Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Şubat 2015 Cuma, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Burning Sky Films , SSS Entertainment , Jordan Roberts and Friends
Yönetmen       : Tim McCann (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Anthony Di Pietro (IMDB),Anthony Di Pietro (IMDB)
Oyuncular      : Nick Krause (IMDB)(ekşi), Todd McLaren (IMDB), Sam Trammell (IMDB)(ekşi), Kelcy Baker (IMDB), Dodie Brown (IMDB), Gabrielle N. Brown (IMDB), Hayden Price (IMDB), Cameron Feucht (IMDB), Robert Michael Szot (IMDB), Ritchie Montgomery (IMDB), Benjamin Brant Bickham (IMDB), Taylor E. Brown (IMDB), Peter Anthony Anderson (IMDB), Brady Yarborough (IMDB), Jesse Yarborough (IMDB), Greg Bickham (IMDB), Sharon Barfield (IMDB), Susie Labry (IMDB), Tuan Nguyen (IMDB), Sean Zeid (IMDB), Edward Dalmas (IMDB), Alicia Corbett (IMDB), Ryan Lee (IMDB), Zac Waggener (IMDB), Codie Scott (IMDB), Robert Yocum (IMDB), Manolo Gonzales-Vergara (IMDB), Ashlyn Warren (IMDB), Carol Sutton (IMDB), Veronica (IMDB), Maria McCann (IMDB), Carl Palmer (IMDB), Danielle Greenup (IMDB), Toby Bronson (IMDB), Anthony Di Pietro (IMDB), Sharon Smith (IMDB), Aaron Saxton (IMDB), Ms. Blaire (IMDB), Christine Davis (IMDB), Ms. Brianna (IMDB) >>devamı>>

White Rabbit ' Filminin Konusu :
White Rabbit is a movie starring Nick Krause, Todd McLaren, and Sam Trammell. A bullied high school student starts having visions of a rabbit that he killed when he was a kid, soon putting him in a state where his imagination...


  • "bi filmi ya da bi şarkıyı hatırlatmayacak kadar özgün ve güzel bir şarkıdır."
  • "bu şarkıyla şöyle bir anım olmuştur"
  • "jefferson airplane'in, "alis harikalar diyarında" masalının çocuk masalı olmadığını, aslında bir lsd veya onun gibi bir halüsinojen tribini anlattığını varsayarak ürettiği psychedelic şarkı"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sozleride soylede olabilen sarki..
    one pill makes you larger
    and one pill makes you small,
    and the ones that mother gives you
    don't do anything at all.
    go ask alice
    when she's ten feet tall.

    and if you go chasing rabbits
    and you know you're going to fall,
    tell 'em a hookah smoking caterpillar
    go ask alice
    has given you the call.
    call alice
    when she was just small.

    when the men on the chessboard
    get up and tell you where to go
    and you've just had some kind of mushroom
    and your mind is moving low.
    go ask alice
    i think she'll know.

    when logic and proportion
    have fallen softly dead,
    and the white knight is talking backwards
    and the red queen's "off with her head!"
    remember what the dormouse said:
    "feed your head. feed your head. feed your head"


    (yumusakca - 18 Şubat 2002 12:28)

  • comment image

    60’lı ve 70’li yıllar batı ve sömürge toplumları için bir dönüm noktasıydı. iki büyük dünya savaşının yıkıcı etkileri, bunun ardından gelen kore ve vietnam savaşı gibi olaylar amerikan gençliğinde, kurulu düzene karşı büyük bir tepki oluşturmuştu. avrupa ülkelerinde de durum farklı değildi. devlet ve dininin tüm kurumları ‘kurulu düzenin’ bir parçası olarak görülüyordu. bu dönemde batı gençliğinin önemli bir bölümü ve bazı batılı entelektüeller yeni arayışlara girdiler. varoluşçuluk, anarşizm vb. akımlar gençler arasında popüler olmaya devam ederken bir yandan da gençler soğuk savaşın ülke içerisindeki antidemokratik uygulamalarına karşı çıkıyor, bütün dünyada ortaya çıkan devrimci kabarışa paralel olarak düzene kökten bir eleştiri getirip; daha adil ve iyi bir dünya yaratabileceklerini düşünüyorlardı. kimi “çiçek çocuk” olmayı seçerek hippi hayatı yaşıyordu, kimi dünyanın sorunlarını çözmek için kollarını sıvamıştı.
    bu dönemde -her toplumda olduğu gibi- gençlik hareketleri kendilerine belli bir parça ve slogan belirliyorlardı. türk toplumunda solcular “ankara’nın taşına bak” ya da “ hoş gelişler ola” gibi türküleri okurken; amerika’da ise durum pek farklı değildi. vietnam savaşının uzun sürmesi, abd için milyarlarca dolarlık maddi yük, elli bin dolayında ölü ve insan kayıplarıyla beraber patlak veren “vietnam sendromu” zaman içerisinde tüm toplumu psikososyal açıdan etkilemişti. vietnam savaşı’nda yer alan askerler; jefferson airplane’in “white rabbit” adlı ironik parçasını dinleyip kendilerinden geçerken, vietnam savaşına karşı olan gençlik hareketleri(hippiler, beatnick’ler v.b) ise bob dylan, joan baez, janis joplin, jimi hendrix gibi müzisyenleri dinleyerek topluma tepkilerini gösteriyorlardı.
    bu psikolojik durumu –önceden belirttiğim gibi- en iyi anlatan öğelerden biri de 1967 yılında piyasaya çıkan“white rabbit” adlı parça olmuştu. isminden de anlaşılacağı üzere parçanın sözleri lewis carroll’un 1865 yılında yazmış olduğu; çoğu insan tarafından çocuk kitabı olarak bilinen alice’s adventures in wonderland adlı kitabın konusuyla ilgili olup, parça; dönemin sistemini, aile yapısını ve çeşitli söylemlerle uyutulan insanları anlatmaktadır.
    bilindiği üzere kitap alice adlı kızın paranoyalarına ve halüsinasyonlarına dair hikayeler içerirken, kimilerine göre bu hikayeler mantar yiyen küçük bir kızın sanrılarını, kimilerine göreyse yazarın cinsel isteklerini(tercihlerini/fantezilerini) anlatmaktadır. oysa sözlerini grace slick’in yazmış olduğu white rabbit adlı parçadaysa her şey farklıdır. grace slick bu parçayı varolan siyasi, askeri ve ailevi sisteme tepki olarak yazmıştır. vietnam savaşı ile çöküşe geçen ve çocuklarını sisteme adapte etmeye çabalayan aileler; bir yandan çocuklarının bir takım kimyevi ve zararlı maddelere bulaşmamasını isterken bir yandan da çocukların zihinlerini çeşitli masallarla uyutmaktadırlar. bu yüzden grace slick küçüklüklerinden beri yalan yanlış şeylerle ya da fantastik masallarla büyütülen bu çocukların, günün birinde tavşan deliğinin nasıl bir şey olduğuna bakmak istemelerinin tepki görmemesi gerektiğini söyler. şarkıda yer alan “tavşan, tırtıl, satranç tahtası, beyaz şövalye, kırmızı kraliçe, fındıkfaresi, satranç tahtası üstündeki adam (beyaz at)” gibi karakterler kitapta da yer alırken; bunların özelliklerine bakıldığında –tavşan haricinde- tüm karakterlerin küçük bir çocuk için ne kadar sıra dışı olduklarını görürüz. bu karakterlerden “kırmızı kraliçe” ve satranç tahtasının siyah-beyaz renkleri edebiyatta paradoksu; parçada ise toplum içerisindeki kargaşayı, vietnam sendromunun etkilerini temsil etmiştir.
    böylelikle bu masal ve şarkı sözleri arasında müthiş bir bağlantı yakalamış oluyoruz. alice’s adventures in wonderland aslında bir sosyal-siyasî eleştiri metni olup; birçok okuyucu büyük bir kısmı kraliyete, aristokrasiye, yönetime, hukuk sistemine yöneltilen bu eleştirilerin hiçbirini fark etmezken, hiç değilse okuyucular alice’in kitaptaki o muhteşem çıkışından ilişkilendirmelidirler. bilindiği gibi alice hikayede, şımarık kırmızı kraliçeye, pısırık krala, boynunun vurulması tehlikesine daha fazla dayanamayarak “yeter artık! aslında hepiniz bir deste iskambil kartından ibaret değil misiniz?” deyiverdiğinde, saraydaki herkes birer karta dönüşür. bu da aslında toplumdaki her bireyin hatta ve hatta saraydaki kral/kraliçenin bile sistemin bir parçası olduğunu okuyucuya göstermektedir. parçaya dönülecek olursa bu masallarla uyutulma durumunun yok olması ve biraz daha mantıklı düşünülmesi için bir miktar “magic mushroom ’ un” gerektiği söylenir. bunun etkilerini son satırdaki feed your head gibi keskin bir cümle ile hissederiz. bilinç; ancak mantar ile kafalar beslenerek mümkündür, çünkü insanları ve çocukları çeşitli masallarla uyutan mantar değil toplum ve ailelerin ta kendisidir.
    belki alice’s adventures in wonderland dünyada okunan en basit çocuk kitabı olarak görülebilir; belki adına yapılmış white rabbit, lucy in the sky with diamonds , alice gibi parçalardan kişiler pek de anlam çıkarmayabilir. ama var olan psiko-sosyolojik gerçekleri değiştirmek, olanları reddetmek ve bir tarihe önemsizmiş gibi bakmak mümkün değildir. tarih yazılı basından öğrenildiği gibi, müzikle ve onların lirikleriyle de kavranıp yorumlanabilir. önemli olan öylesine dinlenmiş olan müzikten bile bir anlam çıkarabilmektir.


    (botamaniaensis - 8 Mayıs 2011 12:06)

  • comment image

    bi filmi ya da bi şarkıyı hatırlatmayacak kadar özgün ve güzel bir şarkıdır.


    (hasar - 23 Ekim 2011 01:56)

  • comment image

    dilimize uyarlanmış serbest çevirisi şu şekildedir:

    bir hap atar kocaman olursun
    bir diğeri seni küçücük yapar.
    annenin sana verdikleriyse
    ne yazık ki hiç bir işe yaramaz.
    boyu 3 metreye vurunca
    alice'e sorarsın bunları.

    tavşan kovalamaya gidersen
    illa ki düşeceğini de bilirsin.
    soranlara nargile içen bir tırtılın davetlisi olduğunu söyle
    hala küçükken alice'i de çağır mutlaka.

    satranç taşları işi gücü bırakıp
    kalkmış sana nereye gideceğini söylerken
    sen öyle acayip bir mantar yemişsin ki
    kafan ağırlaşmış.
    git alice'e sor bunları,
    o bilir bence.

    mantık ve kıyas safdışı kaldığında
    beyaz at meydan okuyup
    kırmızı vezir "bana kellesini getirin" diye tepinirken
    küçük fındık faresinin ne dediğini hatırla
    "sakın ayılma" :)


    (life is a disease - 14 Mayıs 2012 14:23)

  • comment image

    daha önce de diğer yazarlarca belirtildiği gibi grace slick'in yazdığı, jefferson airplane'le ortaya çıkan, gerek sözleriyle, gerekse bestesiyle tam anlamıyla bir şaheserdir. öyle ki, günümüze dek pek çok müzisyen ve gruplarca cover-ı yapılmış bu tatlı eseri farklı ezgilerle dinleme olanağı elde etmişizdir. ve işte onların bi kısmı;

    emiliana torrini *, bu şarkıyı iki kez kaydetmiştir. ilkini 1996 yılında çıkan ne idüğü belirsiz stone free adlı bi albümde söylemiş ki, bence diğerine göre hayli iyidir, daha sadedir ve kısadır *. diğeri ise pek çok kişinin bildiği gibi sucker punch adlı filmin soundtrack-i için söylemiştir ve aslında ilkine göre hem uzundur, hem de bunda bi fazladan elektronic tat vardır.

    grace potter and the nocturnalsadlı grubun hafif blues tadı içeren cover-ına ise tim burton'ın alice in wonderland filmi için yapılan ve 2010 yılında piyasaya sürülen almost alice adlı albümden ulaşmak mümkündür. *

    applause adlı grup mu kişi mi ne olduğunu anlayamadığım kişi(ler)ce yapılan cover-dan pek tat aldığımı söyleyemem. sanırım funky müzik yapıyormuş..

    blue man group ise 2003 yılında çıkardıkları the complex adlı albümlerinde, esthero'un düetiyle birlikte, şarkıyı experimental ve industrial tatta söylemiş/çalmışlar. ve ben pek beğenemedim...

    collide tarafından gothic, industrial ve elektronic bir tatta söylenen şarkı, 2000 yılında çıkan chasing the ghost adlı albümde yer almasının yanı sıra, resident evil extinction adlı filmin soundtrack-inde de mix-li ve birazcık uzun hali ile yer almaktadır. kanımca chasing the ghost'taki hali hayli güzeldir.

    david diebold & kim cataluna tarafından electronic tarzda yapılmış hali, fena değildir... *

    eight to the bar adlı grup ise 2005 yılında çıkardıkları you call this swing? adlı albümlerinde şarkıyı swing tarzında söylemişler. aslında şarkının atmosferini kaçırmışlar gibi geldi. ama tadına bakmaya değer...

    gabor szabo & the california dreamers ise şarkının ortaya çıktığı yıl, yani 1967'de dile getirmişler ki genel olarak jazz tadında olmasıyla birlikte şarkının içinde sitar bile duyduğumu söylemek mümkün. nasıl olduğunu siz kestirin artık..

    george benson'ın yaptığı cover ise tam anlamıyla jazz ve soul tatta olmasıyla birlikte enstrümantal olmasıyla da hayli güzel. *

    in the woods... adlı norveçli metal grubunun yaptığı cover, melodi olarak güzel gelse de, vokal abinin şarkının sözlerini çok ruhsuz söylediğini söyleyebilirim.

    lana lane sayesinde de rock tarzında, 2006 yılında çıkardığı gemini adlı albümden dinleyebileceğimiz cover, melodi ve ritim olarak çok güzel olsa da, söyleyen ablanın sesinin biraz erkek sesi barındırmasından ötürü, pek sevemedim. ya kadın sesi çıkarsın ya erkek, arası olmaz ki!*

    lizzy borden adındaki heavy metal grubu sayesinde de metal tadı alarak dinlemek mümkün demek isterdim ancak lizzy abinin sesini çok garipsedim...şarkıyı melodi olarak güzel yapmışlar, ortadaki solo yakışmış fln ancak o abinin sesi kulaklarımı tırmaladı resmen, o ne ya! *

    mephisto walz adlı grubun da bu şarkıyı cover yapmış olmasıyla, gothic rock severler için bi alternatif olmuştur.

    my morning jacket ise psychedelic rock, indie rock tarzında bi grup olmasından ötürü şarkıyı öyle bi tarzda dinleyebilirsiniz, tabi vokalin sesine tahammül edebilirseniz. bilmiyorum tarzı mı öyle ama o güzel sözleri ağzında geveleyerek söylemesi şarkının tüm enerjisini kaçırıyor!

    patti smith'in 2007'de çıkardığı twelve adlı albümünde yer vermesiyle kayda değer bi punk rock cover dinlemek mümkün olmuştur.

    sanctuary'nin sayesinde şarkıyı heavy metal, power metal tarzında dinlemek mümkün.

    the adenoids adlı punk grup da cover yapmayı denemiş ama...herkes başarılı olacak diye bi kural yok tabi.

    the crüxshadows adındaki darkwave grup 2007 yılındaki çıkardıkları birthday adlı single-larında yer vermiştir. darkwave'in tam olarak nasıl olduğunu bilmesem de cover-ları tam anlamıyla gothic tadında olmuş, güzel de olmuş...

    the indecent adında pek bilinmeyen, alternative rock yapan grubun yaptığı cover-ı ise oldukça başarılı buldum...en azından vokal abla şarkıyı hissederek söylemiş. *

    the vincent black shadowadlı başka bir alternative rock yapan grubun 2008 yılında çıkardıkları head in a box adlı ep-lerinde yer vererek güzel bi cover-ı da hayatımıza katmışlardır. bu abla da şarkıyı hissederek söylemiş.

    the alley cats veya diğer adıyla the zarkons olarak bilinen * punk rock grubun yaptığı cover ise ortalama altındadır.

    trumpet boredom adlı, 4 trompetçi tarafından kurulmuş ve inernette ortaya çıkmış amatör grubun yaptığı cover ise, her ne kadar kötü bi kayda sahip olsa da, sadece trompet barındıran bi enstrümantal olması kulağa güzel gelmektedir.

    ...ve liste böyle uzayıp gider. daha nice kişi ve gruplarca cover-ı yapılmış ve yapılmaya devam edeceğinden emin olduğum bu şaheseri herhangi bi enstrüman çalabilseydim eğer, büyük bi zevkle çalardım.


    (spider03 - 28 Ağustos 2012 13:47)

  • comment image

    (bkz: jefferson airplane)
    white rabbit
    one pill makes you larger and one pill makes you small
    and the ones that mother gives you don't do anything at all
    go ask alice when she's ten feet tall
    and if you go chasing rabbits and you know you're going to fall.
    go ask alice when she's just small.
    when men on the chessboard get up and tell you where to go.
    and you've just have some kind of mushroom and your mind is moving low.
    go ask alice i think she'll know
    when logic and proportion have fallen sloppy dead.
    and the white knight is talking backwards and the red queen's off with her head
    remember what the dormouse said
    feed your head
    feed your head


    (thick - 14 Ocak 2001 22:33)

  • comment image

    şarkı sözü ve şiir tercümelerinde can yücel akımı'nın naçizane temsilcilerinden biri olarak daha önce yapmış olduğum everbody knows ve the future çevirilerine ilave mahiyetinde bu defa da kültlerin kültü, şahların şahı white rabbit'i takdim etmek isterim;

    küçük bir mayını içine yollar devleşirsin
    yekdiğeri seni zerre eder, ufalıverirsin
    annenin sana yutturduğu küçük zımbırtılar
    maalesef hiçbir halta yaramazlar
    alice'in boyunu üç metre gördüğünde
    ona sor, bu teraneden en iyi o anlar

    bak, eğer tavşan kovalamaya gidersen
    düşeceksindir, bunu sakın unutma
    sorduklarında; nargile içen bir tırtıl çağırdı dersen
    henüz büyümemiş alice'i de çağır mutlaka

    kodamanlar bırakıp tüm dalavereli işlerini
    sana ne yapman gerektiğini söylerlerken
    sen öyle acayip bir zıkkımı içine göndermişsin ki
    kafan dünya kadar ağırlaşıp önüne düşerken
    en iyisi alice'e soracaksın bütün bunları
    en şahane o bilir bütün bu vukuatları

    mantık hesapları ve mukayeseler ortadan kalktığında
    beyazlar içindeki efsanevi at meydan okuduğunda
    büyük üstad 'bana onun kellesini verin' diye bağırırken
    içinde gezinen o küçük yaratığın ne dediğini hatırla

    "kafanı açma"
    "kafanı açma"
    "kafanı açma"
    "kafanı açma"


    (javier bin alejandro sosa el rafsancani - 20 Eylül 2013 20:06)

  • comment image

    arabamla seyahat ederken bu şarkıyı dinliyordum. uşak'ın çıkışındaki su dinlenme tesisinde sigara içmek için durdum, arabadan iner inmez beyaz bir tavşanla göz göze geldim..

    şaka gibi, lotonun çıkma ihtimali daha yüksek.

    o değil de allahtan zombie'yi falan dinlemiyormuşum..


    (cokonoto - 31 Ocak 2016 02:31)

Yorum Kaynak Link : white rabbit