Capitães de Abril (~ Nisan devrimi) ' Filminin Konusu : Nisan 1974... Portekiz...Salazar'ın faşist rejimi en katlanılmaz haliyle ülkenin üzerinde terör estirmektedir ve bir sürü genç adını bile duymadığı topraklarda kolonyalizm uğruna canlarını verip, bir sürü suçsuz insanı katletmektedirler. Gizli servis hergün yüzlerce insanı işkence tazgahlarında öldürmekte ve sanatçılar, gazeteciler ile öğrenciler her türlü baskıya maruz bırakılmaktadırlar.Bir grup devrimci yüzbaşı bu gidişe dur demek için Lizbon'a doğru tanklarla hareket etme kararı almışlardır.Artık tek ses yankılanmaktadır kulaklarda; Ya demokrasi, Ya Ölüm...
O Pátio das Cantigas(1942)(7,8-1006)
A Canção de Lisboa(1933)(7,8-1133)
Sangue do Meu Sangue(2011)(7,4-1604)
Os Gatos não Têm Vertigens(2014)(7,3-1472)
La cage dorée(2013)(7,3-9040)
Jaime(1999)(7,0-982)
O Crime do Padre Amaro(2005)(5,3-2313)
yakın arkadaşın bittiği adam başrol oynuyor diye zorla götürüldüğüm, sonrasındaysa iyiki gitmişiz dediğim, "çilek ve çikolata" kadar keyifli film.
(bb - 9 Kasım 2007 21:28)
sinema günlerinde* programın değişmesi sebebiyle kazara seyrettiğim ama buna üzülmediğim film.filmdeki binbaşının söylediği gibi komik başlayan,trajik biten bir devrimin hikayesi.devrimi yönetenlerden biri olan cahil periler'de de oynayan harika gülüşlü stefano accorsi'nin oynadığı yüzbaşının saflığı ve deneyimsizliği,tanklardan birini yatak odası olarak kullanan nişanlı çift gibi komik ayrıntıların aklımda kaldığı film.orjinal adı da "capitães de abril" imiş.
(sonicreducer - 24 Mayıs 2002 18:09)
portekiz'de 25 nisan 1974 günü şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen askerî darbeyi konu alan filmdir. yönetmeni maria de medeiros. tarihte "karanfil devrimi" diye de geçer. bu darbe portekizin otoriter bir diktatörlükten demokrasiye geçişini sağlayacak iki yıllık bir değişim döneminin başlangıcı olmuştur. devrim, 24 nisan 1974 tarihdeki eurovision şarkı yarışmasında portekizi temsil eden "paulo de carvalho"'nun "e depoi do adeus" isimli parçasının çalınmasıyla başlatıldı. ertesi gün saat 12.15 de zeca afonsonun ulusal radyo kanalında seslendirdiği grandola, villa morena adlı şarkısının çalınmasıyla verilen gizli sinyalle de silahlı güçler hareketi darbeye girişti.karanfil devrimi adını, askerlerin ele geçirdikleri stratejik noktalardan biri olan lizbon çiçek pazarında bolca bulunan karanfillerin silah ve tank namlularınına sokulması ve bu görüntülerin tüm dünyaya duyurulmasıyla almıştır.bu devrim sonucunda portekizin afrikada devam ettirdiği sömürgeci politika ve sürdürdüğü savaş sona erdi. bu darbeyle avrupadaki son (bu olaydan bir yıl kadar sonra 1975 de francisco franconun ölümü ile biten ispanyadaki diktatörlük) diktatörlüklerden biri yıkılmıştır. günümüzde portekiz'de 25 nisan günü özgürlük günü (dia da liberdade ) olarak kutlanmaktadır.
(erdincb - 15 Temmuz 2011 11:25)
---spoiler---tarihe “karanfil devrimi” olarak geçen 25 nisan 1974'te portekiz’de aralarında en yüksek rütbeli subayların yüzbaşı olduğu bir grup asker tarafından gerçekleştirilen devrimi konu alan filmin yönetmeni maria de medeiros. çoğumuz onu pulp fiction’dan (fabienne) tanıyoruz. ilk uzun metraj denemesi olarak politik bir dram seçmesi kaydadeğer. 1965 lizbon doğumlu olan yönetmen, filmde 10 yaşındaki amelia’nın gözlerinden devrimi yansıtmakta. senaryosunu da yazdığı bu film bir nevi o dönemde kendi gözlemlerinden oluşmakta. bu noktadan baktığımızda filmin çok fazla derinlemesine analizler ve dram içermemesi doğru gibi görünüyor. ayrıca olaylar örgüsü belgesel tadında devam etmekte film boyunca. zaten yönetmen daha sonra yine 2 belgesel ve bir kısa film ile yönetmenlik koltuğunda kalmış.filme gelirsek “karanfil devrimi”nin saf ve idealist yönünü güzel bir şekilde beyaz perdeye aktardığını görebiliriz. filmin açılış sekansı portekiz’in afrika’da yapmış olduğu zulüm ve vahşetin görüntüleriyle gerçekleşmekte. bu sahnelerle bize ağır ve dramatik bir yapısı olduğu izlenimi veren yönetmen daha sonra mizahi birkaç dokundurma ile bu vahşete karşı uygulamaya konan hareketin saflığını ve idealistliğini göstermekte. herhalde buna en güzel örneklerden biri savunma bakanlığına doğru şehrin içinde ilerleyen tankların sivillerin geçmesi için kırmızı ışıkta durmasıdır. saf ve idealist yüzbaşı maia ve sağduyusuyla gervásio karakterleriyle idealizmi ve gerçekleri birbiriyle müsademe ettiren yönetmen ara ara idealizmden bazen de gerçeklerden yana tavır koyar. alaycı bir tavırla idealizmi haşlayan gervásio‘un diyaloglarından sonra “realizmin” yakasına yapışır. devrimin çıkış noktasının portekiz halkının bir vicdan muhasebesi olduğunu, afrika’da görev almış ve vahşete tanıklık etmiş eski bir subayın devrimden yana tavır koyması ve orada kendine vermiş olduğu sözlerle, araya serpiştirmeyi de unutmaz. yine de düşük rütbeli subayların idealist düşüncelerle başlattığı “nisan devrimi” general antonio spinola’nın darbeyi üstlenmesiyle tekrar emir komuta zinciri içerisinde girer. portekiz yaklaşık 1,5 yılboyunca askeri bir hükümetle yönetilir ve daha sonra demokrasiye geçiş yapar. bir benzeri -halk hareketiyle olmasa da- kaderin bir cilvesiyle aynı yıllarda ispanya’da yaşanır, franco’nun ölümüyle beraber ispanya da diktatörlükten kurtulur.ben güzel ve hoş vakit geçirdim, daha derin olmasını beklerdim. izlemenizi tavsiye ederim.muhabbetle.---spoiler---
(koc ri - 13 Kasım 2011 16:45)
--- spoiler ---devrim yapmaya tanklarla giderken sehir icine geldiklerinde tanklarin kirmizi isik yaniyor diye durmalari kopartan sahnelerindendi--- spoiler ---
(turnusol - 8 Nisan 2003 10:36)
şimdi elemanlar darbe mi yaptı, devrim mi? askerlerin iyi de olsa, kötü de olsa bir hükümeti alaşağı etmeleri darbedir. şu sıralar mısır'daki darbe (hem de amerikan darbesi, ki zaten aksi mümkün mü abd'nin ele geçirdiği topraklarda?) ilk başta bazılarına devrim gibi geldi. ama değildi. hala da tartışılan bir konu bu. bazılarına göre darbeye kesinlikle karşı olmak gerek. "faşist bir hükümete karşı yapılsa da darbeye karşı çıkılmalı, nokta" diye düşünürlerken bazıları ise darbeye o denli sert yaklaşmamakta, halkın lehine olacaksa desteklemektedir. bizim ülkenin başından üç darbe geçtiğinden darbenin nelere yol açacağını, çoğu zamanda halkın aleyhine olacağını ve hükümet kadar halkın da bundan zarar göreceğini biliyoruz. gelelim filme. portekiz'de gerçekleşen ve adını nisan/karanfil devrimi olarak alan devrimi askerler yapıyor. o zaman bu devrim değil darbe. onu bunu bilemem, ama halkın lehine sonuçlandığı, halkın desteğini de aldığını biliyoruz. film bu devrimi yer yer epey eğlenceli, az gerilimli, pek sürükleyici, ama yüzeysel bir şekilde, siyasi sulara girmeden anlatıyor. gene de tatmin ediyor. özellikle başları pek eğlenceli idi. hükümeti alaşağı edecek askerlerin gördükleri bir adama adres sormaları, bir turistin haritasıyla yollarını bulmaya çalışmaları, işe yaramaz tangları kullanmaları ve en önemlisi kırmızı ışıkta sivillerin güvenliği için durmaları en eğlenceli taraflarıydı filmin. pulp fiction'la tanıdığımız maria de medeiros yönetmiş filmi. yanılmıyorsam ilk uzun metrajlı filmi bu. ilk uzun metrajlı bir filme göre oldukça iyi. hikayenin odağını kaybetmiyor hiçbir şekilde. kendi anılarını başarıyla perdeye taşıyor. müthiş bir film değil tabi ki. bu denli yüzeysel olmamalıydı keşke dememek zor. yani işkencelerden, halkın fakirliğine, devrime giden yolu döşeyen çoğu şeyi fazlasıyla yüzeysel bir şekilde anlatıyor, bunları pek derinleştirmiyor. keza hükümetin faşistliği de bu yüzeysellikten nasibini alıyor. gene de bir şekilde seyircisini tavlamayı başarıyor maria.
(sherlock holmes 90 - 14 Ağustos 2013 21:21)
genc ve idealist subaylarca gerceklestirilmis darbeyi anlatan film.darbenin basladigini bildiren sarki icin (bkz: grandola vila morena)
(hirondelle - 3 Mart 2004 13:30)
8 ay boyunca her gün söylemek/dinlemek zorunda kaldığım grandola vila morenakanımca devrimde filmde yansıtılandan çok daha önemli rol oynadı, bu anlamda film eksik gözükse de karanfil devrimi'nde hiç kan dökülmedi yalanını çok güzel gözler önüne seriyor. bir de filmin sonuna doğru kalabalığın yüzbaşıları ajan zannetmesi nedeniyle linç etme girişimleri ve halka kartlarını göstermek zorunda kalmalarını müteakip kurtulmaları çok anlamlıyıdı. sanki gözlerinde biz bu devrimi bu halk için mi yaptık bakışları vardı ya da bu benim düşüncemdi. en güzel sahne ise kanımca kırmızı ışık sahnesi yerine/öncesinde tank üstündeki yüzbaşının elinde haritayla lizbon sokaklarında yol bulma gayretiydi, yadırgadım:)
(brokerr - 25 Nisan 2014 11:05)
az önce izlediğim ve gerçekten yaşamış gibi hissettiğim güzel ötesi film. yorumlara bakınca değerinin yeterince anlaşılamadığını fark ettim. tabii bizim gibi ileri demokrasiye doymuş toplumlar ne hissedebilir ki faşizmden bir günde üstelik kan dökmeden kurtulmanın sevinci karşısında. tok açın halinden anlamamış. bir kaç komedi sahnesi dışında filmi kaale almamış cici çocuklar. bir tv kanalım olsa haftada bir yayınlardım bu filmi. cicişler anlasın anlamasın.
(entelsiz dantel - 1 Mayıs 2014 02:22)
filmde antoniana karakterini canlandıran maria de medeiros, aynı zamanda filmin yönetmenidir ve filmin iki senaristinden birisidir. filmdeki nefis renkler, yaran diyaloglarla süslenmiş dramatik kurgu güzel gözlü antoniana'nın işidir anlayacağınız. filmdeki ilginç anektodlardan birini de anlatmadan edemeyeceğim:--- spoiler ---sonradan antoniana'nın sevgilisi olduğunu öğrendiğimiz tarih bölümü öğrencisi militan gencimize sorgu esnasında xyxz*-mlt'dan mısın diye sorar polis. elemanımız hık mık eder. daha sonra polis "marksist, leninist, troçkist... mao'yu unutmuşsunuz sanki?" der. güler eğleniriz.--- spoiler ---
(sucuklarlapisirmekseniyumurtayapamazki - 3 Nisan 2005 20:25)
Yorum Kaynak Link : capitaes de abril