The Incident(1968)(7,7-2641)
Lavoura Arcaica(2001)(7,7-1505)
Recordações da Casa Amarela(1989)(7,6-1025)
Reise der Hoffnung(1991)(7,6-1694)
Le grand voyage(2004)(7,3-2159)
Constans(1980)(7,1-607)
Mùa len trâu(2005)(7,1-494)
jacques brel'i en hüzünlü şarkılarından biri. bu şarkıyı ciddi aşık olduğu * bir kadın uğruna yazmış. mutsuz son : şarkıya rağmen eski sevgilisi geri dönmemiş. (bkz: zorla aşk olmaz) tabii "gölgesinin gölgesi", "köpeğinin gölgesi" olamak isteğini vercek bu tür bir aşkın reddedilmesinin anlaşılir olup olmadigi tartisilabilir. mutlu son : brel sonradan hayatının sonuna kadar yaninda yaşayacağı ve seveceği eşi ile tanışmıştır. bu şarkı sayesinde epey zengin ve ünlü olmuştur. (bkz: her iste bir hayir vardir)
(skuzmefrench - 13 Nisan 2002 17:40)
efendim bu guzel sarkinin almancasi goruyorum ki girilmemis.. bizi berlinden takip eden ve turkce bilmeyen suserlerimiz icin geliyor..verläßt sich nicht man muß vergessen alles kann sich vergessen wer enfuit bereits die zeit vergessen mißverständnisse und die verloren gegangene zeit zu wissen, wie diese stunden vergessen wer töteten manchmal an hieben von, weswegen das herz des bonheure verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht mich werde ich dich anbieten regenperlen landeskommen wo regnet er nicht ich werde die erde graben bis apr2. mein tod um deinen körper zu bedecken von gold und von licht ich werde ein gebiet machen wo wird die liebe könig sein wo wird die liebe gesetz sein wo wirst du königin sein verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht ich werde dich erfinden unsinnige wörter daß du umfassen wirst ich werde dich sprechen von diesen amants-là wer sahen zweimal ihre herzen ihn embraser ich racontrai dich die geschichte von diesem könig tod nicht zu haben pu dir zu begegnen verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht man sah oft zurückfallen das feuer vom alten vulkan daß man zu alt glaubte es ist scheint er eine gebrannte erde gibt mehr getreide daß ein besserer april und wenn der abend kommt damit ein himmel aufleuchtet das rote und das schwarze nicht heiraten sie sich verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht ich werde nicht mehr weinen ich werde nicht mehr sprechen ich werde mich dort verstecken a dich anzuschauen tanzen und lächeln und dich zu hören singen und dann zu lachen lassen sie es werden der schatten deines schattens der schatten ta hand der schatten deines hundes verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht verläßt sich nicht
(melancholia1 - 23 Mart 2003 01:35)
jacques brel bu şarkıyı ilk söylediği konserden sonra kulisteki gazeteciler "bu nasıl güzel bir aşk şarkısıdır, hangi aşk yazdırdı bunu size" sorusuna, yüzlerine tükürerek "ben aşkın bir insanı nasıl alçattığını, küçülttüğünü anlatmaya çalıştım... güzelliğini değil.." demiştir.
(yalniz efe - 30 Ağustos 2013 00:29)
sahsim adina en cok nina simone den dinnemeyi sevdiim sarki..belki nina nin super bi aksani yok belki brel kadar hakkini vermio sozlerin ama ruhunu katar nina simone sarkiya..soylemeye basladigindda sesi savasmaya hazir bir kadin sesidir..ne olursa olsun yikilmayacak sonra sanieler ilerledikce vaz gecer nina teslim olur sesi kalinlasir ama hala aglamamak icin kendini tutar simone..sonra tutmanin anlamsiz olduguna inanir bu dakikadan sonra yapacak birsey yoktur ve artik sesi bir erkek gibi cikmaktadir nina nin..son kez toparlar kendini son bir kez "gitme","bak ben gucluyum ama gene de sana ihtiyacim var ikimizin birbirine ihityaci var" demek icin son kez sesini toplar..ve son kez "gitme" der ve sarki biter..
(azuth - 9 Aralık 2003 00:15)
ne zaman ilk dinlemiştim brel'den, sanırım 10 sene olmuştur.. evet evet fransızca öğrendiğimiz yıllardı.. bir dersi keyifli kılmak için heralde madame, magnetophoneu kuşanıp gelmişti. her fransız gibi o da teknoloji özürlü olduğundan ilk 15 dakika nasıl çalıştırabileceğini bulmakla geçmiş, sonrasında bizi monsier brel'in şimdi anlatamayacağım kadar duygulu sesiyle başbaşa bırakmıştı.. allahım o ne ses ama.. yıkıntılardan, özlemlerden, sevdalardan gelir gibi, kendisini terkeden sevdasına köpeğin olayım der gibi.. öylesine duygulu öylesine vurucu.. chanson başladığında bir intihar sessizliği kuşandı sanki sınıf.. herkes kalakalmıştı öyle.. sanırım herkes ilk kez dinliyordu.. bir 4-5 dakikalık trans.. son piyano vuruşu da bitince madame çevik bir hareketle magnetophone'u kapatmış, hadi şimdi sözlerini bulmaya çalışalım, bir de o kulakla dinleyinvari bişeyler zırvalamıştı.. sınıftaysa çıt çıkması ne mümkün.. paralize olmuştuk.. ama tekrar dinleyelim talebi sarmıştı bizi.. tekrar tekrar, hocam biz tam anlayamadık nidalarıyla yaklaşık 4-5 kez dinledik.. sonra da cümle cümle dinleyerek sözlerini buldurmak istiyordu hoca.. bense kilitlenmiştim sanki.. jacques bey kalbimin ortasından vurmuş almış başka diyarlara sürüklemişti sanki.. sıramı savmak için hocam benim gözüm hiçbirşeyi görmüyor şu andavari bişey söylemiştim sanki.. madame da bir hiperaktif bir hiperakif anlaşılır gibi değil, sanki dünyanın en mutlu şarkısını dinlemiş.. neyse sınıftan birkaç aklı evvel kelime tahmin oyunlarıyla yaptı bişeyler, sonra hoca kendi dağıttı sözlerini.. ama sözler yeter miydi ya.. o ses.. ilk arada hemen hocanın yanında soluğu almıştım.. hocam bunu yapmaya hakkınız yoktu gibi bir zırvadan sonra, ben o kasedi istiyorum deyiverdim her nasıl dediysem kaç günlük frenkçemle.. hay hay hemen yarın çekip getireyim dedi, sağolsun pek nazik bir bayandı.. öyle ki derse gelmeyi unuttuğu bir günün ertesi bize kendini affettirmek için pasta getirmiş, biz türklerin aval bakışlarına maruz olmayı göze alacak kadar.. neyse konu bu değil.. ertesi gün kaset geldi.. o akşam kaç defa dinledim şarkıyı hatırlamıyorum... ezberlemiştim her piyano vuruşunu her aksanı.. vurulmuş, yaralanmıştım.. sonrasında kasedin tamamını dinlemeyi akıl edebilmiş müthiş belçikalıyla* o sayede tanışmıştım.. ama ne me quitte pas hep başka türlü vurdu beni.. her duyduğumda sarsılır, bir yandan söylemeye başlar kalbim.. bize ne kardeşim bunnardan diyorsunuz.. evet bu kişisel bir entry oldu.. biliyorum.. tamam vurmayın..
(naranimo - 22 Mayıs 2004 14:10)
başka bir şekilde çevirisi de şöyle olabilir belki:terketme beni nolurunutmalıyızher şey unutulabilir hemçoktan kaçıp gitmiş olanlar bile.unutmak yanlış anlaşılmışıve kaybedilen anları.bilmek nasılınıkimi zaman niçinlerin sızısını öldürenbu saatleri unutmanın.mutluluğumun kalbi,terketme beni nolurterketme beniterketme beni...sana hiç yağmur düşmeyen uzak diyarlardanyağmur incileri getireceğim.oyacağım toprağın altınıölümümden hemen sonraaltınla, ışıkla sarmak için bedenini.bir ülke yaratacağımaşkın kral olduğuaşkın kural olduğuve senin de kraliçe...terketme beni nolurterketme beniterketme beni...terketme benisana duyunca anlamlandıracağın kaçık cümleler bulacağımve o aşıklardan bahsedeceğim sana,kalplerinin kucaklaştığını iki kez birden gören.ve anlatacağımseni taniyamadan ölen o kralın hikayesini.terketme beni nolurterketme beniterketme beni...ne kadar sık gördükçok eski olduguna inanılan yaşlı volkanın ateş püskürdüğünü.ve öyle görünüyor kiyanık topraken verimli nisan'dan biledaha çok buğday veriyor.hem gece geldiğindedaha çok ışıklanması için geceninelele vermez misiyah ve kırmızı?terketme beni nolurterketme beniterketme beni...terketme beniağlamayacağım artıkkonuşmayacağım daşuracıkta saklanacağımseni izleyebilmek içindansettiğini ve gülümsediğini,ve dinlemek içinşarkılarını, kahkahanı.izin vergölgenin gölgesielinin gölgesiköpeğinin gölgesi olayımama terketme beniterketme beni nolurterketme beni.
(soulprocessed - 9 Temmuz 2004 23:50)
piyanoyla yorumlamaya calistigim guzide parca...https://www.facebook.com/…/941585722556963/?theaterhttps://www.youtube.com/watch?v=rr1m4xs1oy4
(la traviata - 26 Ocak 2016 23:26)
jacques brel'in muhteşem yorumundan dinlerseniz ağlayacağınız, sözlerini her duyuşunuzda ayrı bir yerine takılacağınız, hayat hakkında, kendiniz hakkında, aşk hakkında her şeyi yeniden öğreneceğiniz şarkı.şarkı demek biraz mütevazi kaçıyor bu sözler, bu müzik ve bu yorum için.hangi kısmından bahsedeyim şarkının... hızlı geçen zamanı, yanlış anlaşılmaların zamanını, kaybedilen zamanı, sevdiğine yağmur yağmayan ülkelerden yağmur incileri getiren bir adamı, sevdiğini altınla ve ışıkla kaplayan bir adamı, onunla karşılaşamadığı için ölen kralın hikayelerini anlatan bir adamı, aşkın kral olduğu bir dünyayı, sevgilinin kraliçe, ve yanmış toprakların daha iyi ekin verdiğini muhteşem bir nisandan, umudu kaybetmemek gerektiğini.. hangisini söylemeliyim aktarmak için bu inanılmaz sözleri..kendimde her yaşta her dinleyişte bir başka parçasını buluyorum.. yanmış topraklardayım ne zamandır ve umudum iyi bir nisandan daha güzel ekin vermesi; başka türlü nasıl yaşanır ki? ve biliyorum sevdiğinin gülümsemesini izleyen uzaktan, ve gülüşünü, ve onun gölgesinin gölgesi olacak bir adam yaşamış..ve o adam demiş ki "bir kadın bir erkeği aldatıyorsa, erkek mutlaka onu buna zorlayacak kadar acı çektirmiştir." ve o erkek öyle çok aldatmıştır ki sevdiğini, en sonunda karısı gittiğinde yazmıştır bu şarkıyı ona. ve o belçikalı adam için bütün fransa dua etmiştir, karısı geri dönsün diye. herkes beklemiştir. karısı dönmemiştir.bir güzel adamdır bu adam.ve şarkı.. inanılmazdır. her dinleyişte ağlarsınız, ruhunuzu okşar şefkatli elleriyle, size insan olduğunuzu hatırlatır.beni terketmedaha fazla ağlamayacağımdaha fazla konuşmayacağımorada saklanacağımsana bakmak içindansederken ve gülümserkenve seni dinlemek içinşarkı söylerken ve sonra gülerkenbırak olayımgölgenin gölgesielinin gölgesiköpeğinin gölgesiama beni terketmebeni terketmebeni terketmebeni terketmebeni terketmeo köpeğinin gölgesi olayım derken gözlerinizden yaş süzülmüyorsa, o titreyen sesiyle beni terketme derken içiniz erimiyorsa, şarkıyı yeniden dinleyin. ve eğer ağlıyorsanız, ve içinize dokunmuşsa yaşlı gözleriyle, şarkıyı tekrar dinleyin..bu adama* bu şarkıyı dinlerken aşık olursunuz, dünyaya bir benzerinin gelmesi için dua edersiniz sadece.
(mylia - 17 Şubat 2005 10:18)
ingilizce cevirisi $u $ekilde olan parca:don’t leave me now we must just forget all we can forget all we did till now let’s forget the cost of the breath we’ve spent saying words unmeant and the times we’ve lost hours that must destroy never knowing why everything must die at the heart of joy don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now i’ll bring back to you the clear pearls of rain from a distant domain where rain never fell and though i grow old i’ll keep mining the ground to deck you around in sunlight and gold i’ll build you a desmene where love’s everything where love is the king and you are the queen don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now for you i’ll invent words and what they meant only you will know tales of lovers who fell apart and then fell in love again since their hearts stayed true there’s a story too that i can confide of that king who died from not meeting you don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now and often it’s true that flames spill anew from ancient volcanos we thought were too old when all’s said and done scorched fields of defeat could give us more wheat than the fine april sun and when evening is nigh with flames overhead the black and the red aren’t they joined in the sky? don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now i will cry no more i will talk no more hide myself somehow and i’ll see your smile and i’ll see you dance and i’ll hear you sing hear your laughter ring let me be for you the shadow of your shadow the shadow of your hand the dog at your command don’t leave me now don’t leave me now don’t leave me now
(dementia - 11 Ocak 2002 17:09)
türkçesi;beni terketmeunutmak lazımherşey unutulabilir,kaçmış olan bile.zamanı unutmakyanlış anlamalar,ve kaybedilen zaman nasıl olacağını bilerekbu saatleri unutmakbazen öldürenlerbir kaç nedeniyiliğin kalbibeni terktmebeni..beni...sana sunacağıminci yapmurlarınıyağmurun yağmadığı ülkelerden gelenyeri kazacağımöldükten sonravucüdünu sarabilmek içinaltından ve ışıktan (vucudun)bir yol açacağımaşkın kral olduğuaşkın kral olduğusenin kraliçe olduğunne me quitte pasne menemene me...beni terketmeseni yaratacağımhassas kelimelerdensenin anlayacağınsana bahsedeceğimbu aşıklardankalplerinin sarıldığını2 kere görenlerdensana anlatacağımbu kralın hikayesinikarşılaşamadanöleninne me ...ne menemene mebir kaç kez gördüktekrar yanan ateşinio eski volkanınçok yaşlı olduğuna inandığımızöyle gözükürdüyanan taşlardaha çok buğday verirdidaha güzel bir nisanve ne zaman gece geliralev alev yanan bir gece içinkırmızı ve siyahonlar nişanlanmazbeni terketme"beni terketmedaha fazla ağlamayacağımdaha fazla konuşmayacağımşuraya saklanacağımseni seyretmek içindansetmen ve gülüşünve seni dinlemekşarkı söyleyip gülmekbırak beni olayımgölgenin gölgesi elinin gölgesi köperğinin gölgesibeni terketmeolan ve şayet sevgiliniz ile sarkınız ise vede ayrılysanız cigerinizde sigara söndürülüyo hissi veren sarkı. en iyi brel söyledigi fikrindeyim.
(sufle - 15 Ocak 2002 21:15)
Yorum Kaynak Link : ne me quitte pas