Çıkış Tarihi     : 08 Eylül 2011 Perşembe, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Aksiyon,Drama
Ülke                : Hollanda
Yapımcı          :  Verenigde Arbeiders Radio Amateurs (VARA)
Yönetmen       : Frank Ketelaar (IMDB), Albert Jan van Rees (IMDB), Arno Dierickx (IMDB), Dana Nechushtan (IMDB), Bram Schouw (IMDB)
Senarist          : Frank Ketelaar (IMDB),Robert Kievit (IMDB)
Oyuncular      : Sylvia Hoeks (IMDB)(ekşi), Kees Prins (IMDB)(ekşi), Guido Pollemans (IMDB), Rifka Lodeizen (IMDB)(ekşi), Jeffrey Hamilton (IMDB), Sigrid ten Napel (IMDB), Fedja van Huêt (IMDB)(ekşi), Redmar Siegertsz (IMDB), Ramsey Nasr (IMDB), Kenneth Herdigein (IMDB), Bert Luppes (IMDB), Sabrina van Halderen (IMDB), Elisa Beuger (IMDB), Marleen Scholten (IMDB), Mohammed Azaay (IMDB), Herman Bolten (IMDB), Thekla Reuten (IMDB), Frederik Brom (IMDB), Vanja Rukavina (IMDB), Sophie van Winden (IMDB), Yannick van de Velde (IMDB), Harpert Michielsen (IMDB), Ali Ben Horsting (IMDB), Kees Boot (IMDB), Anna Raadsveld (IMDB), Alexandra Alphenaar (IMDB), Mimoun Oaïssa (IMDB), Trudy de Jong (IMDB), Britte Lagcher (IMDB), Bram Eijsenring (IMDB), Mike Reus (IMDB), Michel Sluysmans (IMDB), Mingus Dagelet (IMDB), Dirk Gunther Mohr (IMDB), Martijn Oversteegen (IMDB), Renée Fokker (IMDB), Gijsje Grosfeld (IMDB), Stefan Lazarov (IMDB), Wynn Heliczer (IMDB), Ronald Top (IMDB) >>devamı>>

Overspel ' Dizisinin Konusu :
Overspel is a TV series starring Sylvia Hoeks, Kees Prins, and Guido Pollemans. After a photographer and a lawyer start a steamy affair, their lives and those around them get entangled in dirty business and family secrets.


  • "psikopata bağlayan fonetiğine örnek olması için okunduğu gibi bir örnek: ağhtın tağhtıh (efendim seksen sekiz oluyor bu)(bkz: alıcınızın ayarlarıyla oynamayınız)"
  • "almancaya epey benzedigi icin yazili halini kismen anlayabildigim dil. telaffuzu konusunda derin $upheler icindeyim.."
  • "senin problemin netherland?*"




Facebook Yorumları
  • comment image

    dünyanın en kaba dili almancadır klişesini, kendisini öğrenmeye başlayan herkesin kafasında yerle bir eden, "almanca mı? ben öyle bir peygamber gönderdiğimi" hatırlamıyorum diyecek kadar kabafonetikgilllerin tanrısıdır. zira bir örnek vermek gerekirse

    "ik ga naar s-gravenhage iedere zaterdag" (her cumartesi den haag'a giderim) cümlesi türkiye'de karşıdan gelen bir adama söylense kavga konusu olabilir.

    yine bu konudaki acı bir örnek "rica ederim" gibi kibar bir kelimenin "graag gedaan" (telaffuz maalesef hkkkkhraaahhkkkhıdaaaan) gibi bir trajediye dönüşmesidir.

    -sağolun çok yardımcı oldunuz
    -graag gedaan
    -abla oraya oturma çocuk kustu


    (flying dutchman - 9 Kasım 2007 22:27)

  • comment image

    ingilizlerin hollandaca ile ve genel olarak hollandalilarla dalga gecmelerinin, ingilizce'de hollandaca ve hollandalilarla ilgili bir suru kucuk dusurucu deyim (to go dutch, dutch uncle, double dutch, dutch courage... liste uzaaar gider) olmasinin onemli nedenlerinden biri, bu iki ulkenin kolonizasyon sevdalarinin birbiriyle cakismis olmasi ve bu nedenle sik sik birbirlerine girismis olmalari; ayrica hollandalilarin cucuk kadar ulkeleri olmasina ragmen sagdan soldan topladiklari parali askerlerle ingilizleri guzelce benzetmeyi basarabilmis olmalaridir.


    (grizabella - 14 Kasım 2002 10:25)

  • comment image

    bu dil fonetik açısından bence en zengin dillerden biridir. bir insanın kullanabileceği bütün seslerden faydalanır. gırtlaktan gelen derin "h" sesinden, dil ve dişlerin teması ile gerçekleşen "tz" sesine kadar bir yığın sesin bir arada kullanıldığı bir çok kelimeye sahiptir. çok geniş bir skalası vardır.
    almanca ve ingilizce bilenler ilk anlarda "kolay lan bu iki dakkada öğrenirim" tufasına düşerler, fakat ikinci haftanın sonunda hala iki kelimeyi bir araya getiremezler.* kös kös eve dönerler.
    ayrıca bir dile kaba demek ne demek ben hiç anlamıyorum.


    (alp turac - 14 Kasım 2002 10:27)

  • comment image

    almancaya epey benzedigi icin yazili halini kismen anlayabildigim dil. telaffuzu konusunda derin $upheler icindeyim..


    (barbie - 8 Mart 2001 12:52)

  • comment image

    bendeniz bir süredir geceleri yatarken televizyonda national geographic ya da discovery channel açıyorum, orada adamlar 've adam karısını sekizyüz yerinden bıçaklayarak öldürdü' diye anlatırken veya ne bileyim otopsi yaparken, bunları masal belleyip mışıl mışıl uyuyorum.

    ve fakat, tam o uyku ile uyanıklık arasındaki garip noktadayken reklam giriyor 'ihhabekaynenoynnoyngezundeyştkkkkhhaarrorarr' diye sesler duymaya başlıyorum. işte o sesler kafamda kabuslara dönüşüyor, korkarak uyanıyorum.

    bir bakıyorum ki ekranda minik bir civciv, sevimli bi şekilde yem yiyor bişey yapıyor, veya güzel bi bebek gülücükler atıyor.

    o korkuyla, kafamda her şey karışıyor, böyle bir dilin etkisi altında büyüyen adamların, civcivlerin, elbet bir gün karılarını sekizyüz yerlerinden bıçaklayacaklarına kanaat getiriyorum, televizyonu kapatıp uyuyorum.


    (mengus - 7 Ocak 2004 20:30)

  • comment image

    bazi metodlarla* ogrenilmesi gayet kolay olan bir dildir. ben* hollandacayi 3 ayda nt2 (ikici dil olarak hollandaca) sinavini gececek kadar ogrendim mesela.. hollandacanin ilk ogrenme asamasinda ogrenciyi yerden yere vuran kismi grameridir. hollandacada her dilde oldugu gibi gramer kurallari vardir ancak her on kelimenin sadece ucu kanun kural tanir kalan yedisi istisnadir, bu istisnalar bu kaideyi nasil bozmaz derseniz onu baska bir gun, 'hollandalilar' basligi altinda inceleyecegimdir. nedir bu kuraldisilik? ornegin fiiller meselesi, mesele fiiillerin kicinin ustunde durmamasidir. hollandacada fiiller prensip olarak cumlede ikinci kelime olmali, zamana ve sahsa gore cekilmeliyken kaypakliklari yuzunden cumleden cumleye kendilerini kaybederler, sona da giderler, ortada da olurlar, mastar da olurlar, yardimci kuvvetleri cagirip hep bareber cekilirler, yari cekilir yari cekilmezler, akla gelen turlu rezilligi yapip ogrencinin kurdugu mantigi pic ederler. son aldigim bilgiye gore fiillerin bu durumu baska hicbir dilde gorulmemekteymis, dolayisiyla bu da hollandacayi dunyanin en zor ucuncu dili yapiyormus vs vs. simdi bu durum ogrenciyi perisan etse de, murekkep yalamis bunyeler icin sebep-sonuc iliskisi kurmadan herhangi birseyi ogrenmek imkansiza yakin olsa da, ozellikle ilk asamalarda fiilerin bu adi gidisatini sorgulamadan kabullebilen bunye ilk cepheyi kazanmis sayilir. bu noktada da de delftse methode devreye giriyor, bu metod ilk asamada sozcukleri metin uzerinden ogretiyor, yani grameri ogrenmeden direkt cumle ogrenmek diyebiliriz, tipki cocuklar gibi, cok iyi dinleyerek tekrar etmek prensibine dayaniyor, ama anahtar gunde 8 saat yuksek konsantrasyonla, kisa bir metni tekrar tekrar yuzlerce kez dinlemek.. ilk asamada sacma ve zor gorunse de birkac gun icinde bunye olayi kapiyor, olaylar gelisiyor.. bir baska nacizane tavsiyem: bu acemi bunye askana, telaffuza takilmamalidir, kic kadar ulkede herkes ayri telden calmaktadir, dolayisiyla korkmadan ilk gunden konusmaya baslanmalidir. ilk anda hissedilen konusmuyorum boguruyorum hissi sonradan gececek demek isterdim lakin kalicidir, ancak garip bir sekilde zamanla zevk vermeye baslar, argoyu ve deyimleri kesfeden bunye bi noktadan sonra zevkle turlu cesit sesi cikarir*.. bu dili bilmezken hakkinda en cok atip tutanlardan biri olarak diyorumki ogrenildikten sonra dinlemesi de konusmasi da cok keyifli gelen bir dildir..

    yillar sonra gelen mecburi edit: bir cok insan bu metodla veya hollandaca ile ilgili mesaj atiyor, biraz daha detay vereyim, mesajlara cevap vermeye useniyorum, ayip oluyor.

    delft metodu rehberi

    1-ben 3 ayda nt2'yi aldim ama ingilizce bildigimden dolayi 2-0 galip basladim olaya, sen almancayi biliyorsan 5-0 galip baslayacaksin cunku gramer olmasa bile kelimeler birbirine cok yakin, bu iki dilden hicbirini bilmiyorsan 2-0 malupsun, kabullenmek gerek, ama bu senin yapamayacagin anlamina gelmiyor, sadece daha cok gayret gostermen anlamina geliyor..

    kisa zamanda ogrenmemin bir baska nedeni de metodu evde kendi kendime ogrenmedim, bir kursa gittim, yogunlastirilmis bir dil kursu idi ve gunde 100 kelimeyi ezberlemem ve gunluk sinavlardan en az 7 almam gerekiyordu. kisacasi benim kasmam gerekiyordu, kastim.. sen de kas, veya kasma rahat rahat takil 6 ayda al sinavi..

    kitabin icinde metodun nasil uygulanacagi anlatiliyor (turkce de var). bir de surasi var http://www.delftsemethode.nl/uk/home/index.shtml , yardimci olabilir. burada students kisminin altindaki online assistance lazim olabilir (how to study kisminda turkce aciklamalar da var.)

    2- eger hollandada isen bu metodun kitaplarina her turlu kitapcidan ulasabilirsin (mesela donner), pahali diyorsan 2. el satan sitelerden bakabilirsin (mesela marktplaats), hala pahali diyorsan 30 euro verip yakinindaki kutuphaneye uye olup bu metodun ve daha zilyon tane metodun kitap ve cd-rom'larini bedava odunc alabilrsin ( bu son yazdigimi ben de yeni kesfettim, daha once mesajlarda bahsetmememin sebebi budur, kimse kizmasin bize niye daha once soylemedin diye).

    eger hollanda'da degilsen benden degil hollandaya gitme sebebin olan yakinlarindan veya isvereninden, okulundan vs yardim iste, kalorilerimizi bosuna harcamayalim.

    3- en onemli sey cd-rom'dan maksimum faydalanmak. dinlemek ve tekrar etmek (tekrar ederken kendi sesini kaydedebiliyorsun, hatalarini duyabiliyorsun vs. cd-rom'un ara yuzu pek basarili degil, evde kendin calisacaksan bazi ozellikler dikkatten kacabiliyor, o yuzden bu ayrintiyi yaziyorum).

    4-dinlemek: cd'deki metinleri surekli dinle. dinle, dinle, dinle.. bir sure sonra kusturuyor, biliyorum, metinler cok berbat, cok sikici ama sen dinle. her dersteki kelimeleri gercekten ezbere bilene kadar dinle. ben resmen her iki kitabi da bugun hala ezbere biliyorum (evet, bu kadari abarti olmus).

    5- konusmak: eger hollanda'daysan ilk gunden itibaren konusmaya calis. benim verebilecegim en onemli tuyo dinlemekten sonra bu, grameri bosver, konusmaya calis. genelde yapilan en buyuk hata yeni gelenlerin sadece turklerle takilmasi veya digerleriyle ingilizce konusmasi. ingilizce bildigini unut, insanlarin senin hakkinda, kotu hollandacan hakkinda ne dusuneceklerini dusunmekten vazgec, fosforuna yazik. sen bastan ingilizce takilirsan kimse sana donup hollandaca konusmayacak, sadece turklerle takilirsan 1 sene sonra bu degismeyecek, bastan kendi cemberini genis tut, sen konusmaya calistikca etraftan alacagin pozitif enerji bile sana moral olabilir. turkiye'de bir yabanci turkce konusmaya basladiginda nasil sempati topluyorsa, senin karsilasacagin tepkiler de bundan farkli olmayacak. bir baska nokta ise hollanda'da yasayan turklerin kendi aralarinda her zaman turkce konusuyor olmasi. hatta isin garibi hollanda'da dogmus olsalar, turkceleri cok cok kotu olsa bile kendi aralarinda turkce konusuyorlar, sanirim bunun sebebi genelde anne-babalarin cogunun hollandaca bilmeyisi, dolayisiyla evde turkce konusma zorunlulugu.. veya belki de sebep ana dillerini korumaya calismalaridir, neyse bu ayri bir yazi konusu olur (gerci usenip yazmam o ayri), demem o ki etrafindaki turklerden rica et, seninle hollandaca konussunlar, bak bu da yeni gelenler icin cok onemli..

    bu konusma isine takmissin deme, ilk gunden itibaren konusmaya baslamayacaksan bosu bosuna kendi yorma, o kosulda bu dili ogrenmen imkansiza yakindir (himmm veya soyle diyelim olayi kendin icin gercekten cok zorlastirmis olursun).

    6- pes etme: hollandaca cok zor bir dil, an gelicek olmiycak bu is diyeceksin.. an gelicek aptal insanlardan aptal yorumlar duyacaksin.. an gelicek hollandaca konusmak degil sadece anlasilmak, iletisim kurmak isteyeceksin.. sen pes etme, ingilizceye, turkceye kacma.. bir dili sonradan ogrenmeye calisan herkes senin gectigin yollardan gecti, kimse kosarak gecemedi, herkes duse kalka gecti.. mesele biraz zaman ve biraz da gayretle yilmadan alistirma yapmak meselesi, pes etme..

    kolay gelsin!


    (abhinna - 2 Aralık 2005 22:58)

  • comment image

    g'leri "h" olarak okuma olayı alışkın olmayan bünyede telaffuz sorunlarına yol açar, en basit kelimeyi bile anlaşılmaz yapabilirmiş bu dilde. misal: leiden şehrine yerleşilmiş ilk günler tek başına şehir geziliyor, bol bol da kaybolunuyordur. en sonunda dayanamayıp, kaybolduğunu kabullenip bir hollandalıya adres sorulur (evimin adresi)
    -excuse me, how can i go to herengracht?
    -sorry? where?
    -herengracht.
    -aoow hirınhıracht. follow the street on your left
    -thank you mına koyiim sanki çok fark var herengracht'la hirınhıracht arasında. mal seni. thank you.


    (chaucer - 23 Aralık 2005 15:56)

Yorum Kaynak Link : hollandaca