Süre                : 1 Saat 47 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Aralık 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Döküman,Komedi,Drama
Taglar             : Belçika,kış,kar sürüş,rum,tren istasyonu
Ülke                : Hollanda,Belçika
Yapımcı          :  Pieter Van Huystee Film and Television
Yönetmen       : Sabine Lubbe Bakker (IMDB), Niels van Koevorden (IMDB)
Senarist          : Sabine Lubbe Bakker (IMDB),Niels van Koevorden (IMDB)
Oyuncular      : Bob (IMDB), Marcel (IMDB)





Facebook Yorumları
  • comment image

    jacques brel'i en hüzünlü şarkılarından biri. bu şarkıyı ciddi aşık olduğu * bir kadın uğruna yazmış.

    mutsuz son : şarkıya rağmen eski sevgilisi geri dönmemiş. (bkz: zorla aşk olmaz)

    tabii "gölgesinin gölgesi", "köpeğinin gölgesi" olamak isteğini vercek bu tür bir aşkın reddedilmesinin anlaşılir olup olmadigi tartisilabilir.

    mutlu son : brel sonradan hayatının sonuna kadar yaninda yaşayacağı ve seveceği eşi ile tanışmıştır. bu şarkı sayesinde epey zengin ve ünlü olmuştur. (bkz: her iste bir hayir vardir)


    (skuzmefrench - 13 Nisan 2002 17:40)

  • comment image

    efendim bu guzel sarkinin almancasi goruyorum ki girilmemis.. bizi berlinden takip eden ve turkce bilmeyen suserlerimiz icin geliyor..

    verläßt sich nicht
    man muß vergessen
    alles kann sich vergessen
    wer enfuit bereits
    die zeit vergessen
    mißverständnisse
    und die verloren gegangene zeit
    zu wissen, wie
    diese stunden vergessen
    wer töteten manchmal
    an hieben von, weswegen
    das herz des bonheure
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    mich werde ich dich anbieten
    regenperlen
    landeskommen
    wo regnet er nicht
    ich werde die erde graben
    bis apr2. mein tod
    um deinen körper zu bedecken
    von gold und von licht
    ich werde ein gebiet machen
    wo wird die liebe könig sein
    wo wird die liebe gesetz sein
    wo wirst du königin sein
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht

    verläßt sich nicht
    ich werde dich erfinden
    unsinnige wörter
    daß du umfassen wirst
    ich werde dich sprechen
    von diesen amants-là
    wer sahen zweimal
    ihre herzen ihn embraser
    ich racontrai dich
    die geschichte von diesem könig
    tod nicht zu haben
    pu dir zu begegnen
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht

    man sah oft
    zurückfallen das feuer
    vom alten vulkan
    daß man zu alt glaubte
    es ist scheint er
    eine gebrannte erde
    gibt mehr getreide
    daß ein besserer april
    und wenn der abend kommt
    damit ein himmel aufleuchtet
    das rote und das schwarze
    nicht heiraten sie sich
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht

    verläßt sich nicht
    ich werde nicht mehr weinen
    ich werde nicht mehr sprechen
    ich werde mich dort verstecken
    a dich anzuschauen
    tanzen und lächeln
    und dich zu hören
    singen und dann zu lachen
    lassen sie es werden
    der schatten deines schattens
    der schatten ta hand
    der schatten deines hundes
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht
    verläßt sich nicht


    (melancholia1 - 23 Mart 2003 01:35)

  • comment image

    jacques brel bu şarkıyı ilk söylediği konserden sonra kulisteki gazeteciler "bu nasıl güzel bir aşk şarkısıdır, hangi aşk yazdırdı bunu size" sorusuna, yüzlerine tükürerek "ben aşkın bir insanı nasıl alçattığını, küçülttüğünü anlatmaya çalıştım... güzelliğini değil.." demiştir.


    (yalniz efe - 30 Ağustos 2013 00:29)

  • comment image

    sahsim adina en cok nina simone den dinnemeyi sevdiim sarki..belki nina nin super bi aksani yok belki brel kadar hakkini vermio sozlerin ama ruhunu katar nina simone sarkiya..soylemeye basladigindda sesi savasmaya hazir bir kadin sesidir..ne olursa olsun yikilmayacak sonra sanieler ilerledikce vaz gecer nina teslim olur sesi kalinlasir ama hala aglamamak icin kendini tutar simone..sonra tutmanin anlamsiz olduguna inanir bu dakikadan sonra yapacak birsey yoktur ve artik sesi bir erkek gibi cikmaktadir nina nin..son kez toparlar kendini son bir kez "gitme","bak ben gucluyum ama gene de sana ihtiyacim var ikimizin birbirine ihityaci var" demek icin son kez sesini toplar..ve son kez "gitme" der ve sarki biter..


    (azuth - 9 Aralık 2003 00:15)

  • comment image

    ne zaman ilk dinlemiştim brel'den, sanırım 10 sene olmuştur.. evet evet fransızca öğrendiğimiz yıllardı.. bir dersi keyifli kılmak için heralde madame, magnetophoneu kuşanıp gelmişti. her fransız gibi o da teknoloji özürlü olduğundan ilk 15 dakika nasıl çalıştırabileceğini bulmakla geçmiş, sonrasında bizi monsier brel'in şimdi anlatamayacağım kadar duygulu sesiyle başbaşa bırakmıştı.. allahım o ne ses ama.. yıkıntılardan, özlemlerden, sevdalardan gelir gibi, kendisini terkeden sevdasına köpeğin olayım der gibi.. öylesine duygulu öylesine vurucu.. chanson başladığında bir intihar sessizliği kuşandı sanki sınıf.. herkes kalakalmıştı öyle.. sanırım herkes ilk kez dinliyordu.. bir 4-5 dakikalık trans.. son piyano vuruşu da bitince madame çevik bir hareketle magnetophone'u kapatmış, hadi şimdi sözlerini bulmaya çalışalım, bir de o kulakla dinleyinvari bişeyler zırvalamıştı.. sınıftaysa çıt çıkması ne mümkün.. paralize olmuştuk.. ama tekrar dinleyelim talebi sarmıştı bizi.. tekrar tekrar, hocam biz tam anlayamadık nidalarıyla yaklaşık 4-5 kez dinledik.. sonra da cümle cümle dinleyerek sözlerini buldurmak istiyordu hoca.. bense kilitlenmiştim sanki.. jacques bey kalbimin ortasından vurmuş almış başka diyarlara sürüklemişti sanki.. sıramı savmak için hocam benim gözüm hiçbirşeyi görmüyor şu andavari bişey söylemiştim sanki.. madame da bir hiperaktif bir hiperakif anlaşılır gibi değil, sanki dünyanın en mutlu şarkısını dinlemiş.. neyse sınıftan birkaç aklı evvel kelime tahmin oyunlarıyla yaptı bişeyler, sonra hoca kendi dağıttı sözlerini.. ama sözler yeter miydi ya.. o ses.. ilk arada hemen hocanın yanında soluğu almıştım.. hocam bunu yapmaya hakkınız yoktu gibi bir zırvadan sonra, ben o kasedi istiyorum deyiverdim her nasıl dediysem kaç günlük frenkçemle.. hay hay hemen yarın çekip getireyim dedi, sağolsun pek nazik bir bayandı.. öyle ki derse gelmeyi unuttuğu bir günün ertesi bize kendini affettirmek için pasta getirmiş, biz türklerin aval bakışlarına maruz olmayı göze alacak kadar.. neyse konu bu değil.. ertesi gün kaset geldi.. o akşam kaç defa dinledim şarkıyı hatırlamıyorum... ezberlemiştim her piyano vuruşunu her aksanı.. vurulmuş, yaralanmıştım.. sonrasında kasedin tamamını dinlemeyi akıl edebilmiş müthiş belçikalıyla* o sayede tanışmıştım.. ama ne me quitte pas hep başka türlü vurdu beni.. her duyduğumda sarsılır, bir yandan söylemeye başlar kalbim..
    bize ne kardeşim bunnardan diyorsunuz.. evet bu kişisel bir entry oldu.. biliyorum.. tamam vurmayın..


    (naranimo - 22 Mayıs 2004 14:10)

  • comment image

    başka bir şekilde çevirisi de şöyle olabilir belki:

    terketme beni nolur
    unutmalıyız
    her şey unutulabilir hem
    çoktan kaçıp gitmiş olanlar bile.
    unutmak yanlış anlaşılmışı
    ve kaybedilen anları.
    bilmek nasılını
    kimi zaman niçinlerin sızısını öldüren
    bu saatleri unutmanın.
    mutluluğumun kalbi,
    terketme beni nolur
    terketme beni
    terketme beni...

    sana hiç yağmur düşmeyen uzak diyarlardan
    yağmur incileri getireceğim.
    oyacağım toprağın altını
    ölümümden hemen sonra
    altınla, ışıkla sarmak için bedenini.
    bir ülke yaratacağım
    aşkın kral olduğu
    aşkın kural olduğu
    ve senin de kraliçe...
    terketme beni nolur
    terketme beni
    terketme beni...

    terketme beni
    sana duyunca anlamlandıracağın
    kaçık cümleler bulacağım
    ve o aşıklardan bahsedeceğim sana,
    kalplerinin kucaklaştığını iki kez birden gören.
    ve anlatacağım
    seni taniyamadan ölen
    o kralın hikayesini.
    terketme beni nolur
    terketme beni
    terketme beni...

    ne kadar sık gördük
    çok eski olduguna inanılan
    yaşlı volkanın ateş püskürdüğünü.
    ve öyle görünüyor ki
    yanık toprak
    en verimli nisan'dan bile
    daha çok buğday veriyor.
    hem gece geldiğinde
    daha çok ışıklanması için gecenin
    elele vermez mi
    siyah ve kırmızı?
    terketme beni nolur
    terketme beni
    terketme beni...

    terketme beni
    ağlamayacağım artık
    konuşmayacağım da
    şuracıkta saklanacağım
    seni izleyebilmek için
    dansettiğini ve gülümsediğini,
    ve dinlemek için
    şarkılarını, kahkahanı.
    izin ver
    gölgenin gölgesi
    elinin gölgesi
    köpeğinin gölgesi olayım
    ama terketme beni
    terketme beni nolur
    terketme beni.


    (soulprocessed - 9 Temmuz 2004 23:50)

  • comment image

    jacques brel'in muhteşem yorumundan dinlerseniz ağlayacağınız, sözlerini her duyuşunuzda ayrı bir yerine takılacağınız, hayat hakkında, kendiniz hakkında, aşk hakkında her şeyi yeniden öğreneceğiniz şarkı.
    şarkı demek biraz mütevazi kaçıyor bu sözler, bu müzik ve bu yorum için.
    hangi kısmından bahsedeyim şarkının... hızlı geçen zamanı, yanlış anlaşılmaların zamanını, kaybedilen zamanı, sevdiğine yağmur yağmayan ülkelerden yağmur incileri getiren bir adamı, sevdiğini altınla ve ışıkla kaplayan bir adamı, onunla karşılaşamadığı için ölen kralın hikayelerini anlatan bir adamı, aşkın kral olduğu bir dünyayı, sevgilinin kraliçe, ve yanmış toprakların daha iyi ekin verdiğini muhteşem bir nisandan, umudu kaybetmemek gerektiğini.. hangisini söylemeliyim aktarmak için bu inanılmaz sözleri..
    kendimde her yaşta her dinleyişte bir başka parçasını buluyorum.. yanmış topraklardayım ne zamandır ve umudum iyi bir nisandan daha güzel ekin vermesi; başka türlü nasıl yaşanır ki? ve biliyorum sevdiğinin gülümsemesini izleyen uzaktan, ve gülüşünü, ve onun gölgesinin gölgesi olacak bir adam yaşamış..
    ve o adam demiş ki "bir kadın bir erkeği aldatıyorsa, erkek mutlaka onu buna zorlayacak kadar acı çektirmiştir." ve o erkek öyle çok aldatmıştır ki sevdiğini, en sonunda karısı gittiğinde yazmıştır bu şarkıyı ona. ve o belçikalı adam için bütün fransa dua etmiştir, karısı geri dönsün diye. herkes beklemiştir. karısı dönmemiştir.
    bir güzel adamdır bu adam.
    ve şarkı.. inanılmazdır. her dinleyişte ağlarsınız, ruhunuzu okşar şefkatli elleriyle, size insan olduğunuzu hatırlatır.

    beni terketme
    daha fazla ağlamayacağım
    daha fazla konuşmayacağım
    orada saklanacağım
    sana bakmak için
    dansederken ve gülümserken
    ve seni dinlemek için
    şarkı söylerken ve sonra gülerken
    bırak olayım
    gölgenin gölgesi
    elinin gölgesi
    köpeğinin gölgesi
    ama beni terketme
    beni terketme
    beni terketme
    beni terketme

    beni terketme

    o köpeğinin gölgesi olayım derken gözlerinizden yaş süzülmüyorsa, o titreyen sesiyle beni terketme derken içiniz erimiyorsa, şarkıyı yeniden dinleyin. ve eğer ağlıyorsanız, ve içinize dokunmuşsa yaşlı gözleriyle, şarkıyı tekrar dinleyin..

    bu adama* bu şarkıyı dinlerken aşık olursunuz, dünyaya bir benzerinin gelmesi için dua edersiniz sadece.


    (mylia - 17 Şubat 2005 10:18)

  • comment image

    ingilizce cevirisi $u $ekilde olan parca:

    don’t leave me now
    we must just forget
    all we can forget
    all we did till now
    let’s forget the cost
    of the breath we’ve spent
    saying words unmeant
    and the times we’ve lost
    hours that must destroy
    never knowing why
    everything must die
    at the heart of joy
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    i’ll bring back to you
    the clear pearls of rain
    from a distant domain
    where rain never fell
    and though i grow old
    i’ll keep mining the ground
    to deck you around
    in sunlight and gold
    i’ll build you a desmene
    where love’s everything
    where love is the king
    and you are the queen
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    don’t leave me now

    don’t leave me now
    for you i’ll invent
    words and what they meant
    only you will know
    tales of lovers who
    fell apart and then
    fell in love again
    since their hearts stayed true
    there’s a story too
    that i can confide
    of that king who died
    from not meeting you
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    don’t leave me now

    and often it’s true
    that flames spill anew
    from ancient volcanos
    we thought were too old
    when all’s said and done
    scorched fields of defeat
    could give us more wheat
    than the fine april sun
    and when evening is nigh
    with flames overhead
    the black and the red
    aren’t they joined in the sky?
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    don’t leave me now

    don’t leave me now
    i will cry no more
    i will talk no more
    hide myself somehow
    and i’ll see your smile
    and i’ll see you dance
    and i’ll hear you sing
    hear your laughter ring
    let me be for you
    the shadow of your shadow
    the shadow of your hand
    the dog at your command
    don’t leave me now
    don’t leave me now
    don’t leave me now


    (dementia - 11 Ocak 2002 17:09)

  • comment image

    türkçesi;
    beni terketme
    unutmak lazım
    herşey unutulabilir,
    kaçmış olan bile.
    zamanı unutmak
    yanlış anlamalar,
    ve kaybedilen zaman

    nasıl olacağını bilerek
    bu saatleri unutmak
    bazen öldürenler
    bir kaç neden
    iyiliğin kalbi
    beni terktme
    beni..
    beni...

    sana sunacağım
    inci yapmurlarını
    yağmurun yağmadığı
    ülkelerden gelen
    yeri kazacağım
    öldükten sonra
    vucüdünu sarabilmek için

    altından ve ışıktan (vucudun)
    bir yol açacağım
    aşkın kral olduğu
    aşkın kral olduğu
    senin kraliçe olduğun
    ne me quitte pas
    ne me
    neme
    ne me...

    beni terketme
    seni yaratacağım
    hassas kelimelerden
    senin anlayacağın
    sana bahsedeceğim
    bu aşıklardan
    kalplerinin sarıldığını
    2 kere görenlerden

    sana anlatacağım
    bu kralın hikayesini
    karşılaşamadan
    ölenin
    ne me ...
    ne me
    neme
    ne me

    bir kaç kez gördük
    tekrar yanan ateşini
    o eski volkanın
    çok yaşlı olduğuna inandığımız
    öyle gözükürdü
    yanan taşlar
    daha çok buğday verirdi

    daha güzel bir nisan
    ve ne zaman gece gelir
    alev alev yanan bir gece için
    kırmızı ve siyah
    onlar nişanlanmaz
    beni terketme
    "

    beni terketme
    daha fazla ağlamayacağım
    daha fazla konuşmayacağım
    şuraya saklanacağım
    seni seyretmek için
    dansetmen ve gülüşün
    ve seni dinlemek
    şarkı söyleyip gülmek

    bırak beni olayım
    gölgenin gölgesi
    elinin gölgesi
    köperğinin gölgesi
    beni terketme

    olan ve şayet sevgiliniz ile sarkınız ise vede ayrılysanız cigerinizde sigara söndürülüyo hissi veren sarkı. en iyi brel söyledigi fikrindeyim.


    (sufle - 15 Ocak 2002 21:15)

Yorum Kaynak Link : ne me quitte pas