Çıkış Tarihi     : 12 Temmuz 2015 Pazar, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama
Taglar             : Romana dayalı,Erkek çıplaklığı,Tv mini serisi
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  BBC Films , Blueprint Pictures
Yönetmen       : Iain Softley (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Sadie Jones (IMDB)
Oyuncular      : Finn Elliot (IMDB), Hattie Morahan (IMDB)(ekşi), Greg Wise (IMDB)(ekşi), Nathaniel Parker (IMDB)(ekşi), Helen Bradbury (IMDB), Jessica Brown Findlay (IMDB)(ekşi), George MacKay (IMDB)(ekşi), Abigail Cruttenden (IMDB), Daisy Bevan (IMDB), Tom Knight (IMDB), Julian Wadham (IMDB), Jessica Barden (IMDB), Hubert Burton (IMDB), Oliver Gilbert (IMDB), Theo Cowan (IMDB), Katy Maw (IMDB), Leanne Best (IMDB), Jerome M. Johnson (IMDB), Frances Jeater (IMDB), Jocelyn Macnab (IMDB), Edie Whitehead (IMDB), Aran Bevan (IMDB), Jeff Rawle (IMDB), Adam Thomas Wright (IMDB), Sophie Sanderson (IMDB), Cameron Lane (IMDB), Michael Hadley (IMDB), Teresa Churcher (IMDB), Claire Price (IMDB), Zara McFarlane (IMDB), Nicholas Murchie (IMDB), Matt Whitchurch (IMDB), Isabelle Jones (IMDB), Martin Wimbush (IMDB), Chris Groundsell (IMDB), Vince Taylor (IMDB), Ancuta Breaban (IMDB), Oroh Angiama (IMDB), Jay Phelps (IMDB), Dan Pocher (IMDB) >>devamı>>

The Outcast (~ Den utstötte) ' Dizisinin Konusu :
The Outcast is a TV mini-series starring Finn Elliot, Hattie Morahan, and Greg Wise. A young boy struggles to fit into the life of a post-war English village after witnessing the death of his mother.


  • "sosyal bir gruptan dışlanmış kimse... gezgin... düşünce yapısı olarak çoğunluğa uymayan kimselere takılabilecek sembolik bir lakap."
  • "türkçesi parya. "outcast in his native land" ise "öz vatanında parya" oluyor böylece."




Facebook Yorumları
  • comment image

    npc'in tekiyle ruh taşını nerede bulacağımı tartışırken ve hoş-beş sohbet ederken "sağdan üç asker yaklaşıyo, ya hazırlan ya da saklan" diye fısıldadığına şahit olduğum oyundur. yapay zekasının aldığı ödüller sayılamıyormuş, birinci gözden şahit olacağım aklıma gelmezdi.

    normal zamanda zevk için bir npc'e ateş ettiğinizde kazandığınız nefretle oyunu sittin sene bitiremeyeceğinizi, ama cenk ederken npc'in birini yanlışlıkla öldürseniz bile etraftaki diğerlerinin "e savaş sırasında olur böyle şeyler" demelerini saymıyorum bile..


    (lepidodendron - 23 Eylül 2007 23:11)

  • comment image

    sosyal bir gruptan dışlanmış kimse... gezgin... düşünce yapısı olarak çoğunluğa uymayan kimselere takılabilecek sembolik bir lakap.


    (solarus - 17 Kasım 2002 11:29)

  • comment image

    2010 yılı mahsulü colm mc carthy tarafından yönetilmiş olan ingiltere / irlanda ortak yapımı bir film. senaryo colm ve tom k. mc carthy tarafından kaleme alınmış. 1973, edinburgh doğumlu yönetmenin ilk uzun metraj filmi.

    eğer let the right one ini (2008) beğendiyseniz, outcast’ı sevmemeniz için hiçbir neden yok gibi. evet, önceki filme göre biraz daha defolu ama, hepimiz arada sırada outlet mağazalardan alışveriş etmiyor muyuz?

    dahası için...


    (uzuntu - 13 Mart 2011 22:36)

  • comment image

    nicholas cage abimizin çok yakında kurtlar vadisi kadrosuna kadar düşeceğini bizlere müjdeleyen berbat ötesi bir filmdir.
    filmde ayrıca hayden christensen de var, starwars gibi bir prodüksiyonda çok önemli bir rolde oynadıktan sonra bu kadar mı düşer insan ? bildiğin öküz gibi oynamıştır, zaten bir önce ki starwars üçlemesinde de mark hamill kariyer fırsatını değerlendirememiş ve yarrak gibi filmlerde oynamıştı.


    (mavi bodrum - 20 Aralık 2014 09:51)

  • comment image

    ilk bölümüyle kendisine hayran bırakan, lakin şu ana kadar bir ileri bir geri anlayışıyla hikayesini anlatan tv uyarlaması. karakterler ilgi çekici, iki uçta dolanıp duran aykırı peder anderson, korkunçlu teyze (ki twin peaks'imizin efsanesi grace zabriskie sinir bozacak kadar döktürmüş) ve yıllardır değeri gerektiği kadar verilmeyen bret spiner!

    oyunculuk babında ekip ciddi olarak sağlam iş çıkartıyor. hikaye merak unsurunu sabit tutmayı başarıyor. iş akıcılığa gelindiğinde ise patlayıveriyor. dediğim gibi, düzenli olarak "bir ile bir geri" düsturuyla devam ediyor bölümler. ağza bir parmak bal çalınıyor, sonra bekle babam bekle.

    taze yayınlanan 8. bölüm neyse ki çıtayı yükseltmeyi başarmış. ufak tefek de olsa ciddi sorular için yanıtlar almaya başladık. sıradan, kötü ve iyi karşı karşıya klişesi arkada bırakılıyor, perde arkasında rahatsız edici sürprizlerin beklediği ima ediliyor.

    şahsen çok daha büyük umutlar ile başladım seriye. çizgi romanı okuma şansım olmamıştı (ilerleyen günlerde onu da aradan çıkaracağım gibi). şayet şu akışı bir çözerlerse, önü açık, hatta bambaşka yerlere ulaşabilecek bir potansiyel var ellerinde.

    son olarak, carnivale'ın sakallı kadını debra christofferson, kat ogden olarak güzel bir sürpriz yaptı. arada bir web üzerinden konuştuğum, süper leziz, über tatlı bir kadın. nedense bahsi geçmemişti outcast'te yer alacağının, görür görmez "let's shake some dust, boys" dedirtiverdi. (ocağına ateşler düşsün hbo, carnivale kadar başına kıyamet düşsün dönemin güdük ceo'su!)


    (l goshin - 3 Ağustos 2016 00:28)

  • comment image

    ortalamanın kesinlikle üstünde bir dizi. oyunculuklar çok çok iyi, arada sırıtan yok. evet walking dead gibi oradan oraya atlamalı, zıplamalı değil ama gidişatı da zaten o temel üzerine oturtulmamış. bu aralar örneğin ayrıca preacher izliyorum, o ise konu, anlayış açısından çok özgün bir dizi, mizah yedirilmiş. vampir var, doğaüstü güçler var ama işin içinde mizah olunca çok ısınamıyorum. yani her dizinin bir alıcısı var bunun da alıcısı benim. ciddi, sulu sulu şakalar yok, evet durağan bir dizi ama sıkıcı değil. gerilim ve korku orta şiddette olmak üzere hep var. özellikle başlangıç bölümünde olmak üzere, bazı yerlerde bakmak istemeyeceğeniz kadar şiddet var. dizinin tümünü izlediğinizde özgün bir işleyişi ve konusu olduğunu anlıyorsunuz. en önemli özelliği ise bence, merak ettiriyor, merakınız üzerinden yürüyor. 2-3 senedir dizi piyasasından kopmuş biri olarak, yoklukta izletir'in birkaç tık üstü.

    -spoiler bu noktadan sonra.-
    kilisenin şeytan olarak adlandırdığı bir takım varlıklar kyle ismindeki ana karakterin yaşadığı bir kasabaya dadanıyor ve kasaba halkının bir kısmı ile beraber kyle'nin sevdiklerini ele geçirmeye başlıyorlar. ele geçirme ilk başta çok kanlı oluyor ama sonra gizli görevleri doğrultusunda topluma ayak uyduruyorlar. kyle annesi de dahil olmak üzere insanlara dadanan bu varlıkları, kendisinin de bilmediği ve tüm dizi boyunca aradığı bir sebepten dolayı, insanlardan çekip alabiliyor. onlar gizli planlarına doğru ilerlerken, kyle ve sevdikleri aracılığıyla da bu planı geçerli kılmaya çalıştıklarını da dizide bir yerde itiraf ediyorlar.


    (tallguy - 17 Ağustos 2016 08:48)

  • comment image

    ilk sezonu bitmesine rağmen hakkında oldukça az entry girilmiş olması ilginç robert kirkman dizisi. nasıl ki the walking dead’de zombilerden ziyade asıl mevzu insan ilişkileriyse bunda da şeytan çıkarma mevzuları gayet arka planda kalıyor. exorcism gibi son derece klişe bir konuya farklı, durgun hatta yer yer dramatik bir bakış açısı getirmiş olmaları hoşuma gitti. bu dizide korkunç şeytan çıkarma sahneleri, bağırıp çağıran iblisler beklemeyin. parçalanan aileler, hayata küskün bitik yaşamlar, kopan insan ilişkileri gibi mevzular göreceksiniz. ilk sezon boyunca korku ve gerilim çok dozunda verilerek daha çok karakterlerin gelişimi, tanıtılması gibi konular işlenmiş. muhtemelen asıl bombalar ikinci sezona saklanıyor. gerçi dizi oldukça yavaş ve durağan bir yapıya sahip ama bu durum dizinin kötü olduğunu göstermiyor. dizinin atmosferi ve oyuncuların performansı ciddi anlamda çok başarılı. ilk sezondaki favori karakterim, sürekli viski ve sigara içen, kafalardaki klasik hristiyan din adamı imajını yerle bir eden peder anderson oldu. başrol gencomuz bohemliğin sınırlarında yaşayan kyle barnes da izlemesi son derece keyifli bir karakter olmuş. ve tabi konuşurkenki tonlamalarına hasta olduğum polis şefi giles karakteri de unutulmamalı.


    (alabamaclarence - 18 Ağustos 2016 14:29)

  • comment image

    bu yaz izlediklerim arasında en beğendiğim yeni dizi oldu outcast. şeytan çıkarmalı film-dizilerin klişeleri var elbette ama konunun işleyişi ve alışılmışın dışındaki rahip karakteri türe yeni bir hava katmayı başarıyor. iblislerin kökeni, kyle'ın bunlarla ilgisi vb. hep genişletilebilecek ilginç hikayeler. oyuncular da on numara. rahip ve house of cards'ın kaburgacısı olarak tanıdığımız polis şefi rollerinde harikalar. almost famous'un hevesli gazeteci adayı patrick fugit de çok iyi. zaten sevgili datamız brent spiner'dan bahsetmeye gerek bile yok. ilk sezonda zaman zaman sıkıldığım tek konu karakter dramalarına bazen gereğinden fazla ağırlık vermeleri oldu. bir de son bölümü doğal ışıkla mı çekmişler anlamadım. gündüz vakti tvden izlemek işkence oldu resmen.
    robert kirkman'ın güney eyaletlerinin kapalı, boğuk ve sorunlu yaşam tarzı ve baba-çocuk vs. geri kalan dünya konularına ilgisinin bir diğer ürünü var karşımızda. güzel bir ikinci sezon bizi bekliyor.


    (mrarkadin - 20 Ağustos 2016 15:30)

Yorum Kaynak Link : outcast