Spitfire ' Filminin Konusu : Spitfire is a movie starring Charles Dance, Mary Ellis, and Geoffrey Wellum. The story of the fighter plane and pilots that helped win the Battle of Britain in World War II.
maket uçak yapanlar ilk bunu yaparlar genelde. yaparken iron maiden-aces high dinlerler.
(reginleif - 4 Aralık 2006 14:20)
vokali juliette lewis'e ait olan, always outnumbered never outgunned albümünden çıkan en başarılı ve efsanevi prodigy şarkısı.
(mcmxc ad - 21 Temmuz 2009 16:00)
yolda yürürken dinliyorsanız, ayaklarınız yere her bastığında adımlarınızla yerküreyi sallıyormuşsunuz hissi uyandıran fena şarkı. böylesi yapılmadı.(bkz: the prodigy)
(ash721 - 3 Eylül 2009 17:50)
p-51*'lerle ayni zamana denk dusen modeli (mk. xiv) p-51'lerden daha hizli ve manevra kabiliyeti daha ustundur.. bu pirpirlara methiye duzerken ayni yilda almanlarin ortama jet ucagi cikarttigini da unutmamak lazim yalniz (bkz: me 262)..
(preacher - 10 Ocak 2003 13:58)
prodigy nin en güzel şarkılarından biridir.
(avada kedavra - 15 Mayıs 2011 09:10)
2.dünya savaşının efsanevi avcı uçağı... dünya savaşı öncesi türkiye sanırım 50 adet mk1 spitfire modelinden sipariş verir. bu uçakların teslimi çok gecikecektir. ancak savaş sırasında 300 kadar türk pilot ingiltere ve kuzey afrika'da raf royal air forces eğitim squadronlarında uçuş eğitimi alırlar. bu pilotlardan bazıları evlerine döndüklerinde savaşa dair anılar anlatırlar. eğitim süresi 2 senedir. fakat bazıları dört sene boyunca, tahmin edilenin de ötesine ingiltere'de kalmıştır. bu kişilerden biri de benim ailemden olduğundan bu hikayenin gerçekliğini merak ettim araştırmaya başladım. gerçekten battle of britain'de savaşmışlar mıydı? aslında o dönemdeki günlükleri mevcut ama ailevi bir nedenden dolayı onlara ulaşamıyoruz. napalım. bize de araştırmak düştü. battle of britain'de hiçbir spitfire türk bir pilot tarafından uçuruldu mu? bu amaçla araştırmaya başladım. ilk karşıma çıkan oldukça ilginç bir anıydı. http://www.bbc.co.uk/…war/stories/99/a4008999.shtmlraf için savaşan türk pilotlarından bahseden bir kişinin birebir kendi ağzından bbc'ye aktardığı bir anı. fakat bu kişinin raf için uçan pilotların eğitim için mi yoksa savaşmak için mi orada olduklarını ayıt edemeyeceği oldukça açık belli oluyor. ikinci konu türk hava kuvvetlerinde komutan olan cevat tuna'nın anılarında açık ve net olarak türklerin hava saldırılarına katılmadıklarını savaş sonrası dönemde açık ve seçik dile getirmesiydi. ayrıca alman casusu oldukları sanılması nedeniyle üslere de pek sokulmadıklarını belirtiyordu. gene de 1'i eğitim sırasında bir alman uçağı tarafından olduğu kesin olmak üzere toplam 12 türk pilotu bugün ingiltere'de kendilerine özel bir mezarlıkta yatmaktaydılar. http://kokpit.aero/…irede-sehit-olan-turk-pilotlarison olarak pilotlar'dan alpkaya'nın isviçre'de yaşayan kızının günlüklerinde bulduğu notlar. bu notlarda "bugün berlin'e uçmaya hazır olduğumu söylediler", " sabaha karşı bombardıman'dan döndüm, çok yorgunum" gibi ifadeler yer alıyor. açıkça şunu belirtelim spitfire'lar bomba taşımıyor, çok özel hedefler için tekil bombalar taşıyabilir ama bu çok çok özel bir durum. alpkaya'nın kızı raf pilot eğitim okulları ile iletişime geçtiğinde kendisine o dönemde uçabilen bütün pilotların kendi istekleri dahilinde bombardımanlara en azından bir iki defa katılmış olabilecekleri bildirilmiş. bu arada kendisine babası ile ilgili bir fotoğraf yollamışlar. buna benzer bir fotoğraf da benim elimde mevcut ve anlatılan sözlü anılar da ciddi bir şekilde savaşa katılmış olduklarını doğruluyor. bu son durumda türk pilotların büyük ihtimalle spitfire ile avcı olarak değil ama blenheim'larla bombacı olarak almanya üzerinde uçmuş oldukları artık neredeyse kesin. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12747857.asptürkiye herzaman alman casusu olmaları konusundaki iddaları çürütürken bir yandan da savaşa hiçbir zaman katılmadıklarını idda etmişti. konunun tamamen kapanması için mantıklı bir yaklaşım. supermarine'ler daha sonra türk hava kuvvetlerine katıldılar. ingiletere'den dönen pilotlar uzun süre bu uçaklarla uçtular.
(mersinaki - 16 Kasım 2014 16:45)
yıllar önce bir aile ortamında tesadüfen emekli bir ast subay amca ile tanışmıştım. kız isteme, söz kesme merasimi gibi bir şeydi. amcanın yaşı bir hayli vardı ve ortamdaki en büyük kişi olmasına dayanarak bir konuşma yapma gereği duydu herhalde. lafın arasında bir yerde bir "spitfire" geçti. ben önce anlam veremedim. sonra baktım ki uçaklardan ve pilotluk yıllarından dem vuruyor. tabi kimsenin ilgisini çekmeyen bu mevzu, ortamdan zaten sıkılmış olan benim anında radarıma girdi. ben amcaya sordukça o da keyifle anlatıyor. millet gelini damadı bıraktı, amcayla bizim "ww2 avcı uçakları" muhabbetimize dinlemeye başladı.meğerse, ikinci dünya savaşında türkiye'yi saflarına çekmeye çalışan ülkeler bize kullanılmış bir sürü savaş uçağı hibe etmiş. amca da bu spitfirelardan birinin pilotuymuş ama uçak savaş yıllarında çok hırpalandığı için kaza yapmış bu uçakla. çok büyük yaralarla kurtulmuş. iyileştikten sonra bir daha pilotluk yapamamış ama karargahta görevlendirilmiş ve öyle emekli olmuş.geçenlerde duydum ki rahmetli olmuş o spitfire pilotu bey amca. ne zaman bir filmde ya da belgeselde spitfire görsem aklıma o amca gelir. allah rahmet eylesin.
(savaras - 6 Haziran 2016 18:52)
supermarine spitfireww2 ingiliz avci ucagi. 4 kanatli buyuk capli pervanesi, cok guclu v8 merlin motoru, 2x2 200 m.'de kesi$en guclu mitralyozlu, harika dizayni ile bir havacilik klasigidir.daha once bahsedildigi gibi royal air force'un ww2'de luftwaffe'nin messerschmitt, focke wulf ve junkers'lerine direnebilen tek ucagidir.turk hava kuvvetleri envanterinde de cok uzun sure hizmet vermi$ ve yerini f 80 shooting star ve f 86'lara birakmi$tir.guclu motoru, agresif pervane dizayni, hafifligi ucagi havada cok cok kivrak kilardi. ayrica bir avantaji da gene doneminin en guclu kanat makineli tufeklerine sahip olmasidir.not: binbir tane degi$ik spitfire modeli mevcut olup, hepsi yukaridaki konfigurasyona benzemeyebilir. fiyatlarimiza kdv dahil degildir.
(delikan76 - 12 Eylül 2001 20:25)
olmasaydı olmazdık *bir ingiliz bu cümleyi kursa herhalde uçak luftwaffe'yi çok hırpaladı o yüzden duygusala bağlıyor deriz ama bir türk olarak ben de kendi adıma gayet de gocunmadan bunu söyleyebiliyorum. erzincan, 1941 aralık ayının 18 ya da 20'si. saat sabah 01:20erzincan hava meydanı karlarla kaplı. kar lapa lapa değil öbek öbek yağıyor. 1941 yılında almanlar rusya'ya akın edip tarihin en soğuk kışlarından birini (bkz: general kış) tecrübe ederken, aynı kış bizi de vurmadan geçmiyor. hava dehşetli soğuk. termometreler -20 derecenin üzerine geceleri hemen hiç çıkmıyor. araçlardaki benzin bile donma noktasına geldiğinden askeri araçlar motor stop etmemeye çalışıyor. o kar altında pisti açık tutabilmek kar yağışı altında çok zor ve kar ekim ayının başından beri durmaksızın yağıyor. pisti açık tutmaya da pek gerek yok çünkü uçuş falan da zaten yapılamıyor. fırsat buldukça pistteki kar temizlense de o gece pistte 35-40 cm arası kalınlıkta kar var.pistin güney çizgisine açık alana yanyana dizilmiş altı adet spitfire mk1 a uçağı bulunuyor. bunların hangara girmeme sebebi acil bir olay olursa uçuşa daha hazır olsunlar mantığı. ancak pratikte öyle bir şey mümkün değil. o hava şartlarında ufo bile uçamıyor. ona rağmen havacı erler kar yağsın yağmasın her sabah uçakların üstündeki karları fırçayla indiriyorlar. yine de ertesi sabah 20 cm kar birikmiş oluyor.o gece pilot yzb hüseyin nöbetçi kolluğu tutuyor. hangar binasının yanında 20 metrekarelik ahşap barakada yedi er bir astsubay ile birlikte sobanın etrafını kuşatmış cızırtılar içinde rus radyosu dinlemeye çalışıyorlar. gece yayın yapan sadece onlar var. anlamıyorlar ama arada oyun havasına benzer bir şeyler çalınca değişiklik oluyor. hava -26 derece. rüzgar uğuldayarak yerdeki karları alıp bir tokat gibi camlara vuruyor. bu koşullarda statik nöbet de 10-15 dakika ancak tutulabiliyor. bir er nöbet kulubesine gidip oraya az önce varan ancak çoktan kardan adam haline gelmiş diğer askeri barakaya geri gönderiyor. o varınca bir başkası hazırlanıp az önce çıkmış olanı kurtarmaya gidiyor. böyle nöbet devridaimi yapmışlar soğuktan.yüzbaşıyı feci uyku bastırıyor ancak nöbette de uyunmuyor. ayağa kalkıp kaputunu giyiyor kemerini bağlıyor ve uykuyu açmak için pistte 10 dakika volta atmaya çıkıyor. çıktığının onuncu saniyesinde tipi yüzünden burnunu yüzünü hissetmiyor. baraka ile en yakındaki spitfire arasında 100 metre kadar var. şu uçağa bari bir dokunup geri döneyim, sandalyeden kalktığıma değsin diye düşünüp yürümeye başlıyor. yolu yarılamışken birdenbire duruyor. pistin doğu ucunda gözünün kenarıyla bir anlık bir hareket algılıyor ama hayal olup olmadığının da farkında değil. elini gözlerine siper ederek projektörün aydınlattığı doğu istikametine daha dikkatli baktığında at gibi bir şeyin gayet hızlı bir şekilde projektörün altından geçip kendine doğru geldiğini farkediyor. mümkün değil! bu havada at eşek yarım saat bile dayanamaz. ne olabilir diye düşünürken bir anda kafasına ihtimallerin en korkuncu dank ediyor: kurtlar.kurtlar açlıktan deli gibi kuvvetli akan murat nehrini -20li derecelerde tipi altında buz öbekleri arasında yüzerek geçmiş ve ışığa gelmişler. ve pilot yüzbaşıya doğru koşuyorlar. adam üstüne koşan kurtları projektörün ışığı altında belli belirsiz gördüğünde korkudan ensesinden aşağı kaynar sular iniyor ve geriye barakaya bakıyor. yetmiş metre kadar var. koşmaya şu an başlasa yarısına varabilir ancak kurtlar da barakaya varamadan sırtına atlamış olur. gerisin geriye dönüp spitfire uçağına bakıyor, yirmi otuz metre kadar var. ona ucu ucuna varabilir. uçağa tırmanmak daha akıllıca görünüyor. pilot uçağa doğru koşmaya başlıyor.son metrelerde koşarken arkasından kurtların soluk alış verişlerini duymaya başlıyor. uçağa nefes nefese varıp ayağını iskele üzengisine atıyor, oradan sol ayağını kanadın üstüne atıyor. sağ ayağıyla kokpite giriyor ve sol ayağını içeri çekiyor. kafasını çevirip baktığında resmen ayı gibi bir kurdun (bkz: dire wolf) zıplayarak kanadın üzerine atladığını farkediyor ama kurt kanadın üzerinde tutunamayarak geri kayıyor. kayarken de pençeleri kalemtraşın kara tahta üzerinde çıkardığı cayırtıya benzer sesler çıkartıyor. pilot yzb canını kurtarıyor ama kurtlar da vazgeçmeyip uçağın etrafında havlamaya ulumaya başlıyorlar. yüzbaşı kemerinden makaralı parabellum tabancasını (bkz: luger p08) çıkartıyor, namluyu camdan çıkartıp havaya beş el ateş ediyor. ancak kuru tabanca sesi o tipide pek uzağa gitmiyor. kurtlar biraz ürküp kaçıyor ama ölesiye aç kurtlar ağızlarında salyalarla tekrar geri geliyorlar. o da ne yapacağım diye düşünürken gösterge tablosuna gayrı ihtiyari bakıyor. şansa uçağın manyeto şalterinin açık olduğunu farkediyor. son uçuştan sonra kapatılmamış. göstergelerde ve dolayısıyla silahlarda da elektrik var. hemen dişleriyle eldivenini çıkartıp uçağın silah emniyetini açıyor ve levyedeki solenoid tetiğe basıyor. iki kanatta dörder tane 303 kalibre makinelitüfek bir anda gökgürültüsüyle çalışmaya başlayınca ortalık gündüz gibi aydınlanıyor. kurtlar arkalarına bakmadan kaçarken hava meydanında da düdükler sirenler ile birlikte alarm veriliyor. barakadaki herkes ağızlarında düdükler, süngü takılmış mavzerlerle uçağa gelip pilotu kurtarıyorlar. bu hikayeyi pek seven üs komutanının da rızasıyla spitfire'ın burnuna o günün anısına ağzından salyalar akan ufak bir bozkurt çiziyorlar ve uçak 1940'ların sonunda hurdaya gidene kadar erzincan'da seri numarası yerine bozkurt ismiyle anılıyor. pilot da tabii daha sonra benim dedem oluyor. o gece spitfire orada olmasa veya yerine başka bir uçak olsa gayet de bunları yazamıyor olabilirdim. uçağa o yüzden ailecek sülalecek hayatımızı borçlu gibi bişeyiz. ingiltere'de hava gösterisi falan olduğunda bakmaya doyamam ben buna.
(anglachelm - 19 Nisan 2017 02:35)
infected mushroom single'i. ben kacirmisim ulgens gonderdi sag olsun.https://open.spotify.com/…um/0uzegrsqweli6jd31gyapb
(huzursuz - 30 Kasım 2017 01:40)
Yorum Kaynak Link : spitfire