -işte bu dedirtir... sinemanın büyüsü
    aşmış bir soundtrack'i olduğunu belirtmeden geçmemek gerek...


    (sydonia - 24 Mayıs 2004 22:44)

  • comment image

    ben bu yapima tek kelime ile "$aheser" derim ve 10 uzerinden 10 puan veririm.. normalde mesaj kaygisini insanlarin gozlerine sokarcasina sunulan yapimlardan (sahnelerden) ho$lanmam fakat triplettes of belleville'de boyle bir $ey kesinlikle soz konusu degil, o kadar sevimli karakterler yaratilmi$ ve verilmek istenen mesajlar o kadar kisa ve oz bir $ekilde aktariliyor ki hem kahkahanizi atiyorsunuz, hem de helal olsun chomet'ye ne de guzel ignelemi$ milleti diyorsunuz.. her ko$e ba$indaki fast foodculardan, kaldirimda yuruyen obezler ordusundan, bir saticinin "no money, no hamburger" 'li kapitalizm gondermesine, hollyfood'a, havaya ucurulan kurbagalarla dogal hayati yok etme mesajina inanilmaz zekice sahneleri mevcut.. ayrica filmin sonlarina dogru me$hur the corporation eserinden benzerlikler de yakalamadim degil.. kastikca cikiyor yani bir $eyler.. o bisiklet makinesi (platformu) uzerindeki 3 bisikletcinin cali$tirdigi ve yuzlerce mafya babasinin da perdede yansiyan goruntuyu seyretmesinde ise joel bakan'in the corporation eserinin anafikrini olu$turan "$irketler hukumetleri* yonetiyor" mesaji vardi.. hele filmin ba$indaki madame souza'in azmi beni cok guldurdu ve cok $eyler hatirlatti.. artik oss maratonuna hazirlanan liseli genclerin ebeveyleri tarafindan kampa alinmalari mi dersiniz, olimpiyat $ampiyonu yuzucu michael phelps'in cali$maktan son bir kac yilda sadece 3-4 gun yuzmedigi anektodumu dersiniz.. ilginc ilginc $eyler geldi aklima.. yalniz $unu aktarmadan gecemeyecegim, bir bisikletcinin vucudu ancak bu kadar guzel cizilebilirdi.. o calflari gorur gormez gulmem geldi..

    ayrica nemo ile kar$ila$tirmayalim bu filmi.. nemo'nun yeri aynen kendisi kadar son derece ba$arili olan lion king, toy story ve shrek'in yanidir..


    (huger - 29 Eylül 2004 03:52)

  • comment image

    çim biçme makinasının, yumurta çırpma aletinin ve elektrik süpürgesinin alternatif kullanımlarını öğreten, ne zaman bu alet edevatı bir görsem, ne zaman mısır patlatmaya kalksam bana filmi anımsatan takdir edilesi animasyon.


    (budala - 7 Kasım 2004 23:54)

  • comment image

    hollywood'un animasyon anlayisina okkali bir fransiz tokadi yapistiran muhtesem film. neymis efendim bir ana karakter, bir sapsal ve bir kotuden daha fazlasiymis animasyon. insani allak bullak edebilirmis.


    (henryleyden - 22 Ocak 2005 13:34)

  • comment image

    bir anneanneyle (ki filmde belirtilmemiştir, belki de babannedir, ama ben anneannemi daha çok severim) torunu arasında paylaşılan yalnızlığın, büyük coğrafyalara ve yıllara yayılan öyküsünün, şiir gibi anlatımıdır bu film...
    yarışlar, kötü adamlar, kurbağalar bahanesidir bu öykünün.. seven bir insanın sevdiği şeye olan tutkusunun hikayesidir. sessiz sedasız, her türlü zorluğu aşan, konuşmadan anlaşan büyük bir sevginin olası binbeşyüz hikayesinden biridir.. bakışlar, anlar, ayrıntılarla konuşur bu film.. torununun köpeğinin sırtında, giden geminin ardından sahil boyunca ilerleyen anneanne, kadere meydan okuyan bütün trajedi kahramanlarının en saklılarındandır. deniz bisikletinin üstünde okyanus aşan bir bacağı diğerinden kısa bu küçük kadın, bizi gerçekten seven insanların yüzünden bir parça taşır gözlüğünün ardında. sinema tarihinde hayran olduğum, hafızamdan çıkmayacak, ve hep tanıyormuşum hissi uyandıran karakterlerden biridir o. evet, şiirdir bu. çizgilerden yapılmış, renkler, şarkılar, sessizlikle örülü bir şiir. içinden oku. bildiğin ama söylemediğin, kelimelerden saklı bir dünyadan görünüm.


    (senzapelle - 6 Şubat 2005 19:39)

  • comment image

    beğenme arzusu ile izlediğim ama beğenemediğim nadir filmlerden biridir.
    fransız animasyon sanatı rasgeldiğim diğer örneklerinden anladığım kadarıyla gayet gelişmiş, ama bu filmi izlerken anlatılamaz bir tiksinti duydum nedense. şirin olmaması (ki animasyonlarda alıştığımız şirinlikten artık bay gelmeye başlamıştı) değil, karakterlerin itici olması değil, kurbağa çorbası değil de başka bir şey beni bu iğrenme hissine itti.
    çok kötü demiyorum, aksine çok başarılı bir çalışma. ama benim zevklerim ile bir şekilde aşırı ters düşmüş. çok başarılı bir kusmuk izler gibi izledim film...


    (kareem - 14 Şubat 2005 01:26)

  • comment image

    izlediğim en güzel ve en absürd görüntülere sahip animasyon film, animasyon derken bile düşünüyorum cünkü bu tür filmlerin doğasına tamamen ters,yani karakterlerde ne alıştığımız amerikalı disney karakterlerinin sevimliliği ne de japon anime karakterlerinin hareketliliği var, diyaloglar nerdeyse yok denecek kadar az, romantik filmler neyse de bir çizgi filmde iki kişi nasil bakışarak anlaşir, bir çizgi karakterin gözlerinden nasil mutsuzluk fışkırır görmediyseniz, bu filmde görmeniz mümkün.

    konusu da enteresan, yetim torunu ve köpeği ile birlikte yaşayan yaşli madam suozonun tek isteği torununun bisiklet yarışında şampiyon olmasıdır, ama malesef torun yarışta kötü insanlarca, obezlerle dolu büyük bir şehre kaçırılır, olaylar gelişir.

    filmin en güzel yanı da her şey bir ritm üzerine kurulmuş gibi, bu yüzden diyalogun eksikliğini hissetmiyorsunuz, yani madam suozo nun sakat ayağindaki garip ayakkabısı ile her adım atışı, brunonun havlayışı, melankolik torunun pedal çevirişi bile bir ritm içersinde, buna bir de kurbağalari bile bir ritm duygusuyla yiyen belleville üçlüsünün müziği, new york göndermesi olan şehrin gürültüsü ve kötü adamların silah sesleri eklenince ortaya mükemmel bir senfoni çıkıyor. defalarca izlenebilir.


    (frothonthedaydream - 6 Mayıs 2006 13:23)

  • comment image

    deneysel denebilecek nitelikte bir animasyon filmi. filmin genelinde hakim olan düşük saturasyonlu görsel yapı insanın içine kasvet enjekte ediyor adeta. daha renkli olsa aynı etkiyi kesinlikle sağlamazdı. müziklerin de etkisi tartışılmaz tabiki.

    bunun yanında karakterler inanılmaz başarılı resmedilmiş. abartılı öğeler oldukça fazla ama dengeli. basit olduğu kadar eğlenceli ve yerinde göndermeler yapılmış ki bence gayet başarılı bu yönden de.

    herkes bu filmi sevmeyebilir, izlerken "off içimi kararttı abi, daraldım" dedirtebilir ama yenilikçi ve özgün yapısıyla bence bir alkışı hakediyor. kesinlikle izlenmesi gereken arşivlik bir film bu.


    (shaihulud - 16 Temmuz 2006 01:00)

Yorum Kaynak Link : les triplettes de belleville