Facebook Yorumları
  • comment image

    zellner kardeşlerin 2012 tarihli filmi. biraderler lafından tiksindiğim için kardeşler lafını tercih ediyorum uzun zamandır. sanırım "taylan biraderler" ile başlamıştı bu bulantı durumum. sadece zellner'ler demek de kafi aslında. kardeşliklerini illa ki belirtmek mi lazım? tanıyan tanır zaten. kardeşler deyince de karadenizli müteahhit kardeşlerin kurduğu bir inşaat firması gibi oluyor çünkü. zellner kardeşler inş. san. tic. ve tur. aş.

    filmden kabaca bahsetmek gerekirse; film küçük bir kızın dünyasını anlatıyor bize. böyle kurt cobain ile little miss sunshine'daki küçük-şirin kız arası bir şey kızımız. çok geniş bir yelpaze gibi gelebilir size ama görünce ve özellikle tanıyınca bana hak vereceksiniz. bu sarı çiyan, iki çatlak ahbap çavuşla beraber teksas veya oraya benzer tipik bir güney eyaletinin kırsalında yaşıyor.

    amerikalıların redneck dediği bir kesim vardır. güneyde yaşayan cahil beyaz kesim için kullanılır. adamın tarlada patozda ense kösele gibi olduysa demek ki... yapı itibariyle güzel bir terim ama insanları sınıflandıran bir tarafı da yok değil tabii. işte bizim kız, yani annie, aynen böyle redneck diye tabir edebileceğimiz iki serseri ile birlikte yaşıyor. bu redneck'lerden birisi babası, diğeri de amcası sanırım. sanırım diyorum çünkü; eğer atladığım bir yer olmadıysa, bu bize açıkça belirtilmiyor. haliyle bu iki redneck'in yanında kızımız da bir miktar erkek sally yetişiyor.

    filmin hikayesi ile ilgili anlatılacak fazla bir şey yok. ama bu hikayeden ve küçük kızın dünyasından çıkarılacak çokça şey var. yani yorumu biraz da size bırakan filmlerden. aynen hikayesi gibi sineması da son derece minimal. yorumu seyirciye bırakan filmlerin içinde bunu kolayına öyle geldiği için yapan çakal filmler de vardır. bu filmde zellner'lerden öyle bir hava edinmedim.

    küçük kızı canlandıran ufaklığın tek filmi ama büyümüş de (kate winslet olmuş) küçülmüş gibi sanki. tam bir oyunculuk dersi veriyor cümle aleme. gerçekten kusursuz. bu kendi yeteneği kadar yönetmenin de becerisi şüphesiz. ama ilginçtir ki, büyüyünce aynı kalmıyor bunlar genelde. içlerinden çok azı bu başarısını sürdürebiliyor. fizikleri gibi yetenekleri de değişiyor sanki zamanla. o dupduru oyuncu gidiyor ve yerine ya abartı bir oyuncu ya da odun gibi birisi gelebiliyor bazen.

    tavukların ilginç bir özelliğinden bahsediliyor filmde. görünce çok şaşıracaksınız. bmw'nin tavuk teşbihli reklamından sonra tavukların bu özelliği de çok şaşırtacak sizi. belki onun kadar değil, üstelik salakça bir özellik ama yine de ilginç. onları sadece yiyerek biraz haksızlık ediyoruz galiba. arada bir kuş gribi çıkıyor da rahat ediyorlar diyeceğim ama onda da soykırıma uğruyor garipler. al yumurtasını ye işte, neyine yetmiyor. altın yumurtlayınca bile kesmişler hayvanı gerçi.

    son olarak; kapanış jeneriklerinde türk ismi arama hastalığınız varsa bu filmde size ekmek var. o da elif savaş'a borçluyuz. veya sözlükteki adıyla elif savaş felsen. kendisi bir opera sanatçısıymış. bu vesile ile ben de kendisini tanımış oldum. şimdilik sadece şu performansına ulaşabildim ama onu da halen dinliyorum. sopranoları pamuklara sarıp sarmalamalı. ne gül suyum ne de gümüş leğenim var dememeli, bulmalı. lakin şöyle ufak bir şikayetim var kendisinden. elif hanım, keşke isminizi aradığımızda karşımıza hep yemek tarifleri çıkmasa. ne işiniz var sizin mücverle, kuru fasulyeyle. yapın yine tabii ama lütfen sadece kendi mutfağınızda kalsın o işler. çok rica ediyorum.


    (ronesans adami - 23 Haziran 2015 00:12)

Yorum Kaynak Link : kid-thing